5. Bölüm

• Bölüm 5 •

Sereina
sereina

 

 

 

 

 

 

Gecikme için üzgünüm. Bölümü düzenleyeyim derken geç kaldı.

 

 

Ama çok yakında beklenen bölüm gelecek. 🙃

 

 

Zaten o bölüm daha heyecanlı mesela partiyi okuyacağız😉🙂‍↕️

 

 

 

Bol bol yorum yapmayı unutmayınnn ✨✨🕯️🕯️

 

 

 

İyi okumalar 🩷

 

Arya, kafede otururken derin bir nefes aldı. Çevresindeki sesler ve insanların konuşmaları bir süreliğine ona hiç anlamlı gelmedi. Kitaplarını masaya serip bir an düşündü. Bugün de her şeyin ters gitmeye devam ettiğini hissediyordu. İstediği gibi sessiz bir gün geçirmek yerine, yine her şey beklediği gibi karmaşaya dönüşecekti. Özellikle de Toprak’ın varlığı. O da ne zaman hayatına girse, her şey başka bir hal alıyordu. Kafasının içinde yankılanan düşüncelerden kurtulmaya çalışarak, siparişini vermek için garsona işaret etti. Ama tam siparişini vermek üzereyken, tanıdık bir ses duydu.

 

“Beni mi bekliyorsun?”

 

Arya, yavaşça kafasını kaldırıp, o alaycı gülümsemesiyle Toprak’ın kendisine doğru yürüdüğünü gördü. Toprak, her zamanki gibi kendinden emin bir şekilde yürüyordu. Hemen yanına oturdu, bir yudum kahve aldı ve Ayra’ya doğru bakarak, “Hadi, söyle bakalım. Ne düşündün? Ne kadar sinirlisin, değil mi?” dedi.

 

Arya gözlerini kısıp, hafif bir gülümsemeyle cevap verdi. “Senin gibi birinin varlığı, insanın sinirini gerçekten zorluyor,” dedi, sesindeki alay belli oluyordu.

 

Toprak gülümseyerek başını salladı. “Ah, Arya, yine klasikleşmişin. Ama bence senin asıl sorunun, bana karşı bu kadar sert olman. Gerçekten beni mi seviyorsun, yoksa sadece hep mi kızıyorsun?”

 

Arya, onu daha fazla sinirlendirmek için gözlerini devirdi. “Beni sevmeni mi bekliyorsun, Toprak? Gerçekten, seninle ilgilenmek için harcayacak bir saniyem yok. Sadece bu kadar fazla laf etmeyi seviyorsun.”

 

Toprak, kahvesinden bir yudum alırken, sanki Arya’nın söyledikleri hiç umursamıyormuş gibi sakin bir şekilde gülümsedi. “Senin bu kadar sinirli olman, seni gerçekten ilginç yapıyor, Arya. Bunu kabul etmelisin. İnsanlar seninle uğraşmayı seviyor. Ama bana karşı bu kadar soğuk olmak ne kadar da yorucu olmalı, değil mi?”

 

Arya, toprağın bu rahat tavırlarını görüp daha fazla dayanamadı. “Söyle bana, Toprak. İnsanları bu kadar nasıl etkiliyorsun? Herkes senin peşinden koşarken, sen hala kendini mi bu kadar önemli sanıyorsun?”

 

Toprak gülümsedi, bir an boyunca gözleri Ayra’yı izledi. “Önemli mi? Belki de önemliyim, belki de değilim. Ama şu kesin ki, senin gibi biriyle konuşmak, insanı daha eğlenceli kılıyor. Seninle geçirdiğim zamanın gerçekten değerli olduğunu söylemeliyim.”

 

Arya, dudaklarını ısırarak ona bakıyordu. “Bunu söylediğin gibi, her zaman doğruyu söylemiyorsun, Toprak. Bazen insanları etkilemek için söylediklerinle ilgilenmiyorsun. Ama sana ne dersem diyeyim, bu ikili oyunla bu kadar kendini beğenmiş olmana gerçekten hayranım.”

 

Toprak bir süre Arya’ya baktı, gülümsemesini kaybetmeden. “Hayranlık mı? İlginç. Çünkü ben seni her zaman sadece bir rakip olarak gördüm. Ama şimdi, seninle daha fazla vakit geçirmek ilginç olmaya başladı.”

 

Arya gözlerini kısıp, sesindeki alayla karşılık verdi. “Rakip mi? Ciddiyetle söylüyorum, Toprak. Seninle bir yarışa girmek mi? Senin gibi birinin karşısında ben ne yapabilirim ki?”

 

Toprak, bir adım daha atarak daha da yaklaştı. “İçinde bir şeyler değişiyor, Arya. Bu kadar katı olmamalısın. Sadece, biraz daha gevşesen ve seni zorlayacak birine karşı ne hissettiğini anlatsan... Belki o zaman kendini daha rahat hissedersin.”

 

Arya, gülümsemeye çalışarak gözlerini ona dikti. “Bunu demen bile yeterince gülünç, Toprak. Ne düşünüyorsun? Beni, senin gibi birinin oyunlarına mı çekebileceğini sanıyorsun?”

 

Toprak, daha da yakınlaşarak hafifçe eğildi. “Bazen insanın biraz daha cesur olması gerekir, Arya. Biraz daha risk alman gerekebilir. Kim bilir, belki de kendini sana öyle göstermemi isterim ki, gerçekten bu kadar soğuk olmanın bir anlamı kalmaz.”

 

Arya, ona biraz daha dikkatlice bakarak derin bir nefes aldı. “Cesur olmak mı? Belki de cesaret, senin gibi insanlara karşı durabilmektir, Toprak. Ama yine de, seni anlamıyorum. Sadece bana laf sokarak, benim gibi biriyle vakit geçirmeyi seviyorsun, değil mi?”

 

Toprak, alaycı bir şekilde gülümsedi. “Bunu tam olarak doğru anlamışsın, Arya. Ama aynı zamanda, seni bu kadar anlamak istemememin sebebi de bu. Çünkü seninle geçirdiğim zaman, en zor zamanlarımda bile beni eğlendiriyor.”

 

Arya, kendini biraz daha sinirli hissetti ama bu sefer başka bir şey söylemek istemedi. İçinden bir şeyler geçiyordu, ama yine de onu görmezden gelmeye çalıştı. “Evet, eğlencelisin,” dedi, sert bir şekilde. “Ama hala, bu kadar havalı olmak zorunda mısın?”

 

Toprak, kahvesinden bir yudum alıp rahat bir şekilde geriye yaslandı. “Havalı olmak zorunda mıyım? Bence kendime güveniyorum. Ama seni tanıdıkça, belki de senin gibi biriyle daha fazla zaman geçirmek gerçekten farklı bir deneyim olabilir.”

 

Arya, gözlerini kısıp, hafifçe başını salladı. “Seninle daha fazla zaman geçirmek mi? Gerçekten düşünüyorsan, bir düşün bakalım, Toprak. Ama seninle her şey daha karmaşık hale geliyor.”

 

Toprak, gülümseyerek ona doğru yaklaştı. “O zaman, bu karmaşıklıkla yaşamak fena olmaz, değil mi?”

 

Ayra, sinirli bir şekilde derin bir nefes alıp, masaya eliyle vurdu. “Bunu kabul etmiyorum,” dedi, keskin bir şekilde. “Bunun adı sadece, senin oyunların.”

 

Toprak, bir an düşündü ve sonra rahat bir şekilde gülümsedi. “Seninle konuşmak her zaman eğlenceli oluyor, Arya. Ama bir noktada, seni ne kadar zorlarsam, o kadar eğlenceli olur. Belki de bu oyun hiç bitmeyecek.”

 

Arya, son bir kez ona bakıp gülümsedi. “Bunu görmek için biraz daha beklemen gerekecek, Toprak. Ama şunu unutma, ben her zaman son sözümü söylerim.”

 

Arya'dan...

 

Kafede oturduğum sandalyeden kalkıp kitaplarımı topladım ve hemen dışarıya çıktım.

 

Kapıdan çıkarken, soğuk hava yüzüme çarptı. Derin bir nefes alıp, hızlı adımlarla yürümeye başladım. Kafamda yankılanan düşüncelerle bir an için duraksadım. Kitaplarımı sıkıca tutarak, biraz daha hızlı yürüdüm. Telefonum titredi ve cebimden çıkardım.

 

"Ayra, Ceren’in evine geliyoruz, kızlar gecesi yapacağız! Sen de gel, eğlenmeye ihtiyacımız var!"

 

Ceren’in mesajını okurken, bir an duraksadım. Gerçekten kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı.

 

"Geliyorum, birkaç dakika içinde çıkıyorum."

 

Cevabımı gönderdikten sonra hızla yurda doğru yürüdüm. Birkaç sokak geçtikten sonra yurda vardım. Hızla içeri girdim, kapıyı kapatıp üstümü değiştirmeye başladım. Hızlıca makyajımı tazeledim ve rahat kıyafetlerimi giydim. Ceren ve Alina’nın olduğu bir kızlar gecesi, Toprak’tan uzaklaşmak için harika bir fırsat olabilirdi.

 

Ceren’in evine vardığımda, kapıyı hızla çaldım ve içeri girdim. Alina, mutfakta bir şeyler hazırlıyordu, Ceren ise koltukta telefonuna bakıyordu.

 

“Selam!” dedim, gülerek. “Evet, geldim! Ne yapıyoruz?”

 

Ceren, gülümseyerek başını kaldırdı. “Aha, Ayra geldi! Tam zamanında. Biz de birazdan alışverişe çıkacağız. Bir kızlar gecesi yapacağız, bu geceyi boş geçiremeyiz, değil mi?”

 

Alina, mutfaktan kafasını uzatarak “Evet, ama önce alışveriş! Bu gece harika olacak, ben hissediyorum,” dedi.

 

Ceren gözlerini devirdi. “Kesinlikle. Hadi bakalım, alışverişe gidiyoruz! Yeni kıyafetler, yeni makyaj malzemeleri, her şey mükemmel olmalı!”

 

Alina da, mutfağı terk edip, bize katıldı. Birbirimize bakarak gülümsedik. Hızla dışarı çıktık ve alışveriş için sokağa doğru yola koyulduk. Dükkanları gezerek, yeni kıyafetler ve makyaj malzemeleri aldık. Ceren, Alina ve ben, çok eğleniyorduk. Bir yandan alışveriş yaparken, bir yandan da gelecek hafta olacak parti hakkında konuştuk.

 

“Ceren, gerçekten o partiye gitmek istiyor musun?” diye sordum, Ceren’e bakarak. “Yani, orada Toprak olacak. Beni görürse, yine takılır mı acaba?”

 

Ceren, elindeki çantayı sallayarak “Bence Toprak’ı fazla kafana takma, Ayra. Hem, senin gibi biriyle eğlenmeye çalışmaz. Ama o partide eğlenceli bir şeyler olacak, kesinlikle,” dedi.

 

Alina da onayladı. “Evet, sen de eğlenmeye bak. Belki Toprak seni fark etmez bile.”

 

Ceren gülerek, “Veya seni fark eder, ne dersin?” diye ekledi. “Bu arada, geçen seferki parti çok iyiydi. Bu defa daha fazla eğlence olacak, eminim!”

 

Ben de, gülümseyerek “Tamam, tamam. Partiye katılacağım. Bakalım ne olacak,” dedim. İçimdeki belirsizlik, biraz daha sakinleşmeye başlamıştı.

 

Alışverişin ardından, hep birlikte Ceren’in evine geri döndük. Ceren, bizimle olan gerginliği ve karmaşayı biraz olsun dağıtmayı başarmıştı. Müzik açıldı, herkes bir araya geldi. Gülerek dans etmeye başladık. Herkesin kafası dağılmıştı. Ben de, Toprak’ı düşünmektense, eğlenmeye odaklanıyordum.

 

Alina da onayladı. “Evet, sen de eğlenmeye bak. Belki Toprak seni fark etmez bile.”

 

Ceren gülerek, “Veya seni fark eder, ne dersin?” diye ekledi. “Bu arada, geçen seferki parti çok iyiydi. Bu defa daha fazla eğlence olacak, eminim!”

 

Ben de, gülümseyerek “Tamam, tamam. Partiye katılacağım. Bakalım ne olacak,” dedim. İçimdeki belirsizlik, biraz daha sakinleşmeye başlamıştı.

 

Alışverişin ardından, hep birlikte Ceren’in evine geri döndük. Ceren, bizimle olan gerginliği ve karmaşayı biraz olsun dağıtmayı başarmıştı. Müzik açıldı, herkes bir araya geldi. Gülerek dans etmeye başladık. Herkesin kafası dağılmıştı. Ben de, Toprak’ı düşünmektense, eğlenmeye odaklanıyordum.

 

Bir süre sonra, Alina telefonunu çıkarıp mesaj atmaya başladı. “Gelecek hafta olacak o parti hakkında neler duyuyorsunuz?” diye sordu. “Gerçekten eğlenceli olacağına eminim. Benim duyduğum kadarıyla, Toprak da gelecekmiş.”

 

Ceren, müziğin sesini biraz kısarak başını salladı. “Evet, Toprak da orada olacakmış. Ama bence ona fazla odaklanma. Kızlar, bu gece bizim gecemiz.”

 

Benim içimden geçen bir düşünceyi bastırdım. Toprak’ı düşünmek istemiyordum. Geceyi kızlarımın yanında, eğlenerek geçirecektim. Bu gece, sadece eğlenceydi.

 

Alışverişi, sohbeti, dansı, her şeyi bir kenara bırakıp, sadece o anın tadını çıkarıyorduk. Bu gece, bizim gecemizdi.

 

 

 

 

Bölüm : 24.12.2024 23:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...