24. Bölüm

24.BÖLÜM

Sedef Özçelik
sedefozclkk

24.BÖLÜM

SİYAH

 

 

 

 

Küçükken arkadaşlarım onların yerlerini söylememem için ağzımı kapatırlardı. Gözlerimi kapatıp o ana ışınlanmak istedim.. Arkamda ki adamın varlığını unutmak istedim.

 

Olmadı..

 

O buradaydı. Silahından gelen soğuk hissiyatını ise tam burada hissediyordum..

 

Boynumda..

 

Bir acı bitmeden yeni bir acıyla tanışıyordum. Hayatıma insan alamazken yeni acılar alabiliyordum. Yenisi ekleniyordu..

Yeni acılarla tanışmak üzereydim.. Hissediyordum. Ağzımı kapatan el kulaklarıma fısıldadı. " Haraket edersen beynini uçururum." Kıpırdayamadım o an. Her şeyden korkan bir kız haline gelmiştim. Oysa ki ben çok güçlü biriydim. Beni bu hale ne getirmişti?

 

Belki hareket etsem duyururdum sesimi çocukluğuma..

 

Azıcık bağırsam, çırpınsam kurtarmasını dilerdim beni bu boşluktan.. Dönüşü yok muydu bu acıların?

 

Çıkışı var mıydı bu yaranın?

 

En büyük sorunumun Boran olduğunu düşünürken daha büyük sorunları göz ardı etmiştim.

 

Töre, babam, çözülmeyen sırlar.. Ben bunları ne çabuk unutmuştum da toz pembe hayata dalmıştım?

 

Salak Defne..

Unuttun acının yerini...

 

Unuttun yanık izini...

 

Unuttun anneni..

 

Unuttun geçmişi...

 

 

 

Silahıyla banyodan çıkmaya çalışan adamın peşinden sürükleniyordum. Boran'ın arkası dönüktü. Masanın üzerinde bir şeylerle uğraşıyordu. Gerçekten bizi duymuyor muydu?

 

Adam silahı Boran'a doğrulttuğunda dondum. Sesimi çıkaramadım. Haraket edemedim. Ne olacağını tahmin edemezken Boran arkası dönük seslendi.. "Kapıyı kapatırken yavaş kapat.. Kapı bozulmuş da.."

 

Ne diyordu bu? Beni rehin aldığını görüyor muydu? Benim gibi adam da şaşırmıştı.

 

"Ne diyorsun lan sen çakma ağa?"

 

Boran sessizce elinde uğraştığı garip makine ile bize döndü. Nasıl bu kadar sakin gözükebiliyordu? Ben eminim ki şu an salya sümük olmuştum. Gözlerimi hesaba katmıyordum bile.. Muhtemelen kan çanağından farkı kalmamıştı.

 

Peki neden?

Boran'da ki bu sakinlik neden?

 

Sakince yaklaşırken konuşmaya başladı. O konuşurken beni rehin alan kumral, sakallı adamda geriye doğru yürüyordu.

 

"Diyorum ki.. İstediğini al ve git. Beni uğraştırma. Kapıyı da kapat."

 

Adam bana bakıyordu. Boran beni önemsememişti. Beni götürebileceğini söylüyordu adama. Bunu nasıl yapabiliyordu? Benim onun için kıymetim kalmamış mıydı?

 

"Boran ağaaaa.. Sen şimdi bu sarışın bombanın bizimle gelebileceğini mi söylüyorsun?"

 

"Sarışın bomba? Ha evet Defne.. Tabii gidebilir. Oda istiyorsa."

 

 

Alooooo?

Boraan Kaya..

 

Adam resmen bana sarışın bomba dedi. Nerede senin bu her boku kıskanan duyguların?

 

Adam bana baktı. " Görüyor musun sarışın bomba? Biz seni Boran'ın zaafı sanıyorduk, sen ise onun sürtüğü çıktın. Tühh!! Ee bizim plan yattı o zaman."

 

Sonunda Boran'ın sinirlendiğini görmüştüm. Ellerini sıkıyordu. Yine de rahat davranmaya çalışıyordu. Onu tanımayan biri şu an sinirlendiğini anlamazdı çünkü sinirlenince baş parmağıyla avucunun içini çizerdi. Yine öyle yapıyordu. Peki ama neden harakete geçmiyordu?

 

Boran'ın gözlerini ayırmasıyla birlikte arkamızda ki bir kuvvetin, beni rehin tutan adamı devirdiğini gördüm. Ne olduğunu anlamadan Boran beni kaptığı gibi dışarı çıkarmıştı.

 

Silah sesleri geliyordu. Hemde çok fazla.

 

Ağaca doğru koşuyorduk. Silah seslerinin artmasıyla olduğumuz yerde kaldık. Büyük bir kamyon arabası yakınımızdaydı. Boran orayı işaret etti. Elleriyle sayma işareti yapınca anladım, 3 deyince koşacağımızı.

 

Sayması bittikten sonra koşup arabanın arkasına saklanmıştık. Boran silahıyla adamlara sıkıyordu. "Ağaçlara sıkıyorlar bir de şerefsizler." Doğruldu ve sıkarken tekrar konuştu. "Benim ağacıma gelirse yaşatmam sizi." Ağaç? Bahsettiği ağaç ben miydim? Niye bana bakıyordu?

 

Nefesim daralıyordu. Sanki içimden bir şeyler dökülüyor gibi terliyordum. Kafamı zorla ondan çevirdim çünkü krizim tutuyordu. Dünyayla bağlantım kesilmeden önce kendime gelmeliydim. Şimdi değildi. Şimdi hiç sırası değildi.. Başka şeyler düşünmeye başladım. Apollon'u mesela. Gerçekten Defne'yi ölene kadar beklemiş miydi?

 

Peki defne?

 

Gerçekten tek aşkı Apollon muydu?

 

Yok odaklanamıyordum. Başka bir şeye odaklanamıyordum. Boran iyi olmadığımı anlayınca ellerimi sıktı. " Ben buradayım." Demek istiyordu sanki. Sinirliydim ona.. Ben az önce ölebilirdim. O adam beni götürebilirdi..

 

Silah sesleri bittiğinde Boran beni ayağa kaldırdı. İşte o an geçiyordu paniğim.. Kendi kendimi toparlıyordum. Gücümü toparlayıp Boran'a hesap sormak istiyordum. Arkamızdan gelen adamları, Hakan'ı ve Beril'i görsem de kızgınlığımı dindirmedim. Kolumu ondan kurtarıp yüzüne baktım.

 

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? Buraya beni korumaya getirdin ama adama karşı gayet sakindin. Bu mu senin koruman? İlk olayda gitsin dedin ya.. Hiç bir şey yapmadın.. Haraket bile etmedin. Bana neler dedi umrunda olmadı."

 

Boran kaşlarını çattı.

 

"Defne sakin ol."

 

"Sakin felan olmayacağım. Hakan gelmeseydi ne olacaktı? O şerefsiz beni götürecek miydi?"

 

Hakan'da konuya dahil olmak istedi.. "Yenge yanlış anlıyorsun. Boran zaten burada adamların olduğunu anlamıştı. Yol boyunca sizi takip eden birilerinin olduğunu görmüş. İlk benzinlikte ise adamın yanından geçerek adresi dillendirmiş. Her şey Planlıydı."

 

İşte o an daha büyük yumru oturdu yüreğime..

 

"Ne? Benim rehin alınacağımı biliyor muydu?"

 

Boran ise sinirlenmişti. Ellerini yumruk yapmıştı ve bana doğru yürüyordu.

 

"Defne bunu yapmak zorundaydım. Eğer sana çok önemli biriymişsin gibi davransaydım kafana yerdin mermiyi. Dertleri benim. Amaç benim canımı yakmak."

 

"Boran benim canım daha çok yandı ama! Bana neler dedi adam duymadın mı?"

 

Artık gözyaşlarımı tutamıyordum. Panik ataktan sonra hep ağlama krizlerine girerdim ama şimdi istemiyordum..

 

"DEFNE LANET OLSUN Kİ DUYDUM TAMAM MI? BOYNUNA DOKUNDUĞUNU GÖRDÜM! CANINI ACITTIĞINI GÖRDÜM! SANA BİR ŞEY YAPMASINA İZİN VERMEZDİM.. BANA GÜVEN ARTIK."

 

Sesimi çıkarmadım. O haklıydı. Beni korumak için planını yapmıştı zaten..

 

Arabaya binip başka eve doğru yola çıktığımız da Hakan ve Beril bizi takip ediyordu. Kimsenin konuşmadığı bu yolculukta Boran'da sessiz kalmayı seçmişti. Yorgundum. Tüm bu olanlara nasıl dahil oluyordum bilmiyordum.. Kendim seçmiş, kendim yenilmiştim.. Suçu başkasında aramak yerine kendimde suç bulmalıydım..

 

Geldiğimiz evin diğerinden farkı yoktu. Ormanlık alandaydı ve etrafında en fazla 3-4 ev vardı. Yunanistan'ın soğukluğunu burada hissediyordum. Sanırsam yüksekte bir yerdeydik.

 

Arabadan inip eve girdiğimizde bu evin tek katlı olduğunu gördüm. Mutfak ve salon birlikte dizayn edilmişti. Toplasan 2 oda bile yoktu.

 

Hakan ve Boran konuşmaya giderken Beril benimle kalmıştı. Ne yapacağız der gibi bakıyordu. Oturdum ve derin nefes aldım. Ben konuşmadan Beril konuşmuştu.

 

"Sürekli belaya nasıl giriyoruz anlamıyorum."

 

"Belki de hiç kurtulamadık.." dedi.

 

"Belki de.." dedim.

 

"Nisa'da onların tarafındaymış, hatta Emir'de."

 

"Bilmiyorum. Boran öyle söylüyor ama.."

 

"Aması yok Defne. Hakan bugün şirketi incelletti. Şirket paravan. Daha yeni kurulmuş. Ahmet Bey'in Yunanistan'da şirketi felan yok."

 

Duyduklarımı şokla dinliyordum. Gerçekten onlara inanmıştım..

 

İçeri giren Hakan ve Boran'la sohbetimiz bölündü. Boran hoparlörden biriyle konuşuyordu.

 

Bir kadınla... Kim olduğunu anlamam uzun sürmedi. Sesini duyduğum kadın Berfin'di..

 

"Vekâletnameyi hemen yolluyorum. Yunanistan'dan çıkmanız gerekecek. O boks maçına asla çıkmayacaksın." Dedi karşıda ki gıcık olduğum kadın.

 

"Berfin sen şirketi hallet gerisine karışma."

 

....

 

Telefonu kapatan Boran olmuştu.

O kızı kullanıyor muydu?

Yoksa ben mi öyle hissetmiştim.

 

Hakan yanımıza yürüdü. Bir mail dosyası açıp önümüze attı.

 

"Nisa ve Emir Riva.. Ya da Nisa ve Emir Rıdvan mı demeliydim? Soyadları yalan, şirketleri yalan.. Emir şerefsizi psikolog felan değil. Azad amca nasıl anlamadı bilmiyorum ama şirketine ortak yapmış bile. En önemlisini atlamadan söyleyeyim.."

 

Hakan söylemeden Boran söylemişti..

 

"Emir ve Nisa..Sami Dereli'nin yeğenleri.."

 

Sami Dereli ismini Kertik denen o saçma mekanda duymuştum. Gerçekten kimdi bu adam? Ben sormadan Beril sormuştu.

 

"Kim bu adam? Ne istiyor bizden?"

 

"Sorun da bu. Bizde bilmiyoruz." Dedi Hakan.

 

Boran ise düşünceliydi. " Babamın eski bir düşmanı.. Yıllarca uzaktan birbirlerini tehdit ettiler ama yan yana geldiklerini hiç görmedim."

 

Hakan'da şüpheliydi. " Buraya gelmeden önce Boran'ın gideceği eve mesaj bıraktılar." Ayağa kalktı ve ses cihazına benzettiğim makineyi önümüze koydu. Boran ise hemen kaldırdı. "Bunu burada dinlemeyelim Hakan hadi dışarı çıkalım."

 

Ayaklanan Boran'a ve Hakan'a baktım. Madem bizde bu işin içindeydik. Bizde dinlemeliydik.

 

"Boran onu bizde dinlemeliyiz. Neyin içinde olduğumuzu bilmemiz için.."

 

"Evet ya.. Biz niye dinleyemiyoruz? Her şeye hazırlıklı olmak gerek."

 

Boran düşündükten sonra ses cihazını açıp masaya koydu. Açılır açılmaz ses denemesi yapan, kaba konuşan bir adamın sesi geldi.

 

"SES DENEME 123-

GELİYOR MU SESİM BORAN KAYA? SEN BENİ FİZANDAN BİLE DUYAMAZSIN AMA..

 

KULAKLARINI KAPATMAYI TERCİH ETTİN. YILLARCA DÜŞMANINI BAŞKA YERDE ARADIN.. GEÇ KALDIN. KAVGAYADA,

İNTİKAMADA.

 

AMA BEN ŞÖYLE BİR ŞEY DÜŞÜNDÜM. BENİ YOK SAYMAMAN İÇİN.. BENİMLE MAÇA ÇIKMAYA NEDERSİN?

 

HER OYUNDA BİR JOKER KARTI ALACAKSIN.. JOKER KARTLARINI BİRLEŞTİRDİĞİN DE İSE TÜM GERÇEKLERİ SANA ANLATACAĞIM. HAA BU ARADA,

DEFNE NASIL.

İYİ Mİ?

ANNESİNİ ÖZLÜYORMU?

 

BEN OLSAM ÖZLERDİM..

 

ŞEREFSİZ BABALARINIZI ÖZLEMEYİN AMA. GÜCENİRİM YOKSA.

 

BU ARADA YANLIŞ BİR HARAKETİNİZİ GÖRDÜĞÜM AN KALDIĞINIZ EVİ UÇURURUM. SONUÇTA MELİDAĞ KIZGIN BİR OCAK.."

 

Melidağ'da olduğumuzu nereden biliyordu bu adam? Biz neyin içine düşmüştük? Peki ben? Ben ne alakaydım bu hikayede..

Annesini özlüyor mu? Ben olsam özlerdim..

 

Ne demek istiyordu bana? Ses kaydının bittiğini düşünüp eline alan Boran'ın şaşkınlığı yüzüne yansıdı. Çünkü Sami denen o adam konuşmaya devam ediyordu.

 

 

BU ARADA.. MAÇ ARAP DÜNYASINDA OLACAK. HER MAÇTAN SONRA BİLGİ KARTI ALACAKSINIZ. TABİİ Kİ BORAN RAKİBİNİ YENERSE..

 

BU KARTI SADECE DEFNE'YE VERECEĞİM. DEFNE'DEN BAŞKA KİMSEYLE YÜZ YÜZE KONUŞMAYACAĞIM.

 

FİNAL MAÇINA KADAR BAŞKALARIYLA YARIŞACAKSIN. TÜM RAKİPLERİNİ YENDİKTEN SONRA, FİNAL MAÇINA BENİMLE ÇIKACAKSIN.. TABİİ HER ŞEYİ ÇÖZMEMİŞ OLURSAN. ;)

 

ZEKİ OLDUĞUNU BİLİYORUM. BAKALIM BENİM KARŞIMDA NASIL DAVRANACAKSIN?"

 

Ses kaydı kapanacağı sırada arkadan bir kadın sesi duyulmuştu.. Ne demişti o?

 

Benim gibi Boran'da merak etmiş olacak ki tekrar açtı. Anladığımız kadarıyla dinledik. "Elimaste sto diamerisma duo" Kadın Yunanca konuşuyordu. Tek anladığım cümle sonunda ki duo'du. Çünkü duo 2 demekti..

 

Boran'ın rakipleri olacaktı ve hepsiyle dövüşecekti. Daha önce boks maçı yapmış mıydı?

 

Adil bey beni tanırsınız demişti. Boran onu nereden tanıyordu?

 

Kafamda bir sürü soru varken hiç birine yanıt bulamıyordum. Bu yolu nasıl atlatacağımızı bilmiyordum ama bu yol sadece Boran'la değil, hepimizle ilgiliydi..

 

 

Boran çevirmen bulup kadının ne dediğini bulmaya çalışıyordu. Ben ise hala oturduğum koltukta oturup, dizlerimi kendime doğru çekmiştim. Küçücük kalmak istiyordum burada. Hatta yok olmak..

 

Beril ise telefonuyla uğraşıyordu. Annesinden haber alamadığını söyleyip duruyordu. Hakan bu konuyla ilgileneceğini söyleyip dışarı çıkmıştı. Beril ise arkasından gitmişti. Boran'la yalnız kalmıştık. Şömineye bakıyordum. Yanmıyordu ama düşüncesi bile ısıtıyordu. Yunanistan'da hava çoğunlukla sıcak olurdu ama burası kesinlikle soğuktu.

 

Boran telefonunu kapatıp yanıma geldi.

 

"Ne demekmiş? Çevirdin mi?"

 

"Bir faydası olur mu bilmiyorum ama "2. dairedeyiz." Demekmiş."

 

"Bir planın seviyeleri olabilir mi?"

 

"Olabilir. Bir boks maçının ikinci yarışı da olabilir. Veyahut çok katlı bir dairede 2. Katta da olabilirler. Çok fazla yol var anlayacağın."

 

Ona "anladım" demek istedim ama sesim fısıltı gibi çıkmıştı. Gözlerini üzerime çevirip beni baştan ayağı süzdü. "Üşüdün mü?" Dedi o sıcak tonuyla.

 

"Biraz.."

 

"Ben odun alayım dışarıdan. Şömineyi yakalım."

 

"Olur."

 

Boran kalkıp gidecekken arkasını döndü. " Defne.."

 

"Efendim?"

 

"Seni de bu olaya katmak istemezdim. Hatta en yakın zaman da hayatından çıkıp gidecektim. Yine sözümü tutamadım."

 

"Sahi Boran, gerçekten gidecek miydin?" Artık bende ayaktaydım.

 

Boran gözlerini kırptı. Gözlerini benden başka tarafa çevirip konuşmaya başladı.

 

"Hayatına girdim gireli yarardan çok zararım oldu. Senden artık hiç bir beklentim yok. Senin de olmasın. Bu olayı en yakın zamanda çözeceğim. Söz veriyorum sana. Sonra ise seni güvende bırakıp gideceğim."

 

İçimde ki siyah ve beyaz uyanıyordu. Siyahlar içinde ki, ellerini belinde bağlamış, sinsi sinsi gülümsüyordu bana.. " Bak gördün mü? İlk sallantıda kaçıyor. Korkak bu adam kızım. Uzak dur şundan." Diyordu..

 

Beyaz olan ise " Seni çok sevdiği için vazgeçiyor, inanma siyaha diyordu." Susturdum beyazı..

 

Susmalıydı. Çünkü seven insan asla kaçmazdı.. Artık ona ben bile inanmıyordum..

Savaşmadım, kızmadım, korkmadım. Kafamı çevirip Boran'a cevap verdim.

 

"Peki, öyle olsun. Sen nasıl istersen.."

 

Boran şaşırmış gibiydi. Benden her zaman ki gibi yüksek tepki bekliyordu ama bende o tepkiler çoktan uçup gitmişti.

 

Dışarı çıkışını izledim. Üstü başı dağılmıştı. Yorgun gözüküyordu. O gün o koltukta kabullenmiştim gerçeği.. Bizden artık olmazdı.

 

 

 

O gün akşama kadar şöminenin etrafında oturup sohbet ettik. Boran bir ara kahve yapmıştı bana. Sevdiğim türden hemde. Sütlü..teşekkür edip kahveye olan özlemimi düşündüm. Kaç gündür kahve içmiyordum.

 

Bir? İki? Ya da üç? Gününü bilmiyordum ama bir ömür gibi gelmişti sanki.

 

Şöminenin başından ilk kalkan Hakan olmuştu. Beril'i çağırdı yanına. "Hadi aşkım gel uyuyalım."

 

Evde sadece 2 oda vardı. Biri yatak odasına benzer çocuk odası, diğeri ise yatak odası. Yani bu demek oluyordu ki. Herkes ikişer ikişer kalmak zorundaydı. Beril gözlerimden anlar gibi cevap verdi. "Hakan canım ben Defne'yi çok özledim. Onunla kalsam iyi olur." Dedi göz kırparak. Hakan anladığında ise onayladı. Beril'i öpüp çıktı odadan.

 

Onun arkasından bende kalkıp odaya gitmiştim. Sıcak bir duş almak iyi olacaktı. " iyi geceler" dedikten sonra kendimi direk duşa atmıştım. Üstümde siyah bir kot pantolon ve siyah tişört vardı. Eğer şanslıysam yatak odasında gördüğüm dolapların içinden pijama ve hırka bulabilirdim. Odaya girip araştırdım. 3 pijama takımı ve Hırkalar gördüğümde ise sevinç patlaması yaşıyordum. Bu gerçekten iyi olmuştu çünkü ben çok üşüyordum.

 

Kendimi sıcak suya attığımda şampuan bulamadım ama aramak için de uğraşmadım. Saçlarımı elllerimle tarayıp yatağa girdim. İlaçlarım olmadan uykuya dalmak çok zordu ama Belki Beril olursa uyurum diye düşünmüştüm.

 

Yanılmıştım. Sağa dönsem de sola dönsem de uykuya dalamıyordum. Boran'la uyuduğumuz günlerde onun o odunsu kokusu son hissettiğim şey olduğunda melekler gibi uyuyordum ama onun vurulduğu günden sonra desteksiz asla uykuya dalamıyordum... Şimdi ise o günlerden birini yaşıyordum. Beril çoktan uykuya dalmıştı..

 

Kıskanıyordum onu..

 

Nasıl hemen uyumuştu?

 

Yatağımızın sağ tarafında ki pencerede bir karartı gördüğümü düşünüp ayağa kalktım. Biri olabilir miydi? Eğilip pencereden baktığımda ise beyaz bir köpek olduğunu gördüm. Ödüm kopmuştu. Ben pencereyi açtığım an yanıma zıpladı. Üşümüş müydü?

 

Daha çok küçüktü.. Yavruydu..

 

Annesi bırakmış mıydı bu sevimli yavruyu?

 

Belki de bırakmak zorunda kalmıştı. Yavru ile birlikte içeri girerken sessiz olmaya dikkat ettim. Şöminenin başına gidecektim. Orda muhtemelen kimse yoktu..

 

Şöminenin başına gittiğimde ise Boran'ın da orada olduğunu görünce çok şaşırdım. Oda mı uyumamıştı?

 

"Defne.. uyumadın mı?"

 

"Yok uyku tutmadı.. Penceremden bir ayı geçti sandım ama meğerse bu yavruymuş.."

 

"Açtır muhtemelen. Bekle ben süt getireyim."

 

Kafamı salladım ve yavruyu sevmeye devam ettim. Yanıma yatmış onu sevmemi bekliyordu. Ormanda olmamıza rağmen hiç kirlenmemiş bu yavrunun küçük bir kolyesi vardı. Sahipli miydi bu köpek?

 

"Boran bu köpek sahipli bence.."

 

Boran yanımıza yaklaşmış köpeğin önüne süt koyuyordu.

 

"Evet, tüyleri taranmış.."

 

"Çok alışmamak lazım o zaman.. Yolcu bu köpek.." dedim. Alışmak benim cehennemimdi ve bir daha bu cehennemi yaşamak istemiyordum.

 

"Alışırsan bırakamaz mısın?"

 

"Sen alışsaydın bırakır mıydın Boran?"

 

"Bırakmazdım. Hemde hiç.."

 

Şu an konumuz köpek miydi bilmiyorum ama ikimizde önümüze dönmüştük. İlk konuşan Boran olmuştu.

 

"Defne, baban ve annen yangında ölmediğine göre. Annen nerede?"

 

"Babamın anlattığına göre annem yangında ölmüş. Babam sağ kalmış."

 

"Anladım."

 

"Neden bu olayların içindeyiz çözebildin mi?"

 

"Biraz düşündüm. Sami Dereli bizden para istemiyor. Bizden bir alacağı da yok ama babamdan kalan bir düşmanlıkları var ve tek düşmanı benim babam da değil.. Senin de baban.

Ali'yle ne alakası var bilmiyorum ama.. Konunun seninle de alakası var Defne.."

 

"Evet bende öyle düşündüm. Maça çıkacak mısın?"

 

"Bilmiyorum. Önden girip binayı kontrol etmemiz gerek. Amaçlarını anlamamız gerek. Senide oraya bilerek tehlikeye atamam."

 

"Risk almamız gerekecek."

 

"Ben alacağım. Sen değil."

 

"Gerekirse bende alacağım Boran.."

 

"Sen benden habersiz hiç bir şey yapmayacaksın Defne.."

 

"Beni bu olayın dışında tutma. Ayrıca tek intikam alınması gereken sen değilsin. Bugün boynuma silah dayandı. Farkındasın değil mi?"

 

"Farkında mıyım?"

 

Yüzünde alayacı bir gülümseme oluşmuştu. Ne demek istediğini gerçekten anlamıyordum. Sabah farklı, akşam farklıydı.

 

"Neyse Defne.. Ben yatıyorum. İyi geceler.."

 

"İyi geceler." Diledim sessizce.. Kafam karışıyordu. O yanımda oldukça sağlıklı düşünemiyordum.

Salak Defne..

Ne diye buraya gelirsin ki?

Çıkmasana odadan..

 

Ayağa kalkıp gidecekken yavruyu orada bıraktığımı hatırladım..

 

Onu kucağıma aldım ve kokladım..

Çok güzeldi..

Çok masumdu..

 

Şu ana kadar farketmemiştim ama boynunda kolye ucu vardı.

 

Açılan bir şey miydi o? Yavruyu indirip boynuna baktım. Yuvarlak olan kutuyu açtığımda küçük bir kâğıt düştü. Yuvarlanmıştı.

 

Bir adres yazıyordu..

 

 

 

"Lisikratous 4, Kassandra. 105 58. Yunanistan.

Yarın 15:00"

-Emir Riva..

 

 

 

-Bölüm sonu -

Bölüm : 14.01.2025 10:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...