
Alaz, Eliz'in üzerinden kalktı. Giysileri yatağın kenarında dağınık bir haldeydi. Eliz, bedeni ağrılar içinde, nefes nefese, sessiz gözyaşlarıyla sarsılıyordu. Alaz, pantolonunu indirdi ve sertleşmiş penisiyle, bir an bile beklemeden, acımadan Eliz'in içine girdi.
Bir kez daha, acı bir darbe gibiydi. Eliz, çığlığını yutmak için dudağını kanatana kadar ısırdı.
"Kendini tutma! Bağır! İnle benim için!" diye emretti Alaz, sesi boğuk ve hükmediciydi.
Alaz, sertçe gelgit hareketleri yapmaya başladı. Bu, tutku değil, güç gösterisi ve cezalandırmaydı. Eliz'in tek sığınağı, zihnini bu anı yaşamaması için zorlamaktı. Sonunda, Alaz, şiddetli bir kasılmayla boşaldı.
Memnuniyetle Eliz’in üstünden kalktı. Yüzündeki ifade, intikamın tamamlanmasının getirdiği soğuk tatmin idi. Eliz'in canının yanıp yanmadığı, onun umrunda değildi.
Alaz, yatağın yanındaki çekmeceden ağır, paslı bir ayak zinciri çıkardı. Eliz'i kolundan tutarak yatağın kenarına oturttu.
"Şimdi sıra cezaya geldi, küçük fahişe."
Zincirin halkasını Eliz’in bileğine geçirdi, diğer ucunu ise yatağın demir ayağına kilitledi. Klik. Zincirin sesi, odadaki dehşeti somutlaştırıyordu.
"Giyinmeyeceksin. Böyle çıplak kalacaksın. Seni gördüğümde tahrik olacağım ve yine sevişeceğiz. Ben ne zaman istersem."
Eliz, zincirleri hissettiğinde, utancın ve çaresizliğin en derin noktasına indiğini hissetti. Ağlamak yerine, son kalan gücüyle yalvardı.
"Beni böyle bırakma! Utanıyorum! Yalvarırım, üzerimi giydir..."
Alaz'ın gözlerinde, merhamete dair en ufak bir kıpırtı bile yoktu.
"Bu benim umrumda değil. Belki adamlarımın canı çeker. Senin gibilerin kaderi budur."
Eliz'in kalbindeki o anlık korku, yerini saf bir nefrete bıraktı. Artık kaybedeceği hiçbir şey yoktu. Alaz'ın en büyük zayıflığını biliyordu.
"Sen pislik, hayvan bir adamsın!" diye haykırdı, sesi titriyordu ama kararlıydı. "Aşkın, iyiki seni bırakmış! Senin gibi bir adam sevilmez! İnşallah sana asla geri dönmez!"
Aşkın'ın adını duymak, Alaz'a fiziksel bir darbe gibi çarptı. O an, bütün kontrolü kayboldu. Kıza uyguladığı psikolojik şiddet, Eliz'in tek bir cümleyle kendisine geri dönmüştü. Alaz'ın gözleri dehşetle açıldı, öfke ve paranoya karışımı bir ifadeyle Eliz'e yaklaştı.
"Ne diyorsun lan sen?! Sen kimsin de Aşkın'ın adını ağzına alıyorsun?! Nereden biliyorsun sen Aşkın'ı?!"
Bu intikam değil, düpedüz bir kıskançlık kriziydi. Eliz'in Aşkın'la konuşmuş olma ihtimali, onu çıldırtıyordu.
Eliz, korkudan titriyordu ama sözlerinin hedefini bulduğunu görmüştü.
Alaz, bir an bile düşünmeden, elini kaldırdı ve Eliz'in yanağına bütün gücüyle bir tokat attı. Tokatın sesi, odanın içinde yankılandı. Eliz'in yüzü yana savruldu, gözünden yaşlar fırladı.
"Bir daha onun adını ağzına alma! Duydun mu beni?! O sadece benim! Sadece benim!"
Alaz, nefes nefese, kapıya doğru yürüdü. Kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Kapıyı arkasından sertçe kilitledi. Anahtarın sesi, Eliz için yeni bir kabusun başlangıcıydı.
Alaz, odanın dışında, koridorda duruyordu. Eli titriyordu. Delirmek üzereydi. Aşkın'a olan aşkından, takıntısından yanıyordu ama bir türlü kendini affettiremiyor, her geçen gün daha da canavarlaşıyordu.
Bu kız, Aşkın'ı tanıyordu. Aşkın, Eliz'e yardım ediyordu. Bu düşünce, Alaz'ın intikam planını daha da kişiselleştirdi.
"Sana bu kızı bulamayacağını kanıtlayacağım, Aşkın... O zaman bana döneceksin. Geri döneceksin..." diye fısıldadı, sesi kontrolsüz bir titreme taşıyordu.
Alaz, merdivenlerden indi. Şimdi, Aşkın'ın bu eve gelmesini bekleyecekti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 121.3k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |