4. Bölüm

• Bölüm 4 •

Sereina
sereina

 

 

 

 

İyi okumalar 🩷

 

Alarmları beş kez ertelemek gerçekten harika bir fikirdi, ama şimdi sınıfa yetişmek için kampüsün yarısını koşmam gerekiyordu. Saçımı hızlıca topladım, bir yandan çantama not defterimi, kalem kutumu ve kim bilir daha ne lazımsa onları tıkıştırdım.

 

Saatime baktım. Harika. Yine geç kalıyorum.

 

Koridorlar bomboştu; herkes çoktan derslerine yerleşmişti. Derin bir nefes alarak sınıfın kapısını araladım. Hoca çoktan tahtaya bir şeyler yazmaya başlamıştı. Sessizce içeri süzülmeye çalıştım.

 

Sınıfta herkes yerini almış, dikkatle tahtaya bakıyordu. Yani neredeyse herkes... Toprak, en arka sırada, elinde kalemiyle masanın üzerinde bir şeyler karalıyor gibi görünüyordu. Boş yer kalmadığını fark etmemle mideme bir ağrı saplandı.

 

Tek boş yer, onun yanındaydı.

 

Şansa bak, diye içimden geçirdim. Hafifçe boğazımı temizleyerek ilerledim. O, beni fark ettiğinde başını kaldırdı ve yüzüne alaycı bir gülümseme yerleşti.

 

“Merhaba, uyuyan güzel,” dedi, sesi her zamanki gibi kendinden emin ve biraz da eğlenceliydi.

 

“Merhaba,” diye mırıldandım, onu görmezden gelmeye çalışarak. Sandalyeyi çektim ve çantamı sessizce yere bıraktım.

 

Daha oturur oturmaz, onun yanından yayılan parfüm kokusu burnuma çarptı. Hafif ve ferah bir kokuydu. İstemsizce burnumun direği sızladı. Neden bu kadar güzel kokuyor ki?

 

Toprak, yan gözle bana bakarak fısıldadı, “Geç kalmak senin için bir alışkanlık mı yoksa bu sefer özel bir durum mu vardı?”

 

Ona dönüp alaycı bir gülümseme takındım. “Beni izliyorsan, hayatın ne kadar sıkıcı olmalı, Toprak.”

 

Kaşlarını kaldırarak hafifçe güldü. “Beni eğlendirdiğini kim söyledi?”

 

Tam bir cevap verecekken hoca konuşmaya başladı. “Sessiz olun, ders başladı.”

 

Tahtaya dikkatimi vermeye çalıştım, ama yanımdaki adamın enerjisi tüm dikkatimi dağıtıyordu. O sırada defterime not almaya çalışırken Toprak yine konuştu.

 

“Yazıyı bu kadar hızlı mı yazıyorsun, yoksa sadece gösteriş mi yapıyorsun?”

 

“Belki de sen sadece yavaşsındır,” diye karşılık verdim, sesimi alçaltarak.

 

O, dudaklarını kıvırarak güldü. “Güzel. Zeki birisin, bunu kabul ediyorum.”

 

Kaşlarımı çattım. “Bunu duymak bir iltifat mı, yoksa başka bir şey mi?”

 

“Tamamen sana bağlı,” dedi, göz kırparak.

 

Bir süre sessizlik oldu. Nihayet tahtaya odaklanabildim. Ama onun kalemiyle defterine bir şeyler karaladığı sesi, her şeyi bastırıyordu. Yan gözle baktım; bir karikatür çiziyordu.

 

“Ne yapıyorsun?” diye sordum, hafifçe eğilerek.

 

“Beni bu kadar merak edeceğini bilseydim, daha erken dikkatini çekerim,” dedi, alaycı bir tonla.

 

Gözlerimi devirdim. “Sadece o sesi kesmeni istiyorum. Çok rahatsız edici.”

 

“Senin rahatsız olman beni çok ilgilendiriyor, inan bana,” dedi, gülümseyerek.

 

Bu adamla baş etmek imkansız.

 

Ders bitimine doğru, hoca bir soru sordu. Hiç kimse cevap vermediğinde, Toprak aniden elini kaldırdı. Cevabı doğru ve oldukça zekiceydi. Hoca onu tebrik ettiğinde, yüzünde hafif bir gülümseme belirdi.

 

Bunu görünce, onun sadece dalga geçen bir tip olmadığını fark ettim. Gerçekten zekiydi. Ve bu, onu daha da sinir bozucu yapıyordu.

 

Ders bittiğinde hızlıca eşyalarımı topladım ve çıkmaya hazırlandım. Ama Toprak, çantasını yavaşça toplarken, bana dönüp sırıttı.

 

“Bir dahaki sefere geç kalmazsan, belki sen de benim kadar parlak bir cevap verebilirsin,” dedi, göz kırparak.

 

“Bir dahaki sefere seninle oturmamayı tercih ederim,” dedim, çantamı alıp sınıftan çıkarken.

 

Arkamdan gelen gülüşü, uzun süre kulaklarımda çınladı.

Bölüm : 22.12.2024 20:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...