29. Bölüm

Yirmi Sekizinci

sevim öğmen
sevim_svim

Gözümde ama akan yaşı elimi tersiyle silip masada önümde duran silahı döndürdüm.

 

Bir elim yanağımda sıkılgan bir yüz ifadesi ile duruyordum.

 

Kendi kafama sıksam, kendimi kestiğim kadar acı çeker miydim acaba?

 

Sorguladığım birkaç şey arasında bu da vardı diğerleri de asla istediğim mesleği tam olarak yapamayacak olmamdı.

Buraya ilk geldiğimde gibi asabi ve ürkek bir ruh haline bürünmüştüm. Aslında tüm olay, ben tam oyundan kalkmak isterken kartlar yeniden en başından dağıtılmasıydı.

 

Masada kartları ilk bitiren kişi olmalıydım yoksa ölürdüm ama bunun yanında, ben ölsem bütün sorunlar bitecekmiş gibi de geliyordu.

 

Daha haftalardır belki de aylardır aynı yerimde sayıyordum. Okuluma devam edemiyordum ve boğazıma kadar boka batmıştım. Silahı döndürmeyi bırakıp gerçek dünyaya tamamen dönmeye karar verdim. Kafamı hiçbir şekilde dağıtamıyordum ve bu çok vahimdi.

 

Dış kapının çarpma sesi geldiğinde yerimdan sıçradım. Birkaç haftadır gördüm halüsinasyonlar ve gerçekle karıştırmaya başladığım rüyalar, bende belli belirsiz gördüğüm şeylerin gerçek olup olmadığını beynime sorgulatıyordu.

 

Duyduğum sesler, gördüğüm yalancı görüntüler, geçirilen sinir krizleri ve gittikçe kötüye gitmiş psikolojimle öylece neyi beklediğimi bilmeden bir şeyler bekliyordum.

 

Gölge'den:

 

Midem bulandıran açlık hissiyle kapıyı çarptım ve içeri girdim. İlk önce salona baktım ama onu orada göremeyince mutfağa gidip orada mı diye kapıdan baktım. Tam da tahmin ettiğim gibi orada, kafasını masaya koymuş şekilde duruyordu. Yanına gidip saçını okşadığımda irkildi ve anlık ayağa kalkıp oturdu. Yuvarlak masanın diğer tarafına oturduğumda duygusuzca yüzüme baktı.

 

"Neyin var?" dedim.

 

"Hiçbir şey."

 

"Emin misin?

 

"Evet.''

 

''Bir şeyin var da söylemiyorsan ve ben bunu sonradan öğrenirsem iyi olmaz.''

 

''Mahvettin beni.'' dedi arkamda bir yerlere bakarak.

 

''Ne yapmışım ben?''

 

''Ben senin yüzünden cinayet işledim Gölge.''

 

''Benim yüzümden?'' dedim. Onun için bir sürü şey yapmış olmama rağmen bana nankör geliyordu.

 

''Evet senin yüzünden. Hayallerimi yıktın, beni çaldın, bu hale senin yüzünden geldim.''

 

''İçinde varmış ben ne yapabilirim?'' dedim umursamazca.

 

Gözlerini dolmuştu. Aniden ayağa kalkıp üzerinden çıkardığı siyah renkli hırkasının ardından yere atıp kollarının içini gösterdi.

 

''Ya sen anlamıyor musun? Ben senin yüzünden ölmek istedim, ona izin vermedin. Neden ölmeme izin vermiyorsun?'' diye bağırırken sesi titremişti.

 

Yakınıma yaklaşıp elimi tutup kapanmaya yüz tutmuş yaralarının üzerine sürttü.

 

''Ben kendimi kesmeye çalıştım, neden kurtardın beni?'' İçimde bir boşluk oluştu, anlamadım.

 

''Sesini alçalt.'' dedim yüzümde hiçbir duygu ifadesi yokken.

 

''Ölmek istiyorum! Anladın mı beni, ölmek istiyorum! Handan annemi istiyorum! Lan olmayan şeyleri görüyorum, anksiyete krizleri geçiriyorum tek başına! Gözlüğümü bile vermiyorsun, görüş alanım daralıyor!''

 

''Sakin olur musun?''

 

''Nasıl sakin olayım ya? Benden bunu nasıl bekl...''

 

"Beni sevdiğini söylemiştin." Dedim.

 

"Evet ama sen beni sevdiğini söylemedin. Beni oyuncak gibi görüyorsun..!"

 

Ayağa kalkıp iki bileğini tutup onu duvara itikledim. Ellerini bir elimle tutup diğer elimle de nefesini kesecek kadar boğazını sıktım.

 

"Beni dinle," dedim kararlı bir sesle, sesim alçak ve emrediciydi. "Seni kurtardım çünkü seni önemsiyorum.

 

Bana bakarken gözlerinden yaşlar aktı; Birkaç çırpınıştan sonra ifadesi öfke, korku ve kafa karışıklığının karışımına döndü. Ama yavaş yavaş vücudu gevşedi ve benim tutuşuma karşı mücadele etmeyi bıraktı.

 

''Bir daha...'' dedim gözlerinin içine bakarak. Göz bebekleri bir büyüyor, bir küçülüyordu.

 

''Bana sakın bağırmaya kalkma. Seni korumak için buradayım, ama sen de kendi kendini korumalısın. Bu dünyada güçlü olmalısın, zayıf olmamalısın.''

 

Bembeyaz teni gittikçe kırmızılaşıyordu.

 

Aniden onu bıraktığımda nefes nefese yere çöktü.

 

''Nefes...'' dedi: ''Nefes alamıyorum...''

 

Annem gibi konuşuyordu.

 

''Leyla!'' diye bağırdığı zaman babam, annem tir tir titrerdi. Güneş de öyle titriyordu işte.

 

''İyi misin?'' dedim yutkunup.

 

Sanki küfrediyormuşçasına yüzüme baktı ama cevap vermedi.

 

Arkamı dönüp aldığım şişe sularından birini açıp bardağa doldurdum ve ona verdim. O'ysa bardağı aldığı gibi yere attı..

 

Oldukça sinirlenmiştim ve bu sinirimin yüzde on beşi falandı. İstesem de ona tamamen yüklenemiyordum.

 

"Senden hiçbir şey istemiyorum. Ölmek istiyorum." Dediğinde onu tutup ayağa kaldırdım. Masanın üzerinde olan silahın emniyetini açıp onun başına dayadım.

 

"Gerçekten ölmek istiyorsan...Öl o zaman."

 

Ve tetiği çektim.

 

Bölüm : 07.01.2025 00:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş