34. Bölüm

34. BÖLÜM “TEK ÇİZGİ”

Elif
sedbus

Ben geldim, hem de uzun bir bölümle
Keyifli okumalar🤎

Hayatın her dönemi bir yılı andırır. Kimi zaman bir kış günü yaşar kar altında saklanırız, kimi zaman güneş açar çiçeklerimizi yeşertiriz.
Hayat bu şekilde inişli çıkışlı ilerlerken elbette yara bırakıyordu.
Her geçen gün zihinde ve kalpte izi ömür boyu sürecek yaralar bırakıyordu.
Tıpkı Hüma ve Bade'de bıraktığı gibi...

Hüma yanında uyuyan adama bakıp gülümsedi. Lise çağlarında hayalinde evleneceği adamı hep düşünür nasıl biri olur diye kafa yorardı.

Bu adam o adamdı

Belki bazen huysuzdu ama kendisine yaşattığı masal güzeldi.

Yaşadıkları her zorluk adama olan aşkına bir odun daha eklemişti sanki.

Çok kırılmış, çok incinmişti ama adam o yarayı sarmıştı.

Kocasının göğsüne yaslanıp sıkıca sarıldı uyuyan adama.

Siyah tişörtünün altında atan kalbin ritmini saydı bir süre

156-157-158 derken adamın sesini duydu

"Erken uyanmışsın Hüma kuşu"

Başını doğrultup adamın yanağını öptü

"Kocam her zaman erken kalkan yol alır der onu dinliyorum"

Merdanoğlu kısa bir kahkaha atıp karısını yanına çekti.

"Hüma Hüma delirtirsin sen beni"

Hüma ellerini kocasının ensesinde birleştirirken konuştu

"Hiç öyle bir niyetim yok kocamın aklından gayet memnunum"

Öpe koklaşa bir süre vakit geçirdikten sonra aşağıya inmişti.

Hazır olan kahvaltıyı gördüğünde gülümsedi Hüma

"Ellerine sağlık Sevda teyze"

Sevda hanım elinde ekmekle masaya gelirken konuştu

"Afiyet olsun güzel kuzum"

Hüma masaya yerleştiğinde Merdanoğlu merdivenleri iniyordu.

Masanın baş köşesine de adam oturduğunda kahvaltı başlamıştı.

"Bugün seni biraz geç alacağım o saatte bir toplantım var"

Hüma çayını yudumlarken adama cevap verdi

"Alması için başka birini gönderebilirsin toplantın varsa"

"Sana seni ben bırakıp ben alacağım demiştim"

Daha fazla uzatmak istemeyen kadın onaylayıp ayaklandı

"Ben hazırlanayım"

Bir diğer yandan güne erken başlayan biri ise Badeydi
İlk iş günü olması sebebiyle fazlasıyla heyecanlıydı.

Tek bir sorun vardı.

Kocası uykuyu fazlasıyla seviyordu.

"Ya Yasir diyorum uyan artık bak geç kalıyorum"

Yasir güç bela gözlerini açıp doğruldu

"Uyandım badem şekeri uyandım"

Hızla yapılan kahvaltının ardından koca bahçe kapısının önünde durdu iki siyah araç.

Yasir öndeki araca ilerleyip kapıyı açarak genç kadının binmesine yardım etti.
Bir yandan da cam kenarında Hümanın yanında oturan ağabeyine döndü

"Ben bıraksaydım ağabey"

Merdanoğlu elindeki tesbihi bir tur çevirdi

"Yarım saate Emirle şirkette ol"

Yasir gereken mesajı almış onaylayarak ayrılmıştı.

Yol boyunca Badenin heyecanını almak için konuşuyordu Hüma

Kendisinin heyacanını ise yanındaki adam alıyordu.

Hayır hayır o adam yalnızca ona heyecan veriyordu.

Kliniğin önüne geldiklerinde kadınlar inip içeriye girene kadar kapıda bekledi Merdanoğlu. Girişe yerleştirdiği güvenliklerin de yerlerinde emin olduktan sonra hızla ayrıldı oradan.

Şirkette koşturmalı gün başlarken genç adamlar önlerindeki raporun son halini inceliyorlardı.

"Bu iş istediğimiz gibi giderse bir hafta tatil yapacağım"

Yasir Emirden gelen hayal ürünü cümleyle kaşlarını çattı

"Abim geldiğinde de bu cümleyi duymak istiyorum"

Emir arkasına yaslanıp gerildi

"Aslan abim asla kırmaz beni biliyorsun. Gelsin söyleyeceğim"

Kapı açıldığında ikisi de hızla ayaklanıp kendilerine çeki düzen verdi.

Merdanoğlu üzerinde jilet gibi duran özel dikim takım elbisesi, fazlasıyla lüks takımını tamamlayan ayakkabı ve vazgeçilmez saatiyle içeriye girdi

"Selamun aleyküm"

"Aleyküm selam abi"

Merdanoğlu masasına geçip raporlara göz gezdirdi

"Ne durumda?"

Yasir elindekileri de masaya bıraktı

"Her şey yolunda bugün toplantıda imzaları atarız. En geç iki haftaya da arazi kontrolüyle başlarız"

Merdanoğlu başıyla onayladı

"Şantiye işleriyle Emir ilgilensin"

Emir ağabeyinden gelen emirle ayaklandı

"Emrin olur abi ilgilenirim"

Yasir bıyık altından güldü

"Abi başka bir emrin yoksa çıkalım biz"

Merdanoğlu koltuğuna oturup Yasiri süzdü

"Çıkın"

İki adam da odadan çıktığında Yasir Emirin koluna elinin tersiyle vurdu

"Eee aslanım sen tatil hayali kurarsın abim yolunu şantiyeye çevirir"

Emir karşısındaki eğlenen adamla daha da sinirlenmişti

"Lan sus artık ya zaten abim hissetmiş gibi işi verdi bana"

Yıllardır beraber olmaktan ve hatta aynı evde yaşamaktan olsa gerek Merdanoğlu adamların yüz hatlarının değişimden ne düşündüklerini bile bilirdi.

Emir hızla toplantı odasına ilerlerken Yasir telefonunu çıkardı.

"Sen geç ben geliyorum"

Telefonuna girip sayılı birkaç numaradan karısını tuşladı.

Meşgule atıldığında ardından hızla mesaj gelmişti

"Hastam var sonra konuşalım"

Şimdiden ikinci plana atılmıştı, ama atılmasına gram şikayeti yoktu
Bu karısının hayaliydi.

Toplantı odasına geçip gelen misafirlerle ilgilendi bir süre tansiyon yükselse de Emir de Yasir de Merdanoğlundan tek bir şey öğrenmişti

Av seninse canın pahasına da olsa avcıya kaptırma

Yükselen tansiyon Merdanoğlunun kulağına da gitmişti.

Karşı taraftan bir adam elindeki kalem ile Yasiri işaret etti

"Sen bence Merdanoğluyla bir görüş eminim o da bizim kararımızı destekleyecektir"

Yasir her zamanki sert görüntüsünden taviz vermeden adama baktı

"Merdanoğlu kimseyle masaya oturmaz Sinan. O oturursa korkman lazım bunu bilmen gerekir"

Karşılarındaki insanlar karanlık dünyalarını bilmediğinden olsa anlam veremezken Emir araya girdi

"Yiğit bey fazla katı kurallıdır Sinan bey. Yasir beyin kast ettiği o"

Yasir ayağa kalkıp karşındaki insanlarda göz gezdirdi

"Son teklif bu bugün değerlendirin akşam üzeri bizi bilgilendirin. İyi günler"

Yasir Merdanoğlunun ruhunu taşıyordu. Bir gün Merdanoğlu bu hayattan göçse bile Yasir asla yerini aratmazdı.

Emir sinirle Yasirin arkasından ilerledi

"Sen ne yapıyorsun oğlum?"

Yasir arkasını dönüp Emire baktı

"Ne yapıyorum?"

Emir adamın hiçbir şeyden haberi yokmuş hallerine baktı

"Lan bi de biz silah satıyoruz deseydin! Abim demedi mi şirkete o işleri karıştırmayın diye?"

Yasir ilerleyip kahverengi kapının önünde durdu

"İyi topladın işte herifler anlamadı bi şey"

Ardından üzerini düzeltip kapıyı tıklattı.

Kapının arkasındaki tok ses izin verdiğinde odaya girdi.

Tüm toplantı her ayrıntısıyla Merdanoğluna anlatıldığında son sözü Emir söylemişti

"Adamlar ne derse desin senin kararın neyse onu uygularız abi"

Merdanoğlu ayağa kalkıp geniş pencerenin önünde durdu.

Odasının balkonuna gelen kuşlar onlar için bırakılan yemleri yiyordu

Herkes ekmeğinin peşindeydi ne de olsa

"Akşam üzeri arayıp kabul ettiklerini söylerler, bu işi yaparız sonra da bu heriflerle bir daha iş için görüşmeyiz"

İki adam da onaylamışken Merdanoğlu tekrar konuştu.

"Sözleşmede 10 ayda bitecek yazıyordu onu da 6 ay yapın"

Ağabeylerinin elinden gelse bu işi 3 günde yapmak isteyeceğini bildiklerinden onayladılar.

Merdanoğlu odada tek kaldığında cebinden telefonunu çıkardı.

Az önce herkes ekmeğinin peşinde demişti değil mi?

Telefonu kulağına götürdüğünde tek çalışta açıldı telefon

"Sevgilim"

Merdanoğlu derin nefes aldı

"Ne yapıyorsun yavrum?"

Hüma elinde ki kahveyi masaya bıraktı.

"Öğle molası verdik şimdi bugün biraz yoğundu. Sen ne yaptın toplantın bitti mi?"

"Bitti güzelim, bir işim daha var onu da halledeyim geleceğim seni almaya"

Hüma kaç zaman geçerse geçsin içinde adam için büyüyen o aşkı seviyordu. Adama çocuklaşmayı bir başka seviyordu.

"Tamam hayatım, kolay gelsin. Kapatmam gerekiyor"

Merdanoğlu başka bir şey söylemeden kapattı telefonu.

Merdanoğlu bir diğer işi için bir başka numarayı aradı

"Ne yaptınız İlyas?"

İlyasın arkasından gelen kalabalık sesler bir süre sonra uğultuya dönmüş ve İlyas tekrar konuşmaya başlamıştı.

"Hallettik abi Emir abimlerin gelmesine gerek kalmadı. Mallar sınırdan geçti"

"Tamam aslanım dikkat edin"

Merdanoğlu bir diğer işinin de kısa sürmesi sebebiyle şirketten çıktı.

Hümaya geç geleceğim demişti ama işler farklı ilerleyince gerek kalmamıştı.

-6 Ay sonra-

Günlük rutin koşuşturma devam ederken Hüma yorgunlukla odasına geçti

"Bayılacağım yorgunluktan"

Badenin de Hümadan farkı yoktu. İki genç kadın da sabahtan beri fazlasıyla yoğun mesai yapmışlardı.

Geçen altı ayda Hüma Merdanoğlu kliniği dilden dile dolaşıp duyulmuş memnun kalan herkes eşe dosta duyurarak yoğunluk sağlamıştı.

Artık gün bitmiş olacak ki kapıdaki siyah arabanın korna sesiyle ayaklandı Hüma
Hala oturan Badeyi görünce

"E hadi Bade çıkalım"

Bade ceketini giyip

"Yok abla sen git Yiğit abiyle Yasir geliyor beni almaya"

Hüma onaylayarak çıktı odadan.
Siyah arabaya ilerlerken bir yandan da kocasının hala ona tripli olduğunu biliyordu.

Arabaya bindiğinde tam da tahmin ettiği görüntüyle karşılaştı. Merdanoğlu elindeki tesbihe tur bindiriyor bir yandan da telefonda bir şeylere bakıyordu.

"İyi akşamlar"

Diyerek dikkat çekmek istese de adam hiç oralı olmamıştı.

Araba asfalt zeminde koca eve doğru ilerlerken ikisi de bir kelime bile etmemişti

Merdanoğlu kendince haklı
Hüma kendince ondan daha haklıydı

Eve geldiklerinde arabadan ilk Hüma inmiş ve son sürat eve girmişti.

Selim onunla konuşmuyor muydu?
O zaman Hüma hiç konuşmazdı.

Odaya geçer geçmez ilk işi duş almak olmuş ve üzerine evde giyebileceği rahat şeyleri geçirmişti.

Saçlarını kuruttuğu sırada adam da odaya girmiş giyinme odasına üzerini değiştirmek için ilerlemişti bile

Saçlarının kuruduğundan emin olduğunda akşam yemeği için adamı beklemeden aşağıya indi.

Yemek adamın masaya gelmesiyle başlamıştı. Konuşmuyor olsalar da bazı rutinleri bozmuyorlardı.

Yemekten sonra Sevda hanım masayı toplarken Hüma da yağan yağmuru seyretmek için bahçeye çıktı. İlk başta hafif hafif yağsa da bir süre sonra hızlanan yağmurun altında oturdu.

Arkasında duyduğu sesle irkildi

"İçeriye geç"

Merdanoğlu elinde şemsiyesiyle tam arkasında duruyor hem Hümaya hem kendisine yağmur taneleri değmesin diye şemsiyeyi tutuyordu.

"Hayır girmeyeceğim"

Sabrının sonlarında olan adam

"Sabrımı sınama Hüma"

Hüma ayaklanıp adamın karşısına geçti

"Sınarsam ne olacak? Yüzüme bakmayıp konuşmayacak mısın? Aaa pardon onu zaten yapıyordun değil mi?"

Merdanoğlu gözlerini yumup açtı

"Tüm bunların sebebi senin o adamı tekrar kabul etmendi"

Hüma hayretle adamı süzdü

"O adam hastamdı"

Merdanoğlu şemsiyeyi kadına biraz daha yaklaştırdı

"Belli hastaydı"

Olay bir hafta önce kliniğe gelen hasta yüzünden olmuştu. Merdanoğlu Hümayı almaya gittiğinde Adamın fazla samimi tavırlarına şahit olmuş ve tekrar gelmemesi için uyarmıştı

Ama Hüma adamın tedavisiyle ilgilenmek istemiş ve adamı tekrar çağırmıştı
Bunu öğrenen Merdanoğlu sinirlenmiş bağırıp çağırmış en sonunda da ikili konuşmamaya başlamıştı

Yağmur hala şiddetle yağarken Merdanoğlu elindeki şemsiyeyi kenara atıp karısını kucakladı

"Selim ne yapıyorsun?"

"Sen bi hasta ol bakayım o zaman gör Selim ne yapıyor"

Hüma elleri adamın ensesinde birleşikten nazlı nazlı konuştu

"Hasta olsam umrunda olacak sanki"

Merdanoğlu duysa da tekrar duymak istedi

"Anlamadım?"

Hüma dolan gözlerinden süzülen iki yaşı tek eliyle sildi

"Hasta olsam umrunda olmayacak, saçma sapan sebepten konuşmuyoruz bir de"

Merdanoğlu son iki adımın ardından karısını yatağa bırakıp alnını öptü

"Sakın hasta olayım deme Hüma kuşu, yoksa çok fena bozuşuruz"

Ardından karısının dudaklarını esir aldı

Sanırım bu umrumda olur demekti

Gece yağmur tüm şiddetiyle yağmaya devam etmiş sabah ise gri bir havaya merhaba demişlerdi.

Hüma üzerindeki yorgunluk sebebiyle uyuyakalmış Merdanoğlu ise uyandırmamıştı.

Merdivenlerden çıplak ayakların bıraktığı yüksek sesle o yöne döndü adam.

"Ya Selim saat kaç olmuş ben nasıl uyudum kliniğe de gitmedim hastaları beklettim hep"

Merdanoğlu oturduğu koltuktan ayağa kalkıp karısının ateşini kontrol etti sabah biraz ateşi vardı. Gece de kendisi yüzünden yorulmuştu hem

"Ateşin düşmüş biraz. Sabah danışmana söyledim hastalarını arayıp izinde olduğunu söylediler"

Hüma karşısında onu kendisinden daha fazla düşünen adama baktı.

Gözleri dolmuştu yine.

"Teşekkür ederim sevgilim"

Aslında Selim haklıydı biraz dinlense fena olmayacaktı. Dün fazla yorulmuş üstüne de yağmuru yiyince yorgunluktan fazla uyumuştu
Hem kocasının dediğine göre sabah ateşi de vardı.

Kahvaltı masasına oturduğunda french presteki ıhlamura baktı.

Sevda hamım elinde limonla yanına yaklaştı hızla

"Limon da sık kızım iyi gelir"

Hüma tekrar gözleri dolduğunda ağlamaya başladı.

Merdanoğlu karısının bu hallerine anlam veremeyip

"Yavrum ne oldu?"

Hüma burnunu çekip ıhlamurunu içti

"Hasta olmayı sevmiyorum ağlayasım geliyor hep"

Merdanoğlu kadının saçlarının arasına öpücük kondurup geri çekildi.

Birkaç dakikanın ardından ağlaması durmuş kahvaltısını yapıyordu

Duyguları fazla dengesizdi.

Adamın kahvaltısı bitmiş olacak işe gitmek için ayaklandı.

Hüma da kalkacakken kocasının kolları engel oldu

"Kalkma güzelim. Bugün güzelce dinlen"

Hüma başını sallayıp kocasının yanağını öptü.

"Kolay gelsin sevgilim"

Merdanoğlu evden çıkıp arabaya ilerlediğinde aklının büyük yoğunluğu Hümayla beraber evde kalmıştı.

Hüma ise masadan çoktan kalkmış koltukta oturduğu yerde aklında ki şüpheyi değerlendiriyordu.

Hamile olabilir miydi?

Mide bulantısı veya herhangi bir belirtisi yoktu ama duyguları fazla dengesizdi

En son kocasıyla dün gece beraber olmuş onun öncesinde ise küsmeden önceki gece beraber olmuştu.

Hızla odasına çıkıp banyoya ilerledi. Dolaptan aldığı hamilelik testine baktı.

Önceki hamileliğinden ve başına gelenlerden sonra buna hazır mıydı bilmiyordu. İçindeki korku ve şüpheye bir son vermek adına testi yapmaya karar verdi

Aradan bir iki dakika geçmişti ki Hüma sabırsızca bekliyordu

Pozitif çıksa mutlu olur muydu?

Peki ya negatif çıksa çok üzülür müydü?

Aradan beş dakika daha geçtiğinde eline testi aldı

Tek çizgi...

Hamile değildi.

Kendisini biliyordu grip olduğunda hep ağlardı ama içindeki şüphe onu bu testin başında bekletmişti.

Erkendi diye düşündü.

Daha önceki bebeğinin bıraktığı acı duruyordu.

Hamilelik testini banyo çöpüne ayıp ellerini yıkadı.

Biraz dinlenmeli ve kocasını ikna ederse yarın tekrar kliniğe gitmeliydi

O kadar özlemişim ki Hüma ve Merdanoğlunu yazmayı, bana çok iyi geldiler💖
Bir sonraki bölüm neredeyse hazır
750 beğeni 750 yorum bekliyorum (emojiler harici) onun sonrasında yeni bölüm gelecek🧚‍♀️
Sizleri seviyorum

Bölüm : 02.05.2025 23:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...