
Düğün felaketinden sonra sarsılan Aşkın, Eliz'in yanında kendini toparlamaya çalışıyordu. Ancak o günlerde Aşkın sürekli dalgındı.
"Abla, ne oldu? Geldiğinden beri konuşmuyorsun. Yüzün bembeyaz."
Aşkın, yorgun bir nefes verdi.
"Yok bir şey canım, sen merak etme. İşler biraz yoğundu, sadece yorgunum."
"Kötü bir şey mi oldu, Abla? Ablacığım, beni kandıramazsın. Ben seni tanıyorum."
"Gerçekten yok bir şey, Eliz. Lütfen bu konuyu kapatalım."
Eliz, konuyu değiştirmek zorunda kaldı ama yüzündeki hüzün belirgindi.
"Peki, Abla... annemden haberin var mı? Onu görmek istiyorum. Çok özledim annemi, ne zaman gideceğiz?"
Aşkın tereddüt etti. Bu haberi nasıl vereceğini bilemiyordu.
"Tatlım, şu anda götüremem. Güvenlik sorunları var."
"Lütfen, Abla. Bir saniyeliğine bile olsa yeter. Onu görmeden edemiyorum."
Eliz'in ısrarlı ve masum isteğine karşı koyamadı. En azından gerçeği kendi gözleriyle görmeliydi.
"Peki, tamam. Hazırlan, gidelim. Ama uzun kalmayacağız."
Hızla odama koştum, üzerimi değiştirdim ve çabucak hazırlanıp Aşkın Abla'nın yanına indim. Evden çıktık, arabaya binip eski, kendi evime doğru yola koyulduk.
Evimizin sokağına girdiğimizde, kalbim hızlandı. Ama evin önünde durduğumuzda, gözlerim kapıya asılı 'SATILIK' yazısını gördü.
"**Satılık mı? **Bu nasıl olur? Bu annemin evi!****"
Hızla arabadan fırlayıp evin kapısına koştum, defalarca zile bastım. Kimse açmadı.
"Anne! Anne! Evde misin, anne!" diye bağırdım, sesim titriyordu.
O sırada yan evden yaşlı bir komşu çıktı.
"Kime baktın, kızım? Yeni taşındın sanırım."
"Anneme baktım! Neden kimse açmıyor? Neden 'Satılık' yazıyor?"
Kadının yüzü acıyla kaplandı.
"Üzgünüm kızım, haberin yok mu?"
"Neyden?"
"Hamit şerefsizi... zavallı kadını ve diğer kızlarını kurşuna dizip öldürdü. Çok kötü oldu..."
Dünya başıma yıkıldı. Gözlerim karardı.
"Ne? Yalan! Olamaz! Hayır!" diye çığlık attım.
"Üzgünüm. İstersen mezarının yerini söyleyeyim, dualarını okursun."
"**Nerede? **Neredeler?****"
Mezarın yerini öğrenince nefesim kesildi. Annem ve kardeşlerim... Hepsi mi gitmişti? Bu bir kabus olmalıydı.
"Abla! Beni anama götür! Hemen!"
Aşkın, gözyaşları içindeki beni kolumdan tuttu.
"Sakin ol canım. Gideceğiz. Ağlama, ne olur."
Birlikte arabaya bindik ve mezarlığa gittik. Annem ve kardeşlerim gerçekten oradaydı. Yan yana gömmüşlerdi onları.
Dizlerimin üzerine çöktüm, toprağa dokundum.
"Ana... Üzgünüm. Yeni haberim oldu. Ben hayatta kalmaya çalışırken... seni unuttum, gelemedim..."
"Şimdi temelli yoksun yanımda. Hepiniz gittiniz... Ben tek başıma dünyada ne yapacağım? Neden beni bıraktınız?"
Aşkın Abla, koluma dokundu.
"Eliz, artık gitmemiz lazım. Hava kararıyor."
"Tamam, Abla."
Ayağa kalktım. Arkamı döndüğümde, Aşkın Abla'nın arkasından, ağaçların gölgesinde Alaz ve Asaf'ın gizlice yaklaştığını gördüm. Yüzüm dehşetle kasıldı.
"Aşkın Abla! Dikkat et!"
Tam konuşacağım zaman, Alaz, Aşkın Abla'ya yaklaştı ve onu boynundan bir vuruşla bayılttı. Aşkın Abla, çaresizce yere yığıldı.
"Aşkın Abla!"
Alaz, bana döndü, yüzünde şeytani bir gülümseme vardı.
"Beni özledin mi, bebeğim? Parti şimdi başlıyor."
Tam harekete geçecekken, Asaf arkamdan yaklaştı. Boynumda keskin bir acı hissettim. Gözüm kapandı, bedenim yığıldı.
"Gidiyoruz. İkisini de aldık," dedi Alaz'ın boğuk sesi.
Eliz ve Aşkın, Alaz'ın intikamının ilk kurbanları olarak karanlığa doğru sürükleniyorlardı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 121.3k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |