
Tencere yere büyük bir ses çıkartarak düştüğünde korkuyla kalbimi tutuyordum
Ben sana inme demiştim " Diyen iç sesime hak versem de artık çok geçti
"O hayalet makarna mı yiyordu? " Dedim korkum yerini şaşkınlığa bırakırken
Yerde ki makarna tenceresi olduğuna göre sibel diyen iç sesime göz devirdim benim niye mantıklı konuşan bir iç sesim vardı ki
Senin salak olduğunu varsayarsak benim mantıklı konuşmam doğal dese de onu takmadan mutfağa girdim yerde ki tencereyi tezgaha koyarken yere dökülen makarnalara hüzünle baktım.
"Bari dökmeseydin ya yarın yerdim ben onu" Dedim sitemle
Sibel sence konumuz giden makarna mı? Yarın tekrar yapar yersin konumuz başka diyen iç sesime omuz silktim
" Benim için tek konu giden lezzetli makarnalarım" Dedim bu sefer onun bana göz devirdiğini hissettim.
İyi evde iki tane hayalet olması umrunda değilse diyen iç sesimle gözlerim far görmüş tavşan gibi açıldı evimde bir tane değil iki tane hayalet vardı
"Lan bu beni korkutan hayalet değildi " Dedim şaşkınlıkla iç sesim sanki bana yine göz devirmişti.
Bende onu demeye çalışıyorum ama sen mideni düşündüğün için beynin yeni çalışıyor dedi ne ya mide mi düşünmek suçmuydu?
Sana suç artık sibel başımızda neler var sen boğaz diyorsun diyen iç sesime hak verip sessiz kaldım mutfağı korka korka bir güzel temizleyip odama koştum neden korka korka derseniz o iki hayaletin her an bir yerden çıkma olasılığı olduğu için gözlerimi yumduğum da uyku hemen beni kendine çekmişti..
Nerede olduğum ile ilgili hiçbir fikrim yoktu her yer karanlıktı etrafımı inceleyip nerde olduğumu görmeye çalışsamda her yer karanlık olduğu için birşey göremiyordum
Nerdeyiz sibel? Diye soran iç sesimle
"Bilmiyorum her yer kapkaranlık" Dedim o anda sağ tarafımdan bir ışık yandı istemeden kendimi oraya giderken buldum
Gitme sibel bak b..k yoluna gideriz diyen iç sesimi dinlemek istesemde ayaklarım beni oraya götürüyordu ışık bir kapının arkasından geliyordu
Açma sibel valla başımıza birşey gelecek diyen iç sesimi umursamadan açtım burası bir bebek odasıydı toz pembe ve turkuaz rengiyle tasarlanmıştı ve hiçte kötü durmuyordu.
Senin sevdiğin renkler olduğu için olabilir mi? Sibel diyen iç sesimle göz devirdim
Sevmesem bile güzel dururdu bence iki renk neyse karşımda bir bebek beşiği yanında ise arkası dönük bir kadın vardı kadının sac rengi aynı benim saç rengimdi yani bakır kızılıydı.
Seninki doğuştan ama sibel diyen iç sesimle kadının saclarına dikkatle baktım doğaldı.
"O da doğal kızıl " Dedim yanına yaklaştıkca onun güzel sesi duyuldu beşikte ki bebeğe ninni okuyor olmalıydı.
Uykudan uyanmış
Gülermiş bakarmış
Annesi onu çok öpermiş severmiş
Okula gidermiş yazarmış çizermiş
Babası onu çok öpermiş severmiş
Annesi onu çok
Babası onu çok
Herkesler onu çok severmiş severmiş
Annesinin yavrusu
Kuzusu pamuğu
Annesi ninni söyler
Cankuşu dinlermiş
O kadar güzel sesi vardı ki insanın içine bir huzur geliyordu ben tam kadına yaklaşacaktım ki arkamda ki kapı açılınca bakışlarımı kapıya çevirdim siyah saçlı uzun boylu bir adamdı yüzündeki gülümsemeyle kadına bakıyordu
Kız adama o kadar baktın başında ki tacı fark etmedin mi kral bu diyen iç sesimle bir aydınlanma yaşamadım değil adam içeri girdiğinde kadının yanına ilerleyip alnından öptü bakışları beşikte ki bebeğe dönünce yüzünde daha çok gülümseme oluşmuştu bebeği kucağına aldığında bebekte aynı annesi gibi kızıl saçlıydı yüzünü görememiştim ama babasına düşkünlüğü çok belliydi nereden çıkarttın dersen babası kucağına alır almaz başını babası'nın omzuna koyup mırıl mırıl ses cıkartmıştı. Kral yani babası onun bu haliyle gülümsedi
"Nora " Dedi bebeğin adı Nora mıydı?
Yok hacı bekir ama onun canı Nora demek istedi salak mısın sibel diyen iç sesime hak verdim
Kadın adamın yanına gelip gülümseyerek kızına baktı.
"Çok güzel değil mi? " Dedi kral onu başıyla onaylayıp bebeği yatağına yatırırken yanıtladı karısını
"Hemde nasıl ölürüm ona " Dedi bebeği beşiğe yatırıp cebinden bir bileklik çıkardı bir kar tanesi vardı bileklikte bu bileklik bana çok tanıdık gelmişti
Arkadaşın sametin sana zorla taktığı bilekliğe benzemiyor mu? Diyen iç sesim'e başımı sallayarak yanıt verdim parka annemle bir gün parka çıktığımızda tanışmıştım Sametle o zamanlar samet on ben beş yaşlarında falandım üzerimde değişik birşeyler vardı o yaşımda geceleri uyuyamaz ateşler içinde kalırdım ama bu beni rahatsız etmezdi annem bir iki gece yanıma gelip tuhaf birşeyler yapardı onu cözemezdim ama bana karşı bir değişikti o zamanlar işte bu zamanlarda iki veya üç defa gördüğüm samet bana kar taneli bir bileklik getirmişti yüzünde çok tatlı bir gülümseme vardı bilekliğe bakıp
"Bu ne? " Diye sorduğum da gülümseyerek
"Bu senin benden " Dedi ona anlamsızca bakınca
"Benden sana hediye arkadaşlığımızın sembolü " Dedi
"Saçmalama ben birşeyler takmayı sevmiyorum saçıma toka bile takmıyorum sevmediğim için " Dedim o ise böyle dememle üzülmüştü ama yine de son şansını denemek için
"Benim için taksan ne olur ne olur" Diye ısrar edince oflayarak kolumu uzatınca sevinçle bilekliği koluma takınca o içimde ki sıkıntı gitmişti bir iki gece annem odama gelip birşey olmadığını görünce alnımdan öpüp gidiyordu. İki ay önce bilekliği bir şekilde kaybetmiştim nereye baksam da bulamamıştım Düşüncelerden kadının sesiyle çıktım.
"Bu ne?" Dedi
Bu kadında senin gibi salak galiba sibel bilekliği görüp bu ne diyor diyen iç sesime göz devirip kadın ve adama dikkat kesildim adam bilekliği takıp bebeğin başına bir öpüçük kondurdu
"Kar bilekliği içinde ki güçleri gizleyen bir bileklik zamanı gelene kadar onu gizleyecek " Dedi kadın'ın yüzünde bir korku oluştu
"Onu çirkin cadıdan korumalıyız içinde ki güçleri fark ederse onu elde etmek için nora'yı öldürür " Dedi kral ilk beşikte yatan kızına ardından karısına dönerek
"Merak etme ne norayı ona veririm ne de diğer insanları onu bulup öldüreceğim ve bütün evren ondan kurtulacağız " Dedi kadın umutla gülümserken kral tekrardan bebeğe bakıp gülümseyerek
"Ben yapamazsam Nora'm yapacak o çirkin Cadı'nın sonu evren'in kahraman prensesi olacak " Dedi ve ardından odadan çıktıklar onlar çıkar çıkmaz hava birden karardı kaşlarımı çatarak etrafa bakarken bir yerden rüzgar esip saçlarımı uçuşturuyordu. Karşımda ki pencere bir anda açılınca korkuyla tikledim sert bir rüzgar odanın içini kaplarken etrafı zor görüyordum odanın içi bir anda yeşil bir ışıkla doldu zor da olsa ne olduğunu görebiliyordum yeşil ışıkla beraber içeri biri girdi ışık kesilince giren'in yüzü daha netti ama görür görmez keşke görmeseydim dedim karşımda çirkin bir kadın vardı gözlerinden yeşil bir sıvı akıyordu beşikteki bebeğe yaklaşınca korkuyla hareket etsem de yerimden kıpırdayamadım kadın beşikte ki bebeği yüzünde ki itici gülümsemesiyle alırken bebek ağlamaya başladı kolundaki bileklik mor bir ışık yaysa da çirkin kadın bilekliği ve ışığı fark edemiyordu
"Seni buldum prenses duyduğuma göre benim sonumu getiren sen olacakmışsın sen olmadan ben senin sonun olayım değil mi? Ama önce içinde ki güçleri öğrenmem gerekiyor " Demiş geldiği pencereden çıkıp gitmişti ben öylece orda dururken kapı hızla açılıp biraz önceki kadın içeri girip ferhat etmişti
"Noraaaaa" Onun bağırtısıyla kral ve birkaç yardımcı da içeri girerken odanın içi kargaşaydı kadın çaresizlikle yere düşmüş ağlarken kral birkaç muhafıza emirler veriyordu kadına bakarken
"Ağlıyorsun sibel " Diyen iç sesimle ağladığımı fark ettim kadın'a çok üzülmüştüm tuhaf giden ise kadın'a kanım ısınmıştı bana benzerliği de olabilirdi belki de kadının yerde çığlık feryat ağlarken uyandım göz yaşlarım hala akarken dışardan gelen sesle bakışlarım pencereye döndü şiddetli bir yağmur vardı dışarda o anda gökgürleğince odanın içi aydınlandığı anda koltukta birşey görmemle çığlığı bastım hızla ayağa kalkarken şimşek bir daha çakmış koltuğun üstünde ki şeyin bir bebek olduğunu görünce rahat bir nefes alsam da şaşırmıştım yavaş adımlarla bebeğe yaklaşmıştım ki
Filmlerde ki salak kızlar'a benzedin iyice diyen iç sesime göz devirip bebeğe yaklaşmıştım ki bebeğin içinden çıkan ruhla çığlık atıp yere düştüm ruh ise bana doğru gelip
"Bebekten uzak dur ona yaklaşmaya kalkarsan senin için hiç iyi şeyler olmaz " Demiş etrafımda dönerken korkuyla onu izliyordum
O ise etrafımda dönüp beni daha çok korkuyordu ben gözlerimi yumup korkuyla hayaletin gitmesini beklerken etraf bir anda sessizleşince gözlerimi açtım ama keşke açmasaydım üzerime gelen korkunç suratlı hayaletle
"Aaaaa Aaaaa" Diye cığlık atıp geriye doğru sürünürken sırtım duvara yaslanınca korkuyla hayalete bakarken bir anda ortadan kaybolmasıyla hıckırarak ağlamaya başladım
Kızım kalk gidelim bu evden yoksa kafayı yeriz diyen iç sesimle başımı sallasam da şuan iki adım atacak gücüm yoktu koltukta yatan bebeğe doğru ilerleyip onu elime aldığımda
Salaksın derken boşuna demiyorum ruh sana bebeğe dokunma demedi mi? Diyen iç sesime hak versemde merakıma yenik düşmüştüm bebek korkunç dursa da bir tatlılığı vardı porselenden yapılmıştı gülümsedim yanağından öpme isteği gelince kendi mi tutamayıp iki yanağından da öperek yatağa ilerledim ilk onu yatırıp ardından kendim yatarak sarıldım ona ne yalan söyleyeyim hayatımda uyuduğum en huzurlu uykuyu uyumuştum... Sabah alarm'ın sesiyle uyanmıştım günler sonra zor olmuştu ama uyanmıştım artık kalkıp ilk lavaboya ardından üstümü giyinerek mutfağa girmiştim siz şimdi ne giydiğimi merak ediyorsunuzdur hemen söyleyeyim üstüme lila renginde bir kazak altıma büyük bel bir kot giymiştim saçlarımın uclarını maşalamış yüzüme ise nemlendiricimi rimel ve kırmızı bir ruj sürmüştüm çalıştığım kafe'nin tadilatı bitince bize de iş günü olmuştu kahvaltıya kendime bir tost yapmıştım siz şimdi nasıl yaptın elektrik yoktu dersen elektrik bağlanmış açılmıştı aceleyle tostumu yerken aklıma gelenle iki tane daha yapıp üstünü bir tabakla kapatıp evden çıkmıştım. Kafe buğün baya doluydu insanlar sanki bu günü bekler gibi koşarak gelmişti sanki
Üniversitelere yakın bir kafe olduğu için bu kadar kalabalık olabilir mi kafe diyen iç sesimle ofladım allah için iç sesimi kim isterse verebilirdim ben hiç anlaşamıyorum da anlaşacak birini bulur du bence
Mantıklı konuşunca tabi anlaşamazsın ne demişler doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar diye diyen iç sesime göz devirip işimi yapmaya devam ettim içeriye giren bir grup öğrenciyle gülümseyerek onların oturmasını bekleyip yanlarına gittim toplam altı kişilerdi üç kız üç erkekti iki kız sarışın biri mavi biri yeşil gözlüyken diğer kız siyah saçlı siyah gözlüydü erkeklerden biri sarışın yeşil gözlü kızla tıpa tıp benziyordu ikiziydi büyük bir ihtimal diğer erkeklerden biri kahverengi gözlü kumral saçlıyken diğeri siyah saçlı siyah gözlüydü rüyamdaki kral'a biraz benziyor gibiydi
Ne biraz'ı be bas baya aynı sanki genc versiyonu diyen iç sesimi susturup gülümseyerek
"Hoşgeldiniz ne alırdınız? " Diye sordum sesimle hepsi'nin bakışları bana dönerken bende elimde ki not kağıdıyla onlara bakıyordum.
"Çok benziyor" Diyen sarışın oğlanla ikizi dediğim kız onu dürtüp bana gülümsemeyle baktı gözlerinde bir umut duygusu vardı.
"Bu bir ilk ama ilk defa bu salağa katılıyorum kopyası " Diyen diğer kumral olan oğlandı mavi gözlü sarışın kız hafif bir öksürünce hepsi kendine gelip menüye baksa da kral'a benzettiğim oğlan gözlerini benden hiç çekmeden bakmaya devam ediyordu. Gözlerinde farklı bir duygu vardı özlemmiydi sevgi mi hasretlik mi değişikti.
"Canım sen bize 5 kola 3 çilekli pasta 2 frambuazlı pasta bir tane de sade kahve getirir misin? " Diyen siyah saclı kızla gülümseyip not alıp yanlarından ayrılırken siyah saçlı oğlanın bakışlarını hala hissediyordum... Sonunda işim bitmiş rahat bir nefes almıştım eve gitmek istemiyordum ama hem gidip biraz uyumak hemde eşyalarımın birazını toplayıp annemgile gitmeyi düşünüyordum.
Niye geldin derlerse ne diyeceksin özellikle de abin kesin der diyen iç sesimle sıkıntıyla nefes aldım kesin sorarlardı artık bir bahane uydururdum kafede sadece o altılı arkadaş grubu kalmış olsa da samet benim gidebileceğimi onlarla kendisinin ilgileneceğini söylemişti onu onaylayıp çıkarken hepsi beni izlerken sadece o siyah saçlı oğlan dikkati mi çekiyordu benim çıktığımı görünce buruk bir gülümsemeyle
"Dikkatli ol peşinde " Demişti ağız okuyarak anlamıştım bunu ama ne demek istediğini anlamamıştım evin önüne gelene kadar bunları düşünerek geçirsem de evin önünde beni bir süpriz karşılıyordu tam karşımda annem babam abim ve yengem ellerinde birer bavulla beni bekliyordu. Onlara şaşkınca bakıp
"Anne baba ne oldu böyle? " Dedim babam sorumla sinirle abim ve yengeme bakıp
"Önemli birşey değil kızım bu abin ve yengen evi böcek bastırmış nasıl yaptılarsa evin her yeri böcek bizde bir kaç kıyafet alıp ev ilaçlanıp böceklerden temizlenene kadar buraya gelelim dedik " Değince gülümsesemde biraz tedirgin olmadım değil neden diye soracaksanız evde iki hayalet vardı ve ailemle burda nasıl kalacaktık ki?
"İyi yapmışsınız baba hadi içeriye geçelim" Dedim ne diyebilirdim ki onlar bana yol verirken ben kapıyı açıp içeri girdim onlar arkamdayken ellerimi açıp üç elham bir kulfu okurken onlar bana anlamsızca bakıyordu.
"Ne yapıyon be" Diyen yengemle duamı okuyup amin derken ona baktım
"Eve bereket getirirmiş üç elham bir kulfü okudum " Dedim o bana göz devirirken abim karısının elini tutarak içeri geçerken
"Buna salak diyordum da anlamıyorsunuz ki " Demeyi ihmal etmedi ben ona göz devirirken onlar içeriye geçiyor bense etrafıma bakıyordum bir hayalet falan var mı diye
He hayalette ben burdayım deyip kendini gösterecekti sana diyen iç sesime göz devirip etrafıma dikkatle baktım...
Lucifer den...
Hani filmlerde salak kızlar olurdu ya odadan veya bir yerden ses gelirdi gider bakarlar ve ölürlerdi bu karşımda ki kızda o salak kızlardan dı hayır evde tek yaşıyorsun ne inip bakıyon yatsana yatağında illa gidip bir bakacak gürkan'ın ortadan kaybolmasıyla elindeki tencere yere şak diye düşüp büyük bir ses çıkartınca kız korkuyla kalbini tuttu o anda düşünceleri zihnime akmaya başlayınca gülmeden edemedim onunda benimki gibi mantıklı konuşan iç sesiydi konuşan
Demek itiraf ettin mantıklı konuştuğumu diyen iç sesime göz devirip dinlemeye devam ettim onunla sonra ilgilenecektim bu aralar baya şımarmıştı kendisi
Ben sana inme demiştim " Diyen iç sesine hak verse de artık çok geç olduğunu oda biliyordu
"O hayalet makarna mı yiyordu? " Diyen sesiyle iç sesi gibi bende göz devirdim
Yerde ki makarna tenceresi olduğuna göre sibel diyen iç sesine hak verdim ne saçma soruydu bu o kendi iç sesine göz devirip laf söylerken iç sesi de ona yanıt veriyordu.
Senin salak olduğunu varsayarsak benim mantıklı konuşmam doğal dese de onu takmadan mutfağa girdi bu kız iç seste aynı bendi bende kendi iç sesimi umursamazdım eğilip yerde ki tencereyi alıp tezgaha koyarken yere dökülen makarnalara benim gibi hüzünle bakıyordu.
"Bari dökmeseydin ya yarın yerdim ben onu" Dedi sitemle bende aynı şeyi düşünmüştüm ama ben şimdi yiyecektim
Sibel sence konumuz giden makarna mı? Yarın tekrar yapar yersin konumuz başka diyen iç sesine omuz silkti konu yemekse başka birşey düşünülmezdi ki
" Benim için tek konu giden lezzetli makarnalarım" Dedi
Bu kız aynı sen lan Lucifer diyen iç sesime hak vermek istesemde o kızla hiçbir ortak yanım olmasını istemiyordum bu sefer onun iç sesi ona göz devirdi.
İyi evde iki tane hayalet olması umrunda değilse diyen iç sesiyle gözlerini far görmüş tavşan gibi açtı jeton yeni düşmüştü
Artık kaç köşeliyse diyen iç sesimle kahkaha attım.
"Lan bu beni korkutan hayalet değildi " Dedi şaşkınlıkla hele şükür cözmüş olayı iç sesi ona yine göz devirmişti.
Bende onu demeye çalışıyorum ama sen mideni düşündüğün için beynin yeni çalışıyor dedi ne ya mide mi düşünmek suçmuydu? Ki ben hep mide mi düşünürdüm mide önemliydi bir kere
Sana suç artık sibel başımızda neler var sen boğaz diyorsun diyen iç sesine hak verip sessiz kaldı mutfağı korka korka bir güzel temizleyip odaya koştu sanki odaya giremiycektim korka korka yatağa gözlerini yumduğu zaten hemen arkasından da uykuya daldı...
Aradan kaç saat geçti bilmiyorum ama ben onu izliyordum yattığı yerde kıpırdanmaya başlarken kaşlarımı çatıp ona dikkat kesildim inleyip ağlıyordu sanki rüyasına girmek istesemde birşey beni engelliyordu biraz daha uğraşsam da onun rüyasına girememiş kendimi bir anda lanetlendiğim bebeğin içinde bulmuştum beni biri engellemişti ruyasını görmemem için ama kimdi bilge kaan'a sormak istesemde o çoktan ustasına gitmek için yola çıktığı için güçlan ülkesinde değildi. Biraz sonra uyanınca bebeğin içinden onu izledim şimsek çakınca bebeği fark edip korkmuştu daha sonra ne olduğunu anlasa da yine korkuyla bebeğe ilerliyordu ki bir anda bebeğin içinden çıkarak
"Bebekten uzak dur ona yaklaşmaya kalkarsan senin için hiç iyi şeyler olmaz " Demiş etrafında dönmeye başlamıştım o ise korkuyla beni izliyordu.
Ben ise etrafında dönüp onu daha çok korkutmaya çalışırken o gözlerini yummuş korkuyla benim gitmemi bekliyordu aklıma gelenle bir anda durup öylece beklemeye başladım bir süre sonra gittiğimi düşünmüş olacak ki gözünü açınca bir anda üzerine doğru uçtum o
"Aaaaa Aaaaa" Diye cığlık atıp geriye doğru sürünürken sırtı duvara yaslanmıştı o korkuyla bana bakarken bu kadar korkutmamın yeterli olduğunu düşünüp bir anda ortadan kayboldum... Sabah mutfaktan gelen seslerle uyanıp mutfağa indiğimde sibel adı buymuş iç sesiyle konuşmasıni dinlerken duymuştum kendine tost yapmış yiyordu bu gün diğerler günlere göre daha bakımlıydı
Güzel olmamış mı bu gün
Diyen iç sesimle sibeli bir süsdüm gerçekten güzel kızdı doğal kızıldı erkeklerin dönüp dönüp bakacağı bir güzelliğe bir masumluğa sahipti. Hayır neden bu kadar güzel di ki bu gün
Hayırdır kıskandın mı yoksa diyen iç sesime göz devirip
"Saçmalama ne kıskancam sadece merak ettim" Dedim
Tabi tabi kesin öyledir diyen iç sesime yanıt bile vermedim sibel tostunu yerken aklına gelenle kalkıp iki tane daha tost yapıp üstünü bir tabakla kapatıp evden çıktığında merakla tabağa yaklaştım.
"Sevgili korkunç hayalet sen ne kadar beni korkutsanda bu senin ve diğer hayalet kardeşin nasıl yemek yiyebiliyorsunuz bilmiyorum ama afiyet olsun çayı artık kendiniz mi yaparsınız caysız mı yersiniz bilmem" Yazmıştı gülümsedim hayalet olsamda beni düşünmesi niye beni bu kadar mutlu etmişti...
Sabahtan akşama kadar evdeydim iki tostu da kendim yemiştim o ite niye götürecektim ki yapsın yesin kendi banane ondan ama varya dostlar gerçekten harikaydı kapı anahtar sesi gelince hayalet halinde kapı tarafına geçip kapının açılmasını izledim içeri ilk sibel arkasında bu evi tutarken geldiği adam babası galiba annesi bir erkek bir kadın vardı sibel kapıda durmuş elini açmış üç elham bir kulfu okurken ben kahkaha atarak yere yatmıştım kız resmen korkudan imana gelmişti arkasındakilerin bakışları zaten komikti.
"Ne yapıyon be" Diyen görmediğim kadınla sibel duasını okuyup amin derken ona baktı
"Eve bereket getirirmiş üç elham bir kulfü okudum " Dedi ben bu cevapla daha çok gülerken o kız ona göz devirmişti
Ne desin kız evde hayalet var ondan mı okuyorum desin diyen iç sesimle omuz silkmiştim diye bilirdi işte annesi babası hemen alır götürürlerdi kızlarını oğlan daha yeni konuşan kadının elini tutup içeri geçerken
"Buna salak diyordum da anlamıyorsunuz ki " Demeyi ihmal etmedi sibel ona göz devirirken ben kaşlarımı çatmış o oğlana bakıyordum bu oğlan nedense hiç hoşuma gitmemişti
Ay sevdiğini de korurmuş diyen iç sesime
"Sacnalama ben o kızı sevmiyorum sevmemde sadece bir kadınla o şekilde konuşulmaz " Dedim
Sende kıza salak diyorsun diyen iç sesimle göz devirdim
"Onunla ben farklıyız " Dedim iç sesim
Senin farkın ne? Dese de ona cevap vermeden diğerlerini izlemeye devam ettim iç sesimle uğraşamazdım.
onlar içeriye geçse de sibel etrafına bakıyordu galiba beni arıyordu bşr yerlerden cıkarmıyım diye salakmıydım ben öyle ben burdayım diyerek çıkacaktım. Hava kararmış akşam yemeği yenirken öğrenmiştim bir kaç gün burdalardı ben sibelden kurtulmaya çalışırken başıma bu sefer diğerleri çıkmıştı hem yerinden de olmuştum abisi ve yengesinin olduğunu öğrendiğim genç çift almıştı odamı en yukarda diye birde gerçekten sibel ve annesinin konuştuğu kadar vardı gelinleri geleli bir iki saat olsa da kalkıp hiçbirşey yapmamıştı sibel ne kadar bu duruma bozulsa da bende sinir olmadım değildi allah bunlara sabır vermeliydi böyle bir oğulları ve gelinleri olduğu için sonunda yatma saati gelince herkes odalarına çekilince mutfağa gidip birşeyler yemiş karnımı doyurmuştum sibel yemek yapmayı annesinden öğrenmiş olmalıydı kadın çok lezzetli şeyler yapmıştı karnımı doyurunca yatacak odamda olmadığı için mecbur sibelin odaya çıktım o çoktan uyumuştu odaya girdiğim de beklemediğim birşeyle karşılaştım sibel yatağında mışıl mışıl uyurken lanetlendiğim bebek hemen sağ yanındaydı üstelik sibel bebeğe sımsıkı sarılmış uyuyordu şaşkınlıkla öylece bakarken kapı arkamdan kitlenince daha çok şaşırdım bu kapı hiçbir şekilde kilitlenmezdi hele bir güçle hayır burda ne dönüyordu bilge kaanla konuşmam gereken bir konuydu inşallah hemen geri dönerdi...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |