1. Bölüm

1. Bölüm

Seda Bayhan
segfre

2017,iSTANBUL

"Kerem."

Gardiyanın seslenmesi ile gözlerimi açtım ama anında geri kapattım. Müdür yine bir şey isteyecekti kesin.

"Deli!"

Deli mi dedi o bana? Gerçi hapisteki herkes öyle derdi. Lakabım gibi bir şey olmuştu. Gibisi fazla.Lakabım olmuştu. İlk günden koğuş ağasına kafa tuttuğum için bu lakabı takmışlardı. Neymiş kendisine kimse kafa tutamazmış. Gördük olanları. O bana artistlik yaptığı için bir girişmişim ona var ya. Anında beni hücreye tıktılar. Siz bir de karşıdakini görün. Üç gün revir kanadında kaldı. Düşüncelerim gardiyanın üstümden yorganı çekmesiyle bölündü.

"Kalk lan abin geldi."

"Üşüyorum Selo abi ört üstümü."

Ve başımın altındaki yastık da çekildi. Gözlerim anında açılınca ona döndüm.

"Neden yani? Neden. Hayır yani mantıklı-"

Arkadan ittirilmem ile yere düştüm. Yukarı baktığımda üst ranzadaki çocuğun beni aradaki boşluktan eğilip ittiğini gördüm.

"Sabah sabah seni mi çekeceğiz be? Uyuyoruz burada sabahın beşi. Git lan."

Çocuk dediği gibi geri uykuya dalmıştı. Yerden kalktığım gibi üstümü silkeledim ve saate baktım. Cidden saat sabahın beşiydi. Abim neden bu saatte gelmişti ki?

Koğuştan çıktığımda soğuk kollarımdan başlayarak tüm vücuduma sızmıştı. Abim her ne konuşacaksa herkesten gizli konuşacaktı belli ki. Tabi bana eziyet eden aşiret liderini taradığım ve aşiretinin hepsini ifşa edip aynı hapishaneye düştüğümüz için düşmanlarım burada çok fazlaydı. Müdür odasının önüne geldiğimizde kaşlarımı çattım. Ziyaret bölümünde olmamız gerekmiyor muydu? Selo abi zihnimi okumuş gibi gülümsedi.

"Abinin sana sürprizi var." Diyerek kapıyı açtığında hiçbir şey anlamamış şekilde içeri girdim. Abim elinde bir dosyayla beni bekliyordu.

"Sabahın beşinde?" diyerek ona baktığımda oturmamı işaret etti. Esneyerek oturduğumda dosyayı neredeyse suratıma attı. Ters ters baktığımda dosyayı işaret etti. Göz devirip dosyayı açtığımda ilk ismim gözüme çarpmıştı. Ve fotoğrafım. Ne yakışıklı çocuğum be. Neyse. Sayfayı çevirdiğimde işlediğim suçlar ve cezaları vardı.

"E bunları biliyorum ben niye bana getirdin ki bunu?"

"Çok konuşma da devam et." Dediğinde sayfayı çevirdim ve bir kağıt ile karşılaştım. Üstünde de kocaman şartlı tahliye yazıyordu. Okuduğum doğru mu diye tekrar baktım. Kesinlikle doğruydu. Şaşkınca abime baktığımda gülümsedi.

"Çok iyi bir savunma yaptım. Hakim de dayanamadı tabiki."

Abim kendini övmeyi biraz fazla severdi. Dosyayı masaya bırakıp alkışlamaya başladım.

"İşte cesaret işte ego. İşte Kenan Arıcı."

"Çok konuşma da eşyalarını topla. Sayımdan sonra seni buradan zor çıkartırım biliyorsun." Deyip saatine baktı.

"Yarım saatin var." Deyip dosyayı eline aldı ve müdürün masasına bıraktı.

"Ne olur sanki sayımdan sonra çıksam? Onların suratlarını öyle görmeyi çok görme bana?"

"Sen ölümü bayılmak sanıyorsun herhalde? Yürü git hazırlan deli etme beni. Selin dışarda bizi bekliyor."

Ablamın adını duyunca hemen ayağa kalktım ve kapıya yürüdüm.

"Selo abi aç kapıyı tahliye var. Ablam dışarda üşümesin." Diyerek bağırdım ve abime baktım.

"Görüyor musun ablasını benden fazla düşünüyor." Dediğinde güldüm ve koğuşa koştum. Girdiğim gibi yatağın altındaki çantayı aldım ve kıyafetlerimi toplamaya başladım. Etraftaki eşyalarımı da topladığımda kapıyı koğuştakileri de uyandırmak için önce tekmeledim sonra da kapıyı çok hızlı şekilde çaldım.

"Açın ulan kapıyı tahliyeyim."

Birkaç kafa bana döndüğünde sırıttım ve el salladım.

"Benim de savcı abim olsaydı ben de tahliye olurdum. Şanslı velet."

Koğuşun en büyüğü konuştuğunda elimi göğsüme vurdum ve baş selamı verdim. Güldüğümde koğuşun dışından sesler gelmeye başlamıştı. Bu sesleri tanıyordum. Amacıma ulaşmıştım işte. Aşiretteki kişiler de duymuştu.

"Selo abi nerdesin hazırım ben." Dediğimde Selahattin abinin ayak seslerini duymuştum. Koğuş kapısı açıldığında karşı koğuştaki adam ile göz göze gelmiştim. Gardiyanlar da o sesleri duymuş olacak ki Selo abi gelmeden önce tüm koğuşların kapısında bir gardiyan vardı. Çantamı elimde hafifçe salladım ve yürümeye başladım. Koridorun sonuna geldiğimde arkamı döndüm ve bağırdım.

"GÖRÜŞMEMEK ÜZERE AYILAR!"

Sesler daha çok çoğalmıştı. Kahkaha attım ve hızlıca müdür odasına doğru gittim. Kapılar bana tek tek açılırken müdür odasının önüne geldim ve kollarını bağlamış şekilde beni bekleyen abimle karşılaştım. Beni görünce tek kaşını kaldırdı. Bu bakışı biliyordum. 'Yine ne boklar yedin?' bakışıydı bu. Omuz silktim.

"Sadece birazcık eğlendim." Dediğimde yaslandığı yerden doğruldu ve çantamı aldı.

"Senin bu eğlencelerin hep bizim başımıza patlıyor. Hadi yürü." Diyerek beni hafifçe itti ve arkamdan yürüdü.

Deseler ki bu hapishaneden ,daha doğrusu ıslah evinden, bir gün çıkacaksın ve tüm ailen seni kapıda bekleyecekler diye, hayatta inanmazdım. Ama benim ailem şu anda üç kişilikti. Ablam, abim ve ben. Gerçi onlar da öz değillerdi ama olsun. Onlar benim manevi abim ve ablamdı. Bir de kuzenimiz vardı, Berkay. Kendisi tam bir dâhidir. Neredeyse Albert Einstein'inkine yakın bir zekası vardı. Bilgisayar kurdudur ve...neyse buraya girmeyelim. Tamam tamam girelim. Gözü dönünce karşısında kim olursa olsun affetmez. Sadece üçümüze karşı zaafı vardır. Bizi görünce sakinleşir ve kedi gibi olurdu. Özellikle ablam Selin'i. Selin ablam dünyanın en güzel kızlarından bile güzeldi. Her erkeğin isteyeceği tarzda bir genç kızdı. Ama sadece bir kusuru vardı. Babası. Kendisi dünyaca ünlü bir iş adamı. Kendisine Sebastian dedirtiyor ama gerçek adı Selahattin. Selahattin Arıcı.

Dışarıya çıktığım gibi hava burnuma başka bir şekilde doldu. Özgürlük başkaydı be. O adamların arasında ter, sigara, kötülük kokusu arasında bu hava iyi gelmişti. Gözlerimi kapattım ve bu havayı içime çektim. Ama burnuma çok tanıdık gelen parfüm kokusundan sonra gözlerim açıldı. Gördüğüm kişi ile sırıttım. Bana doğru koşuyordu o küçücük haliyle.

"KEREEEMMMM!"

Kilo mu almıştı o? Boynuma atladığında güldüm ve onu etrafımda birkaç kez döndürdüm. Yere bıraktığımda hala boynuma sarılmış vaziyetteydi.

"Çok özledim senii."

"Bende seni." Dediğimde onu kendimden çekip bakmaya çalıştım ama benden ayrılmadı. Bir şey olmuştu belli ki.

"Bakayım işte sana."

"Bakma." Dediğinde canını acıtmadan hafifçe kendimdençektim ve gözündeki güneş gözlüğünü gördüm. Yüzünde bir şey yoktu amagözlerinde bir şey olduğu belliydi. Gözlüğünü çıkarmak için elimi attığımdaellerimi tuttu ve bana baktı. Gülümsedim ve gözlüğünü çıkardığımda kanlanmışbir göz ve ağlamaktan şişmiş göz altları gördüm. Şerefsiz!!! Yine dövmüştükızı. Kenan abim yanında olsa dövemezdi ama... Kuş gibi kızdı zaten bir sıkımlıkcanı vardı. Onu da babası sıkıyordu. Kenan abim ve babasının arası yoktu. Yokdeğil hatta hiçti. Abim onu gördükçe eski anıları aklına geliyordu. Ablam henüzreşit olmadığı için babasıyla kalıyordu, tabi reşit olmasına sadece üç ayvardı. Tabi bu üç ayda başımıza gelecekleri tahmin bile edemiyorduk

o zamanlar.

2022/İSTANBUL

"Cemre hanım."

Kapım açıldığında asistanım Buse ile karşılaştım. Bana bıkmış gözlerle bakıyordu. Bakışlarından sonra dediği şey ile ona hak vermem bir oldu.

"Ares bey tekrar geldiler. Sizinle görüşmek istiyorlar."

Derin nefes aldım ve gözümdeki gözlüğü masanın üstüne bıraktım. Ares amca hiç vaz geçmeyecekti anlaşılan. Arkama yaslandım ve kafamı gelsin anlamında salladım. Buse kafasını sallayıp çıktıktan birkaç saniye sonra Ares amca geldi.

"Hoş geldin Ares amca."

Amca diyordum ama saygıdan. Ares amca babamın arkadaşıydı. Yaşıtlarına göre gayet dinç ve yakışıklıydı. Takım elbisesi üstünden hiç çıkmazdı. Sanırım eski kabadayılardan olduğu için bunu alışkanlık haline getirmişti.

"Merhaba Cemre." Diyerek masamın önündeki koltuklardan birine oturdu Ares amca.

"Ne içersin?" dediğimde elini içmeyeceğim anlamında salladı ve yerinde doğruldu.

"Cemre. Görmeni istediğim birisi-"

"Eğer aynı kişiyse buraya gelmesi gerektiğini söylemiştim. Görmeden muayene edemem."

"Geldi."

Şaşkınca ona baktım. Bunca zaman gelmeyi reddeden adam ne oldu da gelmişti?

"Şaşırdım. Bunca zaman benden rica ettin ama kendisi gelmeyi reddetti. Ne oldu da geldi?" deyip olduğum yerde masaya doğru eğildim ve ona baktım. Derin nefes aldı.

"Bir şekilde ikna ettim. Hazırsan onu içeri alayım." Dediğinde hasta dosyalarımdan birini masaya koydum.

"Gelsin." Deyip kalemlikten kalem aldım ve beklemeye başladım. Ares amca kapıdan birini çağırdığında adım sesleri duydum ve gelmesiyle kapı açıldı. Kapının açılmasıyla nutkumun tutulması bir oldu. Gördüğüm en yakışıklı adam karşımda duruyordu. Birkaç saniye sonra kendime geldiğimde ayağa kalktım ve gülümsedim.

"Hoş geldiniz. Buyurun." Diyerek koltuğu gösterdim. Adam ilk Ares amcaya baktı. Ares amca onaylar biçimde kafasını salladığında içeri girdi ve koltuğa isteksizce oturdu. Ares amca el sallayıp kapıyı kapattığında başımı salladım ve oturan adama baktım. Gözleri kapalı ve başı arkaya yaslı şekilde oturuyordu. Ares amca bu kadar ısrar ettiğine göre onun için önemli biri olmalıydı. Elime kalemi alıp dosyayı önüme çektim.

"İlk önce bilgilerinizi öğrenmem gerek. Adınız ne?" dediğimde yutkundu.

"Kenan Arıcı Gençer."

Duyduğum isim ile bir süre adama bakakaldım. O da sessizliğimi fark etmiş olacak ki gözlerini açıp bana baktı. Şaşkınlığımı görünce hafifçe gülümsedi.

"Şaşıran ilk kişi değilsiniz Cemre hanım."

"Ben şey...bu soyadı duymayalı uzun zaman olmuştu." Dediğimde yerinde hafifçe doğruldu.

"Bu soyadından sadece ben kaldığım için uzun zamandır duyulmaması normal. Gerçi ben de gerçek soy adımı kullanmıyorum. Gerçek adım Kenan Gençer."

Başımı sallayıp diğer bilgilerini de aldıktan sonra dosyayı bir kenara koydum ve ona baktım.

"Evet. Şikayetiniz, daha doğrusu Ares amcanın sizi buraya getirmesinin sebebi ne?"

Bana öyle bir baktı ki sanki sorununu anlamamı bekliyordu.

"Sizce neyim var Cemre hanım? Hikayemi duymadınız mı?Ya da kardeşlerimin hikayesini? Dava hala devam ediyor. Erkek kardeşimi suçsuzyere hapiste bıraktılar. Kız kardeşim babasının saldırısına uğradı.Televizyonlarda hala bangır bangır dönmeye devam ediyor bu konu. Ben olmasamkimse bu davayı devam ettirmeyecek. Şerefsizin her yerde adamları var üstünükapatmaya çalışıyor. Delirdi bu diyerek görevimden aldırdı beni. Asıl delirenkendisi. Yaptığı şeylerin yanına kalacağını düşünüyor ama yok öyle bir dünya.Adalet yerini bulacak." Deyip cebindeki sigarasını çıkardı ve masamın üstündekiçakmakla alıp yaktı. Pek televizyon izlemediğim ve haberleri takip etmediğimiçin konuyu bilmiyordum. Sadece önemli şeyleri etraftan duyuyordum. Bu konuyu araştırmam lazımdı. Hem de tüm detaylarıyla. Kenan beyi bu kadar etkilemişse benim de bu durumun üstünde durmam gerekiyordu.

"Anladım." Diyerek başımı salladım ve dosyaya büyük harflerle not aldım.

'HAKKINDA YAZILAN HABERLERİ OKU'

"Peki çocukluğunuz nasıldı? Anne ve babanızla aranız?" dediğimde histerikçe kahkaha attı.

"Annem ve babam...Allah ikisinin de...bela okumayacağım." Diyerek sigarasından bir nefes aldı. Demek ki asıl sorun ailede başlamıştı.

"Peki. Biraz sizden bahsedelim. Arkadaşlarınız sizin için ne der?"

Öyle bir kahkaha attı ki sanki sorduğum sorunun saçmalığına güler gibiydi.

"Arkadaş? Hepsi çıkarcı itlerin teki. Pek arkadaşım yoktur benim. Birkaç tane var onlar da işte Ares babama hak verdiler. Neymiş kendime gelmem lazımmış. Ben zaten oldukça kendimdeyim." Diyerek sigarasını söndürdü ve küllüğe bastırdı. Ardından bana döndü.

"Sizce ben deli miyim?"

Sorduğu soru ile gülümseyip başımı hayır anlamında iki yana salladım.

"Siz deli değilsiniz Kenan bey. Sadece geçmişe takılıpkalmışsınız. Hikayenizi tam olarak bilemediğim için pek yorum yapamam ama bazengeçmişe takılmak önümüzü görmemizi engeller. Geçmişte yaşamak...bazen hayatımızıetkileyecek şeyleri kaçırmamızı sağlar bence."

"Ya geçmişte daha mutluysam?"

Bu adamı bu denli üzen ne olmuştu acaba?

"Kardeşlerinizden bahsetmek ister misiniz? Neredeler şu an? Karakterleri nasıl?"

Sorduğum soru ile birlikte bakışları bana döndü. Öyle bir ifadeyle bakıyordu ki bakışlarından ne hissettiğini anlayamamıştım. Birden ayaklandı ve kravatını düzeltip kapıya doğru yürüdü? Ne demiştim ki?

"Kenan bey?"

Cevap vermeden kapıdan çıktığında hızla peşinden gittim.

"Kenan..."

Ares amcanın sesini duyduğumda onu durdurmaya çalıştığını anladım ama o da etki etmemişti belli ki. Ares amca geri döndüğünde bana bakıp gülümsedi.

"Kusura bakma Cemre. Bazen böyle oluyor işte. Konu geçmişi olunca hep böyle kaçıyor. Sana ters bir şey söylemedi değil mi?"

"Hayır da...ben galiba ters bir şey söyledim. Ne olduğunu anlamadan birden kalktı gitti."

Ares amca derin bir nefes alıp destek vermek istercesine omzumu sıvazladı.

"Dert etme. Sen sadece görevini yapmaya çalıştın. Buraya gelmeyecek belli oldu. Ben sana onun iş ve ev adresini mesaj olarak atacağım. Şimdi benim bu delinin peşinden gitmem lazım. Görüşürüz." Diyerek o da hızlıca çıktı ve asistanım Buse'ye baktım. O da şaşırmış bir şekilde bana bakıyordu.

"Cemre hanım az önce ne oldu?"

"Bilmiyorum Buse. Ama iyi bir şey olmadığı kesin."

 

Bölüm : 04.12.2024 15:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Seda Bayhan / KEREM / 1. Bölüm
Seda Bayhan
KEREM

16 Okunma

9 Oy

0 Takip
3
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...