17. Bölüm

17. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Sorgu odası soğuktu, ama içerideki gerilim havayı yakıyordu. Masanın bir tarafında Başkomiser Aşkın Ezel, diğer tarafında ise kelepçesiz, rahat bir tavırla oturan Alaz Demirkan vardı. Alaz'ın rahatlığı, Aşkın'ın öfkesini körüklüyordu. Koltuğuna yaslanmış, bacak bacak üstüne atmış, bana sanki bir polis memuru değil de, eski bir sevgiliymişim gibi bakıyordu.

Onun her rahat hareketini gördükçe sinirden delirecek gibi oluyordum. Elim sinirle masaya çarptı, ses odanın beton duvarlarında yankılandı.

Alaz, hiç istifini bozmadı. Alaycı, ama bir o kadar da yumuşak bir sesle konuştu:

"Çok sinirlisin, güzelim. Fazla sinirlenme, çabuk yaşlanırsın. Güzel yüzüne yazık, o zaman benimle uğraşacak enerjin kalmaz."

"Kes sesini, lan! O güzelim dediğin yüze ben bakarım! Senin gibi pislikler değil!"

Sandalyeden fırladım. Odanın içinde volta atmaya başladım. Elim sinirle saçlarıma gitti, parmaklarım saç diplerimi çekiştiriyordu. Durup, gözlerimi onun delici, mavi gözlerine kilitledim.

"Konuş, lan! O kıza... Eliz'e gerçekten tecavüz ettin mi? Anlat bana ne yaşandı!"

Alaz gülümsedi. Bu, öfkemi katlayan o oğlan çocuğu gülümsemesiydi.

"Güzelim, sen önce bir karar ver. Konuşayım mı, susayım mı? İfademi ne zaman vereceğime karar veremedim, komiserim."

Derin bir nefes aldım. Ciğerlerime hava yerine buz doluyordu. Daha fazla sinirlenip bu adamı dövmemek için kendimi zor tuttum.

"Tamam. Sakin olacağım. Konuş. Her şeyi anlat."

Alaz, rahatça yayıldığı koltukta hafifçe öne eğildi. Gözlerime baktı, sanki bu sorguyu o değil, ben hak ediyormuşum gibi.

"Pekâlâ. O kıza tecavüz etmedim. Hiçbir şey, kendi isteği dışında olmadı. Hatta benden para bile aldı, annesinin ameliyatı için. Fahişe değil miydi zaten?"

Sözleri, yüzüme sert bir şamar gibi çarptı.

"Yalan söylüyorsun! Onu zorladın! Zor durumdaki bir insanı köşeye sıkıştırdın!"

"Ben sadece seçenek sundum, Aşkın. O, annesinin hayatını kurtarmayı seçti. Benimle olmayı değil, annesinin yaşamasını seçti. Seçim onundu."

Kalbim acıdı. O zavallı Eliz'in gözlerindeki çaresizliği hatırladım.

"Sen sandığım Alaz değilsin artık. Eskiden... eskiden içinde bir merhamet kırıntısı vardı. Sen o kıza bunu yapmazdın!"

Alaz'ın yüzündeki alaycı ifade aniden düştü. Gözleri acıyla parladı. Sanki o merhamet kırıntısı, o an yeniden canlanmıştı.

"Artık değilim! Çünkü sen benden gittin!" Sesi yükseldi, bir anda sorgu odasının duvarlarını deldi. "Sen varken merhametliydim, Aşkın. Sen yoksun, ben sadece bir canavarım! Benim canavar olmamı sen sağladın!"

Bu itiraf, içimi parçaladı. Gözlerim doldu, ama ağlamayacaktım. Bu pisliğe karşı zayıflık göstermeyecektim.

"Hiç de olmayacağım, Alaz Demirkan! Senden nefret ediyorum! Sen benim hayatımı, babamı, her şeyimi aldın! Merhametin benimle bitti!"

Alaz, bu sefer bambaşka bir konuya geçti, gözleri keskinleşti.

"Babanı ne kadar tanıyorsun, Aşkın? Gerçekten onu ne kadar tanıyorsun?"

Şaşkınlıkla masaya eğildim.

"Ne diyorsun, lan, sen?! O benim babam! Kahramanım! Onu ne karıştırıyorsun şimdi?!"

"Baban kötü bir adamdı. Mafyaydı. Beni ilk vuran oydu! Senin o masum baban, pis işlere bulaşmıştı! Seni onun pisliğinden korumak istedim!"

Gözüm döndü. Bütün sinirlerim boşaldı.

"Yalancı! Sensin kötü! Sensin babamın katili! Seni yakacağım! Seni...!"

Alaz başını salladı, yüzüne acı bir tebessüm yayıldı. Sanki kaybettiği bir şeyi kabul ediyordu.

"Evet, kötüyüm. Ve sen buna inanmayı seçtiğin sürece, ben hep kötü kalacağım."

Artık yeterdi. Bu duygusal işkence sona ermeliydi. Telefonumu aldım.

"Fatih! Al götür şunu nezarete! Gözüm görmesin! Bir dakika bile burada durmasın!"

Alaz ayağa kalktı. Gözlerinde yine o soğuk çekim vardı. Kapıya doğru götürülürken son kez bana baktı.

Aşkın, orada kalakaldı. Ne yapacağını, kime inanacağını bilemez haldeydi. Alaz, gitmişti ama sorgu odasının soğukluğu, onun canavar olduğunu iddia etse bile, Aşkın'ın kalbine baba sevgisi ve eski aşk arasında büyük bir şüphe tohumu ekmişti.

Bölüm : 02.12.2024 13:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...