
21.Bölüm
Merhaba arkadaşlar, sizi iki aydır beklettiğimin farkındayım ancak üni son sınıftayım ve tez yazıyorum. Boş vaktim yok. Ondan dolayı oturup bir kez bile bölüm yazamadım.
Uzun zaman sonra tekrar oturdum ve yazmak için burdayım. Birde kötü yazdığımı düşündüğüm için hiç yazmaya girişmek istemedim.
Bölümle alakalı yorum bırakırsanız bol bol beni de bir sonraki bölümü yazmak için motive edersiniz.
Keyifli okumalar dilerim.
*******************************
Genç kadının cesareti pamuk ipliğine sarılıydı ve arkasına dönmeye mecali yoktu. İki çift gözün kendisini tepeden tırnağa süzdüğünün farkındaydı fakat bir adım atmıştı. Artık kararından dönemezdi.
Yaralı bir kuş misali oradan oraya savrulup duruyordu. Tutunacak tek bir dalı kalmıştı ve o da ailesiydi. Üvey abisinin her şeyi yapabilecek potansiyelde biri olduğunu biliyordu ve ailesini bir kez daha tehlikeye atamazdı. Bir kez kurtulmuş olabilirdi ama bir kez daha kurtulacağının kimse garantisini veremezdi.
Genç kadın tek bir kelime dahi etmeden bir adım attı ve aniden yakasından geriye doğru çekildiğini hissetti.
Arkasına dönüp baktığında tüm aile fertlerinin kendisini yaşlı gözlerle izlediğini gördü. Aslında yarattığı kendi eserine baktı ve gözlerinden yaşlar birer birer süzülmeye başladı.
Vücuduna yüklenen yükleri kaldıramıyordu, yanında sırtlanacak birine ihtiyacı vardı. Demir, genç kadının yanında olmak istedikçe itiliyordu.
Başını yerden kaldırdı ve Demirin suratına baktı. Yüzü iki dakika önceye kadar gülüyordu ancak şu anda bir beton yığınından farksızdı.
Kendi içini görecek gibi bakıyordu. Sanki biraz daha dikkatli baksa beyninin içinde verdiği savaşı yerle bir edecek gibiydi. Demirin kendisiyle konuşmak istediğinin farkındaydı ama konuşmaya takati yoktu.
Yine de Demirin adım adım kendisine yaklaştığını gördü. Dibine kadar geldi ve burunları birbirine değecek kadar yaklaştı.
Kısın sesle fısıldadı. Sesini genç kadından başka kimsenin duymasını istemedi.
"Beni bırakıp nereye gidiyorsun?"
Elfida ilk başta ne diyeceğini bilemedi. Bir müddet sustu ve ne cevap vereceğini düşündü. Demirin kendisine hesap sormaya hakkının olmadığını kibar bir şekilde söylemeliydi.
"Senin benim üzerimde hesap sorma hakkın yok. Üvey abim, aileme zarar vermeden ortadan kaybolmam gerek."
"Ortadan kaybolduğunda herşeyin hallolacağını mı düşünuyorsun? Bu kadın günlerce seni kaybettim diye ağlamadı mı? Şimdi daha yeni kavuşmuşken yeniden aynı acıyla mı sınıcaksın kadını?"
"Herkese zarar vermesi daha mı iyi? En azından benim yokluğumda eski hallerine dönebilecekler. Birde bu açından bak. Bırak da gideyim."
Demir, genç kadına daha fazla ôğüt veremezdi, kendi bildiğini okuyacağından emindi.
Barlas uzayan muhabbeten bir hayli sıkılmıştı ve biraz atraksiyon arıyordu.
"İyice dramatiğe bağladınız. Konuşmanız bittiyse artık kapıyı açalım diyorum."
Elfida olacaklardan bir nebze de olsa korkuyordu. Üvey abisinin sağının solunun dengesiz olduğunun bilincindeydi ve ailesinin kılına zarar gelmesini istemiyordu.
Herkes sessiz bir şekilde olacakları beklerken Barlas kapıyı sonuna kadar açtı ve içeri Ayhanın girmesine izin verdi.
Ayhanın kötü bakışları hemen karşısındaki Elfidayı buldu. Aklı hala yapamadıklarındaydı. Elinden kaçmasaydı şu anda yaşananlar oldukça farklı olacaktı.
Ayhan Elfidaya yaklaşmaya başladı. Elfida geriye doğru adım atmaya başladı. Geriye doğru sendeledi ve yere düştü.
Pis bakışlarını Elfidanın üzerinden çekmeyen Ayhan konuşmaya başladı.
"Yine karşılaştık küçük kız. Ben sana benden kaçışının mümkün olmadığını söylemiştim. Bak, yine seni eninde sonunda saklandığın delikten buldum. Hadi kalk, evimize gidiyoruz."
Elfida korkudan tir tir titriyordu. Bir daha aynı çöplüğe dönmek istemiyordu. Aynı şeyleri tekrara yaşamak istemiyordu. Burada en azından sığınacak bir yeri vardı, orada gördüğü muamale insanlığa sığacak derecede değildi.
"Ben gelmem istemiyorum. Ailemle mutluyum. Sen geldiğin yere geri git."
Ayhan, genç kadının söylediklerinden oldukça memnuniyetsiz bir şekilde dudaklarını büzdü ve başını sağa sola doğru salladı. Eninde sonunda ister kendi isteğiyle, isterse de zorla kendi ayağına geleceğini biliyordu.
"Eninde sonunda geleceksin, kaçışın yok. O bedeninin tadına bakacağım. Seni keşife çıkacağım ve o gün geldiğinde kaçışın olmayacak."
Demir, ani öfke patlaması yaşadı. Ayhanı eşek sudan glene kadar dövünce anca rahatlayacaktı.
"Sen kimsin de kimin bedenini izni olmadan keşfe çıkıyorsun adi herif. Seni anandan emdiğin sütü burnundan getiririm haysiyetsiz piç kurusu."
Demir, daha fazla dayanamamıştı ve Ayhanı bir güzel pataklamıştı. Kimse de dur diyememişti. Herkes Demirin öfke patlaması yaşadığında dokunulmaması gerektiğini biliyordu.
Elfida, Demirin elini kana bulamasından korktu. Mesleğini durdun yere yakmasını istemedi ve yanına yaklaşmaya başladı.
Tam o sırada Arşının kendisine seslendiğini duydu ve arkasını dönül abisine baktı.
"Elfida sakın Demire dokunma. Şu anda öfke patlaması yaşıyor. İçindekini boşaltması lazım, yoksa hıncını bizden çıkarır. Yanına gitme."
"Bırakalım da elini kana bulayıp hapise mi girsin? Ben de vicdan azabından öleyim."
Elfida, Arşını dinlemedi ve yanına yaklaştı.
Demire seslendi. Cevap alamadığını görünce koluna dokundu ancak öylr dönüp suratına baktı.
"Yeter hadi artık. Kalk, elini kana bulamanı istemiyorum. Yeterince dövmüşsün, dersini almıştır. Elini yıka, elini kirden pastan temizle."
"Sakın yaklaşma, uzakta dur. Ben bu adamı bugün eşek sudan gelene kadar döveceğim."
Elfida, Ayhana baktığında elinde bıçak olduğunu gördü ve içini derin bir korku kapladı.
"Dikkat et, elinde bıçak var. "
Elfida tam konuşurken Ayhan elindeki bıçağı Demirin göğsüne sapladı.
Demirin başı, Elfidanın göğsüne yaslandı.
Demir, nefes alamadığını hissetti, ölmekten beter bir durumda olduğunun farkındaydı. Önemli olan kendisi değildi, başını göğsüne yasladığı kızın korkmaması tek temennisiydi.
Elfida, bilinmeyen bir denklemin içerisinde gibiydi. Sürekli kendini bir bilinmezliğin içerisine buluyordu. Şu anda dudakları lal olmuş bir vaziyette yerde iki büklüm olmuş bekliyordu.
Ailesinin ambulans çağırmasını istedi ama dudaklarından tek bir kelime bile dökülmedi.
Ağzını bıçak açmadı, gözleri sadece yaraya odaklıydı. Elfida, boynuna doladığı tülbenti Demirin yarasına bastırdı.
Yara öylesine derindi ki, bastırmasına rağmen kan damlaları halen daha akmaya devam ediyordu. Bir an önce hastaneye gitmesi gerekliydi. Aksi takdirde Demir kan kaybından ölecekti.
" Arşın abi, ambulansı arayın. Bir an önce gelsinler, yoksa Demir ölecek."
*************************************
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Heyecanlı bir yerde bitti diye düşünüyorum.
Azıcık kısa olmuş olabilir ama en azından yazmak için bir adım atabildim.
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?
Daha sık bölüm beklyen var mı?
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 68.57k Okunma |
3.42k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |