11. Bölüm

THT 10 FIRTINA

Esma Gül
sidelyacicegi

Prenses Talia Vera.

 

Tahtta çıkalı 1 ay olmuştu. Ufak tefek çıkan karışıklığın önüne geçilmişti. Fakat 1 aydır süren uzun bir sessizliğin fırtınası olacak mıydı? Yada sadece insanlar Prensesin tahtta çıkmasını kabullenmişler miydi?.

 

"Prenses TAlia Vera" Başını kaldırıp Arat'a baktı.

 

"Emriniz ile halka erzak dağıttık fakat bazıları almamakta ısrarcı olmuştur." Prenses hafif bir tebessüm etmişti.

 

"Jeyan Prensesi olarak yapmam gerekeni yaptım. Gerisi onlara kalmıştır." Komutan Arat Prensesin durgunluğunu fark etmişti içten içe buruktu. Prensesin bir yanının eksiklik içinde çırpındığını gözlerinde görüyordu.

 

"Ahvaliniz iyi midir?" Prensesin yüzünde kan çekilmiş bembeyaz olmuştu. Günlerdir doğru dürüst uyumadığından göz altları şişmişti. Komutan Arat haliyle bu halini görünce merak etmişti.

 

"Ahvalim iyidir" İyi olup olmadığını kendi de bilmiyordu. Sanki tüm hisleri kendisinden alınmıştı.

 

"Ahvaliniz iyi görünmez. Bunu başka birine söyleseniz belki buna inanabilir. Lakin ben sizi çocukluğunuzdan beri tanırım." Haklıydı çocukluğu komutanlarla talim yaparak geçmişti. Onu iyi tanıyorlardı.

 

"Yönümü, yolumu kaybetmiş gibiyim. Kaçsam kurtulacakmışım, ama bir türlü yolumu bulamıyormuşum gibi hissediyorum." İçindekileri söylemişti. Birine bunları anlatabilmek onu iyi hissettirmeye başlamıştı.

 

"Tüm insanların umutlarını omuzlarınızda taşıyorsunuz. Sizin yerinizde başka biri olsa bu durumu kaldıramayabilirdi. Lakin siz çok güçlü bir kadınsınız. Yıllar evvel babanızın size verdiği öğütleri. Hatırınıza alasınız. Ne kadar güçlü ve cesur olduğunuzu özünüze baktığınızda bulacasınız Prenses" Komutan Arat'ın sözleri Prensesin içini ferahlatmıştı. Babası bir gün bu Krallığın umudu olacağını söylemişti. Şimdi ise koca bir halk, ya Prensesin ayağa kalkmasını. Yada yere düşmesini istiyordu.

 

"Sözleriniz içimi ferahlatmıştır. Saolasınız Arat ağabey" Prenses buruk ve içten bir gülümseme ile Komutan Arat'a bakıyordu.

 

"İçinizi her daim ferah tutasınız Prensesim, biz size iltimat ederiz. Müsadenizle ben artık gideyim yapmam gereken mühim işler beni bekler." Prenses başını salladı. Komutan Arat ise baş selamı verip Prensesin yanından ayrıldı.

 

"Neyi düşünürsün" Kataman komutanı Ertunga'ya baktı.

 

"1 aydır sessiz bir şekilde hazırlanırız. Çıkacak büyük bozgunu düşünürüm." Ertunga sırıttı. Kataman komutanı Ertunga, her sırıtışında yüzüne yumruğunu geçirmemek için direniyordu.

 

"Kan, Jeyan'da oluk oluk akacak ve ben kanların üstüne basıp Jeyan tahttına oturacağım" Komutan sesli bir şekilde güldü. Karşısında ki Komutanın aptal olduğunu düşünüyordu. Batı ona tahttı bırakmayacaktı. Lakin şimdilik herkes gerçeği bilmiyordu.

 

"Kendi halkına zulm yaparak tarihin gördüğü en acımasız kral olmak istersin sanırım." Dedi keskin bir sesle. Kataman Komutanı bile ne olursa olsun kendi amelleri için halkına kıymazdı. Ama bu Komutan Ertunga'nın gözleri körleşmiş ve kendine halkına kıyacak kadar zalimleşmişti.

 

"Önümde engel olan herkesi ezip geçerim. Kim olduğu umrumda değildir. Kral Alpagu'yu öldürmek için çok azim ettim. Lakin bir şekilde benden kurtulmayı başardı. Batı seferine giderken kazanmanız da benim de payım çoktur." Kataman Kralı daha fazla cevap vermek istemiyordu. Masadan kalktı ve yanından ayrıldı.

 

"Ne demektir bu" Kataman Komutanı sErtunga'nın son sözlerini duyması ile dikkat kesilmişti.

 

"Komutan İsfendiyar ve Komutan Arat o savaşta yanında yer alsa idi. Siz o savaşı kolay kolay kazanamazdınız. Savaşı kaybetseler de Krallarını asla meydanda bırakmazlardı. Onlar Krala öyle bir sadık ki kendi canlarını şüphesiz ortaya serecek kadar gözü karalar." Kataman Komutanı Ertunga'nın Komutanları övmesine sinir olmuştu. Nasıl bu savaşta payı olduğunu merak ediyordu.

 

"Bana Komutanları övmeyi bırak!. Nasıl payın olduğunu söyleyesin." Komutan Ertunga sinirlenen Komutana sırıtarak baktı.

 

"Batı seferine çıkacak iken Ledan hiç bir zaman sınırlarımıza asker göndermedi. Ben bizzat kendi askerimi kendi sınırlarımıza yolladım ve karışıklık çıkarılmasını istedim. Sonrasın da Krala gelen malumat ile Kral sinirlenerek Ledan Kralına bir elçi gönderdi. Lakin ben asker göndererek elçiyi Ledan'a gider iken durdurdum. Elinde ki pusulayı almalarını söyledim. O elçiyi de öldürttüm. 2 gün sonra Krala kendi yazdığımız pusulayı verdik. Elçinin de öldürüldüğünü söyledik. Kral, pusulanın Ledan Kralı tarafından yazıldığını sandığı kelamları okuduğunda daha da hiddetlendi. Batı seferinden sonra toparlanarak Ledan'ın üzerine yürüyecekti. Bu yüzden sınırlarımız da bir tehdit oluşturmasın diye de en güvendiği Komutanlarını yolladı. Aslında kendi ölüm fermanını o gün kendi imzalamıştı."

 

Kataman Komutanı kısa çaplı bir şok yaşamıştı. Bu Komutan karşısında basit biri gibi görünse de aslında gerçekten gözü kara biriydi. Kendi Kralına böylesine oyun oynamaya cesaret eden Komutan, halkına neler yapardı.

 

"Güzel oyun, kusursuz bir tuzak aklın sadece şeytanlığa çalışır senin" Komutan Ertunga sırıtmaya devam etti.

 

Kral Alpagu zeki biriydi. Asla hırslarıyla hareket etmeyen her daim halkını kendinden önemli gören bir Kraldı. O gün bir hata yapmıştı. Nedeni belliydi. Bir sefere çıkmak üzere iken bir kaç oyunu gözden kaçırmıştı. Kafası Batı seferindeydi. Komutanlarını Jeyan'da Kral yok iken Ledan Jeyan'a girmesin diye yollamıştı. Fakat nereden bilebilirdi. Şeytanın ona oyun oynadığını.

 

1 HAFTA SONRA

 

İnsanların arasında bir dedikodu peyda olmuştu. Duyumlara göre Jeyan Prensesi Batı ile anlaşma yapmıştı. Halk sinirinden öfkeliydi. Krallarını öldüren krallık ile anlaşma yapmak ihanetti. Bu dedikoduyu halk arasında çıkartan bozguncuların safında olanlardı. İnce ince işlediler ve halka söylediler. Herkesin de bildiği gibi bilgisiz kalan beyin, bilmediği şeyler hakkında fikir üretmeyi severdi. Cahillik halk arasında oldukça yaygın bir kavramdır. İnsanlar bir şeyin doğruluğunu araştırmadan inanıyorlardı. Tarihte çıkan pek çok isyanın sebebi insanların daha çabuk galeyana gelip kandırılmış olmalarıydı.

 

"Size bir kadına devleti teslim etmeyin dedim!!!!" Yüksek sesle bağıran isyancı ile gözler onun üzerine çevrilmişti.

 

"Prenses Batı'dan yardım istemiştir. Kralımızı öldüren onlar değil midir?" zaten Prensesi istemeyen kesim pamuk ipliğine bağlıydı. Bunu da duyduktan sonra daha da sinirlenmişlerdi.

 

"Biz Prensesi tahtta istemeyiz!!"

 

"Tahttan indirilsin!!!" Bozgunculardan biri yüksek bir yere çıkıp meydandakilere seslendi.

 

"Jeyan halkı!! Daha ne zamana kadar uyuyacaksın!! Senin topraklarını batıya peşkeş çeken Prensesi ne zaman durduracaksın!!" Adam hiddetle bağırıyordu. Meydandakiler adama hak veriyorlardı. Kollarını havaya kaldırarak ona destek naraları atan halkı görünce bozguncu daha da çoşturmuştu. Meydanda halk karışmıştı. Bir yanda Prensesi destekleyen bir yanda da bazguncuların oyununa gelerek Prensesi istemeyen kesim vardı.

 

Prenses yeğeni ile ilgileniyordu. Henüz bir malumat almamıştı. Fakat odaya hızla giren İsfendiyar ile sinirle ona baktı.

 

"Bu ne destursuz girmektir. Komutan İsfendiyar!" İsfendiyar'ın bu girişinden sonra korkarak kaçan yeğenini görünce Prensesin sesi yüksek çıkmıştı.

 

"Beni şimdilik mazur görün Prensesim, Lakin halkın arasında çıkan dedikoduları işittim. Sizin Batı ile bir antlaşma yaptığınız dedikoduları halk arasında peyda olmuştur. Meydan da halk iyice birbirine girmiştir. Tez müdahil olmak gerekir." Prenses sinirlenerek İsfendiyar'ın yanına yürüdü.

 

"Bunu hakkım da kim uydurur. Belli ki içimizde hainler vardır. Onların kellerini almak boynumun borcudur. Halka doğru olan usülünce söylensin eğer hala bu yalana inanmakta ısrarcı iseler bizzat ben çıkarım karşılarına"

 

İsfendiyar aldığı emirle hızla askerlere komuta verdi. Prensesin içini bir kuşku kaplamıştı. Sanki her şey daha güzel olacağına, bir fırtınanın daha yeni başladığını düşünüyordu.

 

MÜK BİR BÖLÜM İLE GELDİM LÜTFEN OY VERİP YORUM YAPARSANIZ HAYALLERİME DESTEK OLMUŞ OLURSUNUZ TEŞEKKÜRLER🫶🏻🫀

 

 

Bölüm : 10.11.2024 01:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş