
Sessizdi ruhum kendi kendine acı çekerdi hep, bir yerlerden toplasam ordan dağılırdım ama şanslıydım ailem konusun da beni sarıp sarmalayan bir annem babam vardı , her ne olursa olsun bana sahip çıkan bir babam... Saçlarımı tarayıp ören annem , annem saçımı tararken saçlarımı tek tek toplayıp sol cebinin içinde o saçlarımı taşıyan babam vardı...
Şimdi ise behram vardı, çocukluğu yaralı ne kadar büyüyüp bir adam olsada hep bir tarafından yaralı olan behram atasoy...
Etrafta silah sesi yankılandığın da salondan çığlık sesleri yükseldi, ardından
" namerdin vakti geldiğin de zamanı olmaz bremin bilirsin namert, namerttir" diye bir erkek sesi ile bakışlarımı oraya çevirdim, sesine bakılır ise genç biriydi
Elinde tuttuğu silahı behramın önünde duran adama doğrultmuş öylece kapıda bekliyordu " şimdi ya düğünümden defolup gidersin olay çıkarmazsın yada ben düğünümü mahvettin diye canını mı yakayım" dediğinde adam kaşlarını çattı, gözlerini kısıp nefretle behrama baktı
" unutma bu topraklar ya sana ya bana cehennem olacak senin dediğin gibi birimizden birisi ölücek ama sen ama ben atasoy" dedi korkutucu bir ses tonu ile
" sende biliyorsun ki behrama bulaşanın canını yakacağımı" dedi az önce gelen adam, behram adamın tehtini umursamadan " benim için cehennem zaten bu topraklar, senin burda olman bana acı vermez aksine intikam arzusu verir" dediğinde " hadi ama bremin yazık bak adama, belki altın takmaya geldi " dedi dalga geçercesine ve adamın yanına gelip durdu, ellerini önünde bağladı ve silahını tehtit edercesine salladı behramın karşısında duran adam, behram ile arkadaşından büyüktü ve yapılıydı " taktın mı altını, taktın ise bekleme yapma daha diğer misafirler var"
Adam yandan ona baktı " sen hiç değişmemişsin hayla aynı boş konuşuyorsun dikkat et de dilini kesmesinler dijvan " diye tehdit savurdu.
Demek ki ismi dijvan dı...
Dijvan adamın tehtinine küçümser bir şekilde güldü, behram ise" git ferzan ne yeri ne zamanı " ferzan bakışlarını bana çevirdi, bakışlarının altında ezildiğimi hissettim. Pek iyi değildi bu bakışlar hayra alamet değildi. Öldürücü Bakışlarını benden çekti ve tekrar behrama baktı " zaaflarına dikkat et bir gün sonun olmasın " behram meydan okurmuş gibi çenesini yukarı kaldırdı
" benim zaaflarıma dokunulmayacağını söyledim değil mi ferzan" dediğinde dijvan " ateşle oynayan elini yakar ferzan dikkat et de yanma" dedi tehtit kar bir şekilde.
Ferzan dijvana yandan bir bakış atıp tekrar behrama döndü " arkadaşının sesi fazla çıkıyor gibi sahi " dedi ve dijvana döndü " sevdiğin kadını alabildin mi? Dijvan" dijvan soru ile gerildi, yüzünde ki sakin ifade silinirken yerine öfke dolu bir hal aldı.
" tüh ben nasıl unuttum kaçmıştı değil mi senden" dedi yalandan şaşırarak. dijvan ise hızla elinde ki silahı ferzanın anlına dayadı " çok konuşma ferzan siktir olup git burdan" behrama baktı sonra tekrar dan ferzana " behramın kaybedecek çok şeyi var ama benim yok, hemen şuracıkta canını alırım senin" dedi öfkeden titreyen sesi ile.
" şimdi sıksana hadi , bitir, benden kurtar arkadaşını" anlını silahın ucuna daha da dayadı " yap" diye teşvik etti, herkes nefesini tutmuş olayı izliyordu. Davetliler sanki normal bir şeymiş gibi oturdukları yerden öylece izliyordu, bir süre sonra telaşla annem yanıma geldi " kızım ne oluyor kim bu adam" diye telaşla fısıldadı, bakışlarımı anneme çevirdim, başımı iki yana salladım " bilmiyorum anne" dedim ve tekrardan bakışlarımı behramlara çevirdim.
Behram dijvanın kolunu tutmuş silahı indirmesi için yalvarıyordu " dijvan bremin bırak indir silahı" dijvanın çenesi kasıldı, nefretle baktı ve en sonunda pes edip silahını indirdi, dijvan silahı indirmesi ile ferzanın yüzünde bir gülümseme oluştu " işte böyle dijvan cık kardeşinin sözünü dinle" diye dalga geçti.
Dijvan işaret parmağını ona doğru salladı
" kaşınma ferzan siktir olup git" ferzan güldü ve bakışlarını behrama çevirdi
" neyse ben geldiğimi söylemek için geldim ve söyledim de" dedi ve behrama bir adım attı, eğlenen hali gitti yerine yine nefret dolu bakışları geldi "bundan sonra dikkat etsen iyi olur çünkü buralardayım atasoy" dedi ve bakışlarını bana çevirdi
" hayırlı olsun yenge" ellerini iki yana açtı
" kusura bakma tanışmamız böyle olsun istemezdim" dediğinde " ferzan bakışın bile değmesin ona" dedi behram dişlerinin arasından. Ferzan güldü " tam dediğim gibi zafın var, zafın olmuş ama sana bir arkadaş tavsiyesi insanı bitiren zafları olur dikkat et de zafların seni canından etmesin" dedi ve son kez bana bakıp, başı ile selam verdi ve arkasını dönüp kapıya yöneldi, kapıya geldiğin de durdu ve elini havaya kaldırdı " daha bu iyi günlerin atasoy, seni daha kötü günler bekliyor ona göre hareket et ve zevkini çıkar derim" dedikten sonra salondan çıktı.
Ferzan salondan çıkar çıkmaz arkasından koruma ordusu ile Meryem hanım girdi, şaşkın gözler ile behrama baktı, behram ise nefesini dışarı verdi ve arkasını dönüp bana baktı, herşey yolundaymış gibi gülümsedim. Behram da belli belirsiz gülümsedi ve tekrar önüne döndü. Annesi Meryem hanım yanına gelip behrama bir şeyler söylemeye başladı, Meryem hanım konuştukça behram sıkıntı ile saçlarını karıştırdı ve sadece başını salladı. Meryem hanımın bakışları beni buldu, kısa bir süre bana baktıktan sonra behrama döndü, behrama bir şey daha söyledi ardından dijvana döndü. Dijvana da bir kaç bir şey söyledi, ardından " kusura bakmayın düğünümüz bu kadar evlerinize dağıla bilirsiniz" dedi misafirlere.
Misafirler tek tek uğultulu sesler çıkarsada, ayağa kalktılar ve yavaş yavaş salondan çıktılar. Behram ise yanıma gelip elimi tuttu " kusura bakmayın böyle olsun istemezdim" dedi anneme, annem başını salladı " olabilir oğlum ama dikkat edin bu adam tekin biri değil gibi" dediğinde behram " maalesef ama siz merak etmeyin aydana zarar vermesini engellerim" annem yanıma gelip bana sıkı sıkı sarıldı, behramın elini bırakıp kollarımı anneme doladım. Bir süre sonra babam yanımıza gelip behrama bir şeyler söyledi ardından o da gelip bana sıkı sıkı sarıldı.
" gidelim mi artık" diyen behramın sesi ile babama sarılmayı bıraktım, behrama dönüp başımı salladım " gidelim" dediğim de behram yanıma gelip elimi tuttu
" gözünüz arkada kalmasın ayda kendi gözümden bile sakınırım" babam nefesini dışarı verdi " kendi geçmişinin bedelini inşallah kızım ödemez" dediğinde behram bana yandan kısa bir bakış attı ardından babama döndü " siz merak etmeyin, bir bedel ödeyecek kişi var ise oda benimdir" babam sessiz kalıp başını salladı.
Behram son kez babama başı ile selam verdikten sonra el ele salondan çıktık, dışarı çıktığımızda behramın arkadaşı dijvan dışarıda bizi bekliyordu, behram ile geldiğimizi görür görmez yanımıza geldi.
" bremin" dediğinde behram elimi bıraktı ve sıkı sıkı dijvana sarıldı, dijvan da ona sarıldıktan sonra ilk geri çekilen behram oldu " iyimisin kardeşim" diye sordu. Dijvan buruk bir şekilde gülümsedi
" iyiyim, artık eskisi kadar acıtmıyor canımı ama işte bazen de" behram başını salladı, başını çevirip bana baktı " Aydan" dediğinde gülümsedim, dijvanın bakışları beni buldu.
Dijvan behramın zıttıydı, saçları koyu renkli ve dağınıktı, teni ise açıktı. Yüzünde ki sakalları ise yoğun ama düzenli kesilmişti, göz rengi ise belirgin ve çarpıcı mavi renge sahipti. Dijvan karizmatik bir duruşa sahipti.
Başı ile selam verdi ve elini uzattı " dijvan yenge memnun oldum" dediğinde elimi uzattım ve sıktım, elimi geri çektiğim de dijvan da elini geri çekti. Bakışlarını behrama çevirdi " Kardeşim konuşuruz yine hadi gidin dinlenin siz" behram nefesini dışarı verdi ve başını salladı
" tamam ama bir şey olursa ara mutlaka bide şu barışı bir bul lütfen yine nerde Allah bilir" dijvan güldü " merak etme ben nerede olduğunu az çok tahmin ediyorum, bu gece bende kalır aklın kalmasın" dediğinde behram başını salladı. Yanıma gelip elimi tuttu " gidelim o zaman" dediğinde başımı salladım ve eve gitmek için arabaya yöneldik, arabaya geldiğimiz de behram kapımı açtı " teşekkür ederim" dedim, behram ise eli ile içeriyi işaret etti " her zaman Aydan hanım" dediğinde gülümsedim ve gelinliğimin eteklerini toparlarım ve geçip oturdum. Behram kapımı kapadım sürücü koltuğuna dolandı, kapısını açıp oda oturduktan sonra arabayı çalıştırdı ve evin yoluna koyulduk.
**********
Aydan gelinliğin eteklerini çekiştirdi, yabancı bir ev, yabancı bir odadaydı ve ister istemez gerilmişti. Behram kendi evlerine gidemeyeceklerini bir süre annesinin yanında yaşamalarını söylemişti. Aydan sessiz kalıp sadece başını sallamıştı, Meryem hanımdan ne kadar çekinsede başka çaresi yoktu. Behram düğüne gelen adam hakkın da söyledikleri ve açık ve net bir şekilde düğün de behramı Aydan üzerinden tehtit etmişti ve Aydan bunu düşünmeden hemen kabul etmişti. Şimdi behramın odasında behramı bekliyordu.
Behram ise su içmek bahanesi ile aşağı inmişti, elin de ki bardağı tezgahın üzerine bıraktı ve mutfaktan çıktı, ağır ağır merdivenlerden yukarı çıkmaya başladığın da annesi de odasından çıkıp behramların odasına yönelirken behram da yukarı çıkmıştı " anne" dediğinde Meryem hanımın eli havada kaldı, dönüp behrama baktı " oğlum" dedi. Behram annesinin yanına gelip tam önünde durdu
" amacın ne biliyorum anne ama yapma uzak dur" Meryem hanımın kaşları çatıldı, oğlu ne kadar uzak dur evliliğim den ve Aydan da desede yine bildiğini yapacaktı.
" olması gereken bu behram" demesi ile behramın çenesi kasıldı " anne bir tek aydanın değil benim de namusum, eğer kendi oğlunun namusuna da laf gelsin istiyorsan" başı ile içeriyi işaret etti " gir içeriye söyle aydana ama bil, aydanın başı senin yüzünden yere eğilirse bil ki seni affetmem, annemsin atamsın kalbini kırmak istemiyorum o yüzden lütfen odana git ve dinlen bizim için yeteri kadar yorucu bir gün dü" Meryem hanım oğluna baktı, tıpkı babası gibiydi onun gibi dik başlıydı.
" peki o zaman iyi geceler "dedi Meryem hanım ve geldiği gibi odasına gitti, annesi gitmesi ile behram odaya girdi, arkasından kapıyı kapatıp odanın içerisine girdi, odaya girdiğin de Aydan onu bekliyordu,Aydan behramı görür görmez ayağa kalktı. İkiside bir birine çekingen bakışlar atarken ilk konuşan behram oldu " uyumadın mı sen" diye sordu " seni beklerdim şey yani annen belki" demişti behram sözünü kesti "annem yok gelmeyecek seni rahatsız etmeyecek merak etme" Aydan karşında ki adama baktı, geçen gün avluda ağlayan adam değildi sanki bambaşka bir adam var gibiydi.
Behram gardıropa yönelip içinden pijamalarını aldı " sen rahat giyin ben banyo da giyinirim" dedi ve doğruca banyoya gitti ve kapıyı kapattı, behram banyoya gittiğin de Aydan gelinliğini üzerinden çıkardı, yerden alıp yatağın ucuna koydu ardından gardıroptan pijamalarını aldı ve giydi, gelinliğini ise askıya asıp gardıropa yerleştirdi.
" Aydan gele bilir miyim giyindin mi?" dedi behram banyodan, Aydan ise çekingen bir şekilde " evet gele bilirsin" dediğinde banyonun kapısı açıldı ve behram dışarı çıktı, gardıropa yönelip içinden bir yastık bir çarşaf aldıktan sonra odada ki uzun koltuğa yöneldi
" istersen ben orada uyurum sen yatakta uyu" dedi Aydan, behram umursamadan elin de ki yastığı koydu ve koltuğa uzandı
" uyurum ben koltukta Aydan sen keyfine bak" dediğinde Aydan çekingen adımlar ile yatağa yöneldi ve oturdu. Yorganı açıp yatağa uzandı.
" iyi geceler behram" diye mırıldandı, yarı uyanık yarı uykulu bir şekilde, behram bakışlarını aydana çevirdi, bu hayatta ona gönlünü veremezdi, yada hayatını tehlikeye atamazdı ama artık çok geçti Aydan ile evlenmişti ve artık hayatındaydı " iyi geceler Aydan" diye mırıldandı, Aydan kendini karanlığa doğru bırakırken behramı ise yine uykusuz saatler bekliyordu...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |