30. Bölüm

30. Bölüm

Güler
sevimlikiz

Ofisimde, Eliz'in trajik ölümünün otopsi raporu önümde duruyordu. Öfkem ve intikam hırsım, artık sadece Alaz'a değil, bu kirli oyunda parmağı olan herkese yönelmişti. Kapım açıldı, içeri Selim girdi. Henüz konuşmadı, çünkü herkes bilirdi ki, dosyalara bakarken rahatsız edilmeyi sevmem.

"Konuş, Selim."

"Kara Kandemir."

Bu isim, zihnimde bir elektrik akımı yarattı.

"Ne olmuş?"

"Başkomiserim, sizden gelen emirle... Kara Kandemir'in eski deposunu aramamızı istemiştiniz. Depoda yüklü miktarda uyuşturucu bulduk."

Gözlerim parladı. Bu, intikam zincirinin yeni bir halkasıydı.

"Gidelim bakalım. Kara Bey'i bir ziyaret edelim."

Bu ismi tekrar tekrar düşünüp durdum. Kara... Kara... Bu ismi nerede duymuştum? Sonra jeton düştü.

"Kara... Kara Kandemir! Bu adam Alaz'ın eski arkadaşı değil miydi? Uzun zamandır ortalıkta yoktu. Mafya babasıydı... O da bu pisliğin içindedir kesin!"

Ekibimizle birlikte hızla Kara Kandemir'in lüks ve korunaklı villasının önüne geldik. Bütün polisler araçlardan indi. Alaz'ın evinden farklı olarak, buradaki korumalar profesyonel ve sakindi; ancak bize engel olmaya çalıştılar.

Kara, hiç telaşsız, geniş bahçedeki şık bir masada oturuyordu. Elinde bir kahve fincanı, önünde bir tablet vardı. Sanki bizi bekliyormuş gibiydi.

"Kara Kandemir, konuşmamız lazım!" diye seslendim, sesim otorite doluydu.

Kara, yavaşça kafasını tabletten kaldırdı ve bana baktı. O an, bütün dünya durdu. Göz göze geldik. Onun gözleri... yoğun, karanlık ve tanıdık bir duygu taşıyordu.

Bana yavaşça gülümsedi. Bu, Alaz'ınki gibi küstah bir sırıtış değildi; bu, derin bir arzu ve uzun süredir bekleyişi simgeleyen, yakıcı bir gülümsemeydi. Ve içinden, sadece benim duyabileceğim bir fısıltı geçti:

"Sonunda karşılaştık, kara gözlüm..."

Kara, ellerini ceplerine koydu ve sakin adımlarla bize doğru geldi. Tam önümde durdu. Boyu, bakışları... her şeyiyle Alaz'dan daha tehlikeli bir aura yayıyordu.

"Oooo, Aşkın Hanım... Hangi rüzgar attı seni buralara? Yoksa karakolun çayını mı özledin?"

"Büyük rüzgarlar, Kara Bey. Senin gibi uzun zamandır ortalıkta olmayan adamların ortaya çıkardığı rüzgarlar."

"Evet, uzun zamandır yoktum. Çakallar etrafı boş buldu. Ne yaparsın... Kral geri döndü."

Sesindeki kral vurgusu, Alaz'a açık bir meydan okumaydı.

"Alaz'ı sonunda tutuklamışsın. İyi olmuş. Benim işimi kolaylaştırdın."

"Konumuz bu değil! Alaz'ın akıbeti seni ilgilendirmez."

"Konumuz ne o zaman, Komiser Hanım?"

"Sizi karakola almamız lazım. İfade vermeniz gerekiyor."

"Suçum neymiş?"

"Size ait bir depoda yüklü miktarda uyuşturucu bulundu."

Kara, küçümser bir ifadeyle omuz silkti.

"Ne? Ben uyuşturucu satmam. Öyle kirli işlerle işim olmaz. Benim işlerim daha... estetiktir."

"Orasını ben bilmem. Sadece karakolda misafir edeceğiz sizi. Buyurun."

"Gidelim bakalım."

Kara, ekip arkadaşlarım tarafından araca bindirilirken, son bir hamle yaptı. Gözleri, yine benimkilere kenetlendi. Bana göz kırptı ve sesini alçak tutarak konuştu:

"Karakoldan çıktıktan sonra, bir kahve içelim mi, Aşkın? Söz, bu sefer kaçmayacağım."

Kendimi zor tuttum. Bu adamın ukalalığı beni deli ediyordu.

"Sen hele bir çık da bakalım."

Kara, kolundaki kelepçenin soğukluğuna aldırmadan, adamlarından birine son emrini verdi:

"Koray! Murat'ı ara, hemen gelsin. Yanında da bütün avukatları getirsin. Burası bir saatten fazla sürmez."

"Suçun yoksa neden avukata ihtiyacın var?" diye sordum, sesi istemsizce sertleşmişti.

Geri döndü, yüzünde sıcak bir tebessüm vardı.

"Tedbir amaçlı, güzelim. Hem çabuk çıkayım da... kahve içelim, değil mi?"

Araba uzaklaşırken, Aşkın orada donakalmıştı. Kara'nın bakışları, Alaz'ınki gibi nefret uyandırmıyordu; daha çok kafa karıştırıcı ve çekici bir tehlike taşıyordu. Aşkın'ın kalbi hızlı çarpıyordu. Kara Kandemir... Bu isim, artık sadece uyuşturucu değil, Aşkın'ın geçmişi, babasının sırrı ve gelecekteki tehlike anlamına geliyordu.

Bölüm : 02.12.2024 18:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...