OY ve yorumlarınızı bekliyorum. Kitabımı takip ederseniz çok mutlu olurum.
Ben emek vererek yazdım siz beğenerek okuyun lütfen 💛
Gün ortasına gelmiş güneş tepede hükümranlığını kurmuştu. Ondan yayılan enerji içleri ısıtmak için yeterli olması gerekirken bazı insanlar için herhangi bir etki uyandırmıyordu. Kafalar iyice karışmış kalpleri donuklaşmaya başlamıştı. Son zamanlarda yaşanan olaylar öyle hızlı gerçekleşmişti ki insanlar onlara yetişmek için adeta koşar hale gelmişti.
Asgari malikanesinin önünde sıra sıra dizilip duran arabalara bakarken Hümeyra bunları düşünüyordu. Karşısında kendisine kin ve öfkeyle bakan sinsi kadının yüzündeki sırıtışa bir anlam vermeye çalışırken arabaların birinden adeta sürüklenircesine çıkartılan kadına kaşlarını çatarak baktı. Neler olup bittiğini anlamaya çalışırken yanına yaklaşan Cavidan Asgari'nin nispet yaparcasına çıkan sesiyle ona kulak kesildi.
"İyi bak o kadına, senin yıllardır dolduramadığın yeri yakında doldurmak için geldi!"
Hümeyra gözlerini güzelliği uzaktan dahi belli olan kadından çekip donuk gözlerle Cavidan'a baktı. Bu kadına söyleyecek çok sözü vardı ama hepsini söyleyecek takati yoktu. Dudaklarını diliyle ıslatıp dudaklarını soğuk bir gülümsemeyle süsledi.
"Yine kimbilir kimin canını yakmaya niyetlendin şirret kadın! Ama şunu unutma Cavidan Asgari, bir zamanlar benim boşluğumu doldurmak isteyen bir Leyla vardı. Şimdi ise o toprağın altında. Anlayacağın benim yerimi dolduracak bir kadın yok! Bu kızcağızın da hayatını karartmanıza izin vermeyeceğim!"
Cavidan ukala sırıtışını yaşlılıktan kırılan yüzünde daha çok belli ederken keyifle konuştu.
"Göreceğiz Hümeyra! Firuze senin yerini doldurur mu doldurmaz mı göreceğiz!"
Hümeyra yıpranan sinirlerine hakim olmaya çalışırken Cavidan son kez bir ona bir de Firuze ve Şehzat'a bakıp malikanenin içine girdi. Hümeyra onun arkasından kitlenen bakışlarla bakarken Firuze'nin kurtulmak için çırpınışlarını işitti. Cavidan Asgari yine bir masumun ahını almak için harekete geçmişti. Yanına yaklaşan adamla kokusundan onun kocası olduğunu anlayıp yönünü ona döndü. Gözlerinden neler olup bittiğini anlamaya çalışırken merakla sordu.
"Neler oluyor burada Şehzat? Bu kızı neden getirdiniz buraya?"
Şehzat sıkıntıyla iç çekerken karısının gözlerine daha fazla bakamayarak gözlerini başka yöne çevirdi. Hümeyra 8nun bu hareketiyle saha çok kuşkulanıp çatık kaşlarını daha fazla çatarak tekrar sordu.
"Neden bana cevap vermiyorsun? Bu kadını neden buraya getirdiniz diye sordum Şehzat! Annen yine ne planlıyor söylesene?"
Şehzat ellerini pantolonun ceplerine koyup yerinde huzursuzca sallanırken sıkıntılı çıkan sesiyle konuştu.
"Firuze bir süre burada kalacak Hümeyra. Cihan ortaya çıktığında onun da misafirliği biter."
Hümeyra gözlerini kısa süreliğine kocasından çekip çekiştirilerek götürülen kadının arkasından sorgulayan gözlerle bakıp, tekrar kocasının kara harelerine döndü.
"Annen için bir misafirden çok malikanenin yeni üyesiymiş gibi duruyor olsa gerek! Yine ne planlıyorsunuz Şehzat! Ne istiyorsunuz bu kadından?"
Şehzat ayak üstü çekildiği sorgudan hoşnutsuzca iç çekip konuştu. Hümeyra'nın aklındaki soruların cevabını almadan onu rahat bırakmayacağı belliydi.
"Sen anneme bakma! Ben misafir diyorsam misafirdir. Cihan ortaya çıkana kadar burada kalacak sadece."
Hümeyra inanmayan gözlerle ona baktı. Şehzat söylemiyordu ama o Cavidan Asgari'nin amacının ne olduğunu anlamıştı. Şehzat'ı Firuze ile evlendirmeye niyetliydi. Hümeyra bu düşünceyle alayla gülerken konuştu.
"Beni boşandıktan sonra annen seni onunla evlendirecek değil mi? Cihan, intikam bunların hepsi bir bahane öyle değil mi?"
Şehzat karısının, annesinin asıl maksatını anlayacağını önceden bildiği için kendini hazırlıklı hissederek konuştu.
"Annemin ne istediğini bir önemi yok Hümeyra. Ben evlenmek isteseydim bunu şu zamana kadar on kere yapmıştım. Bunları düşünerek ne kendi aklını yor ne de benim. Şimdi izin verirsen dinleneceğim."
Hümeyra kocasının gözlerine inatla bakarken ona arkasını dönüp hızlı adımlarla evin içine girdi. Burnuna hiç hoş kokular gelmiyordu. Ayrıca Firuze'ye de çok üzülmüştü. Onun çırpınışlarını görünce aklına kendi yaşadıkları gelmişti. O da bu eve kolundan çekiştirilerek getirilmiş, yalvarmalarına yakarmalarına rağmen sesi işitilmemiş zorla Şehzat'ın kadını yapılmıştı. Bir an için aklı o güne gitti. Hatırladığı anılar bedenini titretirken bir an için gözlerinin önünde on beş yaşındaki bedeni belirdi. Yaşına göre büyük duran vücudu iki büklüm olmuş yatağında kıvrılmıştı. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve şişmişti. Hemen yan odada tüm hayatını mahvedecek kararlar verilirken o hıçkırarak ağlıyor, kardeşi Hazel ise gözlerinden akan gözyaşlarının eşliğinde onun kederine ortak oluyordu. O gün varlıklı bir aile ablasını oğullarına istemek için evlerine gelmiş, baba ve annelerini ikna etmeye çalışıyorlardı. Hazel babasının onun isteklerini reddettiğini duymuştu ama genç bir oğlanın kararlı çıkan sözleriyle babasının sindiğini fark etmişti. Adam, babasına tehditler savuruyor, Hümeyra'yı güzellikle vermezse zorla alacağını söylüyordu. Hazel babasının çaresizliğini hüzünlü gözlerinde gördüğünde ablasının bu insanlarla beraber gideceğini anlamıştı. Ablasına gelip bunu söylediğinde ise dünya adeta Hümeyra'nın başına yıkılmıştı.
Az bir zamandan sonra ise annesi kızaran gözlerini kızının gözlerine zorla değdirerek kendisi hakkında verilen kararı söylemiş dayanamayarak kızının ayaklarına kapanıp ondan özür dilemişti. Onu Asgari'lere vermeye mecbur kaldıklarını eğer vermezlerse başlarına kötü işler geleceğinden bahsetmiş vicdan yükünden kurtulmaya çalışmıştı. Lakin Hümeyra onu duymuyor, hakkında verilen kararın kalbine verdiği acıyla hıçkırarak ağlamıştı.
O gün yaşadığı çaresizliği bir an için bugünde tüm zerresinde hissederek titredi Hümeyra. Daldığı anılar canını yakarken ağlamamak için kendisini zor tuttu. O gün Şehzat onu zorla ailesinden ayırmış, kolundan sürükleye sürükleye Asgari malikanesine getirmişti. Tıpkı Firuze gibi kurtulamak için çırpınmış ama Şehzat'ın kıskacından kurtulamamıştı. Nikahları malikaneye getirildiği gün kıyılmış o gece Şehzat onu zorla kadını yapmıştı. On beş yaşında yaşadığı travmaların etkisi yıllar sürmüş o gecenin sonunda hamile kaldığı Civanmert'i bile bir süre kabullenememişti. Hümeyra on altı yaşına bastığı haftanın sonunda oğlunu dünyaya getirmiş ama bir kere bile kucağına alıp bağrına basamamıştı. Onu her gördüğünde yaşadığı iğrenç anları hatırlıyor hem Civanmert'en hem de Şehzat'tan nedret ediyordu.
Şimdi ise o günler çok geride kalmıştı ama hala Hümeyra için dün gibiydi. İçini ferahlatan şey oğluyla arasının iyi olmaya başlamasıydı. Ona haksızlık ettiği ve onu suçu olmadığı halde suçladığı için hissettiği pişmanlık hala kalbinde yerini koruyordu ama bu durumu düzeltmek için elinden geleni yapacaktı.
Hümeyra odasına çıkan merdivenleri teker teker çıkarken akan gözyaşlarını koluna silip iç çekti. Geçmiş acı bir gerçekle ardında duruyor ve onu peşinden takip ediyordu. Peşinden gelen adım sesleri bu durumdan hiç kurtuluşu yokmuş gibi hissettiriyordu. Çocukluğunu elinden alan adamın hemen arkasındaki varlığını hissettiği sırada odasının önünde duruyordu. Bu odada yaşadıklarıydı onu böylesine hiçliğe sürükleyen. Hemen arkasındaki adamdı onu her gün biraz daha öldüren.
Hümeyra içinde yaşadığı dramanın etkisinden kurtulmak için ciğerlerine derin nefes çekti ve odanın kapısını açıp içeri girdi. Onun ardından da odaya arkasındaki beden adım attı. Hümeyra içinde verdiği savaşı Şehzat'a göstermemek için ondan uzaklaşıp lavobaya girdi ve arkasında, kendisini düşünceli gözlerle izleyen adamı bıraktı. Kendine gelmek için soğuk suyu açıp yüzünü yıkarken aklı kardeşine kaydı. Her ne kadar Şehsuvar'a öfkeli olsa da ona beslediği aşktan dolayı, ölüm haberinden sonra iyice kendini kaybetmişti. Karnındaki bebek ise ayrı bir mevzuydu. Bir ara ona bakması gerektiğini aklına not ederek havluyla yüzünü kuruladım ve banyodan çıktı. Şehzat'ı az önce bıraktığı yerde değil yatakta uzanmış bir vaziyette gördü. Kaç gündür ne doğru düzgün uyuyor ne de doğru düzgün yemek yiyordu. Haliyle bu durum onun yorgun düşmesine sebep oluyordu. Hümeyra ona kısa bir süre daha bakıp odadaki kırmızı koltuğa doğru yaklaşıp oturdu. Nedense ona da bir anda bir yorgunluk çökmüş uyma fikri cazip gelmişti. Hem yapacak bir işi de yoktu. Odadan çıksa Cavidan gibi bir faktör vardı. Durduk yere onun canını sıkmasını kaldırabilecek bir durumda değildi. Yeterince sinirini bozacak iş yapıyordu zaten. Koltuğa uzanıp başının altına yastık koyduktan sonra gözlerini kapatıp kendisini uykunun kollarına attı. Bir iki saat uyusa da ona yeterdi.
Şehzat ve Hümeyra derin uykuya doğru yola çıkarken Hanzade konağında panik hükümran olmuştu. Asgari'lerin Firuze'yi götürmesi konağı ayağa kaldırmıştı. Hasan ne yapacağını bilemeyerek konağın avlusunda gidip gelirken düşünmekten patlayacak dereceye gelen başını ovalıyordu. Firuze zorla götürülürken hiçbir şey yapamadığı için kendisini suçlu hissediyordu. Cavidan Asgari’nin sözleri ise kulaklarında çınlıyordu. Cihan Beyi'nin emanetine sahip çıkamamıştı. Firuze'yi Şehzat Asgari'nin elinden kurtarmanın bir yolunu bulması gerekiyordu. Kızı nereye götürdüklerini biliyordu ama yine de eli kolu bağlıydı. Kendi başına bir işe kalkuşamazdı. Peyker Hanıma da söyleyemezdi. Zaten kadının zar zor şehir dışına çıkarabilmişlerdi. Olan biteni öğrenirse maazallah kadının kalbine inerdi. Cihan Beyi ise hâlâ gözlerini açmamıştı. Gerçi açsa ne olacaktı. Bedeni yeterince güçsüz durumdaydı. Hasan çaresizce avluda volta ata dururken Firuze Asgari malikanesinde kapatıldığı odada kapıya vurarak bas bas bağırıyordu. Kendini kapana kısılmış gibi hissediyordu. Bağırmaktan yorulan sesi kısılmaya yüz tutarken ağlamanak için büyük direnç gösteriyordu. Düştüğü durumu hazmedemiyordu. Şehzat Asgari ile evlenme düşüncesi bile onu çıldırnanın eşiğine getiriyordu. Aklı ve kalbi Cihan'dayken bu nasıl mümkün olabilirdi. Gerçi bu Cihan'ın umrunda olurmuydu şüpheliydi.
Firuze kendisini kimsesiz hissederek duvarın dibine çöktüğünde gözlerine de hakim olmayı bıraktı. İlk defa kendisini kimsesiz hissetmiyordu ama şu an bu his daha ölümcül bir şekilde kalbini esir almıştı. Buradan onu kurtaracak kimsesi yoktu. Cihan yaralıydı ve iyileşse dahi onu kurtarmaya gelir miydi bilmiyordu. Peyker Hanım ise şehir dışındaydı ve bütün olan bitenden bir haberdi. Yani onu bu kapandan kurtarabilecek kimsesi yoktu. Yeşil harekerinden akan gözyaşlarına hıçkırıkları da eklendiğinde elini ağzına kapatıp serisinin dışarı girmesine engel olmaya çalıştı. Kimsenin bu çaresiz halini görmesini istemiyordu. Dizlerini karnına doğru çekip sırtını duvara yasladığı sırada odanın kapısının açıldı ve içeri hiç görmek istemdiği kadın girdi. Cavidan Asgari kendisine üstten bakışlar atarak onu süzerken konuştu.
"Cihan ne aptal bir adammış! Konağında yaşayan senin gibi güzeller güzeli bir kadını nikahına almayı akıl edememiş."
Firuze yüzündeki ıslaklığı elbisesinin koluna silip ayağa kalktı ve Cavidan Asgari'nin karşısına geçti. Kadın nefret edercesine bakıp öfkesini kustu.
"Amacına ulaşamayacaksın Cavidan Asgari! Kendimi öldürürüm yine de oğlunla evlenmem. Karısı ondan ne hayır gördük ki ben göreyim."
Cavidan kendisine diklenen kadına hoşnutsuzca bakarken ellerini arkasında birleştirerek Firuze'nin etrafında döndü.
"Ben bu zamana kadar ne istediysem elde ettim kızım. Şehzat bu zamana kadar sadece tek bir konuda benim sözümün üzerine söz söyledi ve şimdi mutsuz bir evliliğe hapsolup kaldı."
Firuze bundan bana ne dercesine yaşlı kadına bakarken Cavidan sözlerine devam etti.
"Allah biliyor Hümeyra'ya şunca yıldır bir gram dahi olsun içim ısınmadı. O her zaman asi ve dik başlı bir kadındı. İlk geldiği gün bile o toy haliyle bize kök söktürdü. Şimdi ondan kurtulmanın bir yolunu buldum. Yakın zamanda Şehzat onu boşayacak."
Firuze dayanamayıp sinirle konuştu.
"Sizin oğlunuzun yolunda gitmeyen evliliğinden bana ne Cavidan Hanım! Bana bunları neden anlatıyorsunuz?"
Cavidan yeşil hareleri öfkeden titreşen kadına donuk bakışlarını dikip konuştu.
"Şehzat'la evleneceksin ve benim gelinim olacaksın Firuze!"
Firuze artık dayanamayarak histerik bir şekilde titredi. Bu kadın delirmiş olmalıydı.
"Bakın Cavidan Hanım! Gelininizi sevmiyor olabilirsiniz, ondan kurtulmak için can atıyor olabilirsiniz ama oğlunuzu neden benimle evlendirmek istediğiniz noktasında sizi anlayamıyorum."
Cavidan kararlı bakan gözlerini bir kez dahi Firuze'nin gözlerinden çekmeden onun sorusuna cevap verdi.
"Seni ilk defa on beş yıl önce Hanzade konağına geldiğimde görmüştüm kızım. Daha o gün güzelliğin dikkatimi çekmişti. Allah biliyor o an seni Şehzat'ıma eş olarak düşünmüştüm. Lakin kader başımıza Hümeyra gibi bir belayı musallat etti. O yılan olumun aklını başından aldı. Hanemde sorun çıkarmaktan başka bir uğraşı yok. Ne oğluma kadınlık edebiliyor ne de onu mutlu edebiliyor."
Firuze Cavidan'ın büyük kararlılıkla söylediği sözleriyle sertçe yutkunurken başını olmaz dercesine sağa sola salladı.
"Sizin ne düşündüğünüzün bir önemi yok Cavidan Hanım! Oğlunuzla evlenmeyeceğim. Beni de mutsuz etmenize izin vermeyeceğim! Hümeyra Hanım size ne yaptıysa hepsini hak etmişsiniz. Kadına etmediğiniz eziyet kalmamış ne yapmasını bekliyordunuz!"
Cavidan, Firuze'nin Hümeyra'yı savunmasıyla öfkelenip kızın suratına bir tokat yapıştırdı. Firuze aldığı darbeyle dengesini güçlükle kurarken zonklayan yanağını tuttu.
Cavidan Asgari hıncını almayarak öfkeyle okurken Firuze ondan bir kaç adım geri giderek uzaklaştı.
"O nankör kadını fakirlikten alıp bu malikanenin hanımı yaptık! Bir çok kadının hayalini kurduğu hayatı ayaklarının altına serdik. O ne yaptı peki! Hepimizi bu yaptığımıza pişman etti. Ona sunduğumuz tüm güzellikleri elinin tersiyle itti. Bir daha sakın bana o nankörü övme Firuze! Bana inan bunun bedelini sana ağır ödetirim!"
Firuze kendisine öfke kusup tehditler savuran kadına dolan gözleriyle bakarken sustu. Ne derse desin bir karşılığının olmadığını anlamıştı. Yanağındaki acı geçmek bilmediği için ağlamamak için kendisini sıkıyordu. Cavidan onun susmasıyla biraz sakinleşip son kez sözünü söyledi ve odadan çıkıp gitti.
"Boşuna inat etmeye kalkma kızım! Kimin kimsenin olmadığını biliyorum. Seni Cihan'ın gelip kurtaracağını zannediyorsan yanılıyorsun! Boşuna hayal kurup da üzülme diye söylüyorum bunları sana!"
Firuze çıkıp giden kadının ardından dizlerinin üzerine çöküp hıçkırıklarla ağlarken en çok hangi sözünün kendisini yaraladığını düşünüyordu. Hiç şüphesiz onu yaralayan Cihan'ın onu kurtarmak için gelmeyecek olmasıydı.
Bana bölüm yazma perileri geldiği için sizi çok bekletmeden bölümü yazdım bu sefer 🤭
Kitabun gidişatı hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bol bol yorum yapmayı ve oy atmayı unutmayın olur mu? 🌸
Karakterlerin çokluğu olumsuz bir duygu uyandırıyor mu sizde?
Gelecek bölümde görüşmek üzere Allah'a emanet olun.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
11.08k Okunma |
857 Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |