
Selamün aleyküm hayırlı Vakitler Can'lar🙋🏻♀️
Nasılsınız bakalım neler yapıyorsunuz?
İyi okumalar📖
"İnsanlar diyorum azizim, neden böyleler?
Çiçek açtırmak yerine neden kökünden kopartıp atmayı tercih ediyorlar..."
Arabanın durmasıyla geldiğimizi anlamıştım. Sabahtan beri olan sakin duruşum sanırım buraya kadardı. Elim ayağım titremeye, aklıma ise binbir düşünceler doluşmaya başlamıştı bile içeri girmeden. Herkes arabadan inmeye başlayınca bende el mecbur indim. Yağız bagajın kapısını açıp herkesin bavulunu indirmeye başladı. Bende gidip benimkini aldım ve başımla işaret vererek teşekkür ettim. Elimde bavulumla yine nereye gideceğimi bilmediğim için bekliyordum. Herkesin bavulunu teslim eden yağız kendi bavulunu da alıp bagaj kapısını kapatıp bana doğru yaklaştı. Ceyda Hanımlar daha gelmemişti sanırım. Gelselerdi şimdiye kadar yanıma gelip beni yönlendirirdi. İçinde bulunduğum durumu anlayan Yağız yanımda durup
-"Annemler daha yoldalar, 1 saate kadar burda olurlar. Biz biraz hızlı geldik. Gel beni takip et."
Deyip bavulunu sürükleyip koca konağın kapısına doğru ilerledi.
Tamam diye başımı salladım. Tamam dedim ama onların gelmediğini duyunca daha da tedirginleştim. Ne yapacağımı bilemedim. Buralarıda bilmiyordum onlar gelene kadar beklesem. Derin bi nefes alıp 'Hadi Asude sen yaparsın kızım, sen nelerle başa çıkamadın ki bununda üstesinden gelirsin' diye telkinler verdim kendi kendime.
Benim hala hareket etmediğimi gören Yağız
-"Gelmeyi düşünüyor musun, dikildin kaldın orda hadi seni bekliyorum." Diye konuştu.
Yine başımı sallayıp bavulunu da sürükleyip harekete geçtim.
Adımlarım kapının önüne gelince duraksadı. Daha fazla bekletmek için 'Bismillah' deyip adımımı kapıdan içeri attım. Bakalım burada ne kadar aşağılanıp hor görülücektim. İçeriden gelen Şen şakrak sesler bizim bavulun tekerlek sesinden sonra kesildi. Şimdi tüm gözler bizim, daha doğrusu benim üzerimdeydi. Kalabalık bi aile grubuydu. Herkesin inceleyici, ve iğneleyici bakışlarıyla karşı karşıyaydım şuanda. Ellerimi sıkmaktan avuç içlerim acımıştı. Bu sessizliğe son vermek isteyen Yağız,
-"Selam millet, Annemler 1 saate burada olurlar. Onlar gelene kadar sizde tanışakoyun. Bu Asude, diğer manasıyla karışan kız kardeşimiz." Bana doğru dönerek
-"Dedem Asım, Babaannem Neşe" Dedi.
Gidip ellerini öpüp öpmemekle kararsız kaldım. Ama bana yakışan neyse onu yapmak istedim ve Dedem ve nenem dediği kişilerin önlerine gidip ellerine uzandım. Benim bu yaptığım karşısında şaşırmış olsalarda bana ayak uydurup ellerini uzattılar. Uzanıp ellerini öpüp başıma koydum.
İkiside ' Berhudar ol evladım, hoşgeldin' dedi. Başımı sallayıp Geri bavulumun olduğu kısma doğru yürüdüm. Başımı kaldırdığım anda nenem olan kadının gözlerinin dolduğunu gördüm. Neden olduğunu anlayamadım ama, geri önüme doğru indirdim bakışımı.
Ayakta dikiliyorduk hala. Hafif öksürük sesiyle sesin geldiği yöne doğru başımı çevirdim.
-" Bizi tanıtmayacak heralde bu sıpa. Ben en büyük Amcan Halit. Eşim Nurbanu. Sırasıyla oğullarımda Sinan, Berat, Ali ve Kenan. Hoşgelmişsin" Dedi mesafeli bir sesle. Başımla selam verdim. Ardından
-" Bende Halan Emine Hoşgelmişsin. Çocuklarım Emre,Akif ve Abdullah." Dedi onada başımı salladım.
-" Bende En küçük amcan Ertuğrul, hala sapım taliplerimi bekliyorum." Dedi Bu dediğine gülümsedim ve başımı salladım. Enerjik birine benziyordu.
Herkes birbiriyle bakıştıktan sonra
-"Hadi oturalım bari herkes ayakta kaldı, oturduğumuz yerden devam ederiz." Dedi. Halit Bey
Onun söylemesiyle herkes bi yer bulup oturdu. Bense hala ayaktaydım. Benim ayakta olduğumu gören Yağız
-" Gel Asude buraya otur." Diyerek elleriyle vurarak yanını gösterdi. Bu dediğine ne kadar şaşırsamda belli etmedim. Çünkü bu zamana kadar hiç bu kadar yakın bi temasımız olmamıştı. Yemek zamanları haricinde. Başımı sallayıp yanına doğru gittim ve yanına oturdum. Burnuma gelen tanıdık kokuyla kaşlarımı çattım. Ama bunu düşünmeyi sonraya bıraktım. Zira şuan herkesin bakışı bendeydi.
Konuşamadığımı biliyolarmıydı acaba. Egemen bey biliyolar demişti ama hepsi de biliyomuydu orası muammaydı. Çünkü garip garip bakıyodu herkes. Muhtemelen onlara neden cevap vermediğimi düşünüyorlardı. Belki burnu havada biri olarak görüyorlardı beni. Bu sessizlik herkesin canını sıkmış olmalı ki
-" Eee çocuklar nasılsınız, hiç kendiliğinizden gelmiyosunuz da bi insan dedem nenem bizi özlemiştir, ziyaret edelim demiyorsunuz." Dedi Asım bey
-" Her zaman konuşuyoruz ya tonton dedecim. Yetmiyor mu?. Sen bize diyosun siz çıkıp gelsenize madem bizi bu kadar özlüyosunuz." Dedi Yaren'de kıkırdayarak.
-" Görüyor musun hatun, büyümüşte bize laf yetiştiriyor. Sus sus gelmek istemiyorum diyemiyorda siz gelin diyor." Dedi Asım bey. Öyle deyince Yerinden kalkıp hemen yanına gitti Yaren, Yanaklarını öpüp
-" Hiç olur mu öyle tonton dedem. Senin burda olduğunu bilipte nasıl gelmemezlik yaparım ben. Kız pamuk nenem kocana bişey desene sende. Yine benimle uğraşıyor bu kocan." Dedi gülerek.
Onun bu hareketlerine Güldü Neşe hanım. Bense bu haline şaşırdım. Koskoca insanlarla nasıl böyle rahat ve sevecen konuşuyordu. Belkide hep böylelerdi. Ama bana soğuk ve mesafeli taraflarını gösteriyolardı.
-" Kalk abi biz gidelim bari. Biz hiç özlenmemişiz. Onlar dede torun hasret gidersinler." Dedi Barış
-" Aynen bro, kalk gidelim." Deyip yalandan hareketleniyo gibi yaptı Yağızla Barış. Onları gören Nene Neşe Hanım,
-"Siz onlara ne bakarsınız oğlum, hele gelin bakalım sizde benim yanıma. Bende sizi özledim. Aslanlarım benim." Diyerek kollarını açtı. İkiside hemen kalkıp Neşe hanımın yanına gidip sıkıca sarıldı. Ardından Barış dedesine göz kırparak,
-" Oyyy Oyyyy nenemmm, seni nasıl özlemişim, mis kokulu Pamuğum benim." dedi gülerek. Bunu gören Asım Bey
-" Höst lan, çekin kollarınızı benim karımdan. Gel gülüm sen benim yanıma."
Demesiyle ortalığı bi anda kahkaha sesleri doldurdu. Bense onların bu neşeli hallerine takılı kalmıştım. Demek ki sevilen seven herkes böyle ışıl ışıl oluyordu. Etrafına Neşe saçıyordu. Fazlalık gibiydim aralarında. Bu beni çok rahatsız hissettirdi. Yerimde rahatsızca kıpırdandım. Herkes tekrardan yerine oturmasıyla Neşe hanım
-" Sen bunlara bakma kızım. Bunların her zaman ki halleri. Nasılsın, Alışabildin mi?" Diye sordu.
Sordu ama sanırım benim cevap vermediğimi unutmuştu. Yada bilmiyordu. Bense ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağım titremeye başladı tekrardan. Telefona yazsam olmayacak, yazmasam yanlış anlaşılacağım diye düşünürken,Yandan gelen cümleyle sarsıldım. Aldığım nefes fazla geldi sanki o an.
-"O konuşamaz nene, Dilsiz yani. Sorunu cevaplayamaz o yüzden. Hoş gerçekten konuşamıyor mu orasını da bilmiyoruz ama neyse." Dedi Barış esefle.
Bense cümlenin ağırlığı altında ezildim kaldım. Gözlerim doldu. Ellerimi yumruk yaptım istemsizce. Başımı kaldırıp bakamadım kimseye. Bişey demeden hızlıca kalktım oturduğum yerden. Geldiğim kapıdan hızlıca çıkıp koşmaya başladım. Aldığım her nefes zor geliyordu artık. Gözyaşlarımdan önümü bile göremiyordum. Beynimde yankılanıyodu o cümle,
O konuşamaz, Dilsiz yani, sana cevap veremez... Konuşamaz, Dilsiz...
Hala ağlayarak deli gibi koşuyordum bilemediğim bi sokakta. Niye gelmiştim ki buraya, niye kabul etmiştim ki. İçimdeki Umuda mı güvenmiştim. Bilmiyomuydum beni hiçbir zaman kabul etmeyeceklerini. Niye evet demiştim ki. Daha Ne kadar yara alacaktım insanlardan. Daha ne kadar karşılaştım acıyan bakışlarla. Olduğum gibi kabul edemezmiydi kimse. Ne zaman mutlu olacaktım ben Allah'ım.
Bildiğim bişey vardı artık. Umudum tükenmişti, Bende tükenmiştim.
Bii an nerde olduğuma bakmak için durdum ama yönümü çevirmemle üzerine doğru gelen son sürat arabanın korna sesiyle ne yapacağımı bilemedim. Sonrası ise hatırladığım şiddetli bir acı ve yere acı bir şekilde yığılışım oldu....
Evveeett canlar bölüm nasıldı.?
Yorum yapıp yıldıza basmayı unutmayın lütfen
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |