26. Bölüm

26. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Günlerdir o dağ evinde, Alaz'ın ve adamlarının insafına terk edilmiştim. Bana çok az yemek veriyorlardı, bu da beni iyice halsiz bırakmıştı. En kötüsü, Alaz'ın adamları bile bana tecavüz etmeye başlamışlardı. Ruhum ve bedenim, dayanabileceği sınırın çok ötesine geçmişti.

Yatağın zincirlendiği yerimde, artık o kadar halsizdim ki, bu sefer Alaz ayağımı bağlamamıştı. Yatakta yatıyordum. Titreyen ellerimle dolaptan, Alaz’ın eski ve büyük, uzun bir tişörtünü bulup üzerime geçirdim. O iğrenç kokudan kurtulmak istiyordum. Kendimi toparlamalıydım.

Aynaya baktım. Gördüğüm sadece bir gölgeydi. Yüzüm mosmordu, kollarımda ve bacaklarımda diş izleri ve morluklar vardı. Çok zayıflamıştım. O kadar zayıflamıştım ki... Birden aklıma o pencere geldi.

"Buradan kaçmam lazım... Dayanmalıyım!"

Aceleyle o küçük pencereye yürüdüm. Artık o kadar zayıflamıştım ki, filmlerdeki gibi olmasa bile, o pencereden kaçabilirdim! Pencereyi açtım. Soğuk, temiz orman havası yüzüme vurduğunda, hayatta kalma arzusu içimi kapladı.

Kendimi dışarı attım. Çam kokusu ve nemli toprak, beton zeminlerden sonra hayat gibi geldi.

Her yerde korumalar vardı. Kimseye görünmeden, titreyen bacaklarımla koşmaya başladım. O kadar yorgundum ki, bacaklarım bana ihanet ediyordu; her adımda canım acıyordu. Ama kendimi daha hızlı koşmaya zorladım.

Tam çalılıkların arasından süzülüyordum ki, arkamdan bir ses yükseldi:

"Kız kaçıyor! Kız kaçıyor!"

Beni fark etmişlerdi! Korku, vücudumdaki bütün enerjiyi tüketiyordu. Peşimden geliyorlardı. Arkama bakmaya korktum, sadece koşmaya devam ettim. Gözyaşlarım, ormanın karanlığında kayboluyordu.

Sonunda, orman yolundan çıkarak ana yola ulaştım. Uzaktan bir arabanın farları göründü. Bütün gücümü toplayarak yola fırladım. Ellerimi çaresizce salladım. Allah'tan, araba durdu.

Arabanın camını indiren orta yaşlı kadına yalvarırcasına baktım.

"Lütfen! Yardım edin! Beni kovalıyorlar!"

Kadın dehşetle kapıyı açtı, beni hızla içeri aldı. Araba hızla uzaklaşırken, kadın endişeyle sordu:

"İyi misin, kızım? Sana ne yaptılar böyle?"

İyi miydim? Değildim. Kolumda, bacaklarımda, ruhumda çürükler vardı. Yüzüm morluklar içindeydi. Vücudumdaki her bir diş izi, o cehennemin bir kanıtıydı. Psikolojim tamamen çökmüştü. O evde delirmek üzereydim.

Beni şehre bıraktıktan sonra, gidebileceğim tek bir adres vardı: Aşkın Abla.

Karakoldan içeri girdiğimde, herkes bana baktı. Dağınık kıyafetlerim, morarmış yüzüm ve zincir izi taşıyan bileğim... Utançla başımı eğdim.

Birden, ofisinin kapısında beliren Aşkın Abla'yı gördüm. Yüzündeki ifade, önce şaşkınlık, sonra saf bir öfke ve acı oldu.

"Eliz! Tanrım, ne oldu sana?!" diye haykırdı.

Koşarak ona doğru gittim. Gözyaşlarımla ıslanan yüzümü onun üniformasına gömdüm.

"Aşkın Abla!"

Ona sarıldım. Yüreğimdeki bütün korku, onun güçlü kollarında eriyordu. Bir tek onun yanında huzurluydum. Onun varlığı, korkularımı dindiriyordu.

Aşkın beni sakinleştirmeye çalıştı.

"Şşş... Tamam geçti. Güvendesin. Şimdi bana anlat, ne oldu?"

Kelimeler boğazıma dizildi. Yanaklarım alev alevdi. Utanç ve dehşetle fısıldadım:

"Alaz... o bana... o bana..."

Aşkın'ın yüzü bembeyaz oldu ama sakinliğini korudu.

"Söyle, utanmana gerek yok. Ben yanındayım."

Zorlukla, ancak kararlılıkla ağzımdan çıkardım:

"O bana tecavüz etti... ve adamları da... Sürekli..."

Aşkın'ın gözleri doldu ama hemen sertleşti. Sesi buz kesti:

"Bunu yapacağını tahmin etmeliydim! Pislik herif! Bu sefer bittin sen!"

Aşkın, yavaşça geri çekildi. Ellerimi tuttu, gözlerime baktı.

"Eliz, korkma. Bu sefer onu içeriden çıkarmayacağız. Mahkemede ona karşı şahitlik yapmak ister misin? Seni sonuna kadar koruyacağım."

Eliz, Aşkın'ın gözlerindeki kararlılığı gördü. Korku hala oradaydı, ama yanında, kendisi için savaşacak bir kahraman vardı.

"Tamam."

Aşkın, beni koruma sözü vermişti. Bu sefer Alaz, hem intikamı hem de hapsedilen masumiyet için savaşan bir kadının öfkesiyle yüzleşecekti.

Bölüm : 02.12.2024 16:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...