
Selamün aleyküm Hayırlı Vakitler Canlar 🙋🏼♀️
Nasılsınız, Nasıl geçiyor günleriniz?
İyi okumalar 📖
Gözlerimi alarmın çalan sesiyle açtım. Uzanıp kapattım hemen. Biraz kendime geldikten sonra kalkıp elimi yüzümü yıkayıp giyinme odasına gidip üzerimi değiştirdim. Bol bi gri sweatshirt ve altına rahat olmam açısından siyah tayt giydim. Ayakkabı olarak da vazgeçilmezim olan beyaz spor ayakkabılarımı giydim. Saçlarımı da örüp akşamdan hazırladığım valizimi sürükleyip unutmamam gerek diye hatırlatıp durduğum resim malzemelerim, kulaklık ve telefonumu da alıp aşağı indim. Oturma odasına doğru girdiğimde Ceyda Hanım, Egemen Bey ve Yağız'ın olduğunu gördüm. Daha diğerleri inmemişti. Başımla selam verip koltuğa oturdum. Sabah saatlerinin erken oluşundan dolayı daha kimse ayılamamıştı sanırım. Herkes sessizce diğerlerinin gelmesini bekliyordu. 10-15 dakika sonra herkes inince kim kimin arabasıyla gidicek konuşması yapıldı. Sonuç olarak Egemen Bey daha iyi kaynaşırsınız diye beni barışların olduğu arabaya gönderdi. 2 araba gidecektik.
Ben Barış Yaren ve Yağız beraber,
Yekta Egemen Bey ve Ceyda Hanımla gidicekti.
Herkes valizlerini aldıktan sonra evden çıktık ve ben nereye doğru gideceğimi bilmediğim için bekledim. Bu halimi farkeden Yaren bu taraftan beni takip et dedi. Bu cümlesi benimle ilk geldiğim zaman 'Hoşgeldin' demesini saymazsak ilk iletişime geçişiydi. Başımı sallayıp onu takip ettim. Otopark gibi bir yere geldik. Herkes bineceği arabanın yanına gitti. Bende yine Yaren'i takip ettim. Arabanın yanına vardığımda Yağız elimdeki valizi alıp bagaja koydu. Başımla teşekkür ettim. Umarım teşekkür ettiğimi anlamıştır.
Herkes arabaya binince direksiyonada Yağız geçti ve sürmeye başladı. Yanına Barış arkaya da benle Yaren oturmuştuk. Araç içi şuanlık sessizdi ve Tedirginlik dört bi yanımı sardı. Daha önce Barışın laf sokmaları dışında hiç biriyle iletişimimiz olmamıştı. Kendimi her türlü söylenecek söze ve olaya karşı hazırlamaya çalıştım. Alttan alıp beni kıramazlar, ben hiçbirşeye kırılmam imajı vermeye zorladım kendimi. Aksine bir bakışa bile kırılan biriydim ben. Ama bunu kimsenin bilmesine gerek yoktu.
Saatin erken olmasından dolayı Yaren başını cama yaslayıp uyudu. Bende başımı cama yaslayıp biraz uyumayı denedim. Ama uyumayı ne kadar çok istesem de uyuyamıyordum bir türlü. Uyku gelmemeye yemin etmiş gibiydi sanki. Uykum gelmiyordu ama gözlerim kapalıydı. Olası birşeye karşı uyuyor gözükmek istiyordum çünkü. Öylesi daha kolayıma gelirdi. Belli bi vakitten sonra hafifçe daldığımı hatırlıyorum ama aniden açılan müzikle daldığım uykuda gitti.
Yağız'ın "Oğlum napıyosun aniden yüksek sesle müzik açılır mı, kızlar korktu." demesiyle gözlerim Yaren'e kaymıştı. Sanırım oda derin uykusundan müzikle uyandırılmanın şokuyla eli kalbindeydi. Ben daha ne olduğunu kavrayamadan Yaren Barış'ın kafasına bi tane tokat patlattı.
-"Salak, Gerizekalı insan yüksek sesle uyandırılır mı mal, ödüm patladı. İnsan döner bi arkasına bakar, Uyuyoruz burda değil mi gerzek. Allah'ım akıl fikir ver bana.." dye söylendi.
Bu duruma gülsem mi yoksa oh canıma değsin mi desem bilemedim. Sadece izlemekle yetintim.
-" İnsan abisinin kafasına vurur mu cani canım acıdı.Ne yapayım sıkıldım. Nerden bileyim sesin yüksek olduğunu. Açtığım gibi geri kapattım zaten. Hem sen nasıl devlet memuruna vurursun, hapiste attırırım kızım seni."
-" Papucumun abisi, aramızda ay farkı var be ne abisi. Ayrıca bende avukatım ya hani, kendimi savunurum."
-"Hahh büyümüşte Avukat olmuş, Çirkin şey seni."
-" Bana bak seni döverim. Nerem çirkin benim. Dünya güzeliyim ben bi kere. Sen kendine bak orangutan, yontulmamış odun. İlerde Allah kız arkadaşına sabırlar versin. Zira seni yontmak baya zor olucak."
Deyip büyükçe bi kahkaha attı Yaren.
Bense ağzım açık onları izliyordum. Onların bu yönleriyle ilk defa karşılaşıyordum. Dışarıdan ne kadar soğuk ve mesafeli görünüyolarsa evde tam tersiydi. Sıcak kanlı ve sevimlilerdi. Birbirlerine olan bağlılıkları ise göz kamaştırıcıydı. Ne kadar laf dalaşına girip söylenselerde birbirlerine olan sevgileri ve bağlılıkları gözlerinden okunuyordu. Benim sessizce onları izlememi farkeden Yağız,
-"Tamam artık kesin şamatayı. Kaç yaşındasınız hala birbirinizle uğraşıyorsunuz. Az kaldı zaten. Sessizce oturun oturduğunuz yerde."
İkiside sessizce başlarını sallayıp telefonlarına baktılar. Sanırım Yağız'dan azda olsa korkuyolardı. Yada ona olan sevgi ve saygılarından bi dediğini ikiletmiyolardı.
Kardeşlik böyle bişeydi sanırım. Hiç kardeşim olmamıştı. Bi zamanlar mahallemize taşınan bi aile vardı. O ailenin kızı vardı Umay. İsmi gibiydi. Koruyucu, Şefkatliydi.Bu zamana kadar kardeşliğin çok özel ve güzel olduğunu hissettiren tek kişiydi. Oda daha fazla kalamamıştı mahallede. Babasının çıkan tayiniyle gitmek zorunda kalmıştı. O kadar çok üzülmüştüm ki gitmesine. Giderken çok zor ayırmışlardı bizi. Hatta babam sokak ortasında beni dövmüştü. Çünkü sevmezdi onu.
Ne zaman beni dövmeye kalksa korkuturdu onu seni babama söylerim diye. Polisti babası. O yüzden hiç bişey yapamazdı bana o varken. O yüzden o gider gitmez beni dövmüştü ya sokak ortasında. Al bak kurtarıcın gitti seni kim kurtarıcak benim elimden der gibi. 1 hafta yataktan kalkamamıştım. Hem en yakın arkadaşımın gitmesinin verdiği acı hemde yediğim dayak ağır gelmişti ve ateşlenmiştim. En sonunda beni hastaneye götürmek zorunda kalmışlardı. Bu yüzden kardeşlik çok özel ve kutsaldı benim gözümde. Onların bu kardeşliğine imrendim istemsizce. İçimden de ''Allah'ım ne olur benim de böyle birbirini seven ve koruyan bir ailem ve kardeşlerim olsun. Onlar olmasa bile beni üzmeyecek ve anlayacak başka güzel insanlarla karşılaştır Allah'ım ne olur' diye içimden dua ettim.
Evvvet yeni bölüm nasıldı.?
-Yarenin Barışa vurmasıyla biraz ohh içimin yağları eridi diyenler🤭😂
-Yıldıza basmayı ve düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın lütfen
- Arkadaşlar hazır taslağım olmadığı için hemen yazıp atıyorum bölümleri o yüzden geç geliyor. Kusura bakmayın olur mu. Fırsat buldukça yazıp hemen atmaya çalışıcam inşaAllah.🤍
- Seviliyorsunuz Okuyucu ailemmm💕
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |