22. Bölüm

Yirmi Birinci/Ruh Ve Beden

sevim öğmen
sevim_svim

Yatakta gerinip garip bir susama hissiyle gözlerimi açtığımda karşımda duran Efnan'a baktım.

 

"Gölge?" Dedim soruyor gibi

 

"O gelmiyor artık." Dedi.

 

Tüm istediği gerçekten bu muydu?

 

"Onun işine yaramıyorum artık." Dedim göz devirerek, "Demek ki beni salmaması için bir sebep yok."

 

"Var. Sen onun elindeki en duygusal ve masum hisli şeysin. Belki de bu halinden vazgeçersen siler."

 

"Değilim. Karanlığımı o da görüyor."

 

"Dışarda kimse yok. Yalnızca ben varım. İstersen daha şu an kaçabilirsin." Dedi.

 

Başımı hayır anlamında salladım.

 

"Yalan söylüyorsun."

 

Yanıma gelip yatak başlığının üzerinde kalan camın perdesini açtı.

 

"Bakabilirsin buradan dışarıya."

 

Unursamadım.

 

"Burda kalacağım," dedim yüzümü düşürerek. Bu bir tür sınav olabilirdi ve geçmem gerekiyordu.

 

Efnan bir anda konuyu kapatarak, "Hapları içtin mi? 3 gün oldu neredeyse." Dedi.

 

İçmemiştim.

 

"İçtim ama regl olmadım." Dedim.

 

"Niye ki?"

 

"Bilmiyorum ama zaten birkaç gün sonraya normal regl olacağım. Ağrılarım başladı."

 

"Şu an olman gerekiyordu. Dua et ki hamile olma. Yoksa sana buradan çıkış yok." Dedi.

 

Sırıttım.

 

"Zaten çıkış yok. Benden sıkılınca öldürecek beni."

 

"Senden sıkılacağını sanmıyorum ama senden fahişe diye bahsediyor."

 

"Sizin bu fahişe merakınız ne ya?" Dedim aniden.

 

"Nasıl yani?" Dedi üzerime yaklaşıp.

 

"Hiç." Dedim göz devirip. "Can sıkıntısından öleceğim. Verdiğiniz kitaplar bitti. Yeni kitaplar istiyorum."

 

"Hanımefediye bak sen..." Dedi ve telefonunu çıkardı. Kameralara ufacık bir göz attığımda aklımda bir ampul yandı resmen.

 

"Saye nerede?" Dediğimde "Gölge," diye düzelttiğinde başımı olumlu şekilde salladım.

 

"İki gündür ormandan başka bir yere gitmiyor. Unuttu galiba seni."

 

"Açım ben."

 

"Git yap mutfakta bir şeyler. Bakıcı mıyım ben?" Derken elindeki telefondan birilerine mesaj atıyordu muhtemelen.

 

Onu süzüp arkamı döndüm.

 

"Böyle olmasını istemezdim." dedim.

 

"Nasıl yani?"

 

"Birini öldürmek...Gökçe'yi yanlışlıkla öldürdüm. O beni öldürmeye çalışmıştı ama. Ne yapabilirdim ki?"

 

"Hiçbir şey." Deyip yanıma oturdu.

 

Yüzümü düşürdüm.

 

"Bana kitap getirecek misin?"

 

"Ömer'den istedim. Biliyorsun, seninle yakından alakalı kendisi."

 

Derince bir nefes verdim.

 

"Hangi türde bir kitap istersin?" diye sordu.

 

"Bilim kurgu olabilir, belki de biraz kaçış istiyorum," dedim hafifçe gülümseyerek.

 

"Anladım, sana uygun bir şey buluruZ. Biraz zaman alabilir ama."

 

"Onun için endişelenme, zamanımız bol gibi görünüyor," dedim eve kaşlarımı kaldırıp.

 

Etraf sessizleşti. Bir süre sonra, "Belki de birlikte okuruz istersen. Canın sıkılmaz." dedi.

 

Gözlerimi kaldırıp ona baktım, "Evet, belki de öyle yapabiliriz. Yalnız kalmamış olurum ben de.''

 

''Seninle de konuştuğumuza göre artık bana gitme vakti.'' dedi saçlarını savurarak. Fazla güzeldi ve bunun farkındaydı. Ben de güzeldim. Aramızda bir fark yoktu aslında. Sadece o özgürdü. Bense bir katilin evinde tutsaktım.

 

Onun yanımdan uzaklaşmasını izledim, zarif hareketleri göğsümde acı tatlı bir sızı bıraktı. Bu evde sıkışıp kalmıştım, yaptığım şeyin anıları aklımdan çıkmıyordu. Gökçe'nin ve o adamın ölümü üzerime çok ağır geliyordu ve suçluluk duygusundan asla kurtulamayacağımı biliyordum.

 

Ama belki kitaplarda ve kendi kendime yaptığım sohbetlerde geçici bir özgürlük duygusu bulabilirdim. Belki, sadece belki vicdanımın yükünü bir an için de olsa hafifletmenin bir yolunu bulabilirim. Ve böylece, bir kitabın, kendi yarattığım hapishaneden geçici bir kaçışın vaadini bekledim. Günler geçtikçe, onun bana getirdiği kitabın sayfalarında teselli bulacaktım. Kendimizi kurgu dünyasında kaybederek konuyu ve karakterleri tartışacaktım. Ve o kısa anlar boyunca eylemlerimin ağırlığı kalkacak ve kendimi yeniden neredeyse normal hissedecektim. Ama her gün güneş batarken gerçeklik geri gelecek ve bana neden olduğum geri dönüşü olmayan hasarı hatırlatacaktı. Yine de bu çalınmış dinlenme anlarında, belki, sadece belki, paylaştığımız hikayelerde kurtuluşu bulabileceğim umuduna tutunmak zorundaydım. Karamsardım. Günlük koşuşturmanın içinde bulmak istiyordum kendimi bir anda.

 

Gözlerimi açtığımda burada değil de kendi evimde olmak istiyordum.

 

Bir kalem ve bir resim defteriyle ne bok yiyebilirdim acaba?

 

Kendimi iğrenç hissediyordum. Üstüme aniden gelen garip sinir haliyla kalktım yatağın üzerinden. İlk önce banyodaki sıcak suyu açıp kapıyı kapattım. Kamera eğer kalitesizse üzerine yapışan nem taneleri birkaç dakika içinde su damlacığına dönüp devreleri yakabilirdi. Bu durumda ben bir şey yapmamış, sadece duşa girecekken yanlışlıkla bilinçsiz olarak devreleri yakmış olurdum.

 

İstesem su da sıçratabilirdim fakat bunu yapmak istemiyordum. Yine yatak odasına gelip komodinin üzerindeki sürahiyi ve bardağı yanlışlıkla olmuş gibi yere düşürdüm.

 

İzleniyordum.

 

Kırılan büyük cam parçalarını toplarken düz olanı sanki elimi cebime koyuyormuş gibi yapıp cebime koydum. Odada olan olaydan sıkılmış gibi oflayıp odadan çıktım. Aslında yapacağım şeyi yapmak için sadece birkaç saniyeye ihtiyacım vardı. Bu yüzden su da sıçratsam kimse bir şey diyemezdi. Üzerimi çıkarmadan duşa girerek buharın dışarı çıkmasını engelledim.

 

Kameraya baktığımda yanındaki küçük kırmızı ışığı hâlâ yanıyordu.

 

Artık dayanamayıp halen açık olan sıcak suyu kameraya tuttuğumda birkaç ses geldi ama umursamadım. Yanındaki küçük kırmızı ışığı söndüğünde ne kadar da zeki olduğumu hatırlayıp gülümsedim kendime.

 

Cebimden dikkatlice çıkardığım cam parçasını sağ elimle kavrayıp sol bileğime sertçe sürttüğümde ürperdim.

 

Günler önce akıttığım kanların hesabını soruyordum, kendi kendime yaptığım aptalca şeylerin bedeli buydu.

 

Ölmek.

 

Gözlerim bulanıklaşırken bilincimi kaybedeceğimin yavaş yavaş farkına vardım. Canım yanıyordu.

Dengemi kaybedip kendimi soğuk betonda gördüm.

 

Bileğimden akan kan yerde birikmiş suyla karışıp pıhtılaşamayacaktı.

 

O an tam olarak gözlerim tavana kaydığında vücudumdan bir ışık hüzmesi olarak çıkan ruhumu gördüm sanki...

 

Bölüm : 22.12.2024 02:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...