26. Bölüm

26. BÖLÜM “ACIDAN DOĞAN NEFRET”

Elif
sedbus

Medya'da ki şarkı tam da bu bölümü anlatıyor, dedüblüman bu şarkıyı Merdanoğlu çiftine yazmış.

dedüblüman/Belki

Keyifli okumalar 🧜🏻‍♀️

Kadının çığlığı kulağından bir an olsun eksilmemişti. Araba durduğunda karşılaştığı manzara içini acıtmıştı, ambulansın acı sireni boş yolu doldurmuş, karısı sedyede yarı baygın kanlar içinde yatıyordu. Yasir Bade ve Sevda Hanımı sakinleştirmekle uğraşırken, Merdanoğlu karısının peşinden gitmişti.

O anlar gözünün önünden geçerken kendisi Hastane koridorunda volta atıp duruyordu şimdi. Hastaneye ulaştıklarında vakit kaybetmeden Hümayı ameliyata almışlardı.

Aradan geçen kim bilir kaçıncı saatten sonra ameliyathanenin kapısı açıldığında 35 yaşlarında ki doktor göründü.

"Yiğit Bey"

Merdanoğlu oturduğu yerden kalkıp adamın karşısında dikildi.

"Hüma hanımın ameliyatı bitti. Kurşunu çıkardık, kendisi iyi fakat bebeği kurtaramadık. Üzgünüm"6

Daha sonrasında adam birkaç şey daha söylese de Merdanoğlu kalktığı koltuğa çöküp yeri izledi. Kafasının içinde aynı ses dönüp duruyordu.

Bebeği kurtaramadık

Bebeği kurtaramadık

Bebeği kurtaramadık

Ameliyathanenin kapısı ikinci defa açıldığında Hümayı normal odaya alıyorlardı.

Odanın kapısının önünden bir an olsun kalkmadı Merdanoğlu.

Ne kapının önünden ayrılmaya gücü vardı, ne içeriye girecek cesareti vardı.

Bu acıyı karısının omuzlarına nasıl yükleyecekti?

Hareketlerini bile yavaş yavaş hisseder olmuştu bebeğinin, sanki avucunun içerisinde hala o minik kıpırtılar vardı.

Belki de Kartal haklıydı. Ondan baba nasıl olurdu bilmiyordu ama her zaman elinden gelenin fazlasını yapacaktı bebeği için. Şimdi ise koca bir hiçlik vardı elinde.2

İçeride ki kadın gözlerini açtığında ne tepki verecek, onu nasıl karşılayacaktı bilmiyordu.

Yanına yaklaşan iki gölgeyle başını kaldırdı. Yasir ve Emir.

"Abi"

Emir devamında ne diyeceğini bilemiyordu.

"Bebeği kurtaramadılar"

Merdanoğlunun ağzından çıkan iki kelime adamları da sarsmıştı.

Bu davanın cezasını Hüma çekmişti.

Odadan çıkan hemşire üç adama baktı

"Hüma hanım uyanıyor"

Merdanoğlu gelecek tepkileri kestiremese de her şeyi kendisinden öğrenmeliydi karısı.

Odaya girdiğinde Hüma gözlerini yeni açmış ilk işi karnına dokunmak olmuştu. Bu refleksi Merdanoğlunun canını bir kez daha yakmıştı.

"Selim"

Kendisine seslenen kadının yanına yaklaştı.

"Buradayım güzelim"

Hümanın gözleri tam açılmıştı şimdi.

"Bebeğimi hissedemiyorum. Nerede?"

Yüzüne bakmayan adamla bakışlarını Emire çevirdi.

"Emir?"

Ondan da ses seda yoktu.

"Yasir sen bir şey söyle"

Ondan da ses gelmeyince gözlerinde ki yaşlar serbest kalmıştı.

"Hayır ona bir şey olmadı, almadı onu benden"3

Çığlıklarının arasından konuşurken. Yiğit Selimin ona sarılmasıyla adamı itmeye çabaladı
Bir yandan ağlıyor, bir yandan da adamın göğsüne yumruklarını sıralıyordu.

"Söz vermiştin koruyacağım demiştin, size bir şey olmayacak demiştin. Nerede bebeğim? Niye korumadın onu?"

Adamın kolunu iterken bir yandan da çığlık çığlığa ağlıyordu.

Emirin hemşireyi çağırması üzerine yapılan sakinleştiriciyle ancak sakinleşmişti Hüma. Az sonra da yapılan iğnenin etkisiyle uyumuştu.

Yaşadığı acının tarifi yoktu. Belki tüm kemikleri aynı anda kırılsa bu kadar yakardı canını.

Evlat...

gelişiyle en büyük ışığı yakacaktı hayatına, gidişiyle daha da karanlığa bıraktığı gibi.

Odadan iki adamı da çıkarıp karısının sağında ki koltuğa oturdu. kadının gözleri aynı güne ikinci defa açıldı.

Sağında oturan adama değdi gözleri.

Kartalın dedikleri bir bir aklındaydı. Kocası onun babası yerine koyduğu adamı öldürmüştü, Kartal da intikam için bebeğini almıştı.

"Yaktığın canlar dönüp beni vurdu"

Merdanoğlu sessiz kalmaya devam etti, karısı içini döksün istedi.

"Bebeğimi aldılar benden. Mutlu musun şimdi? O adamın amcasını öldürdüğüne mutlu musun?"2

Oturduğu yerden dikeldi.

"Hiçbir şeye mutlu değilim Hüma. Keşke bunları yaşanmamış kılabilseydim"

İçeriye giren hemşireyle konuşmaları bölündü.

"Doktor bey siz uyurken muayenenizi yaptı. Çıkış işlemlerinizi de diğer beyefendiler hallediyor. Çok geçmiş olsun Hüma hanım"

Aslında bir süre daha kalması gerekse de Merdanoğlu eve hemşire ayarlamış karısının evde istirahat etmesini istemişti. Şuan en güvenilir yer eviydi.

Araba sessizce yolda ilerlerken Hüma aklına geleni sordu.

"Diğerleri iyi mi?"1

Emir ön koltuktan kafasını çevirip cevapladı.

"Herkes iyi yengem. Çok şükür sen de iyisin"

İyi mi? Hüma iyi miydi? Evladını kaybeden kim iyi olabilirdi ki?

O iyi olmak istemiyordu, bebeğini istiyordu bunu anlamak zor değildi.

Bahçeye giren arabanın ardından Sevda hanım ve Bade kapıda karşıladı gelenleri.

Hüma gözleriyle ikiliyi süzüp iyi olduklarına emin oldu.

Sevda hanım hızla kıza sarılıp ağladı.

"Çok geçmiş olsun güzel kızım"

Hüma sessizdi.

"Geçmiş olsun abla"

Hüma hala sessizdi.

Herkesin içinden sıyrılıp eve girdi. Sevda hanım ve Bade hala ağlarken Merdanoğlu sert sesiyle konuştu.

"Biraz izin verin. Bir süre yalnız kalmaya ihtiyacı var. Sevda hanım sen de sabah ve akşam yemek hazırlamak için tek gel"

Gözlerini diğerlerine çevirdi.

"Siz de bir süre evlerinizde olun"

Bahçede ki adam sayısı iki katı olmuştu. Yasir ve Emir eve ilerlerken Bade yaşadıklarının şokundaydı.

Sevda hanım alışıktı Merdanoğullarına.

Eve giren ikili boş boş yan yana koltuklarda oturdu.

"Bu yaşananların hiçbirini aklım almıyor. Nasıl olur ya, nasıl? Benden yaptığın işi nasıl saklarsın Yasir?"

Konuşulacak fazla şey vardı. Derin nefes aldı Yasir. Her şeyden önce karısının içinde ki şüpheyi söküp atmalıydı.

"Aslında yalan söylemedim sana. Mimarım ben, ama işte iş adamı kimliğinin yanında silah ticareti yapan bi kimliğim daha var. İstemezsin sandım. Sen alıştıktan sonra ben söyleyecektim sana zaten. Şimdi öğrenirsen toparlayamam diye düşündüm"

Bade başını adamın koluna yasladı.

"Bu hayat hep böyle mi gidecek Yasir? Hüma bebeğini kaybetti, yarın öbür gün bizim de-"

Diyecekti ki Yasir susturdu.

"Öyle bir şey olmayacak. Sil aklından! Her şey yoluna girecek"

Bir diğer evde ise sessizlik vardı. Ölüm sessizliği...

Hüma üzerini güç bela değiştirmiş yatağa girmişti. Birkaç saat önce bu yatakta bebeğini hissediyordu. Şimdi ise bebeğini kaybetmiş acılı bir kadın olarak geri dönmüştü bu yatağa.

Merdanoğlu odaya girdiğinde Hüma adamın yüzüne sertçe baktı. ne söylese, ne kadar bağırsa da içinde harlanan aleve bir yudum su kadar etki etmiyordu.

"Ellerinde kan görmeye alışıksın sen, ama nasıl çocuğunun kanının eline bulaşmasına izin verdin?"

Herkes içinde ki soruları soruyordu da biri de demiyor muydu bu adam da bebeğini kaybetti acısı vardır diye?2

Karısının üzerine çok fazla gitmek istemese de içinden geçenleri sakin bir ses tonuyla döktü Merdanoğlu.

"Giden benim de evladımdı Hüma. Haksızlık yapıyorsun"

Hüma yataktan kalkıp adamın karşısına dikildi. İki eliyle de göğsünden ittirdi.

"Haksızlık mı? Ne haksızlığından bahsediyorsun sen? Ben dün sabah senin sattığın silahla vuruldum. Benim bebeğim senin sattığın silahla öldürüldü. Katilsin sen"

Karşısında ki adam katildi. Hatta fazla uzağa bile gitmeye gerek yoktu bu adam bebeğinin katiliydi.

"Senden nefret ediyorum Merdanoğlu"

Diye bağırdı.

Bu genç kızın adama ilk defa 'Merdanoğlu' diye seslenişiydi. Hep Selim derdi.

Hüma, Merdanoğluna aşık olmamıştı ki. Onun aşık olduğu adam Selimdi.1

Selim ne katildi, ne kötüydü. O sevecen, samimi ve sıcaktı.

Ama bugün itibari ile Selim ölmüştü. Karşısında ki adam kadının nezdinde yalnızca Merdanoğlu idi. Katil, soğuk ve ölümü hatırlatan adamdı.

Kadının ona seslenişiyle bir defa daha yıkıldı adam. Zaten acısı tazeyken bir de sevdiği kadından nefret dilekleri duymuştu.1

Kadına cevap vermeden odadan çıktı. Merdivenleri hızlı hızlı inerken mutfak kapısında gördüğü hemşireye döndü.

"Hümaya bi bakıverin Bahar hanım"

O kadar bağırmış, zorlamıştı kendini. Canı acımıştır diye düşündü Merdanoğlu.1

Elinden gelse tüm yaralarını bir bir kendi elleriyle sarardı, elinden gelirdi de hatta. Ama kadının söylediklerinden sonra istese de yapamazdı.

Kadın için canından geçecekken yine en çok kendisine el olmuştu.

Bahçede oturan iki adam da abilerinin yanlarına gelmesiyle ayaklandı. Yıkılmaz sarsılmaz adam evladının acısıyla yıkılmıştı.

Evden gelen Hümanın bağırış sesleri duyuluyordu. Acısı taze kadını da anlıyorlardı.

Üç adamın da içinde ki duygu aynıydı.

Acıdan doğan nefret...

İntikamın serin rüzgarı eserken sabahın ilk ışıklarını bekleyeceklerdi.

Sabah yeryüzünü aydınlattığı gibi, intikam için yanan üç adamın kalbini de aydınlatacaktı.

Merdanoğlunun evlat acısı ve tutamadığı sözlerin yangını dinecek

Yasir ve Emirin de içinde ki ailelerini koruyamamanın yangını sönecekti.

Merdanoğlu sigarasını yakıp konuştu.

"Pusu mu kurarsınız, evini başına mı yıkarsınız bilemem. Ama o Kartal itini bana sapasağlam getireceksiniz"

Diğer iki adam zaten araştırıyorlardı.

"Kuralı çiğnediler. Yarın masa toplansın. Kural çiğnendiğine göre Kartala o silahı vereni de kartalı çiğnediğim gibi çiğneyeceğim. Madem intikam acı. En acısı nasıl çekilirmiş görsün bakalım"

Hümanın bağırışları kesilmiş, kırıp dökme sesleri de gelmiyordu artık. Belli ki hemşire yine sakinleştiricisini yapmıştı.

En çokta bunun acısını çıkaracaktı o adamdan. Karısının ona nefretle bakmasını sağlayan, ona bebeğinin katili olduğunu dahi söyleten adamdan her intikamı tek tek alacaktı.

Acısı tazeyken ortalığı kıyamet alanına çevirip ardından karısını iyileştirecekti.1

Ama öncelik intikamındı.

Bölüm hakkında ki görüşlerinizi fazlasıyla merak ediyorum.
Sizce bundan sonra Hümanın tavrı nasıl olacak?3

Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere 🌸
sınır 300 yorum1

bu arada instagram hesabında bölüm spoileri paylaşıyorum yeni bölümden ilk haberdar olmak isterseniz takip edebilirsiniz (biyodan ulaşabilirsiniz)

Bölüm : 06.12.2024 23:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...