13. Bölüm

13. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Karakoldaki ofisim, benim mabedim ve aynı zamanda cehennemimdi. Soğuk, bej duvarın tam ortasında, özenle hazırlanmış bir Suçlu Panosu duruyordu. Panonun merkezinde, yüz hatları kusursuz ama gözleri buz kesmiş bir adamın fotoğrafı vardı: Alaz Demirkan.

Panonun önünde, nefretin yakıcı ateşiyle duruyordum. Gözlerimi, panodan yayılan o yakışıklı pislik suretinden bir an olsun ayıramıyordum.

"Bir gün seni yakalayacağım, Alaz Demirkan. Ve o gün, bu şehirde huzur kalmayacak."

Elimdeki keskin avcı bıçağını yavaşça kaldırdım. Hedefim kesindi. Bıçağı bütün gücümle fırlattım. Şak! Bıçak, tam Alaz'ın fotoğrafındaki kafasının ortasına saplandı. Fotoğrafın camı çatladı, ama bıçak sağlamdı.

"Seni de böyle yok edeceğim, Alaz Demirkan. Seni bu dünyadan sileceğim."

Bu nefret, tam beş yılın birikimiydi.

Her şey, o gün mahvoldu. Oysa ondan önceki aylar, cennetten bir köşe gibiydi. Alaz ve ben sevgiliydik. Ben bir polis komiseri olduğumu ondan saklıyordum; o da mafya lideri olduğunu benden saklıyordu. Yalanlar üzerine kurulu, ama bir o kadar da gerçek bir aşktı bu.

Alaz, bana dünyanın en nazik, en şefkatli adamı gibi davranıyordu. Onu seviyordum, ona aşıktım. Onu tanıdıkça, ruhunun karanlık olduğunu hayal bile edemezdim.

O sabah, Alaz yatağımızda huzurlu bir şekilde uyuyordu. Güneşin ilk ışıkları, çıplak omuzlarına vuruyordu. Onu izledim, yüz hatlarını, dudaklarının kenarındaki o küçük çukuru... Yüzünü okşadım.

Gözlerini yavaşça araladı. O koyu mavi gözleri, beni gördüğü an derinleşti, içlerine bir sıcaklık yayıldı.

"Günaydın, bebeğim."

"Günaydın, yakışıklı."

Bana öyle güzel baktı ki... O an, bakışlarında boğulacağımı hissettim. Ona gülümsedim, içim eriyordu.

"Bana öyle güzel bakma. Bakışların bıçak olsa, beni öldürür," diye takıldım.

Alaz'ın kahkahası, odada yankılandı. O kadar içten, o kadar güzeldi ki... Alaz'ı ilk tanıdığımda böyle gülmüyordu. O sevgilim Alaz, benimle tanıştıktan sonra huzuru bulmuş gibiydi.

Ama o huzurlu anlar, o gün paramparça oldu.

Babam, Komiser Murat Ezel, yıllardır peşinde olduğu o büyük operasyon için son emri vermişti. Benim ise o gün, babamın emirlerine uymayıp gizlice oraya gelmem, hayatımın en büyük hatasıydı. Babamın baş düşmanının benim sevgilim olduğunu o an, o çatışma sırasında öğrendim. Babam ve adamları, Alaz'ı köşeye sıkıştırmıştı.

"Alaz Demirkan! Yolun sonuna geldin, teslim ol!" diye bağırdı Babam, silahını ona doğrultarak.

Alaz, o anda yüzündeki bütün sevgi ve huzur maskesini çekip attı. Karşımda duran, tanıdığım adam değildi; soğuk, acımasız bir mafya lideriydi.

"Hala öğrenemedin mi, Amir? Alaz Demirkan teslim olmaz."

Babamı görmemle, Alaz'ın bana bilerek yaklaştığını, sadece babamın hamlelerini öğrenmek için beni kullandığını sandım. Aşkım, saniyesinde korkunç bir ihanete dönüştü.

Alaz, inanılmaz bir hızla silahını çekti. BAM!

Kurşunun sesi, kulaklarımı sağır etti. Babamın göğsünden fışkıran kanla birlikte, bedeni cansızca yere yığıldı.

"Hayırrr! BABA!"

Alaz, tetiği çektikten sonra gözleri bana döndü. Gözlerim anında yaşlarla doldu. Sevdiğim adam, dünyadaki en değerli varlığımı, babamı öldürmüştü.

O an, bütün aşkım yanıp kül oldu, yerini intikam yemini aldı. Alaz'a karşı durdum, üniformamın bütün ağırlığıyla.

"Alaz Demirkan, bir polisi öldürmekten tutuklusunuz! Silahınızı bırakıp teslim olun!"

Alaz, şok içinde bana baktı, yüzünde inanamayan bir ifade vardı.

"Aşkın... sen...?"

"Adımı ağzına alma, pislik!" diye haykırdım, sesim titriyordu ama kararlılığım çelik gibiydi.

Alaz teslim olmaya niyetli değildi. Adamları hemen araya girdi. Çıkan çatışmada, Alaz'ın adamlarından biri beni hedef aldı. Sırtımdan vuruldum. Düştüğüm an, Alaz ve adamları, kaosun içinde kayboldu.

O günden sonra... Aşkın Ezel, bir daha kimseye aşık olmamıştı. Sadece intikam yeminiyle yaşıyordu. Ve o yeminin hedefi, Alaz Demirkan'dı.

Bölüm : 02.12.2024 04:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...