
...Çıkışlarından şuana dek yolu,günün yarısına dek yarılamış gibiydiler.Gittikleri bölge sulak bölgedir.Ağaçların oyuklarından ve dağın içine akan sulardan oluşan birikintilerden dolayı buraya NARAN NAMULAR(AĞLAYAN AĞAÇLAR) adı verilmiştir.Akan sulardan bazı kesimlerde küçük göller,oluşan göllerdende başka uç yerlere akıp gidiyordur.Derlerki buradaki kuş türleri ve çiçekleri görülmeye değer güzellikteydi.Lakin karanlığın karanlığı gölgeye eş değer düştüğünde ağaçlar ağlamaya,bitkiler solmaya,kuşlar terketmeye başlamıştır.O kuşlar ve kanatlarında taşıdıkları tohumları Lemuran divanına serpmişlerdir ve orada yaşamaya başlamışlardır.Lemuran Divanında yaşayan kuş türleri ve tohum açanlar Naran Namuları önceki adıyla Namular Dôr (Namular Toprak)ı özlerlermiş.Lakin karanlığın gölgesine yenik düştüğü içinde oraya gidemezlermiş.Naran Namularda gölgelrinden muzdarip,çiçeklerini ve kuşlarını özledikleri için göz yaşlarını durduramazlar ve gözlerinden akan damlalardan tatlı su gölleri oluşur.Bu oluşan gölleri bir insan rahatça içebilirken,bir elf için içmek ızdıraptır.Sebebi ise elfler his konusunda insanlardan daha derin hisseder ve acıyı içinde yaşayabilirler.Bundan dolayı büyücü,komutanlar ve askerler buradaki sudan bir yudum almadan yola devam ettiler.Burada heran içlerindeki derin duygu daha etki ediyordu yaşanılan olaylara.Namular dôr uzun uzadıya bitmek bilmiyordu.İki saatlik yolu tamamlamış ve gölgeye düşmüş bölgelerden geçmeye devam ediyorlardı.
Geçtikleri bölgeler zamanında bakmaya doyamadıkları çiçeklerle,öten kuş türleri ve rengarenk çiçekler veren ağaçlarla doluydu.Şuan geçilen bölgeler içler acısı.İnsanların yaşam alanından geçtiler.Kimseler yoktu.Burada zamanında çiftlik işleri ile uğraşan tüccar insanların gelip geçtiği küçük yerleşim yerlerinden,en işlek olan kasabasıydı.Şuanda terk edilmiş durumda.İnsanlara ait olan eşyaların üstünü sarmaşık bitkiler sarmış.Çöplerinin üzerinde sinekler uçuşuyordu.Yolda ilerlerken,Maglor büyücü ile iletişim kurmak ister.
Maglor;-Bay büyücü,merak ediyorumda mavi kürenin parçasını neden savaşta kullanmadık?
Lebrain söze giriş yapar.
Lebrain;-Unuttun mu?Helsan ne demişti?İlk savaştan yeni çıktıklarında,ikinci savaş ardından hemen başlamış.Belki küreyi kullanmalarına fırsat vermemişlerdir.Küre parçasını aldıktan hemen sonra Namuran Divanına gitmişlerdir.
Maglor;-Hmmm.Peki bay büyücü(?)
Mr.Grinimal;-Seni dinliyorum."Ona göz kaydırarak."
Maglor;-Bay büyücü.Küre parçasını nasıl farkettin?Neden eline almadın?Sen bir büyücü değil misin?Sana ne zararı olabilir?
Mr.Grinimal;-Asamdan.Asamdaki huzursuzluğu elimde,vücudumda hissettim.Asam onu istiyordu.Bundan dolayı küreyi elime almadım."Eldorasa dönerek"O sana emanet.Parçanın içindeki kan senin soyuna ait.Umarım opnu kullanmak zorunda kalmazsın.
Maglor;-Bay büyücü.İntigorlar nasıl var oldular?Küre parçalarından dolayı mı var oldular?Daha önce intigor ismini hiç duymadım.
Mr.Grinimal(Derin nefes soluklar);-İntigorlar sonradan var oldular.Karahanlı topraklarından uzak bir bölgede yaratıldılar.
Maglor;-Peki bay Grinimal.Onlara yaşamı kimler sundu?Onlar nekadar yaratılırsada yaşamı kim sundu?Eski ruhları gölgeye düşmüş büyücülerin işi olabilir mi?
Mr.Grinimal sözünün kesilmesinden ve çok fazla soru sorulmasından haz almamıştır.Lakin soru tam yerinde sorulmuştur.Mr.Grinimal derin nefes aldı ve gözlerini kırparak cevap vermek ister.
Mr.Grinimal;-Onları,onları kim mi yarattı?Onları,onları efendileri yarattı.Kendinden ödün vererek yarattı.Bir nevi küre parçası gibi.İstediğini yapabilirsin.Ancak gün sonunda senden almak istediğini alır.İntigorlara yaşamı böyle sundular.
Maglor;-Cüceler gibi mi?Bay büyücü.
Mr.Grinimal;-Ah!Evet!Bir nevi...bir nevide değil.Tıpkı zamanında olmayan bedenine ait ruhunu askerlerine ödün verenler gibi...
Maglor;-Peki bay büyücü.İntigorlarda iki küre parçası var.Onlar bizden daha güçlü değil mi?Nasıl yeneceğiz onları?
Mr.Grinimal;-Bizde de bir parçası ve içindeki kanın soyu var.
Maglor;-Gücümüz daha fazla mı olur?
Mr.Grinimal;-Evet,daha fazla diyemem.Lakin hiç yoktan iyidir.
Maglor tam soru soracağı esnada büyücü onu susturup,yola devam edilmesi gerektiğini söyler.Maglor her nekadar ısrar etsede büyücü izin vermez ve sesiz sakin bir şekilde yola devam ederlerken,
Maglor;-Nereye gittiniz?Lemuran vadisinde sizi bulamadık.
Mr.Grinimalin siniri gözlerinden okunuyordu.
Mr.Grinimal;-Sizlere haber vereceğimi kim söyledi?"sözlerinden sonrada konuşmaz"
Yollarına devam ederler.Yollarına devam etmeleri onları duygusal anlamda dahada yıpratıyordu.Sebebi tahmin edilebileceği üzere topraktan,akıp giden nehirden,ağlayan ağaçlardan,kayalardan,yağmurun damlalarından aldıkları his,onları içine işliyordu.Daha fazla dayanacak güçleri kalmamıştı.Bu arada maglor her nekadar büyücü ile daha fazla iletişime geçmek istede red ediliyordu.Onun dışında bu yollarda daha fazla duramazlardı.Her nekadar yorgun olsalarda Astai Vadisine yetişene kadar buralarda durulmaması gerektiğini dile getiriyorlardı.Geçtikleri kasvetli yollar Namular Dôrden farkı yoktu.Etraftaki sulak alandan çıkan kötülümcül kokulkar,ağaçların kurumaya yüz tutmuş dalları yada dalları olmayan kurumuş ağaçlar.Çiçekler,çiçekler yok.Topraklar temiz suyu hiç görmemiş gibi.Gökyüzü gün içinde kararıyor.Karanlığın karanlığına yaklaştıklarını hissediyorlardı en derinden.Astai Vadisine yetişmeleri uzun sürmüştü.Çıkışlarından bu yana bir günden fazla sürmüştü.Sonrada günün erken saatleri Astai Vadisine yetişmişlerdi.Askerler onları hazırlıklı bir şekilde bekliyorlardı.Kapılar açıldı.Kocaman ekili tarlalardan,insanların yaşadıkları bir iki katlı evlerden sonra elf askerlerinin evlerinin yanından geçerek vadiye yetiştiler.Üç kat çıktıktan sonra toplantı yapılan ana salona girdiler.Maglor vadisinde yaşayanları görünce buruk,soluk yüzü hafif tebessüm etti.Azda olsa kendini rahat hissetti.Lebrain bir tanıdık yüz gördü.Bir birlik.Bu birlikler savaşta yardım çağırmak için giden birliklerdi.Lebrain hafif içi kırılgan vaziyette gülümsedi.Lakin yolun karanlığında karanlığına gideceklerini bilmeleri onların kalplerini daha çok kırıyordu.Sadece onları değil,orada olanların kalpleri kırıktı.Konuşmalarında karahanlı topraklarına gitmeleri gerektiğini söylüyorlardı.Oturumda sadece elfler yoktu.İnsanlar,cüceler ordaydı.Ve hepside hazırdılar savaşmaya,ölmeye.
Ordaki insanlar,elflerden çok önce yola çıkmışlar ve komutanların gelmesinden birkaç gün önce Astai Vadisine yetişmişlerdi.Yorgunluklarını anca üzerlerinden atmışlardı.Cüceler ise komurtanlarla eş değer zamanda oraya yetişmişlerdi.Konuşmalardan sonra komutanlar bir oda,askerlerde ikişerli kişi olarak odalarda kalmaya karar verdiler.İhtiyaçlarını gideren komutan ve askerler yola koyulmaya hazırlandılar.
Elfler görünüm olarak her nekadar bazı insanların ve cücelerin ilgi odağı olsada,bazılarınıda sinirlendiriyordu.Bu durumun farkında olan elfler,insanlar ve cüceler ile fazlaca irtibat kurmazlar.Sözlerini kısa kesiyorlardır.Onların yanında da iletişimlerini frekans yoluyla kuruyorlardır.
...Yolcuların yola çıkma zamanı geldi.Herkes hazır yola çıkmak için,atlara binldi.Eldoras asayı iyi örtülmüş örtüde bakıp derin nefes aldı.Astai Vadisinin kralı asayı görmek ister ve görünce gözleri bir anda açılır.Dokunmak için el uzatır.Eldorasta asayı hemen örtüsüyle kapatır.
Eldoras;-Efendim.Lütfen elinizi sürmeyin.Çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir.
Astai Vadisinin Kralı,Kral Ananstai;-Yolunuz aydınlık olsun.Dikkatli gidin.Ben size daha birlik göndereceğim.
Herkese selam durduktan sonra yola çıkarlar.
Mr.Grinimal önde,arkasındada Eldoras ve iki komutan ile askerleri onların yanında da prensler,ladyler,prensesler ve askerleri.Cüceler,elfler,insanlar,dev ordu ilerliyordu.
Karanlığında karanlığına...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 101 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
17 Bölümlü Kitap |