28. Bölüm

28.BÖLÜM

Sedef Özçelik
sedefozclkk

28.BÖLÜM

CEVAP

 

 

 

 

Gözümü kapatmadan önce ki son kelimem"Boran.." olmuştu. Her şeye rağmen Boran'ı seçmiştim. Hemde karşısındakinin abim olma ihtimaline rağmen..

 

Sesimi Sami denen adama duyurmuş muydum bilmiyordum ama geri çekilmişti. Saçlarımı bırakmıştı ve baş dönmem yavaş yavaş geçiyordu. Kafamı kaldırıp baktığımda ise Sami Dereli'yi ayağa kaldıranın Güney Dereli olduğunu gördüm. Gülümsüyordu yine ve yine bana bakıyordu. Yakından baktığında gözünün kırmızılığı daha çok belli oluyordu. Elinde ki viski bardağını yine bana doğrulttu. Sami delirmiş gibiydi ve Güney'in kalbinin üstüne üç kere yumruğuyla yavaşça vurdu. Bu bir uyarı olmalıydı. Güney Dereli ise hala gülüyordu.

 

Sami yüzünü dönüp tekrar saçlarıma yapıştığı an ise sesimi ona duyuramadığımı anladım. "Sana şöyle dedim! Kimi seçiyorsun Fahişe?!"

 

" Ben.. Ben Seçemem.. Lütfen dur.."

 

" Sana seç dedim lan sürtük! Seç!"

 

Cevap veremedim.. çünkü Sami'ye gelen yumruğu gördüm. Yere düşmüştü. Arkamı döndüğümde ise Boran'ın koruması olan Mert'in burada olduğunu gördüm. Beni kurtarmaya gelmişti ama yumruk attığı an tüm silahlar ona doğrultulmuştu.

 

Güney Dereli ise sadece izliyordu. Ayağa kalkıp aşağıya baktığımda ise Hakan'la göz göze gelmek istedim ama Hakan tüm dikkatini Boran'a vermişti. Mert ise korkusuz görünüyordu. Benim aksime gayet rahattı. Onu böyle rahatlatan neydi bilmiyordum ama benim de azıcık rahatlamama sebep olmuştu.

 

Sami düştüğü yerden kalkar kalkmaz bizim üstümüze yürüdü. Mert beni direkt arkasına almaya çalıştı ama etrafımızda o kadar çok adam vardı ki, beynimizin havada parçalanması an meselesiydi.

 

Bize doğru yürüyen Sami konuştu. "Vay vay vay.. Boran'ın en sadık koruması Mert.. Babanın adı neydi senin? Dur bir düşüneyim.. Ahh Yılmaz'dı Tabiiki.. Unutmak mümkün mü?"

 

Takım elbisesinin altında ki gömleğin sol kolunu yukarıya çıktı. Orada derin bir yuvarlak işareti vardı. "Bu Yılmaz'ın eseri.. Hasan Kaya'nın korumasıydı. Tıpkı senin gibi korkusuzdu.. Peki sonra ne oldu?" İki parmağının ucunu kafasının sağ yanına bastırdı. " Bam! Sizlere ömür.. Ayaklarımın ucunda yalvardı senin köpek baban.."

 

Mert sinirlenmişti. Babası konusunda ise çok hassastı, anlamıştım. "Sana sus dedim!" Belinden silahını çıkardığında, tüm adamlar bize daha çok yaklaşmıştı. Sami onları eliyle durdurdu. " Seni şurada gebertmemem için tek bir şey söyle Sami Dereli!"

 

"Öldüremezsin çünkü patronunun istediklerini henüz vermedim." Güldü. "Ben ölürsem.. Ne bu kızcağız Abisini bulur.. Nede Boran geçmişini."

 

"Umrumda mı sanıyorsun lan.. Babamın katiline yıllarca kin ve nefret besledim. Bunun ne kadar büyük olduğunu anlayamazsın. Senin şurada beynini parçalamak benim hiç canımı sıkmaz! Görev felan da umrumda olmaz!"

 

Mert'in, Sami'yi vurması benim içinde, Boran içinde çok kötü olacaktı.

 

Sami alkış çaldı ve o an aşağıdan bağırış sesleri geldi. İnsanlar alkış, ıslık ve bağırışlarla tepki gösteriyorlardı. Hepimiz o tarafa dönmüştük. Güney Dereli ise bana bakıyordu.

 

Korkmuştum.. Hemde çok fazla.

 

Aşağıda ise Boran kazanmıştı. Rakibi cansız bir halde yerde yatıyordu. Belki de abimdi..

 

Ağlamak istedim o an..

 

Koşup hissetmek istedim. Bağırdım. Nasıl bağırdığımı ve sesimin ne kadar yüksek çıktığını anlamamıştım ama Boran kafasını direkt yukarı çevirmişti. Duymuş muydu beni? Ağlamalarım şiddetlendiğin de Sami'nin üstüne yürüdüm. Biraz önce ki korkan Defne'den eser kalmamıştı.

"Ne yaptın sen! Ne istiyorsun bizden! Ne istiyorsun benden.."

 

Ağlamalarım artıyordu ve Sami'nin göğsüne vuruyordum. " Ne istiyorsun Boran'dan.."

 

" Ne istiyorsun.. Abimden"

 

" Geçmişimi Defne.. Hakettiğim her şeyi istiyorum. Yıllarca uğraştığım o şeyi babandan önce istiyorum!"

 

"Ben ne istediğini bile bilmiyorum."

 

Kafasını iki defa yana salladı. "Yanlış tespit. Beni istediğim şeye götürecek olan sizsiniz. Hem abinin elini kolunu bağlıyorum hem de şifreyi çözdürüyorum. Bir taşta iki kuş."

 

Düşünmek istemiyordum. Tek istediğim kimsenin zarar görmemesiydi.

 

"Abimi ver bana.. Yerde yatan abim mi? Öldü mü? Söyle!"

 

"Bunu şimdi değil.. Gelecekte öğreneceksin.."

 

" Hayır! Hayır! Bana şimdi söyleyeceksin." Gözyaşlarımı silmiş ve çenemi havaya kaldırmıştım. " Bana şimdi söyleceksin." Mertin diğer belinde ki silahı gördüğümde ise uzanıp aldım. Direkt olarak Sami'ye uzattım. "Söyle! Abim nerede!?"

 

" Vay vay vay.. Bu kadar cesur olduğunu tahmin edemezdim. Tıpkı abine benziyorsun Defne.. O köpek, korkak babanla alakan bile yok.. Annene benziyorsun."

 

" Sus.. yalanlarını kendine sakla. Abimin seninle olduğunu söyleyip duruyorsun. Neden inanayım sana? Belkide beni kandırıyorsun. Belki.. Abim hiç olmamıştır.. Belki ölmüştür. Beni bununla neden tehdit ediyorsun?"

 

"Hadi ama Defne.. Yıllardır eksik hissettiğini söyleyip durdun.. Ailenin senden gizlediklerini hep hissediyordun.. Yalan mı?" Yanıma yaklaştı. Uzattığım silahı hiç umursamayarak yanıma yaklaştığı an havaya Ateş açtım. Sami'nin ise hiç umrunda olmadı. " Yaklaşma.. Yaklaşma bu sefer kafana sıkarım!"

 

Silah sıktığım an etraftakilerin bakışı üstüme yöneldi. Ben ise umursamadım. Gözüm Kara'ydı..

 

 

"Sende, bende biliyoruz ki beni öldüremezsin. Öldürdüğün an abinin kafasını dağıtırım."

 

Yüz yüze geldiğim gerçekle yere çöktüm.. Yapardı, biliyordum.

 

Silahı bıraktım..

 

Onu öldürsem ne değişecekti ki? Hiçbir şeyi öğrenememiştim. Her şey aynıydı. Her gün abimi kazanmadan, kaybetme korkusuyla yaşayacaktım. Arkadan bir ses geldiğinde ise kafamı çevirdim. Boran gelmişti. Üstü çıplaktı. Altında bir şort ve ellerinde boks eldiveni vardı. Burnundan kan akıyordu ve kaşı patlamıştı. Ellerinde ki eldivenleri çıkarıp kenara fırlattığında Sami'ye yaklaştı.

 

" Boran Kaya.. Küçükken derslerini aksatmadan gittiğin Boks derslerini unutmamışsın. Rakibin güçlüydü ama yendin. Aferin sana."

 

" Sus lan! Ver şimdi ipucunu!"

 

"Acele etme Boran Kaya.. Daha çok işimiz var. Diğer maçın Türkiye'de olacak. Özlemişsinizdir diye düşünüyorum."

 

" Uzatma.. Sami dereli." Boran, Mert'i görünce şaşırmıştı. Onu burada görmeyi beklemiyordu.

 

" Haklısın. Defne'yle uzunca konuşmuştum zaten.. Şimdi.. Yeni ipucun Türkiye'de.. Sana yollayacağım merak etme."

 

Boran hafifçe dudaklarını kıvırdı. Gözleri kızarmıştı. " Tehdit mesajların kadar geç ulaşmasın. Sonra can sıkıcı olabiliyor."

 

Ayağa kalktım. Boran ellerimden tuttu. Sami Dereli'ye bakıp son kez konuştu.

 

"Senin geçmişinle, benim geçmişim ortak bir noktada buluşuyorsa yandın Sami Dereli.. Çünkü hayatımda ilk defa gözüm kimseyi görmüyor. İlk defa birini öldürürken elim titremiyor." Sonra kafasını çevirdi.

 

"Geçmişimiz bir noktada birleşmeyecek olsa bile.. Bu yolduğun saçların hesabını vereceksin." Yeri gösterdi.. Gösterdiği yerde bir tutam saç vardı.. benim saçlarım..

 

Sami'nin ellerine baktım. Birazı da onun parmaklarındaydı. " Şu an kafana sıkmıyorsam Defne için.. Abisini bize vermen için. Yoksa sikerim gelmişinizi de.. Geçmişinizi de.."

 

Çıkmıştık oradan.. Bir savaştan daha sağ çıktığımızı düşünüp derin bir nefes almıştım. İlk başta Boran'ı seçmişken bir kez daha söylemeye cesaret edememiştim. Kimseyi kaybetmek istemiyordum. Seçim yapmak istemiyordum. Bunu yapmamı beklemeleri saçmalıktı. Bunu yapmak Sami için neyi değiştirecekti anlamamıştım.

 

El ele çıktığımız asansörden sonra bir odaya girmiştik. Boran terliydi. Ben ona bakacakken beni sorguya çekeceğini anlamıştım. Kafamı çevirdiğimde ise beni duvara yaslamasıyla irkildim. Yüzüme çok yakın konuşuyordu.

 

" Lanet olsun.. Defne.. Seni evde bırakan aklıma Lanet olsun.. Neden geldin? Seni neden evde bıraktığımızı düşünüyorsun? Oyun mu sanıyorsun yukarıda olanları. Kafamı her çevirdiğimde senin öleceğin korkusuyla mı yaşayacağım? Siktir! Bu duyguyu biliyor musun sen?"

 

" Biliyorum! Biliyorum.. Az önce hissettim hemde hiç hissetmediğim kadar.."

 

" Ne demek o? Ne diyorsun Defne?"

 

"Bana seninle abim arasında bir seçim yapmamı istedi. Karşında ki abim olabilir Boran. Bunu iyi biliyorsun. Neden öldürdün o adamı.. Neden?"

 

İçimde tuttuğum her şey bir bir dökülüyordu sanki. Elimde değildi söylediklerim. " Abimi bulacaktık. Çözecektik geçmişi.. ama sen onu öldürmüş olabilirsin" Ellerimle yüzümü kapattım. Boran konuştuğunda ise ona baktım.

 

Boran daha çok yaklaşmıştı sanki. "Kimi seçtin?"

 

" Ne?"

 

" Kimi seçtin Defne?"

 

Sessiz kaldım. Boran demiştim ama sesli söyleyememiştim.. Kimseyi seçememiştim.

 

" Boran.."

 

" Neyse Defne bir önemi yok."

 

Kızdım. Hemde çok kızdım. Boran iki kolunu üzerimden çektiğinde çıplak kalmıştım sanki..

Kimsesiz hissetmiştim. Boran alnından akan bir teri eliyle silip geri çekildi. Dolapların birinden havlu alıp duşların olduğu odaya girdi ve bana oradan seslendi. " Rakibim, abin değildi."

 

Rahatlamış mıydım? Daha mı rahatsız hissetmiştim bilmiyordum. Tek istediğim eve gidip saatlerce yataktan çıkmamaktı. Gerçekten yorulduğumu hissediyordum.

 

Odadan dışarı çıkıp sırtımı duvara yasladım.. Olanlar ve olacaklar beni ne kadar değiştirirdi bilmiyordum. Artık korkak bir kız çocuğu olmak istemiyordum ama ne zaman güçlü olmaya karar versem önüme beni yıldıracak daha ağır engeller çıkıyordu.

 

Gözlerimi kapattım..

 

Sami Haklıydı..

 

Benim küçüklüğümde ki en kötü ayrıntı eksik hissetmekti. Annemle babamla alakası yoktu.. Sınıfımda çokça ailesi ayrı yaşayan çocuklar vardı ama benim gibi değillerdi. Biz sürekli kaçarak yaşamıştık. Bir teyzem, amcam veya kuzenlerim bile yoktu..

 

Yalnızdık ve komşularımızla bile konuşmazdık. Sokakta oynamaya başladığımda bile babaannem rahatsız olmuştu. Gideceğim üniversiteyi bile şehrimde seçmek zorunda kalmıştım. Arkadaşlarımın kimlik numaralarını alan büyükbabam ise her zaman temkinliydi. O zaman anormal gelmiyordu ama şimdi tuhaf hissettiriyordu. Herkesin bana uzak bakışlarını şimdi anlıyordum..

 

Ben geçmiş bataklığından kurtulamayan ufak bir kız çocuğuydum ve bir kutunun içinde büyümüştüm. Annem, babam hatta belkide tüm ailem benden bir şeyler gizliyordu..

 

Beril'den önce ki arkadaşımın adı Gözde'ydi. Lise'nin ilk zamanları tanışmıştık. Gözde'yi büyükbabamdan ve babaannemden gizlemiştim. Onlar bilmediği sürece aramız çok iyiydi. Bir gün okulu ekip dışarı da gezmek istedik. Yorulduktan sonra ise Gözde, bizim eve gelmek istedi. Ona hayır diyemediğim için onu evime getirmiştim. Büyükbabam ve babaannemle tanıştıktan sonra su almak için mutfağa çıktım. Geldiğimde ise Gözde gitmişti. Ne olduğunu bile anlamamıştım. Okulda gördüğümde ise " Siz mafya mısınız kızım? Tc kimlik numaramı istemek nedir? Amacınız ne sizin?" Demişti. Büyükbabam ona da yapmıştı yapacağını.

 

Neden diye sormadım. Şimdi ise delice sormak istiyordum.

Neden büyükbaba?

Neden tüm arkadaşlarımı araştırdın? Neden hiç şehir dışına çıkmadım?

Neden benimle her şeyi konuşmadın? Neden?

 

 

Bu soruları sormak için çok geç kalmıştım. Artık önümde daha çok neden vardı.

Daha çok soru..

Daha çok cevap...

Cevaplar beni nasıl yönlendirirdi bilmiyordum.. Hayatım yokuş aşağı kayarken ben dik durabilir miydim bilmiyordum.. Ama her sallantıda düşmemek gerektiğini öğrenmeliydim.. Kırmızı bisikletini bile evin içinde süren minik Defne'ydim ben.. Kırmızı bisikletimle büyüyememiştim çünkü elimden almışlardı.. Kaçacağımı düşündüler.. Çünkü her bisiklete bindiğimde daha uzağa gitmek istiyorum diye bağıra bağıra sürmüştüm bisikletimi.. Şimdi ise geçmişimi kimse elimden alamayacaktı çünkü ben artık kırmızı bisikletiyle kaçmak isteyen küçük Defne değildim.

 

 

Eve geldiğimizde kimse yoktu. Bizde konuşmaya çok niyetli değildik. Yatağıma uzandığımda Boran'ında kazağını çıkarttığını gördüm. Ona anlamsız bakış atınca aynı sözcükleri duydum. "Şimdi kaçarsın felan hiç uğraşamam."

Gülümsedim.. Bunu en son dağ evinde söylemişti. Yine başa mı dönmüştük yani? Üzerime pijamalarımı giyip yatağın içine girdim. Boran'la birbirimize sırtımız dönüktü. Soru sormak için döndüğümde o da dönmüştü. "Hadi Defne.. Sor da kurtulalım."

 

"Karşında ki rakibinin abim olmadığına nasıl emin olabiliyorsun?"

 

" Çünkü test yaptırdım."

 

" Önceden biliyor muydun kim olduğunu?"

 

" Evet. Hakan'la araştırmıştık."

 

Bir yandan sevinsemde diğer yandan üzülmüştüm.. Boran'ın rakibi ölmüştü ve bu kötü bir sondu. Boran yüzüme eğildi ve baktı. " Ne düşündüğünü biliyorum Defne" dedi ve derin nefes aldı. " Rakibim ölmedi."

 

Uzandığım yerde ayaklandım. " Nasıl ölmedi? O yerde cansız yatıyordu. Gözlerimle gördüm."

 

" Sakin ol. Hakan ve Berfin'le birlikte yaptık bu planı. Rakibimi bulduğumda, Berfin'in yurt dışından getirttiği kalp yavaşlatıcısını verdik.. Biraz zararı olsa da öldürmüyor. 10 saniyeliğine kalbini durduruyor ve bu bizim için yeterli oldu. Adamlar kontrol ettikten sonra onu morga gönderdiler.. ama morgdan sonra biz devraldık. Yani cenaze arabası bizim adamlarımızla ilerledi."

 

" İnanamıyorum.. Bunu ne zaman düşündünüz?"

 

Boran'da oturma pozisyonuna geçmişti ve üstü çıplaktı.. Bunun altını çiziyorum çünkü konuşurken gözlerim sürekli karın kaslarına kayıyordu. " Defne herkesi öldürecek kadar cani bir adam mıyım ben?"

 

" Yok yani değilsin de.."

 

"Ee o zaman?"

 

Durdum ve sormak istediğim asıl soruyu sordum. Gözyaşlarımı silmiştim. Onunla olmak iyi hissettiriyordu.

 

"Buraya.. Yani Yunanistan'a benim için mi geldin?"

 

" Senden uzaklaşmak istedim.. Evet ama ne kadar uzaklaşsam da yollarım sana çıktı. Şirketi kurmak istemedim ama Berfin ve Murat ısrarla buraya da şirket kurmamız gerektiğini söylediler."

 

" Boran.. Berfin ve Murat biliyor olabilirler mi? Yani burada ki Sami ve diğerlerini?"

 

"Böyle bakılırsa evet biliyorlar ama konuşmadım.. Bir bağlantıları var ama kötü niyetli değiller. Biliyorum."

 

" Ya yolun sonu istediğimiz gibi bitmezse?"

 

" Bizde istediğimiz yola gireriz."

 

" Kolay olmayacak."

 

" Sana kavuşmak ne zaman kolay oldu ki?"

 

Gözlerim doldu.. Bizim kavuşmamız hiçbir zaman kolay olmayacaktı. Ben susunca Boran tekrar konuştu. " Senden uzakta kalmak çok zor Defne.. Ben kokunda hayat buluyorum. Kavuşamayacağımızı düşünmek bile istemiyorum ama bu kadar olay varken hepsini siktir edebilirim. Sadece senin için.. Sadece sen varsın diye.. Anlıyor musun?"

 

Tekrar yatağa uzandı ama bu sefer beni de kendine çekti. Kollarını boynumun altına dolayıp beni kendine sarmaladı.. Gözlerimden akan iki damla yaşı sildi.. Kalbim çarpmaya başlamıştı. Uzun zamandır tutmayan atağım baş gösteriyordu. Ellerim, ayaklarım hatta yüzüm bile uyuşmaya başlamıştı. Ölecekmiş gibi hissettiriyordu. Ne düşünmem gerektiğini, ne yapacağımı anlatmaya gerek duymadan Boran ellerini yüzümün arasına aldı.

 

" Defne? İyi misin?"

 

Konuşamadım. Beklemeliydim.Titremelerim artınca Boran beni kendine çekti ve kocaman sarıldı. Oturur pozisyonunda birbirimizin omzundaydık. O kadar yumuşak sarılıyordu ki kendimi pamuk gibi hissetmiştim. Onun kollarında bu ataktan bile korkmuyordum..

 

Yüzüm onun omuzlarındaydı, kalbim hızla artıyordu.. Ellerini kalbimin üstünde durdurdu. Yavaşlatmak istiyordu.. Onun yüzü de benim omzumdayken dudaklarından şarkı mırıltısı duydum.. Bayıldığımı düşündürecek kadar güzel sesini dinledim.

 

Saçların ıslanır, ellerin bana bağlanır.

 

Utanır söylemez, diz çöküp sana yalvarır..

 

Dünyamı güzelleştiren sesiyle baş başa kaldım.. Dilinden dökülen şarkı mırıltısında intihar etmek istedim. O yüksek uçurumdan atlayıp orada ölmek istedim..

 

Dudakların bana nasıl da yakınken öyle

Bu rüyadan biri, biri beni uyandırır.

 

Uyandırma bizi bu rüyadan.. Dilinden dökülmeme izin ver.. Sözcüklerinde uyumama izin ver..

 

Saatler geçmiyor, bu rüzgâr artık esmiyor

Bana senden kalan, hatıralar da yetmiyor..

 

Rüzgarında savrulmayı diliyorum senden. Hatıralarımız olmasa da olur.. Ne olur dilinden dökülmeme izin ver..

 

Ellerim üşüyor, fotoğraflar konuşmuyor

Bu zalim dünyada, hiç bi' şey beni ısıtmıyor

 

Dünyam sesinin tınısında kaldı.. Sözcüklerim sözcüklerine karıştı.. Durdu tüm dünya.. Durdu ve bizi bekledi o an.

 

Bi' sahne kurmuşum, Kadıköy'de buluşmuşum

Seninle ağlayıp, saatlerce konuşmuşum..

 

Gitme Boran.. Bu yolu seninle yürümek istiyorum.. Acı versede bu omuzda yaşamak istiyorum..

 

Verdiğim sözleri birer birer unutmuşum

Üzgünüm sevgilim, düşlerimle savrulmuşum

 

Bu bir düşse ben hiç uyanmak istemiyorum.. Ben burada ölmek istiyorum..

 

Boran sustu.. Susmamalıydı.. susarsa düşerdim o uçurumdan. O sustu ben devam ettim. Adım kadar ezbere bildiğim o şarkıyı ben devam ettirdim.

 

Ah, canım sevgilim derin bir okyanustayım

Hiç kimse gelmiyor, bırak bеni konuşayım

 

Haykırmak istiyorum.. Seni sevdiğimi tüm dünya bilsin istiyorum.. Sahi, Çok mu acıtırlar canımızı?

 

En azından bugün, bugün de sonbahardayım

Soracak olursan ben şimdi uzaklardayım

 

Sonbahar hiç bitmeyecek biliyorum ama ilk veya son farketmez.. Sen baharsın işte.. Geri gelmekten hiç vazgeçmezsin.. vazgeçmezsin değil mi?

Ne olur dilinden dökülmeme izin ver..

 

 

Sustum ve Boran'ın yüzüne baktım. Gözlerinden akan iki damla yaşı silmek için uzandım. Ellerim titriyordu ve bir anda ellerimi tuttu. "Silme.. Bırak aksın.." dedi.

 

Akmasın.. Kalsın orada." Dedim. Acısına bile tahammülüm kalmamışken ağladığını görmek acı veriyordu. Boran Kaya ağlamamalıydı.

 

" Kalırsa, acıtır.."

 

"Acıtırsa, iyileştirir." Dedi.

 

 

Sonrası ise yoktu. Her zaman ki onun göğsünde mışıl mışıl uyumuştum.

 

——————————————————————

 

Uyuyup uyandığımda Boran yine yok olmuştu.. Birlikte uyuyup birlikte uyanamıyorduk. Akşam olmuştu ve ben gerçekten yorgun hissediyordum.

 

Ufak bir duşun ardından dışarı çıktığımda Boran'ı yatağımın üstünde otururken bulmuştum. Ben havluyla çıktığımda ise gözleri ayrılmıştı. Bende arkamı dönmüştüm.

 

" Rahatsız olmayacaksan bakabilir miyim?"

 

"NE? Neye bakacaksın?"

 

" Neye olacak Defne? Sana."

 

" Tabiikide hayır. Bekle.."

 

"Ulan zaten ezbereyim her kıvrımına. Benden mi esirgiyorsun?"

 

Utandım ve hemen göz hizasından çekildim.

 

" Off anasını satıym biraz daha bakacaktım." Diye homurdanan ise Boran'dı.. " Boraaan." Diyip sinirlendiğimi göstermeye çalıştım. Oda ellerini kaldırıp " Tamam, tamam sustum." Demişti. Pijama takımımı ve iç çamaşırımı yatağın üzerine fırlattığım için mecbur Boran'ın yanına yürümüştüm. Yanından eğilip eşyalarımı almak isterken bileğimden tuttu.. "Yasemin.. Yaseminli şampuan mı kullanıyorsun sen?"

 

" Anlamadım?"

 

Gözleri kapalıydı ve eli bileğimdeydi.. "Sana bir şey itiraf etmem gerekiyor. Gözlerimi açabilir miyim?"

 

" Hayır tabiikide." Geri çekildim ve ellerimi kurtardım. " Gözlerin kapalı da itiraf edebilirsin."

 

" Hımm. Peki o zaman.." Yerinde kıpırdandı. " 2 yıl önce Tüpçü kılığında şampuanını çalmaya gelmiştim."

 

" Ne? Ciddi misin sen?" Gülmüştüm.

 

" Hemde çok.. Kokunun şampuandan geldiğini düşünüp her gün onu kullandım ama nafile." Gözlerini açtı.. " Senin üzerinde öyle kokuyormuş.. Senin kendi kokunu kaçırabilir miyim?"

 

" Boraaan.. gözlerini açtın ama."

 

" Defne.. Gözlerinden başka bir şey görmüyorum zaten.. açsam ne olacak?"

 

Anın büyüsünden hemen kurtulmalıydım.

 

" Tamam hadi bırak. Üstümü giyineyim. Sen ne diyecektin bana?"

 

" Sana süprizim var."

 

" O zaman hemen geliyorum." Elbiselerimi alıp hızlıca giyindim. Daha sonra ise saçlarımı havludan kurutup taradım. Banyoda kullandığım parfümü aradım ama muhtemelen çantama fırlatmıştım.

 

Dışarı çıktığımda ise Boran yoktu. Kapıdan dışarı çıkıp ona baktığımda ise aşağıda olduğunu gördüm.

 

Merdivenlerden indiğimde ise karşıda ki kış bahçesine yürüdüm. Sera'daki şömine hariç her yer saksıda ki, henüz fidan olan Defne ağacıyla kaplanmıştı. Sarı çiçeklerini gördüğüm Defne ağaçlarından boy boy ve bahçenin kenarlarında duruyorlardı.

 

Boran arkadan gelip hırkayı omuzlarıma yerleştirdi sonra ise beni kendine çekti. "Defne ağacı.. soğuğu hiç sevmez.. Uzun süre sulanmasa bile yetişmeye ve gelişmeye devam eden bir bitki.. Yunan Mitolojisinde ise bildiğin gibi Zaferi simgeliyor. Bizim zaferimiz çok yakın Defne.. Bundan 3 ay önce kavuşamayacağımıza inanıyordum ama şu an çok farklı hissediyorum. Birlikte olursak tüm engelleri aşabiliriz biliyorum.. Bu fidanlar ağaç olmadan önce çok zorluk çekecek.. Susuz kalacak Belkide ölümcül bir hastalığa yakalanacaklar bilmiyorum ama büyümekten ve her ilkbaharda çiçek açmaktan hiç vazgeçmeyecekler.. Bizde vazgeçmeyelim olur mu? Ne bu zaferden, ne de birbirimizden.. Eğer bir gün vazgeçersem bilki bu yeryüzünde nefes almıyorumdur."

 

Bunu söylediğinde yüzümü buruşturmuştum. Oda elleriyle dudaklarıma dokunmuştu. " Eğer vazgeçtiysem sulamayı bırak.. Bırak başkası umut etsin onlardan.. Başkası yararlansın Şifasından. Çünkü eminim ki tüm savaşı vermiş olacağız.. Vazgeçersem Nefes alamam.. Nefesim yetmezse ise.." Susturdum onu. " Boran sus lütfen."

 

" Lütfen Defne.. Bölme beni.. Ben bu anı yıllardır bekliyorum. Sana kavuştuğumda bile tam olarak anlatamadım. Kötü şeyler olacağını biliyordum.. Kavuşamayacağımızı düşünüyordum. Ama şimdi öyle değil Defne. Şimdi kendimi çok güçlü hissediyorum çünkü umudum var. Defne ağaçları bize zafer getirecek inanıyorum. Şimdi söyle bana ve bu fidanlara; Benimle misin Defne?"

 

"Boran.. Ben.. Ben.." gözlerim doldu. Ellerimi ellerine uzattım. " Ben hep seninleyim ama söz ver bana.. Nefes almaya her zaman devam edeceksin. Bu fidanları sadece ben sulayacağım. Duydun mu beni? Tek sulayan ben olmak istiyorum."

 

" Kıyacak mısın Defne ağaçlarına?"

 

" Hayır Tabiiki de kıymayacağım ama sen olmazsan bu ağaçlara bakacak kadar güçlü olamam.."

 

" Ben olmasam bile benim ağaçlarım seninle olacak. Bırakacak mısın onları?"

 

" Boran ben senin olmadığın bir dünya düşünmek istemiyorum.. Lütfen sus.."

 

Boran güldü. Ellerini bırakıp bahçeye doğru döndüm. " Yalnız bir sorunumuz var. Ben çiçeklere bakmıştım ama hiç ağaçlarla ilgilenmemiştim. Ben ne yapacağımı bilmiyorum"

 

" Ben de bilmiyordum.. Umut ne? Bağlılık ne? Aşk ne? Sevgi ne? Sonra sen çıktın karşıma.. hepsini öğrettin bana.. Birlikte öğreniriz.. Olmaz mı?"

 

Gözlerim dolmuştu. " Olur.. Çok isterim."

 

Boran'dan ayrılıp çiçeklerin arasında gördüğüm hediye kutusuna yürüdüm. Ellerime aldığımda ise şaşkındı. "Tüh bunu unuttum. Sana ben verecektim bunu."

 

" Bu ne?"

 

Boran ellerimden kutuyu aldı ve açtı. İçinden Defne yaprağıyla yapılmış bir taç çıktı. Çiçekleri canlı gibiydi ama yanılmıştım.

 

"Şimdilik cansız Defne yapraklarıyla taç yaptım."

"Ama bir gün canlı yapraklarıyla taç yapacağım saçlarına.. Yasemin ve Defne kokusunu birlikte çekeceğim içime.. Bana yeniden umut vereceksiniz."

 

Tacı alıp yavaşça başıma taktı. Ona gülümsediğim an o da gülümsedi. " Ne olur Defne.. Ne olur böyle bakma. Seni burada öpebilirim ve hiçbir şey umrumda olmaz."

 

Ona daha çok yaklaştım. "Boran beni burada öp ve kimse umrunda olmasın."

 

Hiç kimseyi öpmek için bu kadar arzulamamıştım. Şimdi ise öpse dudaklarım filizlenecekti.. Çiçekler açacaktı ve ben sarhoş olacaktım. Daha çok gülümsedim. Daha çok gülümsedim ki öpsün istedim..

 

" Defne..."

 

" Boran... Seni alt dudağından öpsem, üst dudağına ayıp olacakmış gibi geliyor."

 

Bana söylediği bu cümleyi şimdi ona ben söylüyordum. O ise devam ettirdi.

 

"Gözlerinden öpsem yanaklarının hatrı kalacak.."dedi.

 

"Saçlarına dokunsam ellerine ayıp olacak."

 

Ve o son cümleyi söylediğinde ise ilahileşti. "Sana doyamamak beni daha çok delirtiyor Defne.."

 

Dudaklarıma eğilip öpmeye başladığında ise çiçek bahçesinde, güzel kokan bir çiçek gibi hissetmiştim. Alt dudağım dudaklarının arasında yok oluyordu.. Kendimi onun ellerinde hiç yıkılmayacak bir kadın gibi hissediyordum. Kırılgan değildim, ağlamak üzere değildim, bayılacak gibi değildim. Güçlü bir kadındım. Ona hükmetmiştim. Ez az Onun beni hükmettiği kadar..

 

Öpüşmemiz hızlandığında ellerini saçlarıma götürdü. Yavaşça okşadıktan sonra ise belime indi. Dudakları dudaklarımdan çekildiğinde filizlenmem durmuştu. Boynuma dokununca soğuktan etkilendiğimi düşünmüştüm ama öyle değildi..

 

Dudakları yeni bir toprak keşfetmiş gibi etkiliyordu boynumu. İçimde ki kelebekler büyüyor ve sığmıyordu.. İçimde susmak bilmeyen siyah ve beyaz yok olmuştu.

 

Bir beden küçük kalmıştım bu heyecana ama onu bırakmaya hiç niyetim yoktu.. Bırakmasın istiyordum..

Sarsın sarmalasın ve hiç bırakmasın. Ona daha çok sarıldım. Ellerimi saçlarına geçirdiğim an inledi..

o inlediğinde ise ellerimi tişörtünün altından geçirip tırnaklarımı beline geçirdim..

 

Daha çok inledi.

 

Bu bizim ilk yükselişimiz değildi ama ilk defa bu kadar yoğun duyguyla baş başa kalmıştık..

Dışarı da savaş mı olacaktı.. Olabilirdi. Biri beni mi öldürecekti, korkmazdım. Yeterki bu anı bitirmesinlerdi..

 

Belki abime kavuşamadığım her gün eziyet çekiyordu ama Bilmediğim bütün gerçeklere rağmen Boran'ı istiyordum.

 

Nefes alışverişimiz hızlandığında kucağına çıktım. Yürüyorduk ama asla öpüşmemizi durdurmuyorduk. Boran kucağında bir kedi varmış gibi hızlı hareket ediyordu. Saçlarımı okşuyor dudaklarımı hiç zorlanmadan buluyordu. Odama geldiğimizi anladığımda kucağından indim. Tişörtünü çıkaracakken üstümdekini çıkarmasını bekledim ama o durmuştu. " Defne.. Ben buna hazır olduğunu düşünmüyorum."

 

" Boran.. Ben seni istiyorum."

 

Nefesimiz birbirine karışıyordu. Yüzüm yüzüne o kadar yakındı ki bu yoldan dönmek imkansızdı.

 

" Defne.. Biz birbirimize aidiz ama.."

 

"Boran.. Bu sefer tamamen senin olmak istiyorum."

 

" Defne. Sana doyamıyorum ve bana daha ileri gitmemi söylüyorsun. Gerçekten buna hazır mısın?"

 

" Hiç gitmeyeceğine inanıyorum Boran.. Ben bize inanıyorum.. Tamamen sana ait olmak istiyorum."

 

Boran beni tek eliyle yatakta yukarı çekmişti. Yarım kalan elbisemi ise çıkarmıştı. Onun karşısında ikinci kez çıplak kalıyordum.. Ellerimi utandığım için beline sardım. Biraz önce ki hırçın ve utanmayan Defne.. Şimdi ise küçük bir kız kadar utangaç olmuştu. Boran anlamış gibi üstüme eğildi. Dudaklarımı yeniden bulduğunda üstüme bastırdı. " Sen.. benden utanıyor musun?"

 

" Yok.. yani ben.. evet galiba biraz."

 

Boran ellerini göğsümün üstünde ki bende gezdirdi. Siyah noktanın üstüne yuvarlak çizikler atıyordu. Üşüyordum.. veya etkileniyordum bilmiyorum ama vücuduma değişik şeyler olduğu kesindi.. Dudaklarımı bıraktı ve ellerinin altında ki bene uzandı. Göğsümün üstünde ki bene bir öpücük kondurdu. " Vücudunda ki her izi ezberlemek istiyorum." Yavaşça tekrar öptü. " Bu beni.." dudaklarını kolumda ki yanık yere götürdü ve tekrar öptü. "Bu yanık izini..." Gözlerime baktı. Saçlarımı kenara çekti. " Senin leke olarak gördüğün her şey bana öyle güzel geliyor ki anlatamam.. Vücudunda can buluyor.. Benim vücuduma can oluyorsun.. o yüzden benden utanma. Her zerreni ezberlemek istiyorum."

 

Göğsüme yaklaştığında ise minik bir öpücük kondurmuştu. Daha sonra ise dayanamadığını belli eden seslerle ısırmaya ve somurmaya başlamıştı. Artık ikimizde alev alevdik.

 

Öpmeye devam etti. Daha da hırçınlaştı sanki.. dudaklarımla göğsüm arasında yol haritası oluşturuyordu..

 

Beni yavaş yavaş savaş hazırlıyor gibiydi. Ellerini kendi inimde hissettiğimde ise inledim. Utandığımı anlayınca kulağıma eğildi. " Sakın susma Defne.. Sakın..Duymak istiyorum her heceni."

 

Bir eli ise kalçamdaydı. Her noktama dokunuyordu. Dokunmakla kalmayıp beni uçuruyor gibi hissettiriyordu. Kalçamda olmayan eli hareket ettiğinde yeniden inlemiştim. " İşte böyle bebeğim.."

 

Vücudunu tekrar vücuduma bastırdı ve hareketlendi. Üstüme çıplak teni değince ürperdim. Şu an yaşadığım heyecanı en son ne zaman yaşamıştım bilmiyordum ama nefes alış verişlerim daha da sesli hala gelmişti. Boran ise gayet ustalıkla davranıyordu.. Beni incitmek istemiyordu. Beni alıştırmaya çalışıyordu. " Hazır mısın?" Dediğinde ise kafamı salladım. " Duymak istiyorum Defne.. Hazır mısın?"

 

" Hazırım Boran.."

 

Dedim ama bu sefer bağırmıştım. Çünkü artık onu içimde istiyordum. Kendi inimin girişinde bir acı hissettim. Yüzümü buruşturunca hemen geri çekildi. Vücudumuzu birleştiren ise bu sefer ben oldum. Tekrar denediğinde ise Boran gülümsedi. " İşte hazırsın.."

 

Sanki bir gökdelenden yere çakılıyor gibi hissettirmişti. Canım acıyordu ama umursamayacak kadar adrenalin doluydum. Acısını tarif edemezdim ama mutluluğunu ve hazzını tadabiliyordum.

 

Kelebekler karnımdan inime gidiyordu ve içim heyecanla doluyordu. Dudaklarıma tekrar eğildiğinde Boran'ında inlediğini duydum. Yavaş haraket ediyordu. ikimize de yetmiyordu. Beline dokunduğumda hızlandı. Hızlandığı an yüzümü tekrar buruşturdum. " Özür dilerim.. Özür dilerim. Durmamı ister misin?" Durmasını istemiyordum. Kafamı hayır anlamında salladığımda ise gülümsedi. "Bu biraz acıtacak.." dediğinde ise en derinlerime ulaştığını anlamıştım. Kısa bir çığlık koptu içimden. Bir sıvı hissettim inimde. Onu daha çok heyecanlandırmış gibi yüzüme baktı.. " İyi misin?" Dedi. " İyiyim." Desemde sesimi duyuramamıştım.

 

Kendimde ki o gücü bulamıyordum. Devam etmediğinde ise bu hisle baş başa kalmıştım. " Defne.. Devam etmek isterim ama ben.. Ben sana zarar vermek istemiyorum." Yanıma uzanan Boran'a baktım. Bu sefer üzerine çıkan bendim ve hiç düşünmeden bu hazzı devam ettirdim. " Siktir.. Bebeğim.. Senden ayrı kalmayı düşünen aklımı s*keyim!"

 

Söylediği her söz yüreğimde ateşler çıkarıyordu.. O hazzın en yükseğine çıktığımızda ise ikimizde yavaşlamaya başlamıştık. Boran'da bende nefesler içerisinde birbirimize sarılmıştık. Canım çok yanıyordu ama belli etmek istemiyordum. Onu durdurmak istemeyen bendim.

 

Boran yüzünü bana döndü. " Bugün dinlen.. Canın acıyabilir."

 

" Sen gidecek misin?"

 

"Hiç gitmek istemesem de.. Evet.. İşlerim var. Hakan'la bir kaç adamın peşine düştük. Hamit'in dostları.. Bakalım dertleri neymiş seninle.."

 

" Dikkat et olur mu?"

 

"Merak etme. Uyandığın an yanında olacağım."

 

Dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı ve duşa girdi. Heyecanım ve yorgunluğumla baş başa kalmıştım. Dudaklarımı ısırdım ve Acımı hissettim. Birbirimizi bu kadar savaş içerisinde nasıl sevebilirdik aklım almıyordu ama onu öpme isteğim hiç bitmiyordu.

 

Boran duş aldıktan sonra bana da duş aldırmıştı. Daha sonra ise öpmeyi unutmamış, Yemek yememi söylemişti.

 

Kelebeklerimle baş başa kaldığımda ise yaşadıklarımı bir anlığına unutmaya çalışıp uyumak istiyordum. Uykuya daldığımda ise her şeyi unutup rüyalara dalmıştım.

 

———————————————————————

 

 

Uyandığımda ise hava kararmıştı. Üzerimde ki ağırlıkla kalkamamıştım ama saate bakmak için telefona uzanmıştım. Ayağa kalktığımda ise o sarışın hainle karşılaştım.

 

Emir'le..

 

" Merhaba Defne."

 

" Senin burada ne işin var?"

 

" Sana yardım etmeye geldim."

 

" Emir ben senin yardımını felan istemiyorum. Çabuk çık buradan!"

 

" Sakin ol Defne.. Bak boran Kaya senden çok şey gizliyor.. Çoğu şeyi öğrendi ama sana söylemiyor çünkü söylerse senin onun yanında kalmayacak kadar gururlu bir kız olduğunu biliyor."

 

" Ne gerçeği? Neler oluyor?"

 

" Benimle gel Defne.. Sana yeni hayat verebilirim. Sana her şeyi anlatacağım. Sana söz veriyorum.."

 

" Sana neden güveneyim? Seninle neden geleyim?"

 

" Çünkü tüm kozlar bende.. Boran'ı ve geçmişini öğrendiğinde zaten yan yana duramayacaksınız.."

 

Yastığımın altında ki bıçağa uzandım. "Git buradan. Seninle asla gelmem"

 

Emir sinirlenmişti ve yanıma yaklaştı. "Geleceksin! Geleceksin Defne."

 

Saçlarıma yaklaşmıştı. Tıpkı dayısı gibi saçlarımı yolacaktı ama bu sefer intikam çok ağır olacaktı.

 

" Ne naz yaptın be.. Benimle geliyorsun.."

 

Canım acımıştı ve kuralına göre oynamak istiyordum.

 

" Tamam.. tamam.. geleceğim ama şartım var."

 

Nefes aldım ve kendimi düzelttim.

 

"Bana bizimle sorununuzun ne olduğunu söyle.."

 

Güldü.. iğrenç olduğunu ilk defa farkediyordum. Yanıma yaklaştı ve gözlerime baktı. "Baban.. Dayımın en yakın arkadaşıydı ama şerefsizin teki çıktı. Hepsini tek tek öldürüp başa geçti. Tüm her şeyimizi aldı."

 

"Boran'ın babası? Onun bu konuyla ne alakası var.."

 

" Anneni babandan kurtarmak istedi ve sizlere ömür. Baban, Boran'ın babası Hasan Kaya'yı gözünü hiç kırpmadan öldürdü.."

 

Baban, Boran'ın babası Hasan Kaya'yı gözünü hiç kırpmadan öldürdü..

 

Baban, Boran'ın babası Hasan Kaya'yı gözünü hiç kırpmadan öldürdü..

 

Baban, Boran'ın babası Hasan Kaya'yı gözünü hiç kırpmadan öldürdü..

 

Baban Boran'ın babası Hasan Kaya'yı gözünü hiç kırpmadan öldürdü..

 

 

 

Kafamda sözcükler yankılanıyordu.. Kapının dışında olan Boran ise duyduklarıyla ortaya çıkmıştı. Yatağımın altında ki hatta duşumda olan korumalar hepsi olduğu yerden çıkıp hep birlikte Emir'e silah uzatmışlardı..

 

 

Olduğumuz yerde donmuştuk. Boran duyduklarıyla şok yaşıyordu.. Sadece bana ve saçlarıma bakıyordu. Silahını bile almamıştı yanına..

 

Babam.. babasını öldürmüştü.

 

 

 

 

- Bölüm sonu-

 

Bölümü yazarken sonu belliydi ve en heyecanlandırın kısım oldu. Fikirlerinizi ve yorumlarınızı çok merak ediyorum 💕 Yıldız atmayı unutmayın çünkü emeğimin karşılığını görmeyince yazmaya devam etmek çok zor oluyor..

 

 

Tekrar görüşmek dileğiyle❤️‍🔥

Bölüm : 14.01.2025 10:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...