
Gecenin karanlık sokaklarını sadece sokak lambası aydınlatıyordu. Pencereden baktığımda sanki küçüklüğümde kar yağarken heycanla bütün gece pencereye yapışır o sokak lambasına bakardım hayal kurardım . Düşen her kar tanesine bir hayal ne kadar imkansız demi işte ben o hayallerimin peşinde koşarken önümü kestiler canımın yanmasını umursamadan hep engel koydular ama ben başarmıştım ve bundan sonra sadece ben vardım ve ben olacaktım.
Aklımdaki düşünceye pencereyi açıp o soğuk havadan derin bir nefes aldım . Barlas'ın yattığı odanın kapısı yavaşça açıldı karşısında beni görünce şaşırmıştı.
- Uyumamışsın
- Evet, uyku tutmadı aklım Dinçer ve Belinay da. Sabah öğrendiklerinde ne olacak ?
- Bilmiyorum Mehpare ama bizim yaşadığımızı onlara yaşatamazdım.
Sadece kafamı salladım o da düşünceli bir şekilde dışarıya çıktı. Ben biraz dinlenmek için yatağa uzandım aklımda dönen sorular, endişeler eşiğinde kendimi karanlığın o sessizliğine bıraktım.
Telefonumun sesiyle uykum bölünmüştü, yataktan doğrulup kimin aradığına baktım ve hemen telefonu kulağıma götürdüm.
- Dinçer, çok merak ettim sizi naptınız?
- Ooo, Doktor hanım günaydın.
- Sen , sen kimsin Dinçer nerede ?
Arayan Dinçer değildi telaşla yataktan kalkıp bağırmaya başladım.
- Kimsin sen cevap ver nerede onlar?
- Doktor hanım sabah sabah da ne kadar güzel konuşuyorsunuz öyle.
- Şerefsiz
- Çok ayıp ama insan hiç kardeşi elinde olan birine böyle der mi olmadı bak canım sıkıldı.
- Ne istiyorsun ve Dinçer nerede?
Barlas içeriye girip endişeli gözlerle bana baktı ben konuşmaya devam ettim
- İsteğim çok basit , sen!
- Lan gavat ! Seni gebertirim.
- Barlas Çakırbeyli orada mıydın ? Ama sana büyüklerin öğretmedi mi iki kişi konuşurken üçüncüye ne düşer hı!
- Kes lan sesini ibne sana Mardin'in dar edicem hele onların saçının teline dokun !
- Mehpare'yi ver kardeşini al yoksa ikisini de babamın yanına gömerim aynı anda!
Telefonu kapatmıştı Barlas sinirle duvarı yumruklamaya başladı bir yandan da kendi kendine konuşuyordu.
Gözlerim dolu şekilde Barlas'ın yanına gittim.
- Lütfen bir şey yap onlara zarar vericek .
- Tamam , sakin ol halledicem ben
- Nasıl ne yapıcaz ?
Barlas'ın anlattığını yapmak için Alper'e mesaj attım
" Teklifini kabul ediyorum onları bırak "
" Doktor hanım attığım adrese gel ama tek gel bir hatanda ikisi de sadece kefenle gelir"
Attığı konuma doğru arabayı sürmeye başladım . Ya terslik olursa onlara bir şey olmasına katlanamazdım. Kabanımın cebindeki silaha dokundum korkuyordum ama Barlas bir terslik anında kullanmam için vermişti. Ve konumdaki yere gelmiştim. Barlas'a mesaj atıp telefonumdan sildim cevap beklemeden arabadan indim etrafım ağaçlar ile çevrili bir ormandı karşımda duran ahşaptan olan dağ evine baktım etraf sakindi kimse gözükmüyordu. Etrafa bakarken telefonum çaldı arayan Alper di hemen telefonu açtım
- Doktor hanım bakıyorum da söz dinlemişsin afferim sana şimdi karşındaki eve yavaşca git .
Dediğini yapıp yavaş bir şekilde dağ evine girdim içeride kimse yoktu , bağırmaya başladım
" Dinçer, Belinay neredesiniz ? Dinçer!"
Arkamı döndüğümde kapıda Alper belirdi.
- Neredeler , söyle !
- Doktor hanım ben işimi garantiye alırım.
Yüzündeki pis gülümsemeyle üzerime gelmeye başladı.
- Defol git şerefsiz gelme bırak beni.
- Cık cık ama kocaya hiç kötü şeyler denir mi?
- Sen benim değil kocam kapıdaki itim dâhi olamazssın.
Yüzüne tükürdüm , yüzünü silip öfkeyle bakan gözlerini bana çevirdi ve yanıma gelip sert bı tokat attı . Tokatın etkisiyle biraz afallayarak odadaki koltuğa düştüm.
Alper üzerime doğru gelmeye başladı tam önümde durdu .
- Seni öldürmüycem benim olucaksın her gün hem sen hem Barlas piçi öleceksiniz.
Gülerek yaklaştı o sırada dışarıdan silah sesleri geldi ve Alper hemen pencereye gitti .
- Siktir , küçük hanım oyun yok demiştim.
- Doğru demiştin ama senin gibi birine inanıcağımızı mı düşündün?
Cebimde bulunan silahı hemen ona doğrulttum. Bana döndüğünde şaşırmıştı ama yüzünde korkudan tek bir his belirtisi yoktu .
- Ama hep hata hep hata olmuyor bak böyle
- Tek bir adım daha atarsan seni burda öldürürüm.
- Doktorlar hayat kurtarmıyor muydu ? Değişti mi yoksa
Gülmeye başladı ve üzerime gelmeye devam etti . Ellerim titriyordu korkuyordum ben hayat kurtarıyordum elimde neşter olurdu ama şuan birine karşı doğrultulmuş bir silah vardı.
Aramızda sadece bir adımlık mesafe kalmıştı. Kapının kırılma sesiyle dikkatim dağılmasıyla elimdeki silahı alıp benim kafama dayayıp arkama geçti.
- Doktor hanım siz neşter alın bunu tutamıyorsunuz.
- Bırak beni pislik bırak!
- Lan ! Şerefsiz bırak onu .
Sesin sahibi Dinçer di . Barlas haklı çıkmıştı. Kurtarmıştı onları bu içimi rahatlaşmıştı. Ama kafama tutulmuş silah biraz daha rahatsız ediciydi .
- Kardeşini kaçıran iti de kurtarmışsın Barlascım.
- Sana ben kimseyi yem etmem duydun mu beni Mehpare'yi hiç!
- Ama yanan Şule oldu değil mi ?
Şule mi o kimdi ? Ne oluyordu bu düşmanlık nereden geliyordu bununla alakası neydi ?
- Kes çeneni piç her şey senin suçundu.
- Benim yüzümden mi intihar etti cevap ver ! Sen benim kardeşimi aldın benden babamı aldın benden ben de senin nefesini kesicem yemin olsun sana!
Kulağımın silah sesiyle dolması bir olmuştu.
Her intikamın içinde bir sır saklıydı. Hemde acı bir sır.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 11.44k Okunma |
914 Oy |
0 Takip |
18 Bölümlü Kitap |