
Selamün aleyküm Canlar🙋🏼♀️
Hayırlı Vakitler 🌹
Bir süredir yoktum. Hamilelik süreciydi, ev taşımasıydı vs derken burayla pek ilgilenemedim.
Nasılsınız, neler yapıyorsunuz?
Sizi daha fazla bekletmek istemedim ve yeni bölümü yazıp geldim.🥰🤗
İyi okumalar📖
-Narımsıyım,
Dışı tek parça, İçi paramparça...
Dükkandan gelir gelmez evdekilere geldiğimi haber vermek için salona geçtim. Beş on dakika yanlarında oturup daha sonradan yorgun olduğumu yazıp gösterdim ve ardından odaya çıktım. Yaşadığım olaylar bedenselden ziyade ruhsal olarak çok yormuştu beni. Ve beni en çok düşündüren belirsizlikti. Egemen Bey ve Ceyda Hanımdan başka benimle iletişime geçen yoktu. Diğerleri hep sessiz ve izleme taraftarıydı. Bi arada laf sokmaya çalışan Barış vardı. Birde bakışlarıyla her hareketimi inceleyen Yağız. Öte yandan diğer kızdan hiç bahsedilmiyodu bile.
En çok şaşırdığım nokta ise buydu. O kızı bu aile büyütmemişmiydi. Şimdi niye yok sayılıyordu ki. Yada konuşuluyordu da ben mi denk gelmiyordum. Her neyse beni ilgilendirmezdi zaten. Beni şuan kendim ilgilendiriyordu. Ne yapacağım, nasıl yol izleyeceğimi planlamam gerekiyordu. Belkide burdan gitmem gerekiyor. Beni istemeyen bir ailenin yanında kalmak yüzsüzlüktü bana göre. Belki de gitsem mutlu bile olurlardı. Daha fazla düşünmeyi bırakıp dinlenmem lazımdı. Sakin ve dinlenmiş bir kafayla bunları düşünüp ona göre hareket ederim. Bu yorgun kafayla daha fazla düşünürsem hiç uyuyamacaktım.
• 2 Saat Sonra•
Gözlerimi açtığımda havanın yavaş yavaş kararmaya başladığını görmemle hemen kendime çeki düzen vermek için lavaboya gittim ve üzerimi başımı düzelttim. Pek giyecek bişeyim olmasada her zaman tertipli ve düzenli kendime bakmayı seven biriyimdir. O yüzden üzerimi kontrol edip iyi olduğuna karar kılıp aşağıya inmek için odadan çıktım. Salona girmeden önce Ceyda Hanım'ın sesini duymamla adımlarım yavaşladı.
-"Napıcaz Egemen, Asude hala bize alışamadı. Bizi kabul edicek mi acaba.
-" Bilmiyorum Hayatım, Bende çok düşünüyorum ama sanırım zamana bırakmalıyız. Üzerine daha çok gidersek bizden uzaklaşabilir veya daha da içine kapanabilir.
-" E peki bizimkilerin tanışmak istediğini nasıl söyleyeceğiz. Daha tam bizimle bile iletişime geçmiyorken oraya gitmek uygun olur mu ki.
-" Biz ona uygun dille söyleyelim, eğer hazır hisssetmiyorsa erteleriz. Kendini iyi hissettiği bir zamanda gideriz. Onun bize alışması ve bizi kabul etmesi herşeyden önemli."
Daha fazla kapı önünde durup yakalanmamak için içeriya girdim. Beni gören Egemen Bey eliyle yanını gösterdi.
Günlük konuşmaları hal hatır sorma işini yaptıktan sonra
-" Kızım bizde seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorduk. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki hiçbir şey için kendini zorunda hissetme olur mu?
Neyi nasıl istiyorsan öyle olucak. Daha fazla uzatmadan söyleyeyim. Tahmin edersin ki her ikimizinde ailesi olanları biliyor ve seni çok merak ediyorlar. O yüzden seninle tanışmak istiyolar. Bu yüzden de bizi memlekete davet ettiler. Eğer gitmek istemezsen seni anlarız ve erteleriz olur mu?"
Tahmin etmekten ziyade duymuştum zaten ama ne diyeceğini düşünmemiştim. Acaba nasıl karşılanırım gibi düşünceleri aklıma bile getirmek istemiyorum zaten nasıl karşılaşacağımı tahmin edebiliyorum. Benden cevap beklediklerini de bildiğimden elime telefonumu alıp notlar kısmına girip
-" Sizi kırmak istemem ama konuşamadığımı biliyorsunuz, aileleriniz size karşı kırıcı olabilirler. Ben alışkınım bu tarz tepkilere ama sizin üzülmenizi istemem. Gelirim, söylenenleride alttan alırım benim için sıkıntı olmaz ama aileleriniz için sıkıntı olabilir belki."
-"Ailelerimiz sıkıntı yapmazlar emin ol, haberleri var zaten herşeyi biliyorlar. Sadece senin onay vermen gerekiyor. Ayrıca seni tanıyınca seveceklerde sevmeme gibi şansları da yok. Kendini sevdirirsin sen."
Dedi gülümseyerek.
-" Tamam o zaman gelirim sizinle. Ne zaman çıkarız yada kaç gün kalacağız ona göre hazırlık yapayım." Diye yazıp gösterdim."
Yazdığımı okuduktan sonra Onlarla gitmeyi kabul ettiğim için çok mutlu oldular. Bunu gözlerinden bile okuyabiliyordum.
-"Şanlıurfa'ya gidicez, oralar biraz sıcaktır en fazla 1 hafta kadar da kalırız tahminen. Ona göre eşyalarını ayarlayabilirsin kızım." Dedi Ceyda Hanım.
-"Tamam, teşekkür ederim ne zaman çıkılır ona göre hareket edeyim." Yazıp gösterdim
-"Yarın sabah 6 gibi çıkarız."
Başımı sallayıp yukarı çıkmak için ayağa kalktım.
Ben ayağa kalkınca odaya geçmek istediğimi anladıklarından çıkabileceğimi söylediler. Bende başımla selam verip yanlarından ayrıldım. Merdivenlerden çıkarken Barış'la karşılaştım. Bana ters ters bakıp sanırım duyamacağımı düşünmüş olmalı ki 'Oh ne âlâ, evde de rahat rahat geziyoruz. Hiç utanma arlanmada kalmamış' diye söylendi.
Daha fazla gözüne görünmemek için hızlıca merdivenlerden çıkıp odaya girdim. Sırtımı kapıya yaslayıp ağlamaya başladım. Günlerdir iyice dolmuştum. Artık herşeyi içime atmaktan yorulmuştum. Hoş atmasam da konuşamıyordum zaten. Oturduğum yerden kalkıp elimi yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Gözlerim kıpkırmızı olmuştu ağlamaktan. Geceliklerimi de giyip yarın için ki valizimi hazırladım. Daha sonra çizim defterimi aldım. Biraz çizim yapsam rahatlardım Sanırım. Defterimi ve gerekli tüm malzemeleri alıp yatağa geçtim. Sabah için çizim malzemelerimi de yanına al diye kendi kendime hatırlama yapmayıda ihmal etmedim. Belki dışarı çıkma imkanım olursa oralardan beğendiğim yerleride çizerdim. Her neyse diyerek Kulaklığımıda çekmeceden alıp müziğimi açıp kendimi çizime verdim. Dinlediğim müzikte 'Beni vurup yerde bırakma, İçim bağırdı da Ben diyemedim ya, Bir tek şey var aslında, Eğer konuşabilseydim beni böyle bırakma diye haykırmak isterdim...' diyordu. Konuşabilseydim eğer tek bir kişiye derdim sanırım beni bırakma diye. Eğer o şansım olsaydı haykırmak değil eline sıkı sıkı yapışıp bırakmazdım. Ama maalesef o şansıda o gün kaybetmiştim. Yine düşünceler diyarına dalmıştım. Dikkatimi bitirdiğim resme verdim. Kendimi çizmiştim. Ama tek vücut değil, yara bere içinde olan bendim ve bu yaralara rağmen Hayat bulmaya çalışan biriydim. Yaralı yerinden yeşermeye, çiçeklenmeye, güçlü olmaya devam edendim. Yaralarımı kimseye göstermeyip, hayatı her daim yolunda olan biriymiş gibi gösterendim. Ama içim yangın yeriydi. Ve insanlar bu yangını söndürmek yerine daha da harlıyolardı.
Sahi insanlar niye böyleydi.
Neden ön yargıyla yaklaşıyolardı ki karşılarına çıkan insanlara.
Bilmiyorlardı ki karşılarındaki insanın neyle şavaştığını, neyle mücadele ettiğini. Nelerden vazgeçtiğini.. Her geçen gün biraz daha eksildiğini göremiyolarmıydı. İlla birinin anlatması söylemesi mi gerekiyordu.
Yapma! Ben çok yoruldum, içim çok yorgun, gönlüm kırık. Buna dayanacak halim yok. Ne olur bir de Sen vurma! mı demek gerekiyordu. Demeden anlayamaz mıydı kimse gözlerimden akan yorgunluğu. İçimin paramparça olduğunu. Anlayacak insan yoktu. Olanı da kaybetmiştim zaten. Daha fazla düşünmeyi bırakıp silkelendim ve aklıma bir söz geldi üst köşeye de sözle dinlediğim müziğin adını yazıp tarih attım. Ve defterimi kapatıp yatmak için giyinme odasına gittim. Geceliklerimi giyip yatağıma geçip sabah için alarmımı kurup kendimi uykuya bıraktım. En son hatırladığım yine aynı koku ve birinin üzerimi örttüğüydü.

(Asudenin çizdiği Resim)
Kağıda yazdığı söz;
-Narımsıyım
Dışım tek parça, İçim paramparça...
🎶: Emre Aydın, Hoşçakal
-Bölüm bitti, nasıl olmuş sizce?🤔
-Gizli kahramanımız kim acaba tahmini olan var mı?
-Yıldıza basmayı ve yorum yapmayı unutmayın🥰🤗
-Asudelerin yaşadığı şehire henüz karar veremedim. Sizce hangisi şehirde yaşıyor olsunlar..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |