
Behram kaçtığı topraklara tekrar geri dönmüştü, isteyerek değil zorla. İstese şuan kaçıp giderdi bu yerden, herkese cennet olan bu topraklar behrama cehennemdi.
Araba evin sokağına girdiğin de yolun kenarında yan yana dizilmiş eli silahlı adamlar belirdi. Barış ön koltukta kendi kendine bir şeyler mırıldanır iken behram bu duruma sadece Umutsuzca baktı.
Eve yaklaştıkça geri gitme dürtüsü daha da arttı, girmek istemiyordu, kaçmak istiyordu bu yerden.
Araba konağın kapısında durduğun da hemen kapıda ki korumalar behramın tarafına dolanıp kapısını açtı " hoş geldin ağam" dedi Behram dan büyük olan bir koruma. Behram beklemeden arabadan indi. Ayakları tekrar bu topraklara basınca içinde tarif edemediği bir duygu oluştu. Özlem dese özlem değil, nefret desen nefret değil. Sanki onu buraya çeken bir şey vardı ama ne olduğunu bir türlü anlayamamıştı.
Behram indikten sonra beklemeden arabanın arkasından döndü ve konağın kapısına geldi, başını kaldırıp konağın üzerinde büyük harfler ile yazan ATASOY KONAĞI yazısına baktı. İnsan ne kadar kaçmak istesede kaçamıyordu bu yerden, behram ne kadar istemese de atasoydu.
Derin bir nefes alıp Konaktan içeri girdi. Yıllar sonra tekrar buradaydı, çocukluğu karşında, yaşanmışlıklar ise dün gibi aklındaydı. Kaç gece oturmuştu bu avluda, yada kaç kez babası ile kavga etmişti. Ablaları ile kaç kez uğraşmış, oyunlar, oynayıp ağlamış yada kaç kez kardeşlerinin derdini dinleyip onlara yardımcı olmuştu.
"bi xêr hatî kur" ( hoşgeldin oğlum) diyen annesinin sesi ile behram daldığı anılardan çıktı ve annesine baktı, annesi Meryem hanım 60 yaşındaydı eşi öldüğü günden beridir başından siyah eşarbını çıkarmaz, elinden de tesbihini de düşürmezdi
Behram uzun Bir aradan sonra gülümsedi ve annesinin yanına gidip, elini öptü
" Min ew xweş dît dayê" ( hoşbuldum anne) dediğin de Meryem hanım elini kaldırdı ve oğlunun yüzünü ellerinin arasına Aldı. behramın yüzüne uzun uzun baktı, babasına benziyordu behram. tıpkı onun gibiydi, bakışları, duruşu, asi halleri tıpkı ölen babası gibiydi
" zayıflamışsın annem" dedi ve başını çevirip arkasında duran yardımcıya
" hemen sofrayı kurun oğlum açtır" dediğinde yardımcı " hemen hanımım" dedikten sonra mutfağa gitti.
Hizmetli gittikten sonra Meryem hanım tekrar oğluna döndü, elini yüzünden çekti ve sanki küçük çocukmuş gibi elinden tuttu " hadi gel oturalım kalmayalım ayakta" dedi ve behramı çekiştirerek avluda ki koltuğa oturttu, kendisi de yanına oturdu. Uzun uzun konuştular, Meryem hanım behramın çocukluğundan bahsetti, behram ise sadece dinledi.
Keşke dedi içinden keşke çocuk kalsaydım da bu denli acılar çekmeseydim dedi ama maalesef zaman geçiyordu, yaşı 27 olmuştu, onun yaşındakiler evlenip çoluk çocuğa karışmış ağa olmuştu behram ise ne kalbini aşkından deli edicek biri ile karşılaşmıştı neden onu hapis edebilecek gözlere.
Öylece yaşıyordu....
Ama bilmiyordu ki geldiği bu topraklar da sevdaya tutulacağını...
****************************************
" demek kafasını yardığım adam evime misafir olarak geldi" dedim. Behram bakışlarını önünden çekti ve bana baktı
" tesadüf işte" dediğinde gülümsedim
" baya öyle" behram yine sustu, bir süre konuşmadı öylece bakışlarını bir yere dikti uzun uzun boşluğa baktı. Aklından neler geçiyordu yada ne düşünüyordu bilmiyordum ama pek iyi şeylerin olduğunu düşünmüyordum.
Sessizlik aramıza duvar gibi oluşmaya başladığın da yine bozan ben oldum
" demek yıllar sonra tekrar bu topraklara geri döndün" dedim. Behram nefes alıp verdi, bakışlarını daldığı yerden çekti ve arkasına yaslandı " maalesef" dediğinde
" neden maalesef dedin ki" diye sordum. Behram çenesinde kaşınan yeri eli ile kaşıdı " pek istekli değildim buralara geri dönmeye. ailemden kaçıyordum bu topraklardan" kafam karıştı neden kaçmak istedi ki buralardan.
" insan neden sevdiklerinden kaçmak ister ki" diye başka bir soru yöneltim, behram , dirseklerini dizlerine koyup öne doğru eğildi " insan özellikle sevdiklerinden kaçar çünkü insanı yaralayan yine en çok sevdikleridir" derin bir nefes alıp verdi " kısacası beni yaralayan yine ailem oldu o yüzden".
Bir daha da ne ben konuştum nede behram ikimizde sustuk...
İçeriye gitmek için ayağa kalktım, tam içeriye gidecek iken behram bileğimden tuttu ve beni durdurdu. Bakışlarım beni tuttuğu eline kaydı, behram ise anında ateşe değmiş gibi elini çekti. Bakışlarını kaçırdı " ailem yada ailen ne dedi bilmiyorum ama benim amacım buraya kız isteme için değil annem rica etti geldim" dediğinde başımı salladım
" biliyorum hakkında konuşulanları behram gidiceksin yine buradan" sessiz kalıp sadece başını sallamakla yetindi.
Nedendir bilinmez ama yüreğime nir ağırlık çöktü. Sadece " peki hoşçakal kendine iyi bak" dedim ve başka bir şey demeden yanından ayrıldım içeri girmek üzereyken beni durduran behrmanın sözleri oldu
" Ben sevilmek ne bilmiyorum Aydan, sevilmeyen bir adam nasıl sevsin yuva kursun. Ne bu hayatı sana zindan etmeye hakkım var nede kendi hayatımın zaten ben kendim zindan bir hayat yaşıyorum bide sana dar etmeyeyim bu hayatı" dediğinde omzumun üzerinden behrama baktım, sırtı bana dönüktü. Şimdi fark ediyordum behram ne kadar dik dursa da omuzları hep çöküktü.
Behramın sözlerine sadece" peki " dedim ve başka tek bir kelime etmeden içeri girdim.
*************************************
" son sözün bu mu behram "dedi Meryem hanım, behram sıkıntıyla elleri ile saçını karıştırdı. Misafirlikten geldikleri zamandan itibaren annesi behrama aynı şeyleri söylüyordu.
Ellerini saçlarından çekti ve annesine baktı " evet anne son sözüm söyledim herşeyi "dedikten sonra ayağa kalktı, sıkılmıştı. Eskisi gibi değildi artık kaçmak istiyordu buradan elinden gelse ilk uçakla İstanbula dönecekti ama annesinin sözünü asla çiğneyemezdi.
" kararım kesin anne ben buraya sen istedin diye geldim evlenmek için değil " Meryem hanım da ayağa kalktı, behramın karşısına dikildi " abin burda değil kim ağa olacak başımıza barış mı" diye sordu. Behram derin bir nefes alıp verdi
" gerekir ise" dedi umursamaz bir şekilde.
Meryem hanım oğluna baktı bir süre, dik başlıydı. Aklına geleni yapardı behram ne kadar kabul etmese de babası gibiydi.
Meryem hanım başını salladı
" peki tamam ne istersen o olsun bakalım" dedi behram annesinin sözlerinden sonra durmadı ve hızla odadan dışarı çıktı. Dışarı çıktığın da kapının ağzında barış vardı, abisine baktı behram ise hiç bir şey demeden arkasını döndü ve Konaktan çıktı. Barış da abisinin peşinden çıktı.
Meryem hanım ise geri koltuğuna oturdu ve tesbihini çekmeye başladı " demek son sözün haa behram sen daha kime kafa tuttuğunu bilmiyorsun" dedi ve koltuğun kenarında duran zigon sehbanın üzerinden telefonu aldı, rehberi açıp araması gereken kişinin numarasını buldu ve üzerine tıklayıp aradı. Telefon bir süre çaldı ve açıldı " yarın herşeyini ayarla behram dik başlı davrandı tek çözüm sen kaldın. Behramın evlilik yolu senden geçiyor" dedi ve karşı tarafın bir şey demesini beklemeden telefonu kapattı.
*********************************

Behram atasoy. Aydan Aksoy
( behramın ikonu olan abi kitabı biliyor ve onaylı, kendisi kitabı okuduğunu söyledi 🤭)
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |