5. Bölüm

BÖLÜM 5

Şevval
sevvalbakirkap

hasta yatağında yatan kız gözlerini huzursuzlukla açmıştı. hala hasta yatağında yattığının farkına vardığında kollarındaki momoyu görmesiyle kendi kendine mızmızlandı. odadakiloş ışık etraftaki nesleneleri seçicek kadar aydınlık ama ne olduğunu anlayamayacağı kadar karanlıktı. yavaşça yattığı yerden doğrulup etrafına bakmaya çalışmıştı. 'cesur nerede' sorusu gelmişti ilk aklına. yavaşça komidinin üstündeki ışığa uzanıp yaktığında dehşete düştüğünü hissetti. elleri kan içindeydi. anında üstündeki pikeyi atıp bacak arasına baktığında kan olmadığını fark ettiğinde daha da dehşete düşmüştü.

 

yanında duran momo ise kanlara bulanmıştı. kız momoyu istemsiz bir şekilde üstünden atmıştı. kanlı ellerini üstüne sürmüştü. 'ne oluyor' diye düşünmeden edememişti. hızla yataktan kalktığında eline dolanan kabloyu bilinçsiz şekilde çekip sökmüştü. canı yanmamıştı. yerler kan doluydu. sanki birisi sürüklenmiş gibiydi.bacakları öyle bir titriyordu ki adım atmakta bile zorlanıyordu. kulakları ise dayanamayacağı şekilde uğulduyordu.

 

kızın şuan tek istediği şey sevgilisini görmekti. elini bir kere daha üstüne sürdüğünde kan dahada çoğalmıştı adeta midesi bulanmaya başlamıştı. yavaş ve sessiz adımlarla kapıya doğru ilerledi. korku bütün vücudunu esir almıştı. artık sadece bacakları değil bütün vücudu zangır zangır tirediğini hissetti.

 

kapıya yaklaştığında kapının kolunun kana bulandığını görmüştü. kapının kolundaki kan o kadar fazlaydı ki yere damlıyordu. göğsündeki yumru kalp gibi atıyordu. başının zorlaklamsı o kadar çoktu ki gözlerine kadar acısı vuruyordu. elinde kalan son cesaret kırıntısı ile kan damlatan kapının kolunu tutup aşağıya indirmişti. kapının ardına kadar açtığında gördüğü manzara önce parlak floresan ışıkları olmuştu. zorlayan başına daha büyük bir ağrı splanmasını sağlamıştı. dışarıya doğru attığı adımla gördüğü şey bütün vücüdundaki bütün kanın çekilmesini sağlamıştı. nefes alamadığını

 

yerdeydi... aşık olduğu heybetli vücut kanlar içinde yerde yatıyordu....

 

tiz çığlığı bütün hastaneyi inletecek kadar küvetliydi. anında aşık olduğu vücudun yanına fırlamıştı. delirmiş gibiydi. hıçkırarak zorlukla sevdiği adamı kendine çevirmişti. adam kanlar içinde kan gölünün ortasında yatarken hıçkırarak ağlamaya başlamıştı. cesur yerdeydi ve hareket etmeden yatıyordu. Umay güç kalamayan kollarıyla cesurun heybetli vücudunu sarmaya başladı. çığlık çığlığa ağlayarak. uyanması için yalvararak. çaresizlikle yalvarıyordu. uyanması için. hıçkırarak yalvarıyordu. sevgilisinin uyanması için ama uyanmıyordu.

 

kafasını dizlerine koymuştu. cansızca yatıyordu. ölüyordu sevgilisi. dudaklarını defalarca öperken hıçkırarak yalvarmaya devam ettiği sırada omuzlarından sarsıldığını hissetmişti. sevgilisinin başını bırakmadan gözlerini kaldırdığında baran abisini gördüğünde umutla parlamıştı gözleri.

 

o... o kurtarırdı sevgilisini

 

cesurun başını tutarak " baran abi yardım et cesur ölüyor. " diye hıçkırmıştı. cesurun başına dikkat ederek baranın elini kavrayarak çekiştirdi. " yalvarırım baran abi yardım et ölüyor sevgilim. kaybediyorum onu... yardım et " diyerek barana yalvarıyordu. ama baran hiç bir şey yapmıyordu. cesurun başına dikkat ederek ayakladı. " abi yardım etsene ne bekliyorsun. yardım et kurtar cesuru" diyerek baranın omuzlarından tutarak sarsmaya başlamıştı. ama baran abisi yardım etmiyordu.

 

hayal kırıklığı ile umutla bacaklarına kapanmıştı. " abi yalvarırım yardım et izin verme ölmesine dayanamam ben gitmesine izin verme yalvarırım" umayın hıçkırarak yalvarışları bütün hastaneyi inletiyordu. barandan yardım dilenişleri. ama baran hiç bir şey yapmıyordu. sadece umaya bakıyordu. Umay dahada çırpınmaya başlamıştı. "abi ne bakıyorsun yardım et kurtar onu ölücek abi her şeyi yaparım kurtar onu yalvarırım" dediğinde baran onu sadece omuzlarından tutup sarsmaya başlamıştı.

 

Umayın gözleri cesura kaydı. kan daha da çoğalıyordu. umaydan daha büyük bir çığlık kopmuştu. zorlukla baranı ittirip cesurun yanına oturmuştu. ağlayarak yardım dileniyordu. sevgilisini kurtarılması için başını tutmuş göğsüne bastırıyordu. hıçkırıklarının ardı arkası kesilmiyordu.

 

umutla gözlerini kaldırdı. birisinin yardım etmesi için ileride gördüğü İlkay abisiyle anında cesurun başını dikkatle yere bırakarak ayaklanmıştı. ilkay abisi ona yardım ederdi diye düşünmüştü. zorlukla İlkay abisine adımladı.

 

" İlkay abi cesur... cesur ölüyor yardım et" zorlukla adama ulaştığında anında adamın kolunu tutup ekiştirmeye başladı. " abi yardım et onu kurtar beni nefessiz bırakma.... gel yardım et bana " diyerek feryat ediyordu. nefes alamıyordu. gözleri kararıp dururken düşündüğü tek şey yerde yatan sevgilisiydi. ölüyordu. İlkay abisini zorlukla cesurun başına getirmişti.

 

" hadi yardım et abi kurtaralım cesuru.... çok kan var akıyor" diyerek üstündeki pijamayı anında sıyırarak cesuran kanayan vücuduna yaklaştırdı. kan o kadar fazlaydı ki nereye bastıracağını bile bilmiyordu. kafayı yemiş gibiydi gözleri her yeri tarıyordu.elindeki pijamayı ilkay abisinin eline tutuşturarak "abi kanayan yeri bulamıyorum yalvarırım bul bastıralım. yardım et abi... " hıçkırıkları dahada nefesini kesiyordu soluk soluğaydı. anında ayaklandı. umutla baran abisinin yanında geldi kolundan tutup cesura doğru çekiştiriyordu. hıçkıra hıçkıra bir kere daha yalvarmaya başlamıştı.

 

" baran abi sen doktorsun...senn kurtarırsın cesuru yardım et. etmezsen ölücek kaybedicem onu" dediğinde baran omuzlarından tutup kızı sarsmaya başlamıştı. bir şeyler söylüyordu ama umayın kulak uğuldaması o kadar fazlaydı ki duyamıyoru.

 

barandan kurtulmaya çalışıyordu sadece cesura yardım etmek için. birisi çenesinden tutup umayın kafasını çevirdiğinde ise Umay gözlerine inanamamıştı.

 

cesurdu bu kişi. kafasını çevirip yere baktığında yer bomboştu. kız kafa karışıklığı ile bir kere daha çenesini tutan kişiye bakmıştı. CESUR

 

yeniden yere baktı. yerde değildi cesur kafasını çevirip bir daha çenesini tutan cesura bakmıştı. nasıl olduğunu anlamaya çalışıyordu. nefes alışverişleri hızlanmıştı. sürekli bir çenesini tutan cesura birde suanda boş olan yere bakıyordu. gözleri iyice kararmaya başlamıştı.

 

çenesini tutan cesur bir şeyler söylüyordu. ama umayın kulakları duymuyordu. solukları dahada hızlanmaya başlamıştı nefes almakta zorlanarak bacaklarındaki gücün çekilmesi ile yere doğru kaymıştı.

 

kollarını tutan baran düşmese izin vermeden kızı sıkıca tutmuştu. kızın ise sayıkladığı şey "cesur" olmuştu.

 

....

 

gözlerimi zorlukla açmaya çalışmıştım. başımdaki ve göğsümdeki acı katlamayacağım seviyedeydi. ense kökümden bütün başıma vuruyordu. kapalı gözlerime bile ağrısı o kadar şiddetliydi ki. aklıma gelen tek şeyle gözlerimi açıp yattığım yerden doğrulmaya çalışmıştım.

 

gözlerime vuran parlak floresan gözlerimi yaktığında yaşadığım dejavu daha da kötü olmamı sağlarken etrafıma baktığımda. cesur yanımdaydı. sağlıklıydı. doğrulmaya çalıştığımda. kollarımın bağlı olduğunu fark etmem uzun sürmemişti.cesur anında müdahile ederek

 

"sakin ol" diyerek saçlarımı okşamaya başlamıştı. kuru olan boğazımın acısı çok fazlaydı." yerdeydin ölüyordun." demiştim zorlukla kollarımı bağladıkları yerden kurtarmaya çalışarak. diğer tarafımda hissettiğim. elle o tarafa dönmüştüm. mahit beydi.

 

"iyi bak karşında" diyerek cesuru göstermişti.gözlerim gene cesura döndüğünde gözlerimi şuan tek bir kan olmayan vücuduna gezdirmişti. beynim benimle oyun mu oynuyordu. görmüştüm. yerdeydi. kan gölünün içindeydi. kafam dahada karışırken mahit beye döndüm.

 

" yerdeydi kan vardı. kan gölünün ortasında yatıyordu." dediğimde kafayı yemek üzere gibiydim. şiddetli baş ağrım sanki daha da artıyordu. " hayır hayaldi bak karşında " dediğinde bir kere daha cesura dönmüştüm. elimi uzatmak istediğimde gene engelleyen bantlar yüzünden hiç bir şeye emin olamıyordum. mahit bey elini uzatım bantı açtığında anında elimi cesura uzatmıştım. " kan vardı." yanağına dokunmuştum. sıcaklığını hissettiğimde bir nebze daha hissetmiştim. her zamanki gibi sıcacıktı. yerdeki beden gibi buz gibi değildi. sıcacıktı. alıştığım gibi sıcak ve pürüzsüz yanağını okşamaya devam etmiştim. emindim kanlar vardı. soğuktu teni buz gibiydi.

 

acıyan boğazıma rağmen "soğuktu. kan vardı. çok kan vardı." odadan gözlerimi gezdirmiştim. her yer tertemizdi. yerlerde kan yoktu. kapı koluna baktım. temizdi. kafam dahada karışmıştı. kan vardı. görmüştüm ben cesura döndürdüm gözlerimi " sen yerdeydin. her yer kandı." dediğimde kafasını iki yana sallamıştı.

 

" hayır güzelim yerde değildim. tahlillerin için laboratuara kadar inmiştim. sen... sen halüsülasyon gördün" dediğinde kafamı toparlamaya çalışmıştım. olamazdı. gerçekti. dokunmuştum. yerdeydi hayal değildi. ben dokunmuştum. " ama ben yerdeki sana dokundum. buz gibiydin." dediğimde " hayır güzelim yoktu yerde kimse korkma artık bak iyiyim sakinleş." dediğinde kafam allak bullaktı. gözlerim ayak ucumda duran momoya kaymıştı. tertemizdi. daha da doğrulmak istediğimde bağlı olan diğer kolum buna engel olmuştu. anında sertbest olan elimi açmak için olan elimi attığımda mahit bey beni engellemişti. ona baktığımda o kararsızlıkla cesura bakıyordu. cesur kafa salladığında benim yerime bileğimi mahit bey çözmüştü.

 

çözdüğü gibi yerimde iyice dikleşerek momoya uzanmaya çalıştığımda cesur benden önce davranarak momoyu eline alıp momoyu kucağıma bırakmakmıştı. her yerini incelediğimde kafam dahada karışmıştı. " momo" demiştim. zorlukla cesura bakarak " evet güzelim momo" dediğinde gözlerinde bir karmaşa vardı. ses tonu daha çok ismi mono tonundaydı.

 

"hayır momo olduğunu biliyorum. temiz kan yok " dediğimde bir kaç dakika duraksasada kafa sallayarak "yok kan güzelim bak benim üstümdede yok" dediğinde her yerini incelemiştim. elimi uzatım tişörtünü kaldırmıştım. yara benzeri bir şey görmeyi düşünürken. sıralı şekilde duran karın kasları ve 'spor yapmayı ve göğüs çalışmayı seviyorum' tarzdaki göğüs kasları karşılamıştı beni.

 

parmak uçlarımı uzatarak karnına dokundum. yara yoktu. vücudu sıcacıktı. momo temizdi. gördüğüm şeylere emindim. ama şimdiki gördüklerime emin olduğum için kafam daha da karışmıştı. neyin doğru olduğuna emin olamıyordum.

 

"sevgilim kan vardı. momo kanla kaplıydı. sen yerdeydin. kanı durdurmak istedim. ama nereden geldiğini anlayamadığım kadar çoktu. " dediğinde cesur elimi tutmuştu sıkıca.

 

" güzelim sadece halisülasyondu. sence yaralanmış olsam bir yerimde yara olması gerekmez miydi?"

 

"biliyorum. ama... ama daha önce gördüklerim gibi değildi. ben dokundum. hissettim. normalde bu kadar değildi hiç bir zaman" daha önceki gördüklerim böyle değildi. bu kadar şiddetli. kulaklarımın uğuldayışını elimin kana bulandığını. soğuk bedeni hissetmiştim. gözlerim istemsiz dolmaya başladığını burnumun sızlayışıyla fark etmiştim.

 

başımın ağrısı yumrunun ağrısı o kadar fazla hale gelmişti ki. elim istemsiz yumruma gitmişti. elimin üstündeki bandajı görmüştüm. kafasındaki bazı parçalar bölük pörçüktü. serumu kendimi çıkarmıştı yoksa başkasımı çıkarmıştı. eline dikkatle bakmıştı. bir şey çektiğini hatırlıyordu.ama hiç bir şey net değildi. her hatırladığında yada bir şeyler hatırlamaya çalıştığında başındaki ağrı dayanılmayacak raddeye geliyordu. cesura dönerek.

 

" ağrı kesici istiyorum" dediğimde red edeceğine emin gibiydim. ama beni şaşırtacak şekilde anında "tamam" demişti. yanımdan kalkmaya kalktığında anında eline sarılmıştım.

 

"nereye gittiğini sanıyorsun?" demiştim çirkefleşerek yorgunluğum ve ağrılarım bile umrumda değildi. "ağrı kesici istedin. ayrıca serum takıcam. hemen gelirim güzelim" dediğinde kaşlarımı çatmıştım. şuan en son isteyeceğim şey yanımdan uzaklaşmasıydı.

 

" sen gitme söyleyelim taksınlar. ben aynı şeyi yaşıyamam " derken sesimin titremesini durduramayarak. yanımdan bir daha giderse ve ben onu bir daha ceset olarak görürsem diye korkum o kadar baskındı ki her düşündüğümde bacaklarımın titremesine engel olamıyordum.

 

mahit bey sırtımız sıvazlaması ile ona dönmüştüm. " abilerini içeri alsak olur mu? onlarda çok merak ediyorlar ve içeri girmek için çıldırıyorlar." dediğinde kararsız kalmıştım. gözlerimi cesura çevirmiştim. karasız kaldığımda yada mantığımın doğru çalışmadığını düşündüğümde cesurdan destek almayı seviyordum.

 

kafa salladığında " gelsinler" demiştim.mahit bey anında ayaklanarak içeriye gittiğinde. gözlerim kapıya kaymıştı. momoya sarılmak istediğimde cesur kollarımdan almıştı. kaşlarımı çatarak ona baktığımda "pistir belki daha üstünü değiştirmek lazım" dediğinde kafa sallamıştım.

 

içeriye Tabiri caizse daldıklarında onlara bakmıştım. gecenin bir yarısını çoktan geçmiştik ve onlar dağılmış haldelerdi. beni gördüklerinde yüzlerinde rahatlama ifadesi belirmişti. odaya baran abide girdiğinde duraksamıştım. bacaklarımı kendime çekmek istemiştim.

 

bana yardım etmemişti cesuru ölüme terk ediş anı aklıma gelmişti. cesur baran abiye bir şeyler derken ben ise gözlerimi dikmiştim. yardım etmediği gözümün önünden gitmiyordu. yardım dilenmiştim ondan o ise yardım etmemişti.

 

baran abi odandan çıkarkende ona bakmayı kesmemiştim. görüş alanımdan kaybolduğunda gözlerimi odadakilere çevirdiğimde full odak ile bana baktıklarını görmüştüm. cesurun sırtımı sıvazlayarak:

 

"Umay güzelim sana soruyorlar " demesi ile kaşlarımı çattım. ne demişlerdi bana "ne.. ne sordular?" dediğimde cesurun paniklediğini fark etmiştim. elimin üstünde duran elini tutarak "sadece daldım. kafam hala biraz karışık" dediğimde biraz olsun rahatlamıştı. şuan bile diken üstündeydi.

 

yekta " peki biraz daha iyi misin?" dediğinde kafa sallamıştım. "başım ve yumru çok acıyor ama ağrı kesici yapacaklar geçicek" dediğimde rahatlamıştı. " bizi çok korkuttun." dediğinde kaşlarımı çatmıştım.

 

" siz kapının önünde miydiniz?" dediğimde şokla bana bakmışlardı. "evet sana seslendik" dediğinde şaşırmıştım. koridorda sadece İlkay ve baran abi vardı. başkası yoktu.

 

" hayır yoktunuz siz sadece İlkay abi ve baran abi vardı." dediğimde bana şokla bakmışlardı. onları hatırlamaya çalıştığımda başıma giren şiddetli ağrı ile yüzümü buruşturdum. cesurun " bunları daha fazla konuşmayalım" dediğinde kafa sallıyrak başımı omzuna koymuştum. gözlerimi kapatarak. diğer yanımda hareketlik olduğunda gözlerimi anında açmıştım.

 

baran abi yatağımın yanına gelmiş elimin kavrayarak damar yolu için hazırlık yaparken " abisinin güzeli kendini nasıl hissediyorsun?" dediğinde duraksamıştım.aklımdan çıkmıyordu." yardım etmedin." diyerek istemsiz fısıldadığımda baran abi kaşlarını çatarak bakmıştı.

 

"anlamadım güzelim" dediğinde elimi elinden çekmiştim. " yardım etmedin. cesur yerdeydi." dediğimde bana şokla bakmıştı. cesur sırtımı sıvazlıyarak "güzelim halüsilasyondu o " dediğinde. sinirlerimin altüst olmuştu. görmüştüm ama ben

 

" ama... ama dokundum. hissettim" dediğimde cesur beni teselli etmeye çalışıyordu. "sevgilim aslında dokunmadın. beynin oyun oynadı sana." dediğinde başımı omzuna yasladım. baran abi söze girerek

 

" abicim bana yalvardın. ama ben senin gördüğün şeyi göremiyordum. yoksa cesura bir şey olsa yardım etmez miyim." dediğinde haklı olduğunun farkındaydım. ama çok farklıydı bu his. anlam veremiyordum. yardım etmeyişi ihanet gibiydi. zorlukla

 

"abi damar yolunu filan cesur açsa " dediğimde bana garipçe bakmıştı. kafam netleşene kadar baran abiden biraz uzak durmalıydım. itiraz etmeden cesura verdiğinde cesur anında ayaklanarak damar yolumu açıp ağrı kesicimi yapmıştı. ama huzursuzdu. yerinde duramıyordu.

 

"sevgilim iyi misin?" diye sorduğumda "nevresimler ve pijamaların pis ve sen bunları kullanıyorsun" dediğinde kendimi gülmekten alıkoyamamıştım. "ayrıca sende pissin" dediğimde anında benden uzaklaşmıştı. dahada kıkırdadığımda biraz daha iyiydim. "temizlensek ve biraz uyusak" dediğimde anında ayaklanmıştı. çekinerek "aşkım" dediğimde anında bana dönmüştü çekinerek "benim sigara içmeye ihtiyacım var" dediğimde kaşlarını öyle bir çatmıştı ki.

 

"çok kötü bir gece geçirdim. nefes alamaya ihtiyacım var" dediğimde karasız kalmıştı. "lütfen sadece tek dal " dediğimde "yarım" demişti.

 

"yetmez, tek dal ikincisini istemicem." dediğimde düşünmüştü. bu yüksel ihtimalle kabul demekti. isteksizce kafa salladığındığında gülmüştüm. yekta anında " biz çıkaralım" dediğinde ona dönmüştüm.

 

"cesurda gelsin" dediğimde Alperen huzursuzca kıpırdanmıştı. baver "uykun yok mu senin? biz seni çıkaralım oda o sıra nevresimleri değiştirsin." demişti

 

" ya döndüğümüzde.." dediğimde cesur anında beni susturarak "olmıyacak öyle bir şey, bak sana bunuda veririm kontrol edersin beni " derken kucağıma bir alet bırakmıştı. elime aldığımda anlama bir kaç dk almıştı. anldığımda ise "ben uyurken bebek telsizi mi kullanıyorsun " diyerek çirkefleşmeye başlamıştım. ben çocuk muydum ya

 

"evet bebek mağazasından aldırttım hatta " dediğimde kötü kötü bakmıştım. "ben şuan bebek muamelesi görüyorum hiç hoş değil." dediğimde gülmüştü. kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım. cesur iyidi. gerisinin önemi yoktu.

 

odaya tekerlekli sandalye geldiğinde cesur kucağına almaya kalktığında yekta anında müdahale etmişti. " ben hallederim" diyerek beni kucaklayarak sandalyeye oturtmuştu. fısıldar şekilde teşekkür ettiğimde gülümsemişti. cesur serumumu çubuğa astığında gülmüştüm.

 

"tek dal ikinicisi için teklif bile yok" tekrarlamıştı. kafa sallamıştım. telsizide kucağıma bıraktığında yekta arkama geçip itmeye başlamıştı.odadan çıktığımda mahit bey koltuklarda oturuyordu. bizi gördüğü gibi ayaklanmıştı. gözüm cesurun yattığı yere kaydığında içimin ürperdiğini hissetmiştim. yerdeki kanı gördüğümde ise "kan var " dediğimde herkes yere bakmıştı. barut anın da çenemden tutup gördüğüm kanla ilişkimi kesmişti.

 

"senin kanın o elinin üstünden yere aktı" dediğinde sakinleşmiştim. kafam hala allak bullaktı. kafa sallayarak "benim kanım" demiştim. gözlerimi mahit beye çevirerek yorgun gözlerine bakmıştım. onun yaşlarında birinin bu kadar zor bir gece geçirmesi iyi değildi. uyuması gerekiyordu.

 

"mahir bey siz evenize mi gitseniz" dediğimde anında karşı çıkarak "hayatta olmaz seni bırakmam" dediğinde zorlukla yutkunmuştum.bana alışmalarını istemiyordum. gidicektim. "gerçekten kalmanıza gerek yok cesur burada en azından biraz uyuyun" dediğimde kafa sallamıştı.

 

" tamam bir oda ayarlayıp uyurum ama siz nereye böyle" dediğinde Alperen anında " küçük hanım zehir hava almak istedi" dediğinde mahit bey kötü gözlerle bana bakmaya başlamıştı. suçlu çocuklar gibi hissetmekten alıkoyamamıştım kendimi. bu bakışı genelde cesur atardı bana

 

"neyse bir şey demicem cesurun haberi var mı?" dediğinde şaşırmıştım. cesurdan onay alınıp alınmadığını merak etmişti." var önce yarım dedi ama kardeşimiz tek dala ikna etti." demişti baver. bunlar beni çocuk gibi şikayet mi ediyordu bana mı öyle geliyordu.

 

"sonuç olarak doktorum izin verdi." dediğimde kimse bir şey dememişti. cesurla biraz daha olumlu anlaşmaları iyiydi. cesur kötü adam yerine koyulup üstüne gidilmicekti en azından.

 

baran abiyle göz göze geldiğimde zorlukla gülümsemiştim. yanımıza gelmedi. uzaktan el sallamıştı. ona haksızlık ettiğimin farkındaydım. ama elimden bir şey gelmiyordu. gördüğüm şey fazla gerçekti.

 

yekta beni dışarıya itmeye başladığında telsizden cesuru kontrol etmiştim. "barana neden soğuk davranıyorsun. yani soğuk davranman işime geliyor ama garip" barutun sorusuyla duraksadım.

 

"sadece cesura yardım etmeyişini kabul edemiyorum" dediğimde. arkamdan yekta " ama yardım edemezdi ki cünkü orada bile değildi cesur" dediğinde

 

"biliyorum ama garip işte gerçeklik algım gitmiş gibi hissediyorum. yardım istediğimde cesur yerdeydi. ben ne gerçek ne gerçek değil şuan çözemiyorum. o yüzden kalbini baran abininde kalbini kırmamak için kafam netleşene kadar birazcık beklicem" dediğimde beni onaylamışlardı.

 

gözüm sürekli telsizdeydi. cesur odadaydı. sağlıklıydı. dışarı çıktığımızda sakin bir yere sürmüşlerdi sandalyeyi. durduğumuzda bana sigara uzatmışlardı. yakmamada yardım etmişti barut derin bir nefes çekerek teşekkür etmiştim. duman belki vücuduma iyi gelmiyordu ama zihnime iyi geliyordu.

 

" biz seni göndermek için uğraşmıyorduk. bir şeyler duyduğunu anladık. ama cümlenin başı ve sonunu duyduğunu dü....-" baverin sözünü keserek

 

" bu gece konuşmasak bu konuyu. ben artık kendimi bipolar gibi hissediyorum. ne hissedeceğimi bilemiyorum" dediğimde anında hepsi kafa sallamıştı. yekta arkamdan

 

"tamam ama susmayalım. mesela neler yapıyorsun onu anlat bize seni kağıt üstünde değil senin ağzından tanımak istiyoruz" dediğinde kafa sallamıştım.

 

" ne merak ediyorsanız sorun" dediğimde derin bir nefes daha çekmiştim sigaramdan. Alperen anında " ailem öldü demiştin. üvey anne ve baban mı vardı? yada üvey abilerin var mıydı?" dediğinde gülmüştüm.

 

"hayır üvey anne baba gibi değillerdi. onlar daha çok amca ve teyzelerdi benim için. hiç bir zaman birinin yerine geçmeye çalışmadılar. ayrıca çocukları yoktu. zaten rahmetli oldular." dediğimde kafa sallayarak baş sağlığı dilemişlerdi. "nasıl öldüler peki?" dediklerinde gülümseyerek

 

"yaşlılardı. yaşlılıktan" dediğimde kafa sallamışlardı. bana bırakmışlardı her şeylerini. "geldiğiniz kafe onlara aitti. bana bıraktılar" dediğimde "kimseleri yoktu o zaman" dediğinde kafa sallamıştım.

 

" hep kafede mi çalıştın okudun mu? "dediklerinde gülmüştüm.beni tanımaya çalışıyordular. " okudum. İngilizce işletme ve iktisat okudum" dediğimde yekta anında "desene benim yolumdasın bence işletme okudum" dediğinde gülmüştüm.

 

"dedim size kardeşim beni örnek alıyor bilinç altında " diyerek hava atmıştı. kendi içlerinde bile rekabet halindelerdi. kıskanç bir yapıları vardı galiba. Alperen anında "hadi oradan bana benziyor" dediğinde karşı çıkarak

 

"asla sana benzemiyorum. sen çok atarlısın Alpaslan" demiştim gıcıklığına Alperen anında "neden bana Alpaslan diyip duruyorsun" dediğinde gülmüştüm.

 

" gıcık oluyorsun komik oluyor. ayrıca aslan gibisin anında saldırganlaşıyorsun. aslanlar insanları besin kaynağı olarak gördüğü için saldırırlarmış bir yerde okumuştum. sende öylesin" dediğimde ağzının içinde bir şey dediğinde "anlamadım" dediğimde

 

"sende çok farklı değilsin" dediğinde konuyu uzatmamıştım.daha beni tanımıyorlardı."peki cesur? o sayfayı nasıl açtınız?" dediğinde anında huzursuzlaşmıştım. barut omzumu sıkarak "çıkarma dikenlerini sorduk sadece" dediğinde omuz silkmiştim.

 

" o sayfa cesur ve bana özel. bilmeniz gereken şey klasik olucak ama cesur için her şeyi herkesi yakabileceğim. anladım pek hoşlanmadınız. hoşlanmanızada gerek yok. ama benim ona aşık olduğumu bilmeniz ve ona göre davranmanız cesur kırmızı çizgim değil. cesur kırmızı çizginin çok arkasında. ve onun önünde de ben varım. " dediğimde hepsi huzursuz olmuştu. umursamayarak devam ettim. "gene klasik olucak ama ona dokunmak için beni çiğnemeniz yetmez." dediğimde kafalarının çok net olmasını istiyordum. beni kaybetmek istemiyorlarsa arada bir görmek istiyorlarsa cesura parmak uçları ile dokunmamaları gerekiyordu.

 

baver anında konuyu değiştirerek "peki yumruyu alamıyorlar mı?" dediğinde kafamı hayır anlamında sallıyrak. sigaramdan derin bir nefes çekmiştim. "yumru bir çok ana damara bağlı almaları demek ölmem demek" dediğimde hepsi yerinden kıpırdandı. "yumruya alışkınım hep benimleydi. "dediğimde baver "o zaman doğuştan" dediğimde kafa sallamıştım. esnediğimde ağzımı kapamaya bile uğraşmamıştım.

 

huysuzlukla "açımmm" dediğimde bana gülmüşlerdi." cesur yemek yiyemez demişti. odaya çıkınca gene sorarız" dediğinde kafa sallamıştım. bir daha esnediğimde yekta tekerlekli sandalyenin arkasına geçmişti. "uyku vakti" dediğinde güçsüzlükle kafamı sallamıştım. barut elimden izmariti alıp küllüğe bastırmıştı.

 

odaya doğru ilerlerken basımı dik tutmakta zorlanıyordum. telsizi zorlukla kontrol ettiğimde cesur üstünü giyiniyordu. gülerek manzarayı izlemeye kalktığımda yekta arkamda gördüğü için eliyle ekranı kapadığında huysuzca "yaa" demiştim. diğerkileri anlamsızca bize bakarken yekta " yok öyle bir şey" dediğinde susup kollarımı bağlamıştım. canım yandığında Alperen

 

" çocuk gibi kollarını bağlama " diye uyarmıştı. odaya geldiğimizde. cesur yatakta bir şeylerle uğraşıyordu. neşeyle "geldim" dediğimde bana gülümsemişti. "tam zamanında üstünü değiştirelim biraz uyuyalım" dediğinde homurdanma sesleri başlamıştı. cesur sendeye yaklaşmaya kalktığında barut anında önüme geçmişti. "biz yardım ederiz." dediğinde huzursuzlanmıştım.

 

"cesur halletse" dediğimde hepsi bana dönmüştü. onlardan çekiniyordum. " cesurdan çekinmeyip öz abilerinden mi utanıyorsun" dediklerinde dilimin ucuna gelen ' cesur çıplak resmimi' çizer lafını yutmuştum. sadece kafa salladığımda hepsi huzursuzdu.

 

"kendim değiştiririm. sadece serumun kablosunu çıkartalım" dediğimde biraz daha ortam rahatlamıştı. huzur ortamını bozmak istemiyordum.kendi araalarında bile kıskançlardı. cesura karşı direkt kılıç çekiyorlardı. cesur huzursuz olsada kabul etmişti.

 

zorlu bir üst giyinme durumundan sonra temiz hastane yatağıma girmiştim. ve uslu uslu cesuru bekliyordum. ama yeni bir tartışma konusu vardı. cesuru benile uyutmama konusu dayanamayarak

 

"aynı halisülasyonu yaşamamı istiyorsunuz galiba yumru şişsin o zaman cesur sende çık odadanda gecem daha da cehenneme dönsün" dediğimde hepsi bana dönmüştü. aslıdan sadece abartıyordum. ama bunu cesur dışında hiç biri bilmiyordu. cesurun koltukta uyumasını istemiyordum. bu yüzden abartıyordum. anında konu kapandığında sinsice gülmüştüm.

 

cesur anında yanıma geldiğinde ben ve cesur dışındakiler huzursuzdu. nöbet bile oluşturmuşlardı. sırayla ben uyanana kadar nöbet tutucaklardı. çokta umrumda değildi. cesur yanıma yatağa girdiğinde kıkır kııkırdım. bu halim cesurunda rahatlatmıştı. anında göğsüne gömüldüğümde beni sarmalamıştı. saçlarımı ağnımı öpüyordu. yektanın

 

"öpme" lafına ışıklar loş olana kadar uymuştuk. artık gözlerim direnmezken olduğum yere daha da sinmiştim. o küçük hastane yatağında huzurla uykuya dalmıştım.

Bölüm : 11.09.2025 00:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...