
Merhabaaa.
İnstagram: senfoni_yazar. Takip etmeyi unutmayın.
İyi okumalar!
.
Düşünmekten kafayı sıyıracaktım artık. Olan olaylar fazla gelmeye başlamıştı bana.
Bir kaç gün önce Aybars'ın üzerine çok gitmiştim. Kafamı sikeyim gerçekten.
Karar vermiştim. İlk Aybars'tan özür dileyecektim. Onun üzerine fazla gitmiştim. Öyle yapmam çok canımı acıtmıştı.
Aybars'ta beni ona çeken bir his vardı. Buna emindim. Aslında şu 8 ay içinde vardı ama hiç emin olamamıştım. Ama yine de içim de bir huzursuzluk vardı. Pek emin değildim.
En son ki olayda yüzünü yüzüme yaklaştırması... Kalbimi pır pır etmişti. Bir nevi onun sayesinde sakinleşmiştim. Kendime gelebilmiştim.
Varlığını hissetmiştim. Yanımda oluşunu.
Hoşlantı mı, aşk mı bilmiyordum ama ona çekildiğimi çok iyi biliyordum.
Yine de ondan adım görmediğim süreç, bu duygumu saklayacaktım.
Sakin adımlar ile yukarı kata ilerlemeye başladım. Babam Aybars için bu evde oda vermişti. Şuan ise Aybars o odadaydı.
En son Sevinç gittikten sonra polislere ifade vermiştik. Sevinç hapishaneye atılmıştı. Sonrasında ise buradaydık.
Aram, Cenk ve Defne hanım için hâlâ bu ev onlara cehennemdi.
Ama babam onları evden kovasıya kadar.
Evet, babam onları eve kovmuştu.
Onları gördükçe canım çok yanıyordu. Babam da bunun farkına varmış ve üçünü de evden kovmuştu.
Babamın onları kovmasını ben de beklemiyordum. Sanırım bu oyunu bitirmem gerekiyordu. Bu 8 ay içinde babam zaten onlardan uzaktı. Ama kovma raddesine geleceğini hiç düşünmemiştim.
Babam bana yardım etmiş olabilir di ama karısından ve iki oğlundan da vazgeçmemeliydi.
Tam Aybars'ın kapısının önüne gelmiştim ki Kaya abimin odasının kapısı açıldı ve beni içeriye acele acele kolumdan tutarak çekti.
Şaşkın halim ile Kaya abime baktım. "Abi, ne yapıyorsun sen?"
Derin bir nefes alıp benim karşıma geçti. "Daha fazla susmak istemiyorum, kızım."
Bana hep kızım derdi. Böyle seslenmesi benim için hep hoşuma giderdi.
"Ne susması? Ne oluyor sana?"
"Özür dilerim. Belki canın yanacak ama daha fazla katlanamıyorum."
Endişelenmeye başlamıştım. Birine bir şey mi olmuştu?
"Birine bir şey mi oldu? Ne oldu? Söylesene abi artık!"
"Oldu," demişti anında. Sesinde hüzün vardı. Kime ne olmuştu? "Cenk abim çift kişilik bozukluğu hastası. Olan ona oldu."
Ne?
Ne diyordu abim?
Cenk'in çift kişilik taşıdığını mı söylüyordu yoksa benim kulaklarım mı yanlış duyuyordu?
"Abi?" dedim titreyen ve şaşkın dolu sesim ile. "Sen ciddi misin?"
Abim yutkundu. "Ciddiyim," dedi. "Ciddi olmak istemezdim ama ciddiyim."
O zaman bana onları yaşatan o değil miydi?
"O eğildi," dedi düşüncelerimi okumuş gibi. "Sana zarar veren kendisi değildi. Diğer kişiliği senden nefret ediyor. Bu yüzden yaşadın o olayları." Derin nefes verdi. "Aram için hiç bir şey diyemem. O her daim suçlu ama Cenk abim suçsuz. Sen onları yaşarken kendisinde değildi."
Gözlerim sızlamaya başlamıştı. "Abi," dedim. "Ben ne yaptım?"
Ben ne yapmıştım?
Kendim suçsuz yere bunları yaşadım diye intikamımı alırken bir suçsuz insanın canını mı yaktım?
O benim canımı yakarken kendisinde değildi. Ya ben? Ben bilinçli bilinçli yapmıştım.
Biz bir ara ne güzel abi kardeş ilişkisi yaşıyorduk. Ne olmuştu bize?
Geri dönüşü var mıydı bu hatanın?
Yoksa geri dönüşü olmayan bir yola mı girmiştik?
"Sadece bu değil," diye devam etti. "Aybars..." dedi zorlanarak. "Aybars'ın annesi, Aybars 5 yaşında iken oğlunun gözü önünde intihar etmiş. Aybars 5 yaşından beri annesiz."
Bu an, duyduklarım ile kendimden iğrenmiştim.
Sırf intikam için iğrenç bir insana dönüşmüştüm ben.
Bu an hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Ben bu değildim. Kendi canım yandı diye insanların canını yakan bir insan değildim.
"Abi, nasıl bir iğrenç insana dönüştüm ben? Kendimden iğreniyorum."
O an Kaya abim sarıldı bana. "İğrenme kendinden, kızım. İğrenme. Yaptın bir hata, geri dön diye söyledim."
Ayrıldı benden, yüzümü avuçladı, gözyaşlarımı sildi, yüzünü yüzüme eğdi. "Şimdi ağlama sırası değil. Topla kendisini, Aybars'ı kendine affettir. Hatalarından hemen geri dönebilirsin."
Hiç bir şey demedim ona. Abim benden ayrılır ayrılmaz koşa koşa çıktım odadan. Gözyaşlarım asla durmuyordu. Duramazdı. Yaptığım hatalar deprem gibi yıkıldı başıma. Kendim enkazın altında sanıyorken asıl kendim 2 kişiyi enkaza sürüklemiş, enkaz altında can çekişmelerini sağlamıştım.
Koşa koşa odadan çıkarken acele bir şekilde Aybars'ın odasına girdim. Yatakta uzanmış, telefon bakıyordu. Üzerinde siyah bir eşofman siyah kollarını saran t-shirt vardı.
Beni görünce ilk kaşları çatıldı. Ağladığımı görünce anında ayağa kalktı. Dibimde bitti sonra.
Kollarını omzuma sararken bana doğru edildi. "Ne oldu?" diye sordu endişeli dolu sesi ile.
"Özür dilerim," dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken. "Yemin ederim ki bilmiyordum. Bilsem öyle demezdim."
Aybars dediklerimi anlamadığı için daha fazla endişelenmişti benim için. "Lavin, neyi bilmiyordun, güzelim? Korkutma beni, söyle hadi."
Güçlü bir iç çekerken, "Annenin vefat ettiğini," dedim. Zar zor demiştim. Önüm ağlamaktan dolayı buğulanmıştı ama Aybars o kadar yakındı ki bana, gözlerim buğulu olsa da görüyordum onu.
Benim dediğim ile kaskatı kesildi. "Lavin," diye mırıldandı kısık sesi ile. "Kim söyledi sana bunu?"
Onu dinlemedim. Dediğini umursamadım. "Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim," diye aynı şeyi tekerleme gibi söylüyordum. "Özür dilerim."
Göğsüne çekti bir anda beni. Ferah kokusu burnuma doldu. Saçıma derin bir öpücük bırakırken kokumu içine çektiğini duydum. "Ağlama. Kurbanın olayım canımı daha fazla yakma. Unuttum ben onları, sende unut."
Kafam hâlâ onun göğsünde iken kafamı olumsuz salladım. Benim kollarım ise onun belinde bağlıydı. "Özür dilerim." Tekrar ve tekrar. "Bilmiyordum. Affetme beni, nefret et sende benden. Acından vurdum seni. Bencilin tekiyim."
"Eğer böyle konuşmaya devam edersen, o zaman seni hiç affetmem. Kendini o konumlara koyma. Acın vardı, boşluğuna denk geldi. Geçti, bitti. Ben unuttum, sende unut. Yüreğimi daha fazla yakma gözyaşların ile."
Benden yavaşça eğildi. Yüzü yüzüme denk gelirken, nefesi yüzüme vuruyordu. Burunlarımız birbirine değiyordu. Bir karış aramız vardı şuan dudaklarımızda.
"Herkesi karşıma alırım, hiç düşünmeden canlarını yakar ayaklarımın önünde diz çöktürürüm ama senin gözyaşlarınla da benim dizlerim acıdan kırılır. Bu beden bir tek sana boyun eğer, Lavin. Senin her bir gözyaşın, benim yüreğimde bir yangın."
Şaşkın şaşkın bakıyordum Aybars'a. Ağlamam durmuyorken acaba yanlış mı duydum diye düşünüyordum.
"Aybars," dedim kısık sesim ile. "Seni yaraladım ben."
"Varsın sen yarala, Lavin. Benim boynum sana hep kıldan ince. Ne yapsan kabulüm. Yeter ki sen yap."
İç çektim. Ağlamam sakinleşmişti. "Bencil kızın tekiyim-" demiştim ki Aybars kesti sözümü. "Sen meleksin. Kabuslarımı süsleyen, karanlığıma ışık olan meleksin. Kendini o kefene koyma artık."
Mümkünü varmış gibi biraz daha yaklaştı bana. Ela gözleri dudaklarıma kaymıştı. Hayran kaldığım gözleri dudaklarıma fazla ilgi duyunca gözlerini kapattı, derin bir şekilde adem elması oynadı.
Gözlerini bir süre sonra açtı. Benim yeşillerime deyindi. "Benim canımı daha fazla yakmak istemezsin, değil mi?"
Dilim lal olmuş durumdaydı.
Onaylar şekilde başımı salladım.
"O zaman daha fazla gözyaşı dökme ve kendini o kefenlere koyup durma. Benim canım sensin."
Kalbim gümbür gümbür atıyordu. Artık emindim duygularımdan. Belki de çok geç olmuştu ama emindim artık.
Gözlerimiz birbirine kör düğüm gibi bağlı iken hiç kaçırmadık gözlerimizi.
Derin nefes verdi dudaklarımın üzerine doğru. "Aklımı başımdan alıyorsun, Lavin. Akla zarar kalbe yararsın."
"Aybars," diye kısık sesim ile mırıldandım. Yutkundum. "Yapma."
"Bir şey yapmıyorum ki," dedi. Dikkatle bakıyordu bana. "Doğruları söylemek yanlış bir şey mi?"
Gözlerimi kaçırmak istedim ama yapamadım. Çekiyordu beni kendisine. Yanlış mı doğru mu bilmezdim ama çok ta tındı. Kurallar çiğnenmek için vardı, değil mi?
Onun elalarını bakarken ağır ağır yutkundum. Bir şey diyemedim.
"Lavin," dedi o naif kısık sesi ile. Melodi gibi gelmişti bana. O kadar hoştu.
"Efendim," dedim titreyen sesim ile. Sesim heyecandan titriyordu.
"Dayanamıyorum," dedi gözleri bir dudaklarıma bir benim yeşillerime kayarken.
"Neye dayanamıyorsun?"
"Aradaki mesafeye," dedi. Ben bir şey demezken tekrardan adım ile seslendi.
"Lavin."
"Efendim," dedim anında. Sesim hâlâ heyacandan titriyordu.
"Özür dilerim."
Anlamadım neden özür dilediğini.
"Ne için?"
"Bunun için," dedi ve asla beklemediğim davranışta bulundu.
Sırtım bir güçle kapıya dayandı, Aybars ile kapıda sıkışıp kalmıştım, gözlerim kapanmıştı.
Onun dudakları açlıkla benim dudaklarım ile buluşmuştu.
.
Selamssss
Hemen arkasından bir bölüm daha geliyor.
Diğer bölümde görüşmek üzereeee.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 36.86k Okunma |
2.98k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |