32. Bölüm

Otuz Birinci

sevim öğmen
sevim_svim

Kızımın potansiyel katiliyle -Ve babasıyla- aynı masada otururken içime giren öğürtüyü bastıramayarak ayağa kalktım. Kusacak gibi hissediyordum ama kusmayacaktım. Yani en azından şimdilik.

 

"İçmeyecek misin?" Dedi önümdeki dolu rakı bardağını işaret ederek.

 

"Hayır. Midem hassas zaten biliyorsun."

 

"İçeceksin."

 

"İçmeyeceğim." Dedim.

 

O aniden ayağa kalkınca gözlerimi kapattım.

 

"Ne dedin sen?" Dedi. Sesi o kadar derinden geliyordu ki, çok korkunçtu. İkimizin arasındaki ahşaptan masayı ellerinden güç alarak kenarıya itikledi.

 

"Sana içmeni söyledim!"

 

Gözlerim dolmuştu.

 

Elime aldığım küçük rakı bardağından ellerim titreyerek bir yudum aldım ve gülümsemeye çalıştım.

 

"Bak...İçtim."

 

"Güzel." Dedi. "Devam et."

 

Neredeyse üzerinden bir yük kalkmışcasına geri çekilip masayı olduğu yere geri çekti ve oturdu.

 

Cebinden çıkardığı kırmızı çakmakla elindeki sigarayı yakıp bana uzattı.

 

Normalde böyle şeyler yapmayan adam şimdi üzerime üzerime geliyordu.

 

Sigarayı ondan alırken zihnim düşünceler ve duygularla yarıştı. Odadaki gerginlik elle tutulur haldeydi ve durumun ağırlığının üzerimize çöktüğünü hissedebiliyordum. Sigarayı dudaklarıma götürüp derin bir nefes alırken derin sinirlerimi sakinleştirmeye çalıştım. Duman ciğerlerimi doldurdu ama hızla çarpan kalbimi sakinleştirmeye pek yardımcı olmadı.

 

Gözlerini üzerimde hissedebiliyordum, her hareketimi tüylerimi diken diken eden yırtıcı bir yoğunlukla izliyordu. Kendimi ve kızımı korumak için dikkatli yürümem, oynadığı her türlü çarpık oyuna uymam gerektiğini biliyordum. İçime çektiğim dumanı neredeyse onun gözlerinin içine bakıp yüzüne üflerken kızımın potansiyel katiline baktım.

 

İfadesi okunamıyordu, gözleri karanlık ve anlaşılmazdı. Onda göründüğünden çok daha fazlası olduğu, sakin yüzünün altında hepimizi tüketmekle tehdit eden bir karanlık olduğunu en iyi ben biliyordum. Rakıdan bir yudum daha aldım, yanan sıvı boğazımı yakarak boğazımdan geçti. Kızımın kaderini elinde tutan bir adamla tehlikeli bir çizgide yürüdüğümü, tehlikeli bir oyun oynadığımı biliyordum. Ama elimde sigara, dudaklarımı ıslatan rakıyla, kızım için ne gerekiyorsa yapacağımı bilmiyordum.

 

Sevda tarafından ifşalanıp ifşalanmadığımı nasıl bilebilirdim? Ama zaten bilse Saye zaten bizi öldürmez miydi?

 

Sigarayı ve rakı bardağını onun sakinleştiğini hissettiğimde masanın üzerine bırakıp ayağa kalktım. Crop'un üzerindeki siyah uzun hırkayı düzeltip pijamamı yukarı çektim.

 

"Uyumaya gidiyorum ben." Dedim sessizce.

 

"Bitir o bardağı. Küçük bir şey zaten. Bebeğine bir şey olmaz."

 

İlerlerken duraksadım ve ona döndüm.

 

Sıçtın Peri!

 

Alayla gülümsedim.

 

"Ne bebeği be?"

 

Vücudumu baştan aşağı süzdü.

 

"Karnındaki bebekten bahsediyorum."

 

Sonuna kadar inkar, sonuna kadar inkar!

 

Masanın üzerinde duran küçük bardaktaki rakıyı alıp gözlerimi kapatıp birdenbire dikledim.

 

"Sana ve bebek endişelerine iyi geceler."

 

Yüzüm ukala bi tavırla onun gözlerine kilitledim.

 

"Senin gibi biri baba olmayı hak etmiyor zaten. Eğer senden hamile olsam ne yaparım biliyor musun?" Dediğimde az önce bana sinirle bakan gözleri şimdi duygusal bir hâl almıştı.

 

Ah kıyamam...Masum şey seni(!)

 

Sesim kısık ama etkileyici tondaydı.

 

Sen, uzman olmasa da, Psikolog Peri Ege'sin. Aptallık etme!

 

"Senden hamile olsam kendi bebeğimi kendim öldürürüm ki, sana baba demesin. Sen baba olmayı hak edecek bir adam değilsin Saye."

 

O cevap vermedi.

 

Gözlerimle onu baştan aşağı süzdükten sonra üstünlük kurup kurmadığımı gözden geçiriyordum. Tamam, benden fiziksel olarak güçlüydü ama psikolojik olarak üstünlük sağlarsam eminim fiziksel gücü hiçbir şeye yaramayacaktı.

 

"Sen baba olacak kutsallıkta değilsin. Ama ben anneliği hak edecek kutsallıklayım." Dedim.

 

Kaşlarını kaldırdı.

 

Şu an sanırım sadece beden diline odaklanmam gerekiyordu.

 

Beni onaylamıyordu ama söyleyeceğim şeyler konusunda endişeliydi.

 

Dudağının sağ kenarını ısırdı.

 

Söylediklerim konusunda beni haklı buluyordu ama yine de beni haklı bulmayı kendine yakıştıramıyordu.

 

Onun bir şey söylemeyeceğinden emin olunca yavaş adımlarla odama gittim ve kapımı kapattım. Sırtımı oraya dayayıp derin bir nefes aldım ve rahatlamaya çalıştım.

 

Gölge'den

 

Söyledikleri çok iddialı şeylerdi. Üzerimde kurmaya çalıştığı hakimiyet barizdi.

 

"Aptal sarışın." Deyip cebimden telefonumu çıkardım.

 

İnstagram'da arama yerine psg_peri_ege yazıp ilk çıkan hesaba tıkladım. İlk fotoğrafının altındaki yorumlara girdim. Gözlüklü bir fotoğrafıydı. Üzerinde pembe crop dedikleri şeyden vardı. Yorumlara girdiğimde tam da tahmin ettiğim gibiydi.

 

 

2.600+ Yorum

 

Naz_eren: Ölmedin değil mi?

 

Cerenss: Peri, lütfen bu yorumlardan birine cevap ver. Tüm ülke seni arıyoruz.

 

Emir12: Arkadaşlar bu kız öldü mü yaşıyor mu hâlâ? Anlamıyorum.

 

Zehra_gorgulu17: Ben bugün hiç tanımadığım bir kızı özledim. Ben bugün, Peri Ege'yi özledim.

 

Yildizaylin: Çok zaman geçti.

 

Enes.kara: Durduk yere geldi aklıma gece gece. İnsan korkuyor.

 

Eda_yılmaz: Ah benim güzel kardeşim, sana gitme demiştik. Sana öldü diyorlar. Kaç gün, kaç ay, kaç hafta oldu kim bilir? Sana demiştim.....

 

Sarp.akgul: Nefes alamıyorum, kalbim hızla atıyor. Peri, neredesin? Neden hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldun? Herkes seni arıyor, herkes seni özlüyor. Seninle geçirdiğimiz o güzel günler nerede? Seni düşündükçe içim paramparça oluyor. Lütfen geri dön, lütfen bize haber ver. Seni çok seviyoruz Peri, seni çok özledik. Geri gel...

 

Handan.Ege: Benim güzel kızım, güzel yavrum... Yavru Civcivim... Küçükken seninle hep o koridorlarda oyun oynardık hatırlıyor musun? Yaram gün geçtikçe derinleşiyor. Sen hiç haber vermeden bir yere gitmezdin, neredesin kızım? Neredesin annesinin en güzeli?

 

Ecenaz_elif: Arkadaşlar farkında mıyız bilmiyorum ama kız sırra kadem bastı.

 

+70 yanıtı görmek için tıklayınız.

 

Esman.ur: @Ecenaz_elif: Evet kanka farkındayız. Zaten hepimiz burda kızı anmak için buradayız ya.

 

Ecenaz_elif @Esman.ur: Panikledim

 

...

 

+68 yorumu görmek için tıklayınız.

 

Telefonu olduğu gibi kapatıp yüzümü yıkamak için lavaboya gittim. Sosyal medyasının şifresi yetkililer tarafından bulunup sayfası incelenmiş, şüpheli bir şey bulamayınca Handan Hanım'a teslim etmişlerdi.

 

Aynadaki yüzüme baktığımda gözlerimin altındaki morluklar yer yer geçmeye başlamıştı. Bu aralar çok mu erken yatıyordum ne?

 

Yüzüme vurduğum suyla saçlarım bir miktar ıslandı ama umurum dışıydı. Kendimin bana yabancı gelmesi normal miydi? Kendimi tanıyamıyordum ben.

 

Hem...O aptalın bana dedikleri de neydi öyle!

 

Bence ben bir baba olabilirdim. Neden olmayayım? Baba olmayı hak etmiyormuş-muşum. Asıl o anne olmayı hak etmiyordu.

 

Ya da...Belki de haklıydı. Belki de gerçekten bir baba olmaya uygun değildim. Ama yine de içimde bir umut vardı. Belki bir gün kendimi bulur ve gerçekten babalık yapabilirdim.

 

Ama o gerçekten anne olmayı hak etmiyordu.

 

Gündelik hayatında anksiyete nöbetleri, sinir krizleri geçiren bir kadın ne kadar anne olmaya uygun olurdu ki?

 

Kaşlarımı çattım. Telefonu cebimden tekrar çıkarıp sevgili eserime bakmaya devam ettim.

 

Naz.li: Hayatımda gördüğüm en trajik kaçırılma vakası olabilir.

 

Eslem.anar: Bu kız bizim okuldaydı. Bence geleceği çok aydınlıktı...En azından ölene kadar. Işıklar içinde uyu Peri Ege.

 

Adrulyaa: Nedense fake gibi duruyo' kızın bir oyunu olabilir mi arkadaşlar. Şöhret, ün falan?

 

+43 yanıt

 

Yanıtlara tıkladım ve neden olduğum tartışmayı okumaya başladım. Yemin ederim ki, sonsuza kadar bu yorumları okuyabilirdim.

 

sezinaydan: @Adrulyaa Saçmalama olm. Böyle bişeyle ünlü olcağıma hiç olmam daha iyi.

 

umit.a: @Adrulyaa:Aptal aptal konuşma amk

 

Adrulyaa: Ne alaka amk kızı görmüyor musunuz ya aylardır yok. Gazetelere ismini yazmasaydı.

 

Lavabodan çıkıp telefonu koltuğun üzerine fırlattım. Polis bir şey bulamıyordu. Ellerinde en ufak bir kanıt yoktu. Ne kadar işime gelse de gerçek anlamda canım sıkılmaya başlamıştı.

 

Peri'den:

 

Yatakta sağ tarafıma dönüp yattım. Sevda karnımın üzerine yatmamamı söylediği için ve ben de buna extra olarak yastığa sarılıp uyumayı çok sevdiğim için buna dikkat etmeye çalışıyordum. Aniden kapı açıldığında korkmadan edemedim. Fazla mı ileri gitmiştim?

 

Gözlerime dikti gözlerini.

 

''Söylediklerinde ciddi miydin yoksa..?''

 

''Ben mi?'' dedim yatakta doğrulup ona bakarken. Mutsuz gözüküyordu.

 

''Hı-hı.'' dedi yanıma adımlayarak.

 

''Sence benden iyi bir baba olmaz mı?''

 

''Sen...Ben...Yani biz...'' diye bir şeyler saçmalamaya başladım. Söylemek istediğim asıl şey benim onunla hiçbir bağım olmadığıydı ama bir yerlerim bunu söylemeye yemiyordu.

 

''Biz hiçbir şeyiz.'' diyiverdi aniden.

 

''Yalan söylemeyeceğim, demek istediğim tam da buydu.'' dedim.

 

''Ama bana beni sevdiğini söyledin.''

 

''Evet. Seni seviyorum.''

 

''Yanına gelebilir miyim?'' dedi. Sesi çok masum çıkıyordu.

 

''Gel, ama dokunma, sarılma, öpme...'' dedim ciddi şekilde.

 

Alt dudağını ısırdı ve ''İyi geceler,'' deyip geri gitti.

 

Ağır şeyler mi demiştim? Haklıydım. Bu aralar özellikle evde yalnızken yaptığım hareket olan karnımı okşadım.

 

''Bu ev, bu şehir, bu dünya berbat, kızım. Dünya tıpkı baban gibi ruhsuz hayat katilleriyle dolu.''

 

Gözlerim dolarken, gülümsedim.

 

''Biliyor musun baban bir katil. Öldürdüğü hiçbir insan umrumda değil ama...O benim hayatımın katili. Hem benden duymuş olma ama ben de birilerini öldürdüm.''

 

Bu sırada gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı.

 

''İlk önce Gökçe diye bir kızı. Çok güzeldi biliyor musun? Ama beni öldürmeye çalıştı. O yanındaki adam...Babanı öldürecekti. Onu tam başından vurdum. Korkunçtu. Sana yemin ederim ki daha iyi biri olmak için, içimdeki karanlığa gömülmemek için her gün Allah'a dua ediyorum ama sanırım olmayacak. Belki bir gün tanrı tarafından affedilirim, belki bir gün içimdeki acı son bulur. Ama şu an için sadece bu evde yalnız başıma, karnımı okşayarak geçiriyorum günlerimi. Kimse beni anlamıyor, kimse beni dinlemiyor. Belki de hak ediyorum bu yalnızlığı, bu acıyı. Ama yine de umudumu kaybetmiyorum. Umudumu kaybetmek demek, içimdeki son ışığı da söndürmek demek, senden vazgeçmek demek. Ve ben o senin minik, güzel ışığını görebiliyorum,hala umut doluyum. Belki bir gün her şey düzelecek, belki bir gün affedileceğim. Her şey, herkes benim için hiç aslında." Dedikten sonra yutkunum karnımı son kez okşayıp, 'İyi geceler güzelim.' dedim kızıma.

 

Bölüm : 10.01.2025 23:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...