
Kâbus gibi geçen haftaların ardından, hastanede yattığım iki hafta sonra nihayet uyandım. Gözlerimi açtığımda yanımda Kara'yı, baş ucumda da Emris'i ve Eliz'i gördüm. Vücudum sızlasa da, yanımda sevdiklerimi görmek tarifsiz bir huzur verdi.
Gözüm, Eliz ve Emris'in birbirine kenetlenmiş ellerine takıldı. Emris'in yüzü, Eliz'e bakarken hiç görmediğim kadar yumuşak ve aşıktı.
"Çok yakışmıyorlar mı?" diye fısıldadım, sesim zayıftı.
"Yakışıyorlar, Ezel Kadın. Acı onlara çok yakıştı, değil mi?" dedi Kara, gülerek elimi tuttu.
"Ama biz daha çok yakışıyoruz. Dünyanın en tehlikeli, en tutkulu çifti."
"Öyle mi, beyefendi?"
Kara, elimi öptü ve gözlerimin içine baktı.
"Ne diyorsun?"
"Neye ne diyorum?"
"Şimdi Eliz ve Emris evleniyor ya... Biz de evlensek mi, diyorum?"
Gözlerim kocaman açıldı. Bu fikri defalarca şakayla karışık söylemişti ama şimdi, hayatımızın bütün kâbusları biterken, ciddiyetini hissettim.
"Her evlenen insanı görünce bunu diyorsun. Ama biliyor musun? Tamam. Evlenelim be!"
Kara'nın yüzündeki şaşkınlık görülmeye değerdi.
"Ciddi misin, Aşkın? Şaka yapmıyorsun, değil mi?"
"Evet, ciddiyim. Bu seferki düğün bizim olsun, Kara Kandemir. Artık sadece mutlu olma sırası bizde."
Kara, yatağın kenarına eğildi ve beni sıkıca kucakladı. Yaramı acıtmamaya özen gösteriyordu.
"Yerim kadın seni! Sen benim hayatıma giren en güzel şeysin!"
Onunla çok mutluydum. Emris'in de Eliz'e ne kadar iyi geldiğini görmek, içimdeki yaraları sarıyordu. Artık o kâbusun bittiğini hissediyorduk.
Aradan haftalar geçti. Eliz ve Emris'in düğün günü gelmişti. Villanın bahçesi, masumiyetin ve yeniden kazanılan umudun simgesi olarak beyaz ve bej tonlarıyla süslenmişti.
Eliz'in hazırlanma odasındaydık. Gelinliği içinde, yüzündeki hafif tebessümle aynada kendine bakıyordu. Gelinlik, onun omuzlarındaki bütün yükü almış gibiydi.
"Tamam, anladım! Çok güzel oldun, Eliz. Aynayı aşındıracaksın. Kendine gel."
"Abla, ne yapayım? Çok mutluyum ve çok heyecanlıyım! Düğünümün olacağına inanamıyorum."
"Sakin ol, canım. Damat kaçmıyor. Emris kapıda bekliyor."
"Kaçmaz değil mi, Abla? Ya bir aksilik çıkarsa..."
Hemen yanına yaklaştım, ellerini tuttum. Gözlerimde annelik şefkati vardı.
"Neden kaçsın, kızım? Emris seni deli gibi seviyor. Sen biraz sakin ol. Hem bak sana bir sır vereyim. Evet dedikten sonra, ayağına bas!"
"Neden, Abla?"
"Evde senin sözün geçsin diye! Bu kadar acı çektin, şimdi otorite senin olsun!"
"Tamam! Ayağına basacağım!"
O sırada Kara kapıdan girdi. Elinde, Eliz için hazırlattığı küçük bir buket vardı. Gözleri parlıyordu.
"Hazır mı benim güzel kardeşim?"
Kara, kolunu uzattı. Eliz, gülümseyerek Kara'nın güçlü kolunu tuttu. Üçümüz odadan çıktık. Kara, Eliz'i babalık gururuyla Emris'in yanına kadar götürdü. Elleri birleştiğinde, Kara, Emris'in omzuna elini koydu.
"Bak, Emris. Eliz, artık benim kız kardeşim gibi oldu. Onu üzersen, ben de seni üzerim. Bunu unutma."
"**Üzmem, dostum. Merak etme. O benim hayatım."
"İyi edersin."
Nikâh töreni başladı. Kara yanıma geldi ve elimi tuttu. Emris ve Eliz, dünyanın bütün acılarına inat, birbirlerine "Evet" dediler. Tam da dediğim gibi, Eliz, Emris'in ayağına bastı ve herkes alkışlarla güldü. Düğün, gece geç saatlere kadar devam etti.
Herkes evlerine dağıldıktan sonra, Kara ile eve dönerken arabanın içinde sessizdik ama huzurluyduk.
"Çok mutlulardı, değil mi?" diye fısıldadım.
"Evet. Onlar hak etti. Ve şimdi sıra bizde, Ezel Kadın. Bizim de mutluluğumuzu kurma zamanı."
"Sana bir şey söyleyeceğim, Kara."
"Söyle, güzelim. Ne o, düğünümüz için kaç farklı gelinlik alacağız?"
Kara, arabayı durdurdu. Ona döndüm, kolumu omzuna doladım ve dudağından uzun, sevgi dolu bir öpücük verdim. Gözlerinin içine baktım.
"Baba oluyorsun."
Kara'nın yüzü önce bembeyaz oldu, sonra yavaş yavaş şaşkınlık, inanmazlık ve ardından saf bir sevinçle doldu. Konuşamıyordu, sadece yüzüme öylece bakıyordu.
"A-anladın mı beni, Kara? Baba oluyorsun. Karnımda senin bebeğimiz var."
Kara, gözleri dolarken başını salladı. Eli, titreyerek karnıma gitti.
"A-anladım... Şimdi karnında benim bebeğim mi var? İnanılmaz..."
Beni kucağına aldı, kahkahalar atarak döndürdü.
"Evet, aşkım. Bir an önce evlensek iyi olur."
Kara, alnını alnıma dayadı, gözlerinden akan yaşlar yanaklarımı ıslattı.
"Yıldırım hızıyla evlenelim! Hemen! Benim oğlumun/kızımın, babasıyla annesinin evlendiği bir yuvada büyümesi lazım! Seni çok seviyorum, Aşkın Ezel."
İki trajedinin küllerinden, şimdi iki yeni hayat, iki yeni umut doğuyordu. Aşkın ve Kara'nın hayatı, nihayet gerçek mutluluğa yelken açıyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 121.23k Okunma |
2.84k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |