İsfendiyar elinde ki vasiyetnameyi Prensese uzattı. Prenses kağıdı açtı. Ve şaşkınlıkla İsfendiyar'a baktı şaşırmıştı. Kağıtta yazılanı yüksek sesle okudu.
"Ben Kral Alpagu gidişimin olduğu fakat dönüşümün belli olmadığı bir sefere çıkmaktayım içimi kaplayan derin bir kuşku aklımın ücra köşelerinde bir vasiyetname yazmaya itti beni, ben çıktığım batı seferinden zaferle dönemez, olur da ölür isem, ülkemi bozguncuların eline bırakmayasınız. Tahtımın sultanı Prenses Talia Vera'nın taht'a çıkmasını vasiyet ederim. Vera bir savaşçı gibi yetiştirildi. Olur da bana bir şey olur ise Tahtımın sultanına söyleyin bir savaşçı olarak Jeyan krallığının tahtına geçsin ülkemizi bozguncuların eline vermesin"
Vasiyetnameyi okur iken gözlerinden bir damla yaş kağıda damlamıştı. Küçüklüğünden beri ona Tahtımın sultanı diye seslenirdi. Başta neden böyle dediğini anlamıyordu. Ama şimdi anlamıştı ki ağabeyi ona güveniyordu. Biliyordu ki Vera asla Prenses gibi büyütülmemişti önce babası Kral Urağan sonra Ağabeyi Kral Alpagu onu savaşçı gibi yetiştirmişlerdi. Daha küçük iken askerlerle talimhanede kılıç kalkan tutuyordu elleri, şimdi anlıyordu Prenses ağabeyinin ve babasının ne yapmaya çalıştığını.
Babasına kızardı yıllar evvel, diğer Prensesler gibi olamadığı için. Eline küçük yaşta kılıç verdiği için ona kızıyordu. Ama şimdi onların kendisini savaşçı yetiştirdikleri için minnet duymuştu. Babasının sözlerini hatırına aldı.1
"Sen şimdi bana kızıyorsun Veram ama zamanı geldiğinde benim tahtıma sen oturduğunda ne yapacağını bilmeden korkma istiyorum kızım" küçük kız dudaklarını büzüp çatık kaşlarıyla babasına bakıyordu.
"Ağabeyim var" Deyip kollarını göğsüne bağlayıp arkasına dönmüştü. Kendince küsüyordu babasına, babası kucağına aldı ve tekrar konuştu.
"Gün gelecek büyüdüğünde çok yıkıma şahit olacaksın. İşte kimse kalmadığında belki de Krallığımızın umudu sen olacaksın güzel kızım"
Prenses babasının sesini kulaklarında işitmişti. Haklıydı. O zamanlar anlamasa da şimdi anlıyordu. Acısını yüreğinin en derinine gömmek zorundaydı. Ağabeyinin yıllar evvel yaptığı gibi ağabeyi de babası öldükten sonra taht'a çıkmıştı. Zorunda kalmıştı. Halk arasında çatışma çıkmaması için bir an evvel çıkması gerekiyordu. Ağabeyi nasıl bu yükü kaldırmıştı.? Nasıl toparlanıp ülkesiyle ilgilenmişti? Keşke diyordu Prenses ağabeyim gibi güçlü olabilseydim, ama bilmediği bir şey vardı. Belki ağabeyi gibi güçlüydü sadece toy olduğundan farkında değildi.
"Ağabeyim vasiyetnamesine benim tahta çıkmamı yazmış fakat ben Kraliçemize de danışmak isterim" Prenses yengesine bunu söylemek ve icazet almak istiyordu. Soyun devamı olduğundan Kralın oğlunun taht'a çıkması makbul olandı. Fakat vasiyetnamesinde Kral Prensesin taht'a geçmesini istemişti. Bunun sebebini henüz tam olarak bilemesede ağabeyinin vasiyetini yerine getirmek zorundaydı.
"Siz bilirsiniz Prensesim" Demişti İsfendiyar, komutanlar kraliçe ile görüşme talep etmişti. Kraliçe Prenses ve komutanların olduğu yere geldi.
"Güzel kızım" Dedi yorgun bir ses ile Kraliçe, güçlü görünmeye çalışsa da yüreğinde ki acı gün yüzünde durmayı başarıyordu.
"Yenge" dedi. Boğuk bir ses ile ona bakarken duygulanmıştı. Kraliçe Prensese sarıldı. İki gündür görmediği kızını özlemişti.
"Söyle çiçeğim" Prenses nasıl söyleyeceğini bilmiyordu. Bu yüzden komutan İsfendiyar'a anlatmasını söyledi bir süre sonra elinde ki vasiyetnameyi Kraliçeye uzattı. Prenses yengesinin yüzünde ki her tepkiyi izliyordu. Kızacağını düşünüyordu. Fakat beklemediği bir şey oldu.
"Eşimle gurur duyarım." Demişti. Gözleri doldu.
"Ne olursa olsun ülkesini düşünmekten vazgeçmiyor, Alpagu'yla aynı düşünmekteyim. Oğlum taht'a geçemeyecek kadar küçük, fırsatcıların da neden Urağan'ın taht'a geçmesini istediğini de gayet iyi bilirim. Bir süre sonra taht bir çocuğa mı? Kalacak diyerek isyan başlatırlar. Bende Alpagu gibi senin taht'a geçmeni isterim ve sana güvenirim bunun üstesinden geleceğini bilirim." Prensesin elini tutmuştu bunları söylerken kızına güveniyordu. Çünkü onun ne kadar güçlü olduğunun farkındaydı.
"Tez haber salın Prenses Talia Vera Ağabeyinin vasiyetini yerine getirmek için taht'a çıkacak" Kraliçe keskin bir ses tonuyla İsfendiyar ve Arat'a baktı. İkisi de yanlarından ayrılmıştı. Arat tüm bu konuşmaların arasında yer almamıştı. Konuşmayı sevmiyordu. İşini yerine getirmeyi konuşmaktan daha çok benimserdi.
Batıda ki Kataman askerleri Ertunga'nın desteğiyle ülkeye sızmayı başarmışlardı. Bozgunculuk çıkartmak için halkı dolduruyorlardı. Hemen galeyana gelen halk kendi aralarında gürültülü bir şekilde konuşmaya başlamışlardı. Jeyan askerleri ellerinde bir kağıt ile meydana gelmişti.
"Tüm Jeyan halkına duyurulur!! Kral Alpagu'nun vasiyeti üzerine Jeyan tahttına Prenses Talia Vera çıkacaktır!!." Bir grup asker elinde tuttuğu kağıdı. Halk'a okuyordu. Başta Kataman askerleri olmak üzere tüm halk buna şaşırmıştı. Şaşkınlıkla askere bakıyorlardı.
"Nasıl olur bu, taht bir kadına mı Kalacak?"
"Olmaz öyle şey taht Kral Alpagu'nun oğlunun hakkıdır"
"Ülkeyi yok etmek mi? İsterler."
"Jeyan'ı kadın yönetemez soy Kralın oğlundan devam etmeli"
Fitneciler halkı doldurup askerlerin üzerine salmışlardı. Elinde ki hançeri askere saplayan bir Kataman askeri ile ortalık karışmıştı. Halk gibi görünüp kendilerini gizliyorlardı. Jeyan askeri halka kılıç çıkartmak istemesede halk hançerleri ile üzerlerine yürüyordu.
Ortalık iyice karışmıştı. Halkın ahvalini Prensese söyleyen İsfendiyar, Prensesin emri ile isyan çıkmadan bunun önüne geçmeleri için bir grup asker gönderdi.
"Prensesim tahtta çıkmanız için hazırlık yapıldı. Bir an önce tahtta çıkamak için ivedi olmak icap eder. Yengeniz Kraliçe Eflal tacınızı takmalı" Halk arasında tepkiler çığ gibi büyüdüğü için Prenses bir an önce taht'a çıkmalıydı. Ve bozulan düzeni tekrar kurmalıydı. Prenses başıyla onayladığında asker çıkmıştı. Ve bugün resmi olarak Jeyan tahttının sahibi olacaktı.
"Göz bebeğim" dedi Kraliçe, kızı gibi gördüğü Prensese yaklaştı.
"Buyur yengem" dedi dolu gözlerle.
"Ağabeyinin acısı yüreğimizi kavurur bilirim. Ama ağabeyinin dediği gibi bozguncuların eline bırakamayız Krallığımızı, acı olsa da direnmek icap eder." Sesi yorgun çıkıyordu. Acısı kavursada güçlü olmayı kendine telkin ediyordu.
"Kendimi telkin etmekteyim. Ağabeyim için güçlü durmak zorundayım Bilirim. Siz beni merak etmeyesiniz" Prenses titreyen sesiyle yengesine sarılmıştı. Kendisini ayakta kalmaya zorluyordu.
İsfendiyar bir bölük askeri halkı sakinleştirmek için göndermişti. Odasına çekilerek biraz olsun kafa dinlemek istemişti. Sarayda hazırlıklar bitene kadar biraz nefes almak istiyordu.
"Komutan İsfendiyar" Odasının kapısı çalmıştı.
"Buyurasın" dedi bıkkın bir sesle.
"Komutan İsfendiyar, komutan Karca sizinle görüşmek ister." Çatık kaşları ile askere baktı.
"Buyursun" dedi sert çıkan sesiyle.
"Komutan İsfendiyar, seninle görüşmek neden bu kadar zordur." Komutan bıkkın bir şekilde ona bakıyordu.
"Söyleyesin Karca vaktim azdır." Komutan Karca İsfendiyar'a yaklaştı.
SİZCE KARCA NE TEKLİFİ EDECEK?
YENİ BİR BÖLÜMLE KARŞINIZDAYIM KEYİFLİ OKUMALAR OY VE YORUM VERİN LÜTFEN...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |