12. Bölüm

12.bölüm

Şerifee
serifeuzun

"İnsan değilse ne olabilir ki " Diyen damla ile kral kucağımda baygın yatan Sibel'e baktı.

 

"Lanetlenmiş biri de olabilir veya başka bir ırktan da olabilir" Dedi

 

"Ama öyle olsa dünyada ne işi var " Diyen gürkanla kralda dahil hepimiz sessizdik.

 

"İlk önce kızı saraya götürelim ardından bilgelerden yardım alırız" Diyen prens key ile kaşlarımı çattım ne işi vardı sarayda

 

"Sarayda ne işi var güclan ülkesinde bilge kaan bakar " Dedim Sibel'i kucağıma alırken

 

"Uyanması zaman alabilir ve sarayda daha bilgili bilgeler var " Diyen kralla birşey diyemedim

 

Deseydın ya kanka bir tarafın yemedi galiba diyen iç sesime göz devirdim kral yerine başkası dese kesin dalmıştım ama diyen kişi kraldı. Kralı başımla onaylayınca kucağımda sibelle yürümeye başladım ortalık darma dumandı

 

"Siz Saray'a gidin ben burayla ilgilenip geliyorum" Diyen kralla ondan ayrılıp kraliyet ailesine özel olan araba bindik yani nasıl desem at arabası gibiydi ama arkasında ki kabin geniş bir oda büyüklüğündeydi tabi atlar normal bir at değildi hayalet birer atlardı kucağım da ki sibel ile bir koltuğa oturduğumda yanıma oturan prens key ile sabır çektim

 

Bu prenste götümüzden ayrılmıyor Lucifer sibel de gözü olmasın diyen iç sesle derin bir nefes verdim

 

"Orası sıkar onu biraz " Dedim hem sibel ona bakmazdı

 

Niye bakmasın oğlum yakışıklı çocuk sonuçta diyen iç sesimle sinirlensem de yapabildiğim tek şey prens keyden biraz uzaklaşmak oldu ne yaptığımı anlamış olmalı ki kıs kıs gülüp bana biraz daha yaklaştı.

 

"Oğlum uzaklaşsana dibimden" Dedim sinirle ona bakarken kahkaha atıp

 

"Ne güzel işte arkadaşlığımız belli olsun " Diyen key ile göz devirdim

 

"He gel götüme gir o zaman tövbe tövbe " Dedim o sözümle daha çok kahkaha atarken damla ve gürkan kısaca bize bakıp geri sohbetlerine döndüler key kahkahasını durdurup tekrar sibel'e baktı

 

"O gözlerini oyarım key " Dedim gülse de

 

"Anneme çok benziyor" Dedi

 

Ha şimdi anladım demek o yüzden bakıyormuş sibel'e yanlış anladık adamı diyen iç sesimi umursamadım

 

"Gerçekten mi ben kraliçe elenoru hiç görmedim " Dedim

 

"Öyle çok benziyor bizim tayfayı biliyorsun onlarla arada insan bedenimizde dünyaya gideriz orada bir kafede görmüştüm anneme benzermiştim " Dedi başımı salladım ne diyebilirdim ki annesizlik zordu.

 

Sen nereden bileceksin Lucifer diyen iç sesimle yutkundum en iyi ben bilirdim aslında

 

"Onun annesi yanında uyuyor olsa da bir annesi var anne sevgisini almış bir çocuk o iç ses ama sen annen yanındayken bile annesizlik nedir biliyormusun hele anne diye ağladığın günlerde annen batsın yat zıbar artık allahın cezası diye bağıran bir annen varsa en iyi annesizliği sen bilirsin iç ses " Dedim iç sesim susunca aklıma yine annem geldi olduğu halde bana bir kere bile annelik etmeyen annem üvey babam beni döverken kahkaha atarak izleyip üvey babamdan sonra üstüne o döven annem

 

Kendine gel Lucifer değmeyen biri için üzülünmez diyen iç sesim yine haklıydı derin bir nefes alıp sibel'e bakmaya başladım o kadar güçlü bir cığlık atmıştı ki bedeni güçsüz düşmüştü ne zaman uyanırdı ki

 

"Aynı ölü gibi yatıyor değil mi? " Diyen damla ile başımı salladım yüzünden bütün kan çekilmiş bembeyazdı

 

"Ama yine de çok güzel " Dedim istemsizce cıkmıştı ağzımdan üçü de bilmiş bilmiş gülünce sabır çektim bunlar salaktı ben Sibel'i geçtim hiçbir kıza o gözle bakmazdım.

 

He he kesin öyle diyen iç sesime göz devirdim bu nezaman benden tarafta olacaktı ki

 

"Hiçbir kıza birşey hissetmem iç ses bunu en iyi senin bilmen gerekiyor " Dedim

 

Tamam Sibel'i geçtim ya laneti kaldıracak olan Nora ona karşı bir şeyler hissediyor musun?

Diyen iç sesle hayır diyecek olsamda benden bağımsız hızlanan kalbimle sessiz bir küfür ettim tanımadığın bir kız için nasıl bir şeyler hissederdim değil mi?

 

Ya görünce birşeyler hissedersen diyen iç sesim haklı olabilirdi Ama kalbim sen çoktan bir şeyler hissediyorsun diyordu bakışlarım sibelin dudaklarına kaydı yüzü bembeyazken dudakları niye bu kadar kırmızıydı? Sanki vücudundaki bütün kan oraya cekilmişti.

 

Sence de gel beni öp demiyor mu Lucifer diyen iç sesimle derince bir yutkundum Sibel'in dudakları öyle kırmızıydı ki insanı günaha davet ediyor gibiydi

 

Öpsene kızı Lucifer diyen iç sesime zorda olsa göz devirdim.

 

"Saçmalama lan uyuyan Bir kızdan faydalanacak birimiyim ben" Dedim sinirle şimdi o göz deviriyordu.

 

Sadece öp dedim Lucifer için fesat senin diyen iç sesimle güldüm

 

"Sen yani" Dedim iç sesim benle yarışamayacağını anlamış olacak ki sessiz kalırken biz Saray'a gelmiştik görevliler bizi karşılarken şaşkınlardı nasıl olmasınlar ki kralın sevmediği lanetli ruh ırkından üç kişi birinin kucağında kim olduğu belli olmayan bir kız kralın arabasından iniyorlar.

Sarayın içine girdiğimizde de o şaşkın bakışlar üzerimizden çekilmedi kucağımda baygın sibel ile şaşkın gözlere daha ne kadar tahammül ederdim bilemiyordum.

 

"Şu odaya yatıralım" Diyen prens key ile önden prens ardından kucağımda sibel ile ben girdim odaya çevresinde mavi tüllerle kapalı mavi nevresim döşeli yatağa sibeli yatırdığımda kızıl saçları yastığa öyle bir yayıldı ki dünyadan geldiğini bilmesem sanki buraya aitmiş derdim.

 

"Çok güzel bir oda " Dedi damla odayı incelerken prens key damla'nın sözüyle buruk bir gülümseme yolladı ona

 

"Önceden kız kardeşimin odasıydı o kaybolunca belki buluruz ümidiyle her sene odanın şeklini eşyalarını değiştirdik " Dedi şimdi bizim yüzümüzde de buruk bir gülümseme vardı.

 

"Sibel'i başka odaya da götürebiliriz bu oda olmayabilir" Diyen damla ile olumlu anlamında başımı salladım.

 

"Gerek yok rahatsız etmeyelim şimdi kızı bu oda onun için uygundur " Dedi biz başımızı sallarken odaya giren kral ile hepimiz eğilerek selam verdik ne kadar düşman olsa da bize bizim krala saygımız vardı. Kral yanımıza geldiğinde eğilen bizi görünce oda şaşırmadı değil

 

Kendi gibi bizimde ona düşman olduğumuzu sandı galiba diyen iç ses haklı olabilirdi.

 

"Kalkın çocuklar kız nasıl" Dedi bakışları sibeldeyken

 

Acaba oda karısına benzetmiş olabilirmi sibeli diyen iç sesime yanıt vermek istesemde önceliği krala verip

 

"Şuanlık bir değişiklik yok " Dedim beni başıyla onaylayıp sibel'e bakarken derin bir nefes aldı.

 

Galiba cevabı aldık Lucifer diyen iç sesime

 

"Galiba " Diye yanıt verdim.

 

"Annene benzemiyor mu key " Diyen kralla damla ve gürkan da sibel'e dikkatli bakmaya başladılar

 

"Harbi lan ben bu kızı kime benzetiyorum diye düşünüp duruyordum" Diyen gürkanla göz devirdim

 

Atma ziya atma diyen iç sesime kahkaha atmak istesemde sonraya bırakıp ciddileştim.

 

"Bende benzettim baba hani sana dünyada gördüğüm kızdan bahsetmiştim ya o kız bu kız " Dedi prens key kral yavaş adımlarla sibel'e yaklaşıp yatağa oturdu elleri saçlarına giderken biz sessizce onu izliyorduk

 

"Aynı annen gibi yumuşacık kızıl sacları " Dedi derin bir nefes çekerek biz burukca bakarken damla çoktan gözyaşlarına boğulmuştu.

 

Bu kız her şeye ağlıyor lan diyen iç sesle sessiz kaldım şu ortamda hiç iç sesimle ilgilenemeyecektim.

 

"Göz rengi duruşu gülüşü de benziyor baba " Dedi prens key

 

İt herif kızın çetelesini tutmuş Lucifer diyen iç sesle sinirlenmemeye çalışsamda elimde değildi

 

"Hayır sanane kızdan annene benziyor diye illa kızı ayrıntısına kadar incelemen mi lazım it herif " Dedim sessizce yanımda ki gürkan duymuş olacak ki gülecek olsa da ona bakışımla korkuyla bir yutkundu odanın kapısı çalınıp içeri iki yaşlı adam girdi.

 

Bu odaya da giren çıkan belli değil be diyen iç sese sessizce

 

"Sus lan" Diyerek ortamda dönen sohbete dikkat kesildim.

 

"Kralım bizi emretmişsiniz" Diyen uzın boylu adamla kral yataktan kalkıp onlara baktı.

 

"Evet sizi buraya çağırmamın sebebi bu kız " Diyerek onlara sibel'i gösterdi bilgeler sibeli görünce şaşkınlıkla birbirlerine baktılar olmuyor galiba kraliçeye onlarda benzetmişti.

 

"Bu kızın durumuna bakın kim olduğu hangi ırktan olduğu dünyada ne işi olduğunu araştırıp bana bildirin " Dedi bilgeler kralın sözüyle başlarını sallayarak

 

"Emredin kralım" Dediler kral son kez sibel'e bakıp odadan çıkarken

 

"Bizde çıkalım bilgeler işini yapsın" Diyen prens keyle bende son kez sibel'e bakıp odadan çıktım.

 

"Sibel ne zaman kendine gelir" Dedim key ile odadan çıktığımızda o sorumla gülümsedi.

 

"O cığlık kolay bir cığlık değil vücuduna bağlı annem o cığlıktan sonra iki veya üç gün sonra kendine gelirdi sibel'i bilemem " Dedi onu başımızla onaylayıp taht odasına girdik kral çoktan tahtına oturmuş düşünceler içindeyken bizi gmrğnce ayağa kalktı.

 

"Arkadaşınız bir iki gün kendine gelemez o zamana kadar misafirimsiniz" Dedi onun bu sözüyle prens key dahil hepimiz şaşkınlıkla krala bakınca kral kendini tutamayıp kahkaha attı.

 

"Biliyorum sizden pek hoşlandığım söylenemez ama savaşta yardıma gelmeniz ve arkadaşınızın durumu için bir teşekkür ve özür olarak sayın hem düşmanlığı da bir gözden geçirmek gerek artık " Dedi biz ona gülümseyerek bakıp başımızı hafifçe sallayarak yanıt vermiş olduk

 

"Key size odalarınızı göstersin akşam yemeğine kadar dinlenin akşam yemeğinde görüşürüz" Diyen krala saygıyla selam verip hepimiz taht odasından çıktık.

 

"Oğlum keşke önceden getireydik sibeli buraya " Diyen gürkanla hepimiz ciddi mi diye ona baktığımızda

 

"Tamam sacmaydı " Diyerek çenesini kapattı. Zaten kızı biz getirmemiştik ki portal dan deli gibi kendisi atlamıştı buraya key bizi odalarımıza bıraktığında üçümüzde aynı odada olmamıza sevinsekte aklımız sibeldeydi.

 

"Sizde kendine gelecekmi sibel" Diyen damla ile derin bir nefes aldım

 

"İnşallah gelir sevdim ben o kızı" Diyen gürkanla ben yine sessiz kalsamda damla konuşmaya başladı.

 

"Az gördüm onu ama bende sevdim o cığlığı atarken ki hali o kadar güzel ve göz kamaştırıcıydı. " Dedi gerçektende öyleydi

 

"Sen birşey demeyecek misin Lucifer" Diyen gürkanla ikisine de kısa bir bakış atıp yatağa kendimi attım.

 

"Kendine gelecek bundan eminim" Dedim ne diyebilirdim ki

 

"Odun bu" Diyen damlayı ve onu onaylayan gürkanı umursamadan akşam yemeği saatine kadar gözlerimi kapattım onlara ne kadar belli etmesemde bende sibel'in kendine gelmesini onlar kadar istiyordum.

 

"Kendine çabuk gel çilek kız daha sana kızmam gereken konular var" Diyerek uykuya bıraktım kendimi. Kolumun deşilmesiyle gözümü açtığımda

 

"Sonunda lan bir an öldün sandım" Diyen gürkanla göz devirip oturma pozisyonuma geldim

 

" Boş yapma gürkan ne oldu onu söyle " Dedim kendime gelmeye çalışırken

 

"Akşam yemeği saati lan yarım saattir seni uyandırmaya çalışıyorum" Dedi onu başımla onaylayıp odaya baktığımda damla yoktu.

 

"Damla nerde? " Dedim

 

"Kız daha fazla seni bekleyemedi önden gitti uyandır gel salağı beklemem onun yemeklerini de yerim dedi" Diyen gürkanla güldüm kız elli kilo birşeydi sofraya oturdu mu on kişilik yiyordu hayır neresine yiyorsa o kadar şeyi hazırlanıp odadan çıktığımızda bizi geniş bir koridor karşıladı her kapıda bir nöbetci ruh vardı yemek odasına girdiğimizde kralın baş köşede oturup bizi beklediğini görünce saygıyla eyilip

 

"Kusura bakmayın kralım" Dedim o gülümseyerek eliyle sandalyeleri gösterip

 

"Sorun yok çocuklar oturun lütfen" Dedi onu onaylayıp sandalyelere oturduğumuz da damla hariç hepimiz birbirimize bakıyorduk damlanın nereye baktığını dememe gerek var mıydı kız resmen yemeklere aşkla bakıyordu resmen kral hepimize gülümseyerek bakıp

 

"Rahatca dinlenebildiniz mi? Çocuklar " Diye sormuştu

 

"Sağolun kralım dınlendik teşekkür ederiz " Dedim kral gülümseyerek başını sallayarak

 

"Afiyet olsun " Der demez damla önüne birkaç şey alıp yemeye başladı kral dahil hepimiz ona gülüp tabağımıza aldığımız yiyeceklerden bir lokma alacaktık ki

 

"Siktir bismillah" Diye bağıran sesle gürkanla göz göze geldik biz ayağa kalkarken diğerleri de merakla ayağa kalktı gürkanla ikimiz aynı anda

 

"Sibel" Diyerek sesin geldiği yere koşmaya başladık diğerleri de arkamızdan bizi takip ediyordu.

 

Sibelden...

 

Neredeydim hiç bir fikrim yoktu üstümde beyaz bir elbise kocaman bir yerde uzun bir koridorda yürüyordum.

 

"Kimse yok mu? " Diye bağırdım ama bana dönen kocaman bir sessizlikti.

 

"Nerdeyim ben" Dedim kendi kendime etrafıma baksamda tarihi bir yer gibiydi her yer tablo meşalelerle doluydu bir oda'nın kapısı aralık olunca içeri girdim burası daha önce gördüğüm rüyada ki bebek odasıydı ama bir fark vardı bebek beşikte yatıyor küçük bir erkek cocuğu beşiğin yanında onun yanında da önceden gördüğüm kadın ve adam vardı bu adam bayılmadan önce gördüğüm kral olmalıydı bu küçük erkek cocuğu da oğluydu ya karısı ve bebek neredeydi.?

 

"Çok tatlı bu anne " Dedi erkek cocuğu annesi gülümseyerek oğlunun sacını okşayıp

 

"Öyle oğlum hadi bir buse kondur kardeşinin yanağına " Dedi oğlan annesinden aldığı talimatla gülümseyerek beşiğe eğilip küçük bebeğin yanağına bir öpücük kondurdu bebek sanki bu küçük buseyi hissetmiş gibi gülümseyince bende gülümsedim çok güzel bir bebekti ben bebekliğimi hiç görmemiştim bir fotoğrafım bile yoktu ama bebek halimi görmek istesem bu bebek gibi tatlı olmak isterdim

"Anne gülümsedi bana kardeşim" Diyen oğlanla annesiyle babası da gülümsedi güzel bir aileydi

 

"Hissetti oğlum kardeşin Nora sevgini hissetti" Dedi oğlan cocuğu daha çok gülümsedi bu sefer o anda zaman değişti odanın içi soğuk ve karanlık oldu daha demin karşımda olan kral karısı ve oğlu şimdi yoktu odaya giren yeşil bir ışıkla beşikte yatan bebek ağlamaya başladı ışık kaybolunca ışıktan çirkin bir cadı çıktı.

 

"Demek yeni kutsal bebek sensin ha " Diyerek bebeği beşiğinden aldı engellemek istedim bebeği kurtarmak istedim ama tek adım atamıyordum

 

"Bırak onu çirkin varlık onu hemen beşiğine bırak" Diye bağırsamda beni duymadı bebeği aldığı ile o yeşil ışıkla ortadan kayboldu geride kalan bir annenin acı cığlığıydı ortam yine değişti şimdi dünyadaki ailemle yaşadığım evdeydim demek o gördüklerim bir rüyaydı

 

"Galiba salonda uyuya kaldım" Dedim üstüme baktığımda o beyaz elbise hala üstümdeydi.

 

"Ne oluyor ya " Dedim kendi kendime

 

"Neyin içindeyim ben " Dedim o anda pencereden o yeşil ışık girdi ışık sönünce o çirkin cadı kucağında o kralın bebeği ile salonda belirdi ben merakla onları izlerken kadın bebeği koltuğa atar gibi bırakınca kaşlarımı çattım

 

"Sanki çuval fırlatıyor sıçtığımın tövbe tövbe" Diyerek o çirkin varlığa bakmaya devam ettim çirkin varlık eline raftan bir kitap alınca merakla bir elinde ki kitaba bir çirkin varlığa baktım.

 

Kanka bu senin annenin yabancı tarifler var elleme dediği kitap değil mi? Diyen iç sesle kitaba daha dikkatli baktım gerçekten de oydu çirkin varlık kitabı acıp birşeyler okurken merdivenden gelen adım sesleriyle elindeki kitabı kapatıp sağ eliyle birşeyler yaptı o anda gördüğüm yüzle öylece kalakaldım.

 

"Annee? " Dedim o çirkin varlık annem miydi burda ne oluyordu?

Adım sesleri hala gelirken annem elindeki defteri geri acıp bir sayfa çevirmişti ki içeri babam girdi bir anneme bir koltuğun üstündeki bebeğe baktı.

 

"Bu bebekte kim fatma " Dedi annem sağ eliyle babama birşey yolladı adam olduğu yerde öylece kalakalırken annem actığı sayfadan birşeyler okuyup hem bebeğe hem babama bir şeyler yaptı o anda salona giren abim gördükleri karşısında öylece dururken annem ona bakıp gülümsedi

 

"Bu bizim sırrımız olacak tamammı güzel oğlum diğer sırlarımız gibi bu ikimiz arasında sır " Dedi ne sırrıydı ben nerdeydim?

 

"Tamam anne " Dedi abim sonra koşarak bebeğin yanına geldi

 

"Bu kim anne " Dedi bebeğe yüzünü buluşturarak bakıyordu.

 

"Yeni kardeşin " Diyen annemle şaşkınlıkla bakakaldım

 

"Ama bu çok çirkin" Diyen abimle kaşlarım iyice çatıldı.

 

"Sen kendi suratına bak şempaze" Dedim bu bebeğe çirkin diyen çarpılırdı.

 

Annem onu umursamadan elindeki kitaptan birşeyler daha okuyup babamın yanına gitti kulağına eğilip

 

"Bu artık senin kızın kocacığım kızına hoşgeldin de " Dedi ardından bebeğe ilerleyip bebeğin arnına dokanıp

 

"Sen bundan sonra Nora değilsin sen bundan sonra benim kızım sibelsin sen Nora değilsin sen bundan sonra sibelsin" Dedi gözümden düşün bir damla yaşla öylece kalakaldım bildiğim hiçbirşey doğru değilmiş baban dediğim kişi babam değildi abim dediğim kişi abim değil hele annem beni sevdiğine inandığım çok sevdiğim annem beni kaçıran çirkin bir cadıydı o cadı beni asıl ailemden annemden babamdan gerçek abimden kaçırmıştı beni yurdumdan etmişti yere çöküp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım bunların hiçbiri doğru olamazdı birazdan uyanacağım herşey bir rüya olarak kalacaktı.

 

"Lütfen bir rüya olsun" Dedim hıckırıklarımın arasında ortam yine değişti ama ne ben ayağa kalktım nede ağlamayı kestim yanıma birinin oturduğunu görünce yaşlı gözlerle karşımdaki kişiye baktım bu savaş anında gördüğüm kadındı bana buruk bir gülümsemeyle bakıyordu.

 

"Herşeyin bir rüya olmasını umuyorsun değil mi küçüğüm" Dedi başımı evet anlamında salladım gülümseyerek sacımı okşadı.

 

"Ne yazık ki gerçek nora'm senin geçmişin bu elinden alınanlar sandığından daha büyük " Dedi

 

"Başka ne aldı benden" Dedim titrek bir sesle anne bildiğim kadın sırtımdan bıcaklamıştı.

 

"Güçlerinden çıkan enerjiyi aldı aileni milletini özellikle geçmişini yıllarını aldı senden" Dedi daha çok ağladım

 

"Tek senden değil Nora " Dedi kadın bakışlarım tekrar ona döndüğünde

 

"Bir çok insandan hayatını çaldı bir çok genci cocuğu lanetledi " Dedi aklıma Lucifer geldi

 

"Evet Nora oda lanetlenmiş diğer gençler gibi lanetli bir çocuk ve onu lanetleyen kişi yıllardır anne dediğin çirkin cadı jasmin" Dedi adı bile sahteydi yüzümü bir intikam hırsı bürüdü sakinlikle ayağa kalktım

 

"Onu bulup bunların intikamını almalıyım " Dedim gülümsedi

 

"Alacaksın yavrum ama böyle değil güçlü ve daha kalabalık " Dedi tamam anlamında başımı salladım aklıma gelenle göz yaşlarımı sildim

 

"Annem yani gerçek annem nerede? " Dedim

 

"Orada senin ona gelmeni ve uyanmayı bekliyor " Dedi siyahlar içinde bir yatakta yatan kadını göstererek burukca gülümsedim öz annemle aramızda aşamayacağımız yıllarımız vardı

 

"Hadi git ve intikam için yaşa kuzum " Dedi ve ortadan kayboldu onun kaybolmasıyla sanki bir yere çekilir gibi hissettim. Gözlerimi açtığımda mavinin çok olduğu bir odadaydım baş ucumda iki yaşlı adam vardı uyandığımı görünce şaşkınlıkla ilk bana ardından birbirlerine baksalarda şuan onlar umrumda değildi gördüğüm gerçeklerle her yeri yıkıp parçalamak istesemde ilk önceliğim gerçek annemi bulmaktı.

Yavaş adımlarla yataktan kalkıp kapıya adım atarken iki yaşlı adam hala bana öylece bakıyorlardı. Odadan çıktığımda nereye gideceğimi bilmesemde ayaklarım gideceği yeri biliyormuş gibi bir odanın önüne kadar geldi önünde iki ruh nöbet tutuyorlardı ikisi de beni görünce şaşkınca baksalarda ben kapıyı çoktan açmış içeriye girmiştim bile arkamda ki ruhun biri

 

"Buraya girmeniz yasak hanım efendi hemen çıkmazsanız krala haber vermek zorındayız" Dedi ama onları umursamadım yatağın yanına giderken bir ruh önümü kesince durmak zorunda kaldım

 

"Bu odadan çıkın hanım efendi " Dedi kolumu tutarken

 

Bunların içimden geçmesi lazım değil mi ya bunlar nasıl ruh desemde iç sesim bile olanlara şaşırmış olacak ki tek kelime etmiyordu

 

"Wunta getıha bukita yüp" De diyen bir sesle sözleri tekrar ettim.

 

"Wunta getıha bukita yüp" (Tamamen uydurma) o anda duvara yapışan ruhlarla gülümseyip yatağa yaklaştım yatakta öylece yatan kadın benim öz annemdi ama bana bir o kadar yabancıydı göz yaşlarım yanaklarımdan akarken elim istemsizce annemin yanağına dokandı

 

"Geldim anne yıllar sonra da olsa geldim kızın Nora artık yanında " Dedim o anda bir anda gözlerini açan annemle cığlık atar gibi

 

"Siktir bismillah" Dedim bir anda acılır mı göz ödüm bokuma karıştı burda ben derin derin nefes alırken odaya önde Lucifer adının gürkan olduğunu hatırladığım arkadaşı ardından sırayla babam olan kral abim olan kafede gördüğüm adam ve adını daha öğrenemediğim kız girdi

 

"Sibel " Diyen Lucifer

 

"Uyanmış" Diyen gürkan

 

"Ay sonunda iyisin şekerim" Diyen o kız

 

"Elanor " Diyen kral babam

 

"Anne diyen " Abim olan prens

Ve yatakta oturur pozisyona gelip bana doğru bakıp

 

"Nora " Diyen annemle şirince gülümsedim

 

Daha ne olabilirdi ki...

 

 

Bölüm : 12.01.2025 11:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...