37. Bölüm

Başka Bir Evrende...

Elifnur
senfoniyazar

Bu bölümü yazarken fazla duygusallaştım.

Cenk'im...

Son kez Lavin. Sizler için başka bir evrende nasıl olurlardı bölümü.

İyi okumalar....

.

 

Hayat zorluklarla sınırlıydı. Hepimiz birer sınavdan geçmiştik.

Yarı acı ile yarı mutluluk ile.

Ben finale gelmiştim. Benim sonum burada bitiyordu.

Güzel başlangıç yapmadım belki ailemle. Hatta berbat bir giriş yapmıştım ama bu da sınavın biriydi işte.

Katlanmak ve sınavı geçmek zorundaydın. Her sınavda olduğu gibi.

Ve ben sınavımı geçmiştim. Başarılı bir şekilde.

Mutlu sona gelmiştim.

Elimi, ağzıma gelmiş karnıma koydum. Okşadım, sevdim.

Bebeklerim içindelerdi. İkizlerim.

Evlenmiştim. Evet, evlendim. O sancılı günler sonrasında hayatımın aşkını, ruh eşini bulmuştum. Evlendim, yuvamızı kurduk.

Ben artık Lavin Sezin değildim.

Lavin Ardınç'tım ben. Aybars Ardınç'ın karısı, çocuklarının annesi.

Huzurluydum, mutluydum, ailem vardı, sevdiğim adam yanımdaydı...

Başka ne isteyebilirdim ki?

Yataktan kalmak için bir oyana bir buyana döndüm. Biri karşıdan beni görse, egzersiz yaptığımı falan sanar ama ben ayağa kalkmaya çalışıyordum.

Belimi tam kaldırıyorum, yatağa geri boyluyorum.

Kafamı yastığa atarken ofladım. Hamileliğin hatta ikizlere hamile olmanın en zor yanı buydu. İki tane can taşıdığım için karnım davul gibiydi.

8.5aylıktı bebeğim. Doğmasına çok az zaman kalmıştı ve bu, beni bir yandan sevindirse de bir yandan da endişendiriyordu.

Seviniyordum çünkü bebeklerim artık bizimle beraber olacaktı. Endişeleniyordum çünkü kötü anne olmaktan korkuyordum.

Aybars ile evleneli iki sene olmuştu. İlk yıllar çocuk istememiştim. Evliliğin tadını çıkarmak istemiştim. Aybars ise beni anlayış ile karşılamıştı ama şimdi ki durum da beni bir daha hamile kalmamak için yemin ettirecekti.

Kalkmaya devam ederken pes edip yine kafamı yastığa attım. Ağlamaklı sesler çıkardım. İki tane evlat taşımak zordu. Hormonlarım tepe yapmıştı.

En ufak bir şeyde ağlıyordum. Aybars'a kızıyor ve onu hep Kaya abime şikayet ediyordum.

Kaya abim üzerime fazlasıyla titriyordu.

Yanımda uykusundan uyanan kocam uyku sersemliği ile hemen bana baktı. Ağladığımı görünce endişelenip baş ucuma geldi. Elleri ile gözyaşlarımı sildi. "Güzelim, ne oldu? Korkutuyorsun beni. Canın mı acıyor? Ne oldu? Susma?"

Burnumu çekerken, "Kalkamadım," dedim. Gözlerim ile davul gibi şiş karnımı gösterdim. "Davul gibi olduğum için kalkamıyorum. Çok mu çirkinim ben!"

Aybars derin bir nefes verdi. Bu bıkkınlık gibi bir nefes verişi değildi. Rahatladığına kanıtlayan bir nefes verişiydi.

Kolları ile belime destek olup kaldırdı beni. Ben yatakta otururken o arkama geçti ve kollarını sardı bana. Elleri karnıma gelmiş ve şefkatle okşuyordu.

İkizler ise babalarının varlığını hissederek tekme attılar. Gülümsedim.

Karşımda ayna vardı. Birbirimizi aynadan izleyebiliyorduk.

Saçıma şefkatle öpücük bırakırken ikizlerini sevmeye bırakmıyordu. "Sen benim cennetimsin," dedi. "Cennet nasıl çirkin olur?"

Omuzlarımı banane dercesine indirip kaldırdım. "Çirkinim işte."

"Güzelim," dedi ve kollarını daha sıkı sardı. Kafasını boynuma koyup ilk önce bir buse bıraktı ardından içini çekti. "Lavanta kokulum," dedi. "Bebeklerimin annesi."

Kafasını kaldırdı ve omzuma koydu. Aynadan ben ona o da bana bakıyordu. "Karanlığımdaki tek yolum, ışığımsın sen. Sen olmazsan ben bir hiçim. Senin çirkin dediğin surat için ölmeye hazırım ben. Cennetsin sen. Cennetten düşen bir meleksin. Işığımsın. Aydınlığımsın. O güzel yüzüne her gün bakarak yeniden aşık oluyorum sana. Her gün mis gibi yüzünü seyrederek güne başlıyorum ben."

Derin nefes aldı. "Benim cennetim, benim aydınlığım, meleğim nasıl çirkin olur. Senin güzelliğine binbir kelimeler söylesem yine az kalır."

Kocam diye demiyordum ama çok romantikti.

Boşuna bakmayın, tapusu bende!diye bağırdı içimdeki ses.

O benim kocamdı!

Neyse.

Gözlerim yine akmıştı. Kocamın cazibesine dayanamadım. Ne yapayım.

Aybars gülerek yine saçıma bir buse bıraktı. Neden ağladığımı anlamıştı. Her romantik konuştuğunda ağlardım.

İkizler duygusal olacak galiba.

Aybars arkamdan çekilerek yataktan kalktı ve önüme geçip ellerimi tuttu.

"Şimdi hazırlanma vakti, karıcığım. Kaya'nın nişanı var, malum."

Kaya abim nişanlanıyordu bu akşam. Onun için hazırlık yapacaktık.

Kafam ile onaylayıp yataktan kalktım. Beraber giyinme odasına gittik. Hamilelik elbiselerimden birini çıkartıp, bana giydirdi Aybars.

Kocam daha sonra karşımda üstünü değiştitmeye başladı. Karın ve adonis kasını görünce bende kayışlar koptu.

Yutkunarak kocama baktım. En cilveli tipimi kuşanıp masum masum baktım kocama.

Kocam ise o sırada üzerini değiştirmişti. Giydiği t-shirtin uçlarınu düzelttiği için beni görmedi.

En sın kafasını kaldırıp bana bakınca afalladı.

Ne olduğunu biliyordu.

Adem elması oynadı. Cıkladı. "Olmaz, güzelim. Yapma."

Cilveli bakışlarımı asla çekmez iken yanına sırnaştım. Elimin biri t-shirtün altında olan karın kaslarının üzerine gitti. Oraya yavaşça dokunmaya başladım.

Kafamı kaldırıp ona baktım. 1.87 boyu vardı adamın mübarek. Hep alttan bakıyordum ona.

Alttan bakarken dudak büzdüm. "Seni istiyorum."

Hamileliğin en kötü hormonun diğeri. Kocama hep aç kalmak.

Kocam hep geri basıyordu. Kızlarına yapamazmış bunu. Sözde içeride görüyorlarmış bizi!

Kocam bana yalvaran gözler ile bakmaya başladı. "Yapma, yavrum. Kızlarım görür, ayıp valla."

Cilveli atan bakışlarım ve gülen yüzüm anında soldu. "Ya Allah aşkına, nasıl görecekler bizi ya. Yaptığın saçmalığa bakarmısın? Açım ben sana, aç! 7 aydır açım ya."

Bir keresinde açlığımızı gidermiştik. Ama benim takıntılı, salak sevgilim geri bastı anında. Bir seferlik dedi ve beni aç bıraktı.

Aybars anında kaşlarını çattı. "Onlar bizi duyuyor ve hissediyor,"dedi ve aşağıya inip ilk önce kendi özel bölgesine baktı. Ardından ise karnıma. " Ayrıca-"dedi ki eli ile ağzını kapattı. "Tövbe, tövbe."

Yemin ederim gerizekalı bu çocuk!

Onun dediklerine göz devirdim. "Abartma," diye homurdandım.

"Abartma yok, bebeğim, " dedi tüm ciddiyeti ile. "Olmaz. Yapamam ben bunu kızlarıma."

Dedikten sonra kollarını sıkı sıkı karnıma sardı. Kafasını omzuma koydu. Boynumu öpüp, "Sen bir kızlarımızı doğur, 7 ayın acısını acıta acıta çıkaracağım. Merak etme. "

Kollarından sıyrılıp ona orta parmağımı gösterdim. "Nah," dedim. "İzin veriyor muyum bak."

Onu hemen arkamda bırakıp odadan çıktım. O sırada öküz sesi ile tabii ki de kendisini bana duyurdu.

"Sen benim karımsın! Olmaz öyle şey!"

Banane.

Sakince aşağıya indim. Kollarımı göğsümde bağlayıp onu bekledim. Onu görünce ise göz devirdim.

Yanıma gelir gelmez elini belime sardı ve tüm ciddiyeti ile bana baktı. "İzin vermezmisin yoksa? Sen ciddimisin!"

"Evet," diye çemkirdim. "Yok sana izin falan. Git başka kapılara."

Aybars bana hayretle bakarken, "Hangi kapılara?"diye sordu.

" Ne bileyim ben!"

Onun kıskaçlı ellerinden kurtuldum ve kapıya gittim. Tam açıcaktım ki dediği aklıma geldi. Anında ona dönüp sinirle bağırdım. "Sen bir de kapıları mı sordun!"

Aybars ağzı şaşkın bana bakıyordu. "Hangi kapıları sordum ben?" diye safça sordu.

"Mutfak kapısını sordun" dedim alayla ve anında ciddileştim. "Kızların kapısı! Hangi kapıdan bahsedeceğim, salak!"

Aybars anında ellerini teslim oldum dercesine kaldırdı. "Vallahi ben öyle bir şey demedim."

"Dedin!"diye çemkirdim yine. " Ben sana başka kapılara git dediğimde sen de hangi kapılara diye sordun. Kafanı kopartırım senin!"

Aybars anında endişeli hâl alıp yine ellerini belime sardı. Yüzüme eğilip, "Vallahi anlamadığım için sordum. Ben güzelimden başka kızlara bakar mıyım hiç?"

"Sorma o zaman!" diyip saç savurdum ve evden çıktım. Arabanın önüne gelince arabaya bindim.

Hormonlar. Size ne kadar sövsem az!

Aybars suçlulukla arabaya binince bans baktı.

"Ne?" dedim ters ters.

Aklına bir şey gelmiş gibi anında sırıttı.

Kaşlarımı çattım. "Niye gevşek gevşek sırıtıyorsun sen!"

"Sakin değilsin değil mi?"

"Hee," dedim uzatarak.

"Tamam," dedi ve pat diye daha ne olduğunu anlamadan eğilip, dudaklarıma yapıştı. Bir elini enseme koymuş, kafamı geri çekmeme izin vermiyordu.

Hayvan herif! Ona aç olduğumu biliyordu ve bile bile böyle yapıp beni sakinleştiriyordu.

Peki ben ne oldum? Tabii ki de anında buzlarımı erittim.

Kocama küsmüşüm ben? Yoo, öyle bir şey hatırlamıyorum ben. Ayrıca kocaya küs kalınmaz. No, no, no.

Bende ona karşılık vermeye başladım. Dudaklarımız sanki iki aşığın kavuşması gibiydi.

Alt dudağıma hakim olan Aybars, son kez bir öpücük bıraktı ve alınlarımızı birleşti. Hafif alnı ile alnımı vurdu.

"Ölüyorum kız sana. Vallahi ölüyorum."

Kocamın yanağını öpüp yine o hareketimi yaptım. Saçımı savurup egomu yükselttim. "Güzele herkes ölür."

"Hayır." dedi. "Herkes güzele ölür ben ise cennet güzeline."

Yaaağ. Şapşik.

Uzaktan ona öpücük attım. O da gülerek kafasını sağa sola salladı ve arabayı çalıştırdı.

İlk önce bir lokantaya gitmiştik. Sabah kahvaltı yapmadığımız için ilk kahvaltı yaptık.

Ben yine dünyaları yedim.

Hayır, ben değil kızlarım yedi.

Oradan çıktıktan sonra ise Sezin malikanesine gittik.

Eve geldiğimizde içeriye anında girdik. Salona adım attığımda beni Cenk abim karşıladı.

Anında kollarını bana sardı. Saçıma bir öpücük bırakıp kokumu içine çekti. "Abisinin güzeli. Hoş geldin."

Abimin çenesine bende öperken, "Hoşbulduk, abim." dedim.

Cenk abim benden ayrılıp, yere doğru eğildi, karnıma da bir buse bıraktı. "Sizlerde hoşgeldiniz, güzellerim."

Elini karnıma koyarken ikizler tekme atmıştı. Cenk abim gülümseyerek, "Kurban olurum sizlere," dedi karnıma büyülenmiş bir şekilde bakarken.

Eğildiği yerden kalktı ve beni kolları arasına aldı. Salondaki koltuğa oturunca kollarını benden asla ayırmamıştı. "Seni yormuyorlar, değil mi?"

Olumsuz anlamda kafamı salladım. "Hayır."

"Güzel."

Cenk abim evde sap kalmıştı. Kendisine doğru düzgün birini bulamamıştı.

O sırada kadroya Karan girdi. Beni görünce saçıma bir buse bırakıp, "Hoşgeldin, güzelim."dedi. Bir derdi var gibiydi. Keyifsizdi.

Kaşlarım çatılırken, " Ne oldu abi sana? Durgunsun."

Cenk abim bir anda alayla güldü. "Ne olacak. Kızın biri vardı. Neydi adı," dedi ve biraz duraksadı. Anında aklına gelmiş gibi. "Heh, hatırladım. Senin şu-" demişti ki Karan susturdu. "Sus abi!"

Cenk omuz silkeledi ve sustu.

Aklıma gelen ile hem heyecanla güldüm. Hem de şaşırdım. "Oha!"

Şaşkınlığı atarak, "Ay, sen merak etme. Kız kardeşin ne zamana duruyor sanki." Göz kırptım. "Yaptım say."

"Allah razı olsun," dedi burun kıvırırken.

Göte bak! Yardım ediyoruz ona.

Bende ona burun kıvırdım.

Öyle ki vakit baya geçmişti, akşam olmuştu. Ben üzerime kırmızı, göğüs dekoltesi taşlarla olan, sırt ve hafif yırtmaçlı bir uzun elbise giyinmiştim. Aybars hamile olduğunu için özel diktirmişti.

Altıma ise simli bir topuklu ayakkabı.

Saçlarımı at kuyruğu yapmış yüzüme de hafif makyaj yaptırmıştım.

Nişan için yüzük tepsisini ben tutacaktım.

Aybars odaya geldiğinde beni görür görmez ıslık çalmıştı. Yanıma geldi ve dudağıma kısa bir öpücük bıraktı. Ellerini karnıma sararak, "Ne bu güzellik, Lavin hanım."

Bende ona gülümseyerek, "Her zaman ki hâlim canım."

Aybars yine dudağıma bir buse bıraktı ve elini belime atarak odadan çıkardı.

Aşağıya indiğimizde herkes vardı. Leyla yengem ışıl ışıl olmuştu.

Arda abim beni görür görmez uzaktan öpücük atıp eli ile fıstık gibi olmuşsun der gibi hareket yaptı. Bende ona öpücük atıp saçımı savurdum.

Ego tavan.

Tam içeriye girecek iken Aram abim belirdi. Yanıma gelip beni çekiştirmeye başladı. Aybars ise Cenk ile konuşuyordu.

Beni mutfağa çektiğinde çatık kaşlarım ile ona baktım. "Ne oldu?"

"Şey," dedi. "Benim sana bir şey söylemem gerek."

"Söyle."

"Ben aşık oldum. "

"Ne?" diye kısık sesim ile bağırdım. "Aşık mı oldun? Kime? "

Aram abim derin nefes alarak kendisine gelmeye çalışıyordu. Bana yutkunarak baktı. "Leyla yengemin kız kardeşine."

"Oha!"

Herkesi beklerdim ama Leyla yengemin kardeşi Senem'i beklemezdim.

"Ya abim bana kızarsa? Ya yengem istemezse? Ne yaparım ben?"

Aram'ın ellerini tuttum. "Sakin ol. Abim sana hiç bir şey diyemez. Hakkı yok. Yengemin ise isteyip istemeyeceğine bağlı olan bir şey değil bu. Kızın senden haberi yok, değil mi?"

Aram abim çaresizce başını olumsuz anlamda salladı. "Hayır, yok."

" O zaman kızla vakit geçir. Bir şeyler yapmaya bak. Bir nevi flört etmeye çalış işte."

"Ya beceremezsem?"

Destek olmak istercesine gülümsedim. "Yaparsın. Güveniyorum ben sana."

"Çok mu kötü bir şey yaptım?"

Anında kaşlarımı çattım. "Saçmalama, abi. Aşk kötü bir şey değil ki. Aşk en güzel duygu. Senin kalbin kime seveceğini önceden bilmez. Her şey aniden gelişir. Kötü bir şey yapmadın, aksine aşık olmak çok güzel."

Aram abim beni kendine çekip sarıldı. Ardından ise yanağıma bir buse bıraktı. "İyi ki varsın kız."

"Sende iyi ki varsın, maymun."

O sırada sırıtarak Mert girdi. Aram abisine bakarak göz kırptı. "Söyleyim mi Senem'e?"

Abisini tehdit ediyordu!

Aram anında kaşlarını kaldırdı. "Sakın!" dedi. "Gebertirim seni!"

Mert avucunu açıp kapattı. "Arabanın anahtarı lütfen."

"Sikerim seni ha!" demişti ki anında kestim. "Şşş!" dedim. Ellerimi karnıma sararak, "Çocuklarım duyuyor. Ayıp. Dayısı, örnek ol biraz!"

Aram derin bir nefes alarak sinirli bir gülüş attı. "Severim seni! Ne anahtarı."

Mert abisinin sinirini umursamazken "Manitayı gezdireceğim biraz." dedi. Arabam yok lan!" Sesi diğer öncesine göre ağlamaklı çıkmıştı.

Evet, bir manitası vardı. Ada.

Bir yıldır sevgiliydiler.

"Yok araba!" dedi Aram.

"Sanem'e, abim sana aşık olmuş derim."

"1 saat."

"Anasının nikahı," dedi ve başını olumsuz anlamda salladı. "Olmaz."

Aram sinirle homurdanırken sert nefes aldı. "2 saat."

"Hayır."

"2.50 saat."

"Senem'e söylemeye gidiyorum."

"Sikik herif! İstediğin kadar lan!"

"Aram!" dedim ona çatık kaşlarım ile bakarken. "Küfür yok."

Aram karnıma bakarak derin nefes alıp verdi ve Mert'in bir anda üzerine saldırdı. Mert anında kaçarken Aram ise onu kovalamaya başladı. "Yeğenlerimin yanında sövdürmenin hesabını ver çabuk lan!"

Kafamı sağa sola sallayarak güldüm. Zaman geçse de,acılar yaşasak ta insanlar değişmiyordu.

Nişan zamanı geldiğinde Senem tepsiyi bana verdi.

Heyecanla alıp ayakta beklemeye başladım.

Fazlasıyla heyecanlıydım. Abim evleniyordu artık.

Normalde benden önce evlenecekti ama Leyla yengemin sorunlu bir akrabası çıktı ortaya. İlk nişan organizasyonda ortalığı ayağa kaldırmıştı. Her bir organizasyona engel oluyordu.

Derdi ise paraydı. Parayı alınca bir daha karşılaşmadı bizimle.

Yengemin maalesef ailesinden hiç kimse yoktu. Bu yüzden kız tarafı boştu. Sadece Senem ve kendisi vardı.

Bir yandan kendisinde yara oluyordu bu. Hissediyordum ama çaktırmıyor ve umursamıyordu.

Güçlü kalıyordu.

Derin bir nefes alarak konuşma yapan babamı dinlemeye başladım. "Sizleri çok seviyorum, evlatlarım. Allah bana bir tane kız evlat nasip ederken artık ikinci bir evlada da sahip oldum. Oğlumun gelini, benim kızım. Allah mutluluğunuzu daim etsin. Yuva kurmak zordur, ama eminim ki bunun altından çok güzel başa çıkacaksın."

Sonra bana baktı. Tepsi ile onların yanına gittim. Kaya abim yüzüğün diğerini alıp yengemin parmağına geçirdi. Aynısını da yengem abime yaptı.

Babam, "Bismillahirrahmanirrahim," diyerek kurdeleyi elinde tuttu ve kesti. "Hayırlı uğurlu olsun. Mutluluğunuz hep daim olsun, evlatlarım."

Tepsiyi geri yerine koymak için hareketlendim ki bir şey oldu. Karnıma hafif ağrı girdi. Normal ağrılardan olduğunu düşünerek umursamadım.

Bu sefer tepsi elimden kayıp düştü. Bakışlar anında bana dönerken evin içini benim koca çığlığım yankılandı.

Karnımda çok pis sancı vardı.

Ben ellerimi karnıma koyup acı ile bağırır iken Aybars anında yanıma geldi. Bir eli belimde iken diğeri ile yüzümü kaldırdı. Endişeli ses tonu ile, "Ne oldu?" diye sordu.

"Bilmiyorum," dedim ve o sırada bir şiddetli sancı daha koptu. "Ahh!"

"Tamam, tamam, sakin ol, " dedi ve beni kucaklayacak iken ortaya bomba düştü.

Suyum gelmişti.

Aşağıya baktığımda suyun geldiğini anladım. Anında hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Habersiz yakalanmıştık.

"Lan!" diye Mert'in bağırtısı geldi kulağıma. "Bu yaşında altına mı işedin!"

Öfkeli bir şekilde Mert'e dönerken, "Ne işemesi, salak!"diye bağırdım. " Bebekler geliyor!"

O sırada Aybars'a baktım. Şaşkın şaşkın bana bakıyordu. Acı dolmuş gözlerim ile yalvarır gibi, "Doğum başladı, Aybars!" diye bağırdım. Kendisine gelmesi için sesin resmen yalvarır gibi çıkmıştı.

O sırada bir şiddetli sancı daha koptu. Ben daha fazla iki büklüm oldum. "Ahh!"

Sanki tüm kemiklerim aynı anda kırılıyormuş gibi bir acı vardı ama ben acıyı umursamadım..

Bebeklerim...

Ya onlara bir şey olursa.

Aybars kendisine gelerek beni kucağına aldı. Alnıma öpücük bırakırken, "Sakin ol, hiç bir şey olmayacak size. Yemin ederim ki olmayacak."

Ben acı ile ağlarken bir yandan da çığlık atıyordum. Aybars ilk öncelikle arka koltuğa beni bindirdi. Ardından ise kapıyı kapatıp diğer koltuğa geçti. Kapıya yaslanırken beni kucağına çekmişti.

Başım gövdesinde koltuklarda uzanır haldeydim. Sürücü koltuğuna ise Kaya abim geçmişti. Bana acı ile bakıp ardından hemen arabayı çalıştırdı.

Aybars ellerimi tutarken yine saplanan acı ile çığlık attım ve kafamı arkaya atıp Aybars'ın gövdesine yaslandım.

Canım çok yanıyordu.

Derin nefes alıp verirken bir yandan da ağlıyordum. Alnıma su dökmüş gibi terler akıyordu.

Aybars saçıma bir buse bıraktı. "Dayan, güzelim. Dayan."

Acı ile çığlık atarken, "Dayanamıyorum!" diye bağırdım.

Acı derecesi oldukça fazlaydı.

Çenem ıpıslak olmuştu. Karnımdaki sancı daha büyüktü.

Aybars ellerini karnıma koyup okşamaya başladı. O da şuan fazlasıyla korkuyor ve endişeleniyordu.

Bir bıçak daha saplandı karnıma. Güçlü bir çığlık attım. "Kocam," dedim hıçkıra hıçkıra ağlarken. "Eğer bana bir şey olursa-"

"Kes sesini!" diye bağırdı çok gür. "Olmayacak! Size hiç bir şey olmayacak! Sakın konuşma benimle böyle bir şey! "

Böyle konuşmama asla tahammül edemezdi. Sinirlenirdi. Kaybetmek korkusu sinirlendiriyordu onu.

"Bebeklerimize sahip çık!" diye bağırdım. "Yemin ederim canım çok yanıyor! Dayanamıyorum!"

Aybars dudağıma bir buse bıraktı. Ela gözleri yeşillerimin içine çekerken, "Olmayacak. Sana söz, olmayacak. Kocalar sözünü tutar değil mi? Tutar. Sana yemin ederim ki, bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Kızlarımızı kucağımıza alıp güle güle hastaneden çıkacağız. Anlaştık mı?"

Ağlamaya devam ederken, "Çıkacağız, değil mi?"

Aybars hafif gülerek, "Çıkacağız. Sen?ben ve kızlarımız. O hastaneden gülerek 4 kişi çıkacağız. "

Acıya o kadar odaklanmıştım ki ne ara hastaneye geldik, ne ara doğum servisine girdik bilmiyorum. Bana mavi bir hastane kıyafeti giydirirken Aybars'a ise koruyucu kıyafet giydirmişlerdi.

Doktor bacak aramda iken bana baktı. "Şimdi senden ıkınmını, isteyeceğim. Derin nefes al ver, tamam mı?"

Derin nefes alıp vermeye başladım. Acı devasaydı. Kasıklarım ve belim acıdan paramparça hissediyordum.

Kemiklerim kırılıyordu sanki.

"Şimdi," dediği an Aybars'ın eline sıkıca tutundum. Bir elim onun elindeydi. Diğeri ise boşlukta. Aybars ise bir eli ile ellerime destek oluyor bir yandan da saçlarımı okşuyordu.

Büyük bir sesle ıkındım. Kan ter içinde kalmıştım.

"Biraz daha! " dedi. Bende daha güçlü ıkındım.

Kafam geriye düşmüştü. Yapamıyordum. Olmuyordu. Aybars alnıma bir buse bıraktı. "Az daha dayan. Az daha."

Ondan güç alarak bir daha ıkındım. Ikınırken ağzımdan güçlü bir çığlık kaçmıştı. Canım çok yanıyordu. Öyle böyle bir ağrı değildi.

O sırada bir ferahlama hissettim. Rahatlamış gibi.

Servisin içine ise bebek ağlama sesi duyuldu.

Aybars bebeğimize bakarken bir göz yaşı dökmüştü.

Bende bakarken ağlamaya devam ediyordum ki bir daha acı girdi. Kafam anında geriye düştü.

"Lavin! Az önce ki gayretini bir daha istiyorum. Lütfen! Ikın!"

Ikındım. Bedenim patlarmışçısına ıkındım.

Kafam yine geriye giderken derin nefes alıp verdim. Bayılmamaya çalışıyordum.

Aybars yine bir buse bırakırken alnıma, "Lavanta kokulum, cennetim, evim, varım," dedi tane tane. "Güzelim, hayatım, aşkım. Biraz daha dayan. Yalvarırım sana biraz daha dayan."

Dayandım. Ondan destek aldım ve dayandım. Ama bu sondu. Bundan daha fazlasını yapamazdım.

Bir güçlü ıkınma daha çıkarken benden bu sefer kasıklarımda boşluk hissettim. Rahatladım.

Yine bir bebek sesi duyuldu. Kafam geride kendimi sakinleştirmeye çalışırken kollarıma iki bebek bırakıldı.

Yeni doğmasına rağmen minnak minnaktı elleri ikisinin. İkisinin gözlerinin içine baktığımda birinde hafif elalık birinde ise yeşillik vardı ama asla emin olamazdım. Renkleri değişiyordu.

Aybars'a baktığımda ışıldayan gözleri ile bebeklerimize bakıyordu. Dudakları titriyor, ağlayacaktı.

O sırada göz göze geldik. İkimizde ağlamaya başladık. Aybars bir bebeğimizi kucağına aldı. Kolları titriyordu ama sıkı sıkı tutuyordu bebeğimizi.

Bana döndü. "Seni çok seviyorum, evim," dedi. "Sizi çok seviyorum."

Alnıma bir buse bıraktı. Yanıma çöktü. Kucağındaki bebeğine bakarken ikimizin aynı anda göz yaşı dökülmüştü.

Aybars kucağındaki bebeğimize bakarken, "Rüya," diye fısıldadı.

Rüya.
Rüya Ardınç.

Hoşgeldin hayatımıza anneciğim...

Bakışlarımı onlardan çekip kucağımdaki diğer bebeğime baktım. "Liya,"diye fısıldadım.

Liya.
Liya Ardınç.

Hoşgeldin hayatıma anneciğim...

Biz birer anne ve birer baba olmuştuk. Artık bebeklerim için çabalama, onlar için hayata tutunma zamanıydı.

Geçmişte neler yaşadıysak bitmişti. Hepsi geride kalmıştı.

Defne Sezin...
Gör oradan. Anneanne oldun. Kızın anne oldu.

Hayatımızda bir kayıp yaşamıştık ama diğer zamanlar ise oldukça güzel şeyler kazanmıştık.

Aybars'a baktığımda, "Seni karşıma çıkaran Allah'ıma bin bir kere şükür ediyorum. İyi ki girdin hayatıma sevgilim."

"İyi ki sen, siz," dedim bende ona karşılık.

İyi ki sen sevgilim...

İyi ki sen Rüya kızım...

İyi ki sen Liya kızım...

.

Söyleyin bakalım.

Özel bölümüz nasıldı?

Sevdiniz mi?

İyi ki sizler gibi can cağız okuyucularım vardı.

Teşekkür ederim.

Diğer KBİ kitabımda görüşmek üzereeeee.

Bölüm : 15.02.2025 21:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...