
Babam insan yüreğinin kölesi olur derdi, yüreği nereye çekerse insan oraya gidermiş, insan kendisi bilmese de yüreği aşık olacağı ve seveceği insanı bilir ve hissedermiş. Behramı ilk gün gördüğüm de yüreğim de bir kıpırdı olmuştu ama bir türlü adını koyamıyordum. Taki geçen hafta yeni evimizin avlusunda söylediği sözlerden sonra. Behram artık atasoyların ağası olmayı kabul etmiş ve bu topraklarda kalmıştı
Behram kaçtığı topraklara tutsak değildi aksine behram kaçtığı topraklara bağlıydı...
Çocukluğu yaralıydı ve ben ona bir söz verdim onu yaralı çocukluğu ile sevicek ve sahip çıkacaktım, belki bizim için zor olacaktı ama bir şekilde bunun üzerinden geleceğime inancım vardı. Bana bunu inandıran behram olmuştu ve şimdi bizi yeni bir hayat başlıyordu.
Avludan yükselen davul sesleri odanın içerisine dolarken aynada Umutsuzca kendime baktım, babam hayla yoktu. Annem döner demişti ama bir haftadır eve uğramamıştı. Gelinliğimin eteklerinde tutup dışarı çıkmak için kapıya yöneldiğim sırada kapı çaldı " gel" dedim. kapı açılıp içeri giren kişiye görmem ile gözlerim doldu.
" gele bilirmiyim kızım" diye izin isteyen babamı başımı sallayarak onayladım babam içeri girip kapıyı ardından kapattı, içeri girdiğin de beni baştan aşağı süzdü. Bakışlarından belliydi yorgun du, kömür karası gözleri kızarmış ve gözlerinin altında koyu halkalar oluşmuştu sanki bir hafta da yaşlanmış gibiydi ne kadar gri takımın için güçlü ve yorgun gözükmesede yorgun du hemde haddinden fazla.
Babamın Bakışları gelinliğimde oyalandıktan sonra bakışları bu sefer gözlerimi buldu, gözleri dolmuştu.
Bir süre bir şey söylemedi öylece bekledi, en son da ben dayanamayıp hızla babama sarıldım, babam da kollarını bana dolayıp başıma öpücük kondurdu " sen benim hayla küçük kızımsın ne olursa olsun" kollarımı babama daha sıkı sardım. İkimiz de geri çekilmedik öylece sarmaş dolaş kaldık.
" özür dilerim kızım elimden bir şey gelmedi koruyamadım da" dedi yakınır bir şekilde, geri çekilip babama baktım
" sorun yok baba böyle olması gerekiyormuş oldu da insan kaderinden kaçamaz demiştin ya sen" buruk bir şekilde gülümsedim " kaderim buymuş baba hem behram iyi biri" babam beni başını sallayarak onayladıktan sonra ellerimi tuttu " bu kapı hep sana açık kızım ne olursa olsun ister haklı ol ister haksız kapım sana her zaman açık" dedi titreyen sesiyle.
Son kez babama sıkı sıkı sarıldım, babamla sarmaş dolaş olduğumuz anda kapı çaldı, kapının çalması ile babamın belinden kollarımı çektim ve bir adım uzaklaştım. Babam ise yine her zamanki gibi içi kan ağlasada dimdik durdu.
Kapı bir süre sonra açıldığında içeri annem gir, annemin bakışları babam ile aramda gidip gelirken en son bende takılı kaldı. Oda babam gibi beni incelemeye başladı, beni baştan aşağı inceledikten sonra gözleri doldu ve gözünden bir damla yaş akmasına engel olamadı.
Anneme de sıkı sıkı sarıldım, babam ise annem ile ikimizi göğüsüne çekip sıkı sıkı sarmaladı. Üçümüz bir süre öylece kaldık, ömrümün sonuna kadar böyle kala bilirdim, bu hayatta hiç bir şeyden korkmadığım tek yerde.
Sarılmayı bırakıp geri çekildik, babam iç cebinden kırmızı kuşağımı çıkardı, üç tur belimden dolandırıp çözdü ve dördüncü turda bağladı. Babam kuşağımı bağladığın da elini öpmek için uzanmıştım ki elini öpmemi izin vermeyip sıkı sarıldı.
Bir süre sarılı kaldık ve ilk geri çekilen babam oldu, yüzüme kısa bir süre baktıktan sonra anlıma masum bir öpücük kondurdu, ardından ise duamı kapattı. Bakışlarını bana teğet geçirdi anlaşılan ağlıyordu, babam yanıma gelip kolunu uzattı " gidelim kızım" dedi titreyen sesi ile.
Derin bir nefes alıp verdim ve babamın koluna girdim, annem arkamdan içli içli ağlarken dönüp odama dahi bakmadım. Güzel anılarım olmuştu hemde fazlasıyla ama şu son zamanlarda yaşadıklarımız hem bana hemde aileme fazla ağır gelmişti. Babam ile odadan dışarı çıktık. Dışarı çıktığımız da davullar sustu ve bütün gözler bizi buldu, bakışlarım ile kalabalığı taradım, bakışlarım kalabalığın arasından gülerek bakan amcama takıldı, kendi oğlunun canı için beni yakmıştı elbette yüzü gülecekti.
Bakışlarımı amcamdan çektim ve karşıma yani behrama çevirdim, behram siyah bir takım giymişti, saçları özenle arkaya doğru taranmıştı ve sakallarını ise kesmemiş ama derli topluydu . Behram önünü ilikledi ve babam ile karşımıza geldi, bakışları bende biraz oyalandıktan sonra babama baktı
" kızımı üzücek bir şey yapma, yaparsan bil iki elim yakanda olur" babam başını çevirip bana baktı " o bu dünyada tek hazinem" dedikten sonra bakışlarını behrama çevirdi " üzme, kırma. kızım önce Allaha sonra da sana emanet" dediğinde behram " siz hiç merak etmeyin aydanı kendi gözümden bile sakınırım, onun tek bir göz yaşı dökmesine izin vermem. Oldu verdim, bilmenizi isterim ki onun göz yaşlarının akmasına sebep olanları onun akıttığı göz yaşında boğarım" dedi kendinden emin bir şekilde.
Babam behramı başını sallayarak onayladı " uzat o zaman elini" behram babamın dediğini yaptı ve elini uzattı, babam ise kolunu tuttuğum elimi tutup , üzerine masum bir öpücük bıraktı sonra da elimi behramın eline bıraktı, behram ise elimi sıkı sıkıya tuttu " kızım helalindir onu koru kolla" behram bakışlarını bana çevirdi ve gözlerimin içine bakarak
" Aydan bu topraklara tutunma sebebim oldu, hayatımı bana veren kadını baş tacı yapacağım siz merak etmeyin "
🌼🌼🌼
Yüreğim beni behrama çekmişti ve şimdi onun ile yeni bir hayata adım atmıştık, bu yol bize ne getirirdi bilmiyorum ama içimden bir ses diyordu ki behrama güvenmem gerekiyordu ve bende öyle yaptım daha yeni tanıdığım adama körü körüne güveniyordum.
" sandığım kadar sıkıcı değilmiş" diye mırıldanan behrama baktım, karşısın da halay çeken insanlara bakıyordu. Ona baktığımı hissetmiş gibi başını bana çevirdi " daha da sıkıcıymış" dedi ve önüne döndü, behramın bu haline gülmeden edemedim " niye öyle diyorsun gayet güzel " behram ekşi bir şey yemiş gibi yüzünü buruşturdu " ya ne demezsin o kadar güzel ki şuan kendimi ortaya atıp, kafama bir kravat bağlayıp sarhoş dayılar gibi göbek atacağım" dediğinde dudaklarımdan bir kıkırtı çıktı.
Behramın bakışları anında beni buldu, yüzünde ise memnun bir o kadar da kınayıcı bir ifade vardı.
" Aydan atasoy hanım hayırdır kocanıza gülmek de nerden çıkıyor" dedi kınayıcı bir o kadar da keyifli bir şekilde " valla behram atasoy kocam huysuz yaşlı tonton amcalar gibi söylenmesi komik ona güldüm" behram da güldüğün de onun gülüşünü izledim, çok başka bir adama dönüşüyordu daha sıcak daha olumlu birine.
Bakışlarımı behramdan çekip karşıma baktım, behramın annesi olan Meryem hanım ile göz göze gelmemle hemen bakışlarımı kaçırdım. Bu kadına alışamayacağım kesindi çünkü bakışlarında hep bir şüphe vardı ve insan istemsizce geriliyordu. Bakışlarımı annem ile babama çevirdim, ikiside yan yana oturmuş gelen misafirlerden tebrikleri kabul ediyorlardı.
Bizi tebrik etmek için yanımıza gelenler ile tek tek tokalaşıp tebrikleri alırken, behramın annesi Meryem hanım yanımıza geldi " behram dijvan nerde gelmemiş düğün biticek neredeyse" behram bakışlarını annesine çevirdi
" bilmiyorum gelmeyecek sanırım" dedi umursamaz bir şekilde, Meryem hanım ise güldü " dijvandan bahsediyorum ben başkasından değil " behram sıkılmış gibi nefesini dışarı verdi " dijvandan ben mi sorumluyum, gelmek istememiştir" dediğinde Meryem hanım " dalga geçmeyi bırak behram, dijvan ile yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmez, sen geceysen o gündüz, o geceyse sen gündüz ikiniz de bir birinizden habersiz adım bile atmazsınız" çenesini yukarı kaldırdı " bütün Mardin biliyor sizin aranız da ki bağı "
Behramın dudağının kenarı kıvrıldı " ne diye bilirim ki" dediğinde müzik kesildi, ardıdan ise halay çeken insanlar durdu, misafirlerden ufak ufak uğultu sesleri yükselmeye başladığın da " geç bile kaldın" diye mırıldandı behram. Meryem hanım şaşırmış bir şekilde behrama baktı. Bir süre sonra yüzünde ki şaşırmış ifadesi gitti, yerine ise korku dolu gözler bir kapıya bir behrama baktı
" behram yoksa -" demişti ki korkuyla
" kambersiz düğün olmaz değil mi ama" diyen tok gür bir adam sesi yankılandı.
Bütün meraklı bakışlar sesin sahibine dönerken, merakla bakmayan tek bir kişi vardı ; behram...
Behram ayağa kalkıp " geç kaldın ben nikah ortasında gelirsin sandım" dediğinde bakışlarımı kapıda ki adama çevirdim, gelen kişi behramdan büyük birisiydi, burdan bile bakışlarının altında yatan sert, merhametsiz, soğuk bakışları bile beni ürkütmeye yetmişti. Behram yanımdan ayrılıp salonun ortasına gitti. Adamda da behramın tam karşısına gidip durdu.
Bir süre sonra Behramın karşında duran adamın dudağı küstah bir şekilde yana doğru kıvırdı " demek gelişimi bekledin ha behram atasoy " behram sessiz kalıp sadece başını salladı, adam behramın bu haline sadece güldü " demek bu kadar özledin beni öyle mi? Şu işe bak" dediğinde behram " sabrımı taşırma çık git olay çıkarma" dedi dişlerinin arasından.
Behramlardan bakışlarımı çektim yanımda olduğunu tahmin ettiğim Meryem hanıma çevirdim, bakışlarımı ondan tarafa çevirdim çevirmeme ama maalesef ki Meryem hanım yanımdan gitmişti. Tekrar behrama çevirdim, oldukça gergin bir hali vardı " ama ben daha yeni başladım behram" dedi adam yalandan gücenmiş bir şekilde
Behram eli ile çıkışı işaret etti " madem çok istiyorsun dışarı da konuşalım burada değil" dediğinde adam güldü
" olmaz tamda" eli ile durduğu yeri işaret etti " burada konuşalım hem misafirlerin ile" soğuk bakışları beni buldu " sevgili karın merak eder" dedi. Behram bir adım yana kayıp adamın bana bakmasını engelledi " bakışlarını çek karımdan, senin tek bir bakışın bile ona değmeye cüret etmesin"
Adam şaşırmış bir şekilde ses çıkardı
" oo zaaf mı edindin sen behram, bak sen şuna" dediğinde behram adamın yakasına yapıştı " çık dedim değil mi?" adam ise behramın yakasını tutan ellerini bileklerinden tutup ittirdi " benim durmak gibi bir niyetim yok buraya durmak için gelmedim, geçmişi kapatmaya geldim" dedi sert bir şekilde. Az önce ki eğlenen hali gitmiş yerine ise korkutucu dereceden biri gelmişti " sana son sözümü söyledim git dedim insanlar korkuyor" dedi behram dişlerinin arasından. Adam behramın dediğini umursamayıp " bu topraklar birimizden birimize cehennem olacak bunu sende biliyorsun" güldü, gülüşünün ardında ki ifade insanı korkutmaya bile yeterdi
" zaafların var behram atasoy" dedikten sonra behramın yanından kafasını uzatıp tekrardan bakışları beni buldu, bakışlarının altında ezildiğimi hissettim ve istemsizce bakışlarımı ondan kaçırdım " sende beni bilirsin ki insanların zaaflarına oynamayı severim" dedi derin pürüzlü bir ses tonuyla . Tek bir kelimesi bile omurgamdan aşağı ürpermeme yetmişti bakışlarımı behrama çevirdim benim aksime behram sakindi sanki tehtit edilmemiş gibi, karşısında ona nefretle bakan adama bir adım attı ve tam önünde durdu. Burdan bile anlaşılıyordu bir birlerine olan nefretleri , bakışlarımı onlardan çekip etrafımda ki insanlara çevirdim kimseden çıt çıkmıyordu, çıkarsalar anında başlarına bir şey gelicekmiş korkusu ile oldukları yerlere sinmişler ve karşılarında ki olan olayı sessizce izliyorlardı.
" zaaflarıma oynayanları yaşatmayacağımı sende biliyorsun" diyen behramın sesi ile bakışlarımı tekrar ona çevirdim, işaret parmağını ona doğru doğrulttu ve tam adamın kalbinin üzerine koydu " bu yolda birimizden birisi ölücek ama sen ama ben" dediği anda bir anda kalabalığın arasından silah sesleri yükseldi.
🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼🌼
Sanırım birazcık küçücük gerildik gibi ama 🤭 nasıl buldunuz bölümü inşallah beğenmişsinizdir... Kötü karakterimiz geldi.... Geriye dijvan kaldı 🤭 oda diğer bölümde geliyor... Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize cici bakın 🤍
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |