
Son kez Lavin diyoruz...
Onlara özel başka bir evren bölümü gelecek.
Ve şunu da söyleyim. İyi ki sizler. Sizlerle güzel bir kitapta yol katetmek güzeldi.
Diğer yayınlanacak olduğum Acı ailem kurgusunda görüşmek üzere.
iyi okumalar!
.
.
Canım acıyordu. Hem de çok canım yanıyordu. Cenk abim bir türlü uyunmıyor iken çektiğim acılar tarafsizdi. Anlatamıyordum.
Bağırsam sesim çıkmaz, ağlasam derdime çare olmaz. Boğuluyordum. Hem de çok.
Cama kafamı yaslarken Cenk abim artık uyansın diye dua ediyordum. Çaresizlik tüm iliklerime işlemiş, ızdırap veriyordu bana.
Tek bir kişi için pişman olmuştum. Cenk abim için. Hastalığı olan abim için. Aram ve Defne hanım için asla ama asla pişman değildim. Onlar hak etmişti ya ama Cenk abim...
Göğsüm bir anda sıkışmaya başlayınca, "Allah'ım," diye çaresizce fısıldadım. "Allah'ım. Yaşasın lütfen. Aram'ın bana yaptığını ben de Cenk abime yapmış olmayım. N'olur."
Adım sesleri duymaya başladığım an Kaya abim ve tekerlekli sandalyede oturan Defne hanımı gördüm. Gözü yaşlıydı. Beni görünce gözleri daha da doldu. Benim hakkımda pişman mı, değil mi bilmiyorum bile...
Pişman olsa ne olur ki? Ne yazar ki?
Kaya abim Defne hanımı yanımıza getirdiği an kollarını bana dolayıp, sarıldı. Hem de sımsıkı. "Daha fazla harap etme kendini." dedi. "Uyanacak."
"İçimde bir daraltı var abi." Vardı. Hem de çok büyüktü. Bana nefes aldırmıyordu. "Bir şey olacak diye ödüm kopuyor."
"Olmayacak..." Bu ses Kaya abimden değil Defne hanımdan gelmişti. "Olmayacak. Sapa sağlam çıkacak oğlum. Ve," derken bakışlarını bana kaydı. "Ailemiz toparlanacak. Hep beraber."
"Biz diye bir şey kaldık mı?" Hastanede olmamız umurumda değildi. İçim zaten doluydu. Onun biz diye bahsetmesi ile patlamıştım. "Biz diye bir şey var mı, Defne hanım? Siz beni görmezden gelirken biz diye bir şey olabilir mi zannediyorsunuz?"
"Haklısın..." diye fısıldadı. "Haklı olmam hiç bir şeyi değiştirmiyor ama!" Derin nefes aldım. "Abim içeride ölümle savaş veriyor. Sen desen sakat kaldın. Aram'ın yüzüne dahil bakmak bile istemiyorum! Ne oldu şimdi! Ne!"
"Sakin ol..." derken Kaya abim beni daha sıkı sardı. "Sakin ol."
"Olamıyorum!" Öfkeliydim. Hem de çok. "Olamıyorum! Kahretsin ki olamıyorum! Bizi bitiren sizsiniz! Siz! Ne Ardahan ne de Buğlem! Siz bana inanmayarak ve ölüme iterek siz bitirdiniz!"
"Biz..." derken sesi fısıltıtan ibaretti. "Biz bitirdik."
"Suçunuzu kabul etmeniz ne hoş!" derken artık iyice nefes alamamaya başladım. Nefesim tükeniyordu.
"Lavin!" Kaya abimin sesi endişeli çıkıyordu. "Lavin!"
O sırada ise koridorda koşa koşa gelen Aybars göz hizama geldi. Benim o halimi görünce hızla yanıma geldi, Kaya'nın kollarından çekip alırken bağrına bastı. "Ne oluyor burada!"
"Biz bitirdik..." diye yeniden tekrarladı Defne hanım. "Biz..."
"Sus, anne," Dedi bu sefer de Kaya abim. "Yalvarırım sus."
"Biz bitirdik..."
"Sus artık sus!" Çıldırma noktasına gelmiştim. Ölüyordum. Ciddi manada ölüyordum. "Yalvarıyorum artık sus!"
Çığlık ata ata ağlıyordum. "Sus artık. Ölüyorum ya ölüyorum! Öldürüyorsun beni, bizi! Şimdi senden ilk defa annelik yapmanı istiyorum! Sus!"
Sanki bütün çığlıklarımı abim duymuş gibi ölümün kıyısına geldi. Odadaki cihazlardan ses gelmeye başladı.
Monitörde tek çizgi belirledi.
Ölümü belli eden, ölümün habercesini gösteren tek çizgi.
Cenk abimin kalbi durdu, ben çığlık atmaya devam ettim.
"Hayır," diye güçsüzce fısıldadım. Cama koşup vurmaya başladım. O sırada Aybars anında odaya koştu. "Yapma! Abi yapma!" Boğazım yırtılırcasına çığlık atıyordum.
Yaşasın...
Lütfen yaşasın...
Aybars, elindeki cihazı bir kez daha abimin göğsüne vurdu. Abim bir kez daha havaya kalkıp geri yerine düştü
Ama abimden hâlâ sonuç yoktu.
"Yapma!" diye son kez çığlık attım. "Yapma abi! Yapma!"
Aybars durmadan elindeki cihazı vurmaya devam etti. Abimin doktorluğunu o üstlenmişti. O yüzden rahat şekilde girebilmişti.
"200 jul!" diye bağırdı. Hemşire hazırladı, bir kez daha vurdu Aybars.
"Yapma! Özür dilerim senden abi! Yapma!"
Olmadı.
Abim bana geri dönmedi.
Aybars dururken bana baktı. Bende camın önünde iken duramadım. Hemen koşup içeriye girdim. Can çekişircesine ağlarken, "Durma!" diye öfkeyle bağırdım. Öfkem kime bilmiyordum bile. "Durma Aybars! Devam et!"
Bana bakıp başını olumsuz anlamda salladı. "14:20. Hastanın ölüm saati."
14:20
Artık en nefret ettiğim rakamlar olmuştu.
14:20
Ben ölmüştüm.
14:20
Cenk abimle güzel abi ilişkim olmadan son nefesini verdi.
O öldü. Bizde öldük.
İlk başta demiştim. Bu olayda masum biri gidecek demiştim.
Cenk abim. Savaşta en savunmasız kişi olan.
Savaşa yenik düştü.
Son nefesini verdi.
Onunla beraber de biz de öldük...
.
.
Aram'ın ağzından;
Ölüm kelimesi...
Ne kadar acı bir şeydi...
İlk Lavin'in öldüğünü zannettiğim zaman hissetmiştim bu duyguyu. İçim pişmanlıkla dolmuştu. Yüreğim kana boyanmıştı.
Yaşadığını öğrendiğimiz zaman da nefes alabilmiştim tekrardan.
Şimdi ise yine ölüydüm. Nefes alamıyordum.
Gözlerim abimin tabutuna atılan toprağa kaydı. Herkes gözyaşları içinde toprak atıyordu ona.
Neden?
Biz sebep olduk çünkü.
Abim. Cenk Sezin. Öldü. Onunla beraber tüm Sezin ailesi de öldü.
Biz öldük. Biz bittik. Bizde aile diye bir şey kalmadı artık.
"Oğlum..." diye sesi güçsüz bir şekilde çıktı babamın. Belki de bu savaşın ortasında en büyük uğraş veren babamdı.
Hıçkırık sesi duydum bu sefer. Lavin'den geliyordu. Aybars ona sarılıyor iken can çekişir gibiydi. Gibi değildi. Gerçekten de can çekişiyordu.
Bu savaşta en büyük yara alan oydu.
En çok pişmanlığım onaydı.
"Abi..." diye güçsüzce fısıldarken yere kapaklandı. Bedenini daha fazla ayakta tutamadı. Onunla beraber de Aybars çökmüştü. Aybars'ın kollarında bitik, ölüktü.
O an yine gözümden bir yaş daha aktı.
Kafamı zar zor Lavin'den ayırdım. Bana elinde kürekle bakan Arda abim karşıladı. Elindeki küreği bana uzattı. "Al."
Başımı onaylamaz şekilde sallarken ellerimi arkamda sakladım. "Kirlenir," dedim kendimden bağımsız şekilde. "Abimin ölüsünü kirletirim."
Arda abim dediklerim yüzünden ağlamaya devam ederken yine uzattı. "Al," dedi. "Sadece al."
Arkama sakladığım ellerimi çıkardım. Çevirdim çevirdim çevirdim. Hâlâ aynıydı.
Kirli.
Kirli ve lanetli.
"Hayır," dedim yine. "Abimin mezarını kirletmek istemiyorum. Mezarında rahat olsun istiyorum."
"Yaptıkların şeyler yüzünden bunları düşünmüyordun ama." Bu ses Lavin'e aitti. Yanıma döndüm. Gözleri kan çanağına dönmüştü. Ağlamaktan beter, ölü gibiydi. "Bu işin sonucunda ölüm olacak dedim sana. Şimdi mi geldi aklına elinin kirliliği." Utançla başımı aşağıya eğdim.
Haklıydı. Demişti bize. Ölüm olacak, bizde pişman olacaktık.
Olmuştuk da.
"Cenk abim seni seviyordu." Bakışlarımı yeniden Lavin'e çektim. Dudakları bükülürken ağzından bir hıçkırık daha kaçtı. "Abim seni çok seviyordu." Ağlamanın arasından zar zor konuştu. "Ona bunu yapma şimdi. Son görevini yap."
Gözlerimi kapatıp akan gözyaşımla beraber titreyen ellerim küreği tuttu. Gözlerimi açtım, zar zor attığım adımlarla beraber mezarın başına geldim.
İçinde bir kefen. O kefenin içinde abim.
Artık yanımızda değil. Son nefesini verdi.
Küreği toprağa daldırıp üzerine atarken, "Özür dilerim abi." dedim. "Ellerim kirliydi. Affet."
Özür dilerim abi. Ölümüne en çok sebep ben oldum.
Lavin'e öyle davranmam aptallıktı. Buğlem'den vazgeçmeyip Lavin'e saldırmam aptallıktı. Yaşattığım her şey aptallıktı.
Geri dönüşü var mıydı? Hayır, hiç bir şeyin geri dönüşü yoktu.
Abim öldü. Ailemiz bir daha toparlanamayacak şekilde dağıldı.
Dayanamadı dizlerim. Dayanamadı bedenim. Dayanamadı ruhum. Kürek elimden düşüp giderken dizlerimin önüne çöktüm. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Canım çıkarcasına ağlamaya başladım.
Aptal kafam.
Aptal Aram.
Aptalım ben. Hem de büyük aptal.
O an ağzımdan büyük bir çığlık çıktı. Sustum, sustum, sustum... Artık patladım. Koca çığlığım ile mezarlık inlerken ben sadece yaptıklarıma ve yaptıklarımın neye maal olduğuna yandım.
Abim öldü. Hem de benim yüzümden.
Ailem öldü. Benim yüzümden.
Her şey bittiği zaman ise, bakışlarım tek bir yere takıldı: Abimin mezar taşına.
O isim oraya yazıldı. Hayatımız bitti. Ben pişmanlıktan kavrulur iken, cehennem ateşine düştüm. Yandım, kül oldum ama yine de can çekişerek yaşamaya devam ettim.
Bana verilen en büyük ceza da bu oldu.
Yaptıklarımın sonuçları yüzüme tokat gibi çarpıp canımı yakarken ölemedim bile. Hep baktım, hep acı çektim.
Lavin'in yüzüne baktıkça, ailemin yüzüne baktıkça kendime sövdüm. Gözümün önüne hep bugün geldi. Cenk abimin üzerine toprak atışım.
14:20 hayatımızdan bir canı alırken aslında onca kişiyi öldürmüştü. 14:20 artık lanetti, ölümdü.
Gözüm yine mezar taşına takıldı. O isim oraya yazıldı, pişmanlıklar için çok geç kalındı.
Cenk Sezin.
D.T: 09.07.1995
Ö.T: 23.04. 2025
.
.
Defne Sezin'in ağzından;
Bittik.
Biz bitirdik.
Hayatın durma noktasına gelmiştik artık. Hayata tutabilecek ne bir dalım vardı ne de bir yuvam.
Ben bitirmiştim.
Aram'a dur diyebilirdim. Yapma oğlum diyebilirdim. Ona yardım etmek yerine her şeyin güzelleşmesini sağlayabilirdim.
Anneydim ben. Babanın görevi kadar benim de vardı aileyi bir arada tutmayı.
Yapmalıydım. Ama yapmadım.
Niye? Buğlem etkisinde kaldığım içindi. Buğlem'den vazgeçmemek benim suçumdu. Kendi kızımı ölüme atmak benim suçumdu.
Oğlumun, ilk göz ağrımın ölmesi benim suçumdu.
Ben bu suçlarla daha fazla yaşayamazdım. Çocukarıma baktıkça nerelere sebep olduğum gözümün önüne geliyor, beni paramparça ediyordu.
Emre gibi bende bütün çocuklarıma sahip çıkabilirdim. O Buğlem'den kolay kolay vazgeçti. Nasıl vazgeçti, bende vazgeçebilirim demek yerine sevdalı olduğum adamı suçladım. Buğlem'i neden sildin? O da senin kızındı...
Lavin'de kızımdı. Kızımızdı. Ama ben olduramadım. Yapamadım.
Oğlum öldü. Cenk'im. Onu öldüren bendim.
Ailemi bitiren bendim.
Ben nasıl anneydim?
Kulaklarımda hâlâ kızımın, bunlara sebep sen oldun, lafları kulağımdan çıkmıyordu. Çıkamazdı.
Artık her şeyi bitirme zamanına gelmiştim
Elimdeki kalemi bırakırken masaya orada öylece bıraktım. Üzerinde ise sadece, kızıma yazıyordu.
Ağzımdan hiç ona karşı kızım dememiştim. İlk defa kızım diyordum içtenlikle. O da kağıtlara.
Tekerlekli sandalyemi banyoya sürdüğümde önceden hazırlamış olduğum küvetin içine zar zor girdim. Küvetin hemen yanında da jileti koymuştum.
Artık nefes almak suçtu bana.
Suya iyice gömüldüğümde jileti aldığım gibi koluma sapladım. Kesmedim. Direkt sapladım. Canım öyle bir yandı ki, yine de çocuklarıma yaşattıklarımın önüne geçemezdi.
Sapladığım jileti aldım ve diğer koluma da sapladım.
"Oğlum," dedim. "Cenk'im. Annem yanına geliyor. Yalnız olmayacaksın..."
.
.
Kızım....
Aşkımın günahı benim bedenime işlendi artık. Ne yaparsam yapayım geriye dönemiyorum. Her şey bitti.
Ümitlerin tükendiği son noktadayız.
Doğru dedin. Olanların hepsinde benim suçum var. Aram'ı durdurmak benim elimdeydi ama onu durdurmak yerine gazladım. Daha da beter olmasını sağladım.
Ben sizi hak etmedim. Sizin benim gibi anneniz olmaması gerekiyordu. Ben anne değilim.
Olmadı.
Yapamadım.
Yaşattığım ve nelere sebep olduğum gözümün önüne geldikçe yaşama olan tutumumu kaybettim.
Oğlum ölünce anladım neler yaptığımı. Nelere sebep olduğumu.
İlla ki anlamam için birini mi kaybetmem gerekiyordu? Öyle olması gerekiyormuş. Oğlumu kaybedince anladım...
Artık daha fazla hayatta kalamam. Nefes almak bana cehennem.
Bana kızacaksın. Senin cezan bu iken kendini nasıl öldürürsün diye kızacaksın ama ben bu acıya daha fazla katlanamıyorum.
Gözümü her kapattığımda önüme ya sana yaşattıklarımı ya da oğlumun ölümü geliyor. Dayanamıyorum.
Senin ölüyorum diye bağırdığın duyguyu aynısını yaşıyorum. Ölüyorum bende.
Şimdi tamami öldüm.
Affet diyemem. Ne yüzüm var ne de yazmaya gönlüm razı olur. Sen beni affetme. Affedilecek yanım yok.
Ailene sahip çık. Cenk'im yok yanınızda ama kalanlarla birbirinize sahip çıkın.
Hakkım yok. Hiç yok hem de ama yalvarırım Aram'a da sahip çıkın. Onun da arkamdan gelmesini istemiyorum. Yalvarırım.
Özür dilerim...
Yaptıklarım ve yaptığım her şeyin sonuçları için.
Defne Sezin.
Sana hiç bir zaman annen olamayan annen...
.
En başından beri söylemiştim. Bu hikaye de masum kişi gidecek diye
Açıkçası Cenk'i öldüren aram ve defneydi. Onların nefretleri gözlerini kör etmese ne bunlar yaşanır dı ne de cenk ölürdü.
Aram yaşamaya devam edecek ki sürünmeye devam etsin. Aram artık hiç kimse tarafından affedilmeyen biri oldu.
Final hakkında düşünceleriniz?
Son kez lavin dedik....
Başka bir evrende görüşmek üzereee.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 36.86k Okunma |
2.98k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |