
"Biraz daha ıkının kraliçem az kaldı" Kraliçe bedeninde ki acı ile kasılmıştı saatlerce doğum olmamıştı. Bedeninde ki acıyla tekrardan çığlık attı.
"Alpagu nerede" Zorlukla eşinin nerede olduğunu sormuştu.
"Kapıda bekliyor kraliçem" Kraliçe bir kez daha ıkındı.
"Alpagu'yu çağırın" Şifacılardan biri Kralı çağırmak için kapıya koşmuştu.
Kapıyı açtığında Kralın Komutan İsfendiyar'a bağırdığını duymuştu. Tedirginlikle kapıyı daha fazla araladığında kral şifacıyı fark etmişti.
"Eflal nasıl" Kral endişeli bir ses tonuyla şifacıya döndüğünde şifacı yutkundu sonra kral ile konuşmaya devam etti.
"Doğum zor geçiyor sizi yanına çağırmamı istedi" Kral şifacının yanından geçerek kapının önünde durdu.
"Müsade var mıdır? Hanımlar" Sorduğu soruyla içeride ki şifacılar krala gelebileceklerini söylemişti.
"Kraliçe biraz daha ıkının az kaldı" Kraliçe tüm gücüyle tekrar ıkındığında canı parçalara ayırılıyormuş gibi hissetmişti. Alpagu hanımının yanına geldiğinde elini öpüp tuttu.
"Alpagu Vera'yı buldular mı?" Kızı gibi gördüğü Vera'yı bu halde bile unutmamıştı.
"Arat bulmuş Çiçeğim saraya geliyorlar" Kraliçe derin bir nefes çekti içi rahatlamıştı. Şifacı ona tekrardan ıkınmasını söylediğinde eşinin elini daha da sıkmıştı. Bir ses duyuldu naif bir bebek sesiydi öyle narin geliyordu ki kulaklara bu odayı süslemişti. Kraliçe yorgunluktan daha fazla dayanamadan gözlerini kapamıştı.
🗡️
Bir bebek sesi duyuluyordu. Onlarca acıyı sesiyle yok eden minik bir bebek, sarayda şenlik havası vardı. Kraliçe de bebekte sağlıklıydı henüz doğalı 5 gün olmuştu kral bebeğinin ve hanımının adına tüm halka ezrak dağıtmıştı.
"Kraliçem lütfen biraz dinlenin" Henüz 5 gün geçmiş olsa da kolay toparlanamamıştı. Ama bebeğini görmeyi istiyordu. Bebeğin ismi belliydi doğmadan önce belirlemişlerdi kız olursa Frezya erkek olursa Urağan koyacaklardı. Bebeğin cinsiyeti erkek olduğu için Urağan konulmuştu. İsmini Jeyan'ın önce ki kralı olan dedesinden almıştı.
"Dinlenmekten bile yoruldum Sineya oğlumu göreceğim Alpagu'nun yanında değil mi?" Kraliçe bugün için çok güzel bir kıyafet seçmişti. Kral Alpagu bebeğinin gelişini sevincini herkesle paylaşmak istediğinden hem bazı kralları hemde önemli devlet adamlarını sarayına davet etmişti.
"Evet Kraliçem Kral Alpagu oğlunun yanından bir an olsun ayrılmıyor" Gülümseyerek yardımcısına baktı ve odadan çıktı.
Prenses Talia Vera Komutan Arat'ın onu saraya getirdiğinden bu yana odasından çıkmamıştı. Yeğenini görmeyi istesede içinde ki burukluk küçük kızı üzüyordu. Ne odasından çıkmıştı ne de odasına birini almıştı.
"Kral Alpagu" Kapıda bulunan askerlerden biri kralın huzuruna gelmişti.
"Buyur"
"Prenses Talia Vera ile ilgilenen yardımcılardan biri sizinle konuşmak istiyor" Kral endişeli bir şekilde tahtından kalktı.
"Gelsin"
"Kralım" Yardımcı kız bir baş selamıyla Kral ile konuşmaya başladı.
"Söyle Abendam"
"Kız kardeşiniz Prenses Talia Vera'nın hali hiç hayra alamet değildir. Komutan arat'ın saraya getirdiğinden beri odasından çıkmadı. Kimseyi de odasına almadı. Yemekte yemiyor"
Kral Alpagu kızın yanından hızla geçip gitmişti. Kardeşinin odasının kapısına geldiğinde kapıyı bir kaç kez çaldı. Ses gelmeyince telaşlanıp içeri girmişti. O sırada küçük kızın hızla dolaba saklandığını gördü.
"Dünya'nın en nadir bulunan çiçeği ne zamana kadar ağabeyinden kaçacaksın" Dolabın yanına yaklaşmıştı. Küçük kız ağlamaya başlamıştı. Ama dolabın kapısını açmayı hala düşünmemişti.
"Yeğenini görmeyecek misin" Diye sordu Alpagu üzülerek, kardeşi annesinden sonra toparlanamamıştı. Fakat babasından sonra tamamen içine kapanmıştı. Annesinden sonra babasına sığındı. Babası gidince sanki, tutunduğu dal kırılmıştı. Ve küçük çocuk hızla yere çakıldı.
"Ağlayarak beni de üzüyorsun Tahtımın sultanı" Çocuk ağabeyinin sesiyle daha da çok ağlıyordu. Çünkü özlemişti. Ona sarılmak istiyordu. Hazer'i bulmasını söylemek istiyordu. Kapı bir kez daha açıldı ağabeyinin gittiğini sanmıştı. Kraliçe içeri girdi.
"Benim güzel kızım ne yapıyor" Yengesi neşeli bir sesle odaya girdiğinde eşini odada görmeyi beklemiyordu. Oldukça şaşırmıştı. Alpagu eşinin kardeşine kızım diye hitap etmesine içi gitmişti. Gözlerinde ona bakarken duyduğu minnet belli oluyordu.
"Alpagu" Kral gülümseyerek diz çöktüğü yerden kalkıp Kraliçeye döndü.
"Efendim çiçeğim" Kraliçe hala şaşkındı. Kral burada ise oğlu neredeydi?
"Alpagum Urağan nerede"
"Ağlayınca Aselina'ya verdim. Sana getirmesini söyledim." Kraliçe başını salladı. Prensesi alıp oğlunun yanına gidecekti. Gülümseyerek dolabın yanına geldi. Ve dizlerinin üstüne çöktü.
"Veram gün ışığım birlikte yeğenine bakmaya gidelim mi" Vera'nın ağlaması durmuştu. Ama hala çıkmayı istemiyordu.
"Vera neden böyle Eflal, tamam babamdan sonra toparlayamadı ama son günlerde aynı..." Dili varmamıştı. Aynı annesini kaybettiği günlerde ki gibi demeye, kendisine bile ağır geliyordu.
"Vera anlat ağabeyine canımın içi elbet çaresi bulunur." Kral eşinin yanına dizlerinin üstüne çöktüğünde dolabın hafifçe açıldığını gördü. Tamamen açıldığında Vera ağabeyine ve yengesine bakıyordu. Ağabeyi 5 gündür küçük kız istemiyor diye girmemişti. Odaya, ne kadar gelse de zorlamak istememişti.
"Veram seni çok özledi ağabeyin beni özlemedin mi?"
"Özledim" Tatlı bir dille söyledi.
"Ağabeyine anlatmak ister misin?" Küçük kız uzun bir süre sessiz kalmıştı.
Ağabeyi cevap bekliyordu. Ama kız ne zaman konuşur ise o zaman dinleyecekti. Yine zorlamadı.
"Hazer'i bulur musun?" Dedi boncuk gözlerle ürkerek, ağabeyi duyduğu isim ne kadar tanıdık gelse de hatırlamamıştı.
"Hazer de kimdir" Kral şaşırmıştı ve kaşlarını çatmıştı. Şaşkınlığı ses tonuna yansımıştı. Hafif sert hafif şaşkınlık içinde kardeşine bakıyordu.
"Alpagu, Vera'nın arkadaşı saraya geliyordu birlikte oyun oynuyorlardı. Ama isyandan sonra çocuk saraya gelmemiş Vera da merak etti arkadaşını o yüzden çıkmıştık saraydan" Kral Alpagu kaşlarını çatmış sert bir şekilde eşine bakıyordu. Bunu ona söylemeleri Gerekiyordu. Ve saraydan izinsiz çıkmalarının ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu. Ama buna rağmen ona bir şey söylenmemiş olması sinirlendirmişti.
"Bana neden haber verilmedi. Saraydan izinsiz çıkmanızın tehlikeli olduğunu biliyorsun bir malumat vermeden neden kendi başınıza buyruk hareket edersiniz. Bana söyleseniz askerlere söyler her yerde aranmasını isterdim."
Kraliçe eşine hak veriyordu. Ama Prenses bir anda koşup giderken haber verememişti.
"Ortalık karışıktı söyleyemedim. Sinirlenmeni anlıyorum ama Vera çok üzülüyor. Ve arkadaşını bulmak istiyor. Çocuk her nerede ise tehlikede olabilir. Ona yardım etmemiz gerekir." Kral kardeşine doğru başını çevirdi. Ağlayan boncuk gözlere baktı. Arkadaşını ne kadar da sevmişti. Kralın Çatılan kaşları düzeldi. Tüm siniri kardeşine bakınca geçmişti.
"Veram Tahtımın sultanı askerlere arkadaşını bulmalarını söyleyeceğim" Küçük kız ağabeyine sarıldı. Ağabeyi kucağına alıp saçlarını okşadı ne yaparsa yapsın ne eşine ne de kardeşine kızamıyordu.
Davetliler hazırlanan masada ağırlanmıştı. Uzun bir süre sonra davet bitmiş ve herkes gitmişti. Alpagu yanına Komutan Arat'ı çağırmıştı. Oldukça düşünceli görünüyordu.
"Buyrun Kralım" Komutan Arat baş selamı verdikten sonra kralı dinledi.
"Arat senden Hazer adında 8 yaşında bir çocuğu bulmanı istiyorum belki denk gelmişsindir. Vera ile sarayda oyun oynuyorlardı. İsyandan sonra saraya hiç gelmemiş, çocuk hakkında malumat var mıdır?. Öğren ölen çocukların kim olduğunu da bana bildir"
"Emredersiniz Kralım" Arat hızlı adımlarla saraydan çıktı.
Vera arkadaşını bulmak onunla tekrardan oyunlar oynamak istiyordu. Fakat zamanın neleri alacağını neleri vereceğini kim bilebilirdi.
TEMSİLİ KRALİÇE EFLAL
TEMSİLİ KRAL ALPAGU
TEMSİLİ PRENSES TALİA VERA
TEMSİLİ
VE OLAYLAR BU BÖLÜMDEN SONRA BAŞLIYOR. HEYECANLI BÖLÜMLERE ÇOK AZ KALDI. OY VE YORUMLARINIZI BEKLİYORUM...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |