14. Bölüm

12.Bölüm

Nisa Karakaş
sen1bihtersin_246

Nihayet yemeğimizi yemiştik. Uzun ısrarlarım sonucu -1 dakika falan- benim evime gitme kararı almıştık.

Kapıyı açıp içeri girdiğimde başına tülbent bağlamış Oğuz'u, en sevdiğim tişörtüm ile toz alan Birce'yi, elinde oklava ile onlara emirler yağdıran annemi ve her şeyden bağımsız bir şekilde koltuğa oturmuş facebookta gezen babamı görmeyi beklemiyordum.

Yağız eğilip kulağıma fısıldadı. "Sanırım ben gitsem iyi olacak." Elini omzuma koyup "Sana kolay gelsin." dedi ve tam gideceği sırada annem bileğinden yakaladı.

"Oğlum nereye?"

Yağız annemi görür görmez ecel terleri dökmeye başladı.

"Asena'yı bıraktım, işe gidip ufak birkaç işimi halledecektim." dedi sesi titreye titreye.

Yağız'ın böyle davranmasının sebebi annemin o keskin bakışlarıydı. 23 yıllık evladıyım ama ben bile ürktüm şu bakışından.

Annem otoriter sesiyle tekrar konuştu. "İşler kaçmıyor ya. Hadi gel bize yardım et."

Yağız'a baktığımda bana 'Lütfen beni kurtar' bakışı attığını gördüm. Tam onu kurarmak için anneme engel olacaktım ki bugün karga gibi sesimle şarkı söylemem için aynı yerde gezip durduğu aklıma geldi.

Gözlerimi sıktım ve Yağız'a sinsice sırıttım. "Evet Yağız, işler kaçmıyor ya. Hadi gel bize yardım et."

Annem Yağız'ı hâlâ bırakmadığı bileğinden çekerken Yağız bana sessizce saydırıyordu.

Ben kapıyı kapatıp içeri girdiğimde annem ikimizi de banyoya iteklemeye başladı.

"Hadi elinizi yıkayıp başınızı bağlayın gelin. Temizliği Oğuz ile Birce yapıyor, siz bana yardım edeceksiniz." Tam gidecekken tekrar döndü. "Ayrıca Yağız oğlum sen de şu ceketini falan bir çıkart. Asena sana Oğuz'un tişörtlerinden verir. rahat et ne o öyle her gün her gün takım elbise." dedi ve mutfağa geri döndü.

Banyoda sırayla ellerimizi yıkadıktan sonra ben odama giderken Yağız da peşime takıldı. Alacağı cevaptan korkar gibi tedirgin bir sesle konuşurken odamı incelemekle meşguldü. "Annen başınızı bağlayın derken ne kastetti?"

Dolaptan iki tane tülbent çıkarıp Yağız'a genişçe gülümsedim. Tülbentleri kafamla işaret ettim. "Tam olarak bunları kastetti."

Yağız şok içinde bana bakarken başını iki yana salladı

"Ben bunu hayatta takmam."

•••

"Ay oğlum pembe tülbent ve spidermanlı tişört sana ne kadar yakışmış."

Ben gülmemek için kendimi zar zor tutarken annemin bu dediği ile büyük bir kahkaha attım. Biraz yüksek sesle gülmüş olmalıyım ki sandalyede oturduğundan bihaber olduğum Bihter koşarak mutfaktan kaçtı.

Yağız daha sonra bunun acısını çıkaracağını apaçık bağıran bakışları ile bana bakıyordu.

Derin bir nefes verdi. "Tülbenti çıkarsam olmaz mı annecim?"

Paşama bak. Hemen yalakalık modunu açmış.

Ama yalan yok valla pembe rengi çok yakıştı. Bir de eline çekirdek verin, alın size cennet mahallesinden pembe

Ay dimi dimi aynısı hgdfygefhgfehf

"Olmaz oğlum. Neyse siz masaya geçin, ben hamuru hazırlarken siz de bana yaprak saracaksınız."

Yağız masum bir sesle konuştu. "Ben yaprak sarmayı bilmiyorum ki"

"Ben anamın karnından yaprak sararak çıkmadım ya Yağız. Öğretirim sana bir şey olmaz."

"Yok yok ben yapamam kesin. Başka bi şey yapayım. Toz alayım mesela."

Annem bıkkınlıkla ofladı

Aha terlik geliyor.

"Eğer bir kere daha itiraz edersen kafana terlik yersin. Sus ve sar."

Annem kendi işine geri dönünce Yağız bana şok içinde baktı. Eğilip sessizce fısıldadım. "Annem misafir geleceğinde biraz (!) gergin olur. Sen sadece dediklerini yap."

Yağız ile masaya oturduktan sonra ona mala anlatır gibi yaprak sarmayı anlattım ama beyninde bir problem olmalı ki hâlen saramıyordu.

"Yağız beyninde bir sorun mu var senin neden yapamıyorsun bu kadar basit bir şeyi?"

"Gelme üstüme dur yapacağım bu sefer."

Ben sabırla onu izlerken o sakin bir şekilde ilk önce yaprağı aldı. Sapını kopardıktan sonra güzelce önüne koydu.

Sanırım yapacak

Eminim ki yapamayacak

Sıra iç koymaya gelince koyduğu iç dehşete düşmeme sebep oldu. "Yağız ne yapıyorsun? İki tatlı kaşığı dolusu iç mi koyulur küçücük yaprağa?!"

"Nereden bileyim ben! Koydun önüme yaprağı, kaşığı. Ben de Allah ne verdiyse koyuyorum işte!"

İşaret parmağı kaldırıp salladım. "Bana bağırmamanı 50 hakkımdan birini kullanarak söyledim diye hatırlıyorum. "

"Bağırmıyorum ki!"

Aynen, benim annem de Adriana Lima biliyon mu?

"Ne demek bağırmıyorum. Bal gibi bağırıyorsun işte!"

Diğerlerine bakmak için giden annem evin öteki ucundan bize terlik fırlatınca hemen geri işimizin başına döndük.

"Düzgün sar şu sarmaları" diye azarlar bir tonda sessizce konuştum

"Çok biliyorsan sen sar" diye aynı tonda konuştu.

"Salak mısın Cemile sarıyorum zaten"

Bana karşılık verememenin hıncı olacakki gözlerini kapatıp derin derin nefes alıp vermeye başladı.

Bu anı kaçıramam

Hemen masanın üstündeki telefonumu alıp onu videosunu çekmeye başladım.

Gülme sesim onu kuşkulandırmış olacak ki gözünü açtı. Onun videosunu çektiğimi fark edince hemen telefonu almak için uzandı. Ben de hemen telefonu geri çektim.

"Sil şu videoyu"

Gözlerimi kıstım. "Şuan iş yerinde değiliz. Dolayısıyla bana şuan emir verme gibi bir yetkin yok."

"Asena hadi uzatma da sil."

Yağız'ı baştan aşağı süzdüm. Başına bağladığım ve fiyonk yaptığım pembe tülbent, spidermanlı tişört, iş pantolonu ve annemin getirdiği çiçekli ama ayağına gelmeyen terlikler ile oldukça komik duruyordu.

"Kusura bakabilirsin ama seni şuan hiç ciddiye alamıyorum."

Dediğim ile benim gibi kendini baştan aşağı süzdü. "Bir de erkek adam olacaz" deyip tülbenti çıkarıp attığı gibi kafasına terlik yemesi bir oldu.

Annemin sesi kulaklarımda yankılanırken Yağız tülbenti tekrar bağlamakla meşguldü.

"BEN DEMEDİM Mİ O TÜLBENTLER BAŞLARDAN ÇIKMAYACAK DİYE! BİR DE ADAM OLACAKSINIZ."

Zor bela başını bağladıktan sonra tekrar masanın başına geçti. Yağız'ı pataklaya pataklaya sarmayı sonunda bitirmiştik.

"Sonunda bitti." dedikten sonra Yağız tam şükretmeye başlamıştı ki annem eline bir oklava tutturdu.

Yağız şok içinde bir oklavaya bir anneme bakıyordu. Annem ise onun aksine asla tınlamıyor, bana kısırı nasıl yapmam gerektiğini gösteriyordu.

Annem Yağız'a hamuru nasıl açacağını gösterirken ben kısır için sebzeleri doğramakla meşguldüm.

Bir taraftan kısırı yapıyor, bir taraftan her tarafı un olan Yağız'a gülüyordum. Ben kısırı yapmayı bitirdiğimde onlar hala börek ile uğraşıyorlardı.

"Şimdi ne yapılacak anne?"

Annem unlu elini tam kaldıracakken sorum ile elini indirip bana gülümsedi. "Sen tatlıya geç kızım. Ben de böreği bitireyim mutfağı süpüreceğim." Yağız'a yan bir bakış attı. "Malum her yer un oldu. Temizlemek gerek öyle değil mi?"

Ben çaktırmadan sırıtırken annem Yağız'a dik dik bakıyordu. "Haklısın annecim. O zaman sana kolay gelsin ben tatlıya geçiyorum."

"Sana da kolay gelsin kızım." dedikten sonra Yağız'a doğeu eğildi. Her ne dediyse Yağız bir an da ayağa kalktı.

Salak bu Cemile

Aniden kalkması ile annemin yüzü, üstü başı dahil her yer un olmuştu.

Onları kendi halinde bırakıp tatlıyı yapmaya başladım.

Arkadan Yağız'ın birkaç sesi gelse de umursamayıp şarkı mırıldanmaya başladım.

Bölüm : 05.01.2025 18:11 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...