157. Bölüm

U.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIM

Esma Gül
sidelyacicegi

BU BÖLÜMÜMÜZÜN SINIRI 250 OKUNMA 110 OY VE 230 YORUMDUR.4

ÖNCEDEN İKİ GÜNDE DOLAN OYLAR ŞİMDİ DOLMAZ OLDU LÜTFEN İKİ ARADA BİR DEREDE BÖLÜM İÇİN UĞRAŞIYORUM EN AZINDAN EMEĞİME SAYGI DUYUP VERİN LÜTFEN♥️💙🫶🏻💜1

HİKAYENİN DENGELERİNİ DEĞİŞTİRİYORUM HAZIR MIYIZ?2

YARIŞMAYA KATILACAK OLAN VARSA 2 MAYIS CUMAYA KADAR HABER VERSİN LÜTFEN♥️💙3

SARE LİA SARUHAN1

“Yüzüme niye bakmıyorsun?” Tuna’yı bir kaç dakikadır görmezden geliyordum.3

 

“Sare?” Benden ümidi kesip buzdolabını açtı. Buzdolabına yaklaşıp onu ittirdim. Buzdolabına koyduğumuz yemekleri dışarıya çıkartarak ocağa koydum. Beni izlediğine emindim. Bana doğru yaklaştığını hissetsem de bozuntuya vermedim.2

 

“Bir şey olmuş?” Olmuş diyordu bir de şimdi Yüzbaşı falan dinlemeyeceğim kafasına tencereyi geçireceğim.4

 

“Sare” Dirseğimden tutarak beni kendine çevirdi.3

 

“Ne var?” Bu tepkiye neredeyse hiç şaşırmamıştı.2

 

“Ne olduğunu biliyorum ama görevdeydim bunu sende biliyorsun.” Omzumu silktim.2

 

“Terslemene gerek yoktu. Ben olmasaydım Yavuz Albay’ınla görüşemezdin.” Dirseğimi çekmeye çalıştım ama buna izin vermedi.5

 

“Gergindim, acele etmemiz gerekiyordu. Sinirim sana değildi. Orada görevini ihlal eden askereydi.” Omzumu silkerek önüme dönmek için hamle yaptım. Bu seferde karnımdan tutarak sırtımı göğsüne bastırdı.2

 

“Benden kaçamayacaksın.” Sinirle başımı ona çevirdim.3

 

“İstediğimde yaparım biliyorsun.” Dişlerimin arasından konuşmuştum.2

 

“Bilmez miyim?” Gülerek söylemişti.2

 

“Seni özledim.” Saçlarımı öptü.

 

“Abine sinirlendim. Seni bana sormadan ne diye eve getiriyor?” Sesi biraz sertleşmişti.4

 

“O benim abim.” Kaşlarımı çattım.1

 

“Sende benim nişanlımsın.” Gülümsememek için zor durdum.1

 

“Olabilir hala senin soyadına sahip olmadığıma göre benden sorumlu olan abimdir.” Karnındaki elini çekip yemeğe odaklandım.3

 

“Olacaksın.” Bu bir emir kipi miydi? Yoksa başka bir şey mi?3

 

“Her neyse acıktığın belli beni oyalama yemekler yanacak.” Kaşlarımı çatarak sandalyeye oturup bacak bacak üstüne attı. Bu istemsiz sinirime dokundu. Ayağına vurarak bacağını indirdim.

 

“Bu neydi?” Şaşkınlıkla baktı.

 

“Canım öyle istedi.” Kahkaha atmaya başlayınca ters ters baktım.1

 

“Geceliğin yakışmış” Elimdeki tahta kaşıkla kalakalmıştım.1

 

“Ama daha farklı olanını hayal ediyorum.” Şok içinde ona baktım.4

 

“Sen…” Ne diyeceğimi bilemedim. Çekmeceden kepçeyi alıp üzerine yürüdüm.

 

“Tamam tamam hemen pençelerini çıkarma.” Bileklerimi tutuyordu.1

 

“Sapık” Bana hayretle baktı.

 

“Ben ne yaptım şimdi?” Gülmeye devam ediyordu. Arkamı dönüp yemeğe baktım. Az daha yanacaktı.4

İMRE KUZGUN3

İşim bitmişti. Ağrı kesici yapmıştım. Şimdi daha rahat nefes alıyordu. Başını bana çevirip ortalığı toplamamı seyretti. Gözlerinin üzerimde olması nedense beni heyecanlandırıyordu. Tabi yinede belli etmedim.3

 

“Saçlarını mı kestirdin?” Şaşkınlıkla ona baktım.4

 

“Şey…yani, evet uçlarından kendim kesmiştim.” Ne yapacağımı şaşırdım.

 

“Güzel olmuş.” Farkedilmeyecek kadar az kesmiştim.1

 

“Aslında kesmemişim gibi görünüyor.” Gülümseyerek baktı.

 

“Ben dikkatli insanımdır.” Bir şey diyemedim.1

 

“Bir ara İstanbul’a gittiğimde kelebek kesim yaptıracağım.” Bana anlamsız bakışlarını yöneltti.1

 

“Yani son zamanlarda viral olan bir saç kesimi, denemek istedim.” Başını salladı.

 

“Yakışır.” Yutkunarak sargı bezini çantama attım.

 

“Bilemiyorum, belki yakışmaz.” Gülümseyerek baktım.

 

“Modeli bilmiyorum ama yakışır, yüzün güzel.” Şaşırmamak için kendimi zor tuttum. Bu iltifatı beklemiyordum. Gerçi bu dosthane bir itiraf da olabirdi.5

 

“Bir dahakine yaralanırsan hastaneye git lütfen ya da bana söyle ben geleyim ya da sen gelirsin. Bana farketmez.” Hiçbir şey demeden sadece yüzüme baktı. Ben kolay kolay utanmazdım ama utançtan yerin dibine giresim gelmişti.

 

“Anladım, tamamdır.” Dudaklarımı birbirine bastırdım.

 

“Aç mısın?” Bana neden böyle donakalmış gibi baktığına hala anlam veremedim.2

 

“Yani” Kaşlarımı çattım.1

 

“Farketmez yerine yani mi deniyor artık?” Gülmeye başladı. Nedense gamzesine dokunmak istedim. Sweet’i üzerine geçirdi. Ardından yavaşça ayağı kalktı.

 

“Açım.” Gülümsediğimde o da gülümsedi. Çantayı koltuğa bırakıp arkamı döndüm. Mutfağa girdiğimde sanki Çin ve Abd birbirlerine laf sokuyor gibiydi. Öyle bir gerginlik hakimdi.

 

“Selam” Bize ilk bana Tuna olmuştu.

 

“Nasıl oldun Ömer?” Ömer hiç takmadan sandalyeye oturdu.

 

“İyi oldum sayılır, sen nasıl oldun?” Tuna şaşkınlıkla baktı.

 

“Anlamadım?” Ömer sırıtmaya başlayınca bende dudaklarımı bastırdım.

 

“Anlarsın.” Tuna, Ömer’e ters ters bakıyordu.

 

“Anlayınca eğitim alanında anlatırım Ömer.” Ömer hiçbir tepki vermeden susmak zorunda kalmıştı.3

SARE LİA SARUHAN1

“İnsanları tehdit etme.” Somurtarak Tuna’ya baktım.2

 

“Sare haklı” Tavuk, pilav ve patatesten oluşan tabağı Ömer’in önüne koydum. Tuna dikkatle beni izliyordu. Gözlerini kısarak bana baktı. Ayağa kalkarak yanıma geldi.

 

“Senin nişanlın benim” Garip garip ona baktım. Kısık sesle söylüyordu.1

 

“Önce bana vermen lazım.” Önce şaşkınlıkla sonra gülerek baktım.1

 

“Sen ciddi misin?” Bir an inanamamıştım.

 

“Ciddiyim tabi” Elini tezgaha yaslayarak çatık kaşlarla bana bakıyordu.

 

“O zaman telsizde doğru dürüst cevap verecektin.” Gözlerini devirdi.4

 

“Hay dilime ama ya, açıklama yaptım ya.” Kaşlarını çatan bu sefer ben oldum.4

 

“O zaman diline hakim ol. Benimle emir kipiyle ya da sesini yükselterek konuşma.” Tuna sanki daha da mümkünmüş gibi kaşlarını daha da çattı.1

 

“Hayır toplasan 50 kilosun, kilondan fazla sinirin var.” Başımı çevirip ters ters ona baktım.2

 

“Sare senin orada ne işin var. Sare odadan çıktı mı? Sare şöyle, Sare böyle, Sare şuraya git, Sare buraya gel, şunu yap bunu yap, Valla Yüzbaşı müzbaşı demem bi tane çarparım, başının üzerinde dönen yıldızları sayarsın.” Elimi aynı hizada ona doğru yöneltmiştim. Arkadan gelen kahkaha sesine şok içinde baktım. Ömer çorbasını püskürtmemek için peçeteyle ağzını tutarken aynı zamanda da gülüyordu. İmre de ondan farksız değildi. Somurtarak ikisine baktım.4

 

“Buna ikinci kez şahit oluyorum.” Ömer tıkana tıkana gülüyordu.6

 

“Tuna, yakında omzundaki 3 yıldız başına konacak.” Ömer’e gülmemek için kendimi zor tutuyordum.3

 

“Bende saydıracağım teker teker güneşli günde sana yıldızları Ömer, dikkat et gözüme batıyorsun.” Elimdeki boş tabağı alıp tabağını doldurdu. Bunu yaparken bana daha da yakınlaşmıştı. Kulağıma fısıldadı.1

 

“Şuan sabrediyorum ama bende saydıracağım sana yıldızları Sare” Ne demek istediğini anlamamıştım.

 

“Ömer sürekli tehdit edilip devam etme kabiliyetine bayılıyorum.” İmre gülerek söylemişti.3

 

“Şuanda hiçbir şey yapamaz ondan böyle rahatım.” Anlamsız bakışlarımı Ömer’e yönelttim. Tuna dikkatle Ömer’e bakıyordu.

 

“Neden, ne oldu?” Şaşkınlıkla sordum.

 

“Bir şey yok.” Tuna’nın sert ses tonundan çok şey olduğu anlaşılıyordu.

 

“Ömer?” Sorgusal bakışlarımı ona çevirdim.

 

“Bir şey yokmuş.” Sinirle bu sefer Tuna’ya baktım.

 

“Neler oluyor?” İmre önce Ömer’e sonra bana baktı.

 

“Açığa alınmışlar.” Ömer gözlerini hızla yumarken Tuna neredeyse Ömer’e sövecek gibi bakmıştı.1

 

“Nasıl, neden?” Şok içinde bakakaldım.

 

“Önemli bir şey yok. Hallederiz.” Tuna’ya kaşlarımı çatarak baktım.

 

“Yila, abimle gitti o neden?” Hiçbir şey söylemedi.

 

“Gerçekten merak ediyorum, benimle neyi paylaşacaksın?” Tuna anlamsız bakışlarını bana yöneltti.3

 

“Biz niye nişanlıyız ya da niye evlenmek istiyoruz. Kapalı kutu olalım, birbirimize hiçbir şey söylemeyelim diye mi?” Hiç kimseden çıt bile çıkmıyordu.

 

“Görevle alakalı sana ne zaman bir şey söyledim?” Ses tonu onu ilk tanıdığımdaki yabancılıktaydı.

 

“En azından bilmem gerektiği kadarını söyle, ben yokmuşum gibi davranma!” Sinirlerim bozulmuştu. Görevleri gizli olabilirdi, ama ben ondan detay istemiyordum. Sadece benimle bir şeyler paylaşsın istiyordum.

 

“Bilmen gerekseydi zaten söylerdim.” Bu niyeyse biraz kırıcıydı.5

 

“Ooo, Tuna, bu biraz.” Tuna gözlerini benden çekerek Ömer’e odakladı. Ömer bu durumdan rahatsız olmuş gibiydi.

 

“En azından açığa alındığını ya da ne hissettiğini benimle paylaşabilirdin. Bu çok zor değil ya?” Sesimi net çıkması için zorlamıştım.

 

“Saçma sapan tavırlar sergilemekten bana anlatacak zaman tanıdın mı?” Yaşlar gözlerime hücum ettiğinde tırnaklarımı avcuma gömdüm. İmre ani bir hareketle Tuna’ya baktı. Dişlerini sıktığını çenesinden anlıyordum. Bir şey söylememek için kendini sıkıyordu.

 

“Tuna, bu biraz ağır olmuyor mu kardeşim, kız bir şey söylemedi.” Ömer, uyarır bir tonda konuşuyordu.

 

“Bir şeyi söylemiyorsam sormaması gerektiğini bilmesi gerek.” Gözlerimi ondan çevirdim. Eğer ona bakarsam ağlayacaktım. Ben zayıf biri olmadım. Zayıf görünmeye tahammülüm yoktu.1

 

“Karışmak istemiyorum ama bazen insanlar kaybetmenin eşiğine de gelse kıymet bilmiyormuş, meğer kıymet bilmek için gerçekten kaybetmek gerekiyormuş, umarım bununla sınanmazsın Tuna, her neyse bu konuyu daha fazla uzatmanın anlamı yok.” İmre’yi biliyordum. Kişisel meselelerime ben izin vermeden dahil olmazdı. Ama onun zaafı olduğumu da biliyordum. Mutlaka bir şeyler yapardı.

 

Bir süre kimseden ses çıkmadı. Bende gözlerimin uslu durması içinde içimden yalvarır bir haldeydim. İmre’nin sesi yeniden duyuldu.

 

“Ömer, sırtın kötü durumda, ben ara ara kontrol edeceğim. Bu gece burada kalın. Sabah gidersiniz.” İmre ayağa kalkarak salona doğru ilerledi.

 

“Yanlış anlaşılır. Münasip olmaz.” Bunu söyleyen Tuna olmuştu.

 

“Bu köyde, hatta bu köye ait olmayanlarında münasip olmayan davranışlar sergilemesine yeterince alıştık. Bir sorun olmaz.” Sonrası tamamen sessizlik oldu. Ömer sadece bana bakıyordu. Onunla göz göze geldiğimde anlayışla gülümsedi.

 

“Bitti mi?” Sesim kısık çıkmıştı. Ömer’e bakıyordum.

 

“Ev….ne evet.” Ne diyeceğini bir an bilemedi.

 

“O zaman ben bulaşıkları yerleştireyim.” Ömer ayağa kalkarak tabağını ve çatalını tezgaha koydu. Tezgaha doğru eğilirken belli belirsiz durdu.

 

“Aptalın nasıl toparlayacağını merak ediyorum. Kolayca affetme.” Geri çekilerek içeriye gitti. Tuna’nın önündekileri de alıp tezgaha döndüm. Başımda öyle gürültü vardı ki her ses birbirine girmişti.4

 

Bir süre sonra mutfakta yalnızdım. İşim bitmişti. Ama kafamı dağıtmak için çekmecedeki temiz olan bardakları bir tur daha yıkadım kaşıkları yeniden çıkartıp çıkadım. Tabakları indirip yeniden yıkadım. Sonra hepsini makineye dizdim. Bu sefer de tezgahı silmeye başladım. Hızlı ve bastırarak siliyordum. Kolum yorulmuştu. Ama bu umrumda değildi.

 

“Sare” Başımı çevirmedim.

 

“Sare” Yine çevirmedim.

 

“Sare” Durdum. Saçım başım dağılmıştı.

 

“Bence yeterince temizlendi.” Bezi açıp yeniden tezgaha sürttüm.

 

“Şurada çıkmayan bir leke kalmışta onun için uğraşıyorum.” Sesim buz gibiydi.

 

“Oranın rengi öyle” Yutkunarak tezgaha baktım.

 

“Diğerlerine nazaran eğrelti durmuş, hiçbir yere ait olamamış.” Sesimi kontrol etmeye çalışıyordum. Neyseki yüzümü saçlarım kapatıyordu.

 

“Orada olmasının bir sebebi vardır.” Gülmemek için kendimi zor tuttum.

 

“Yok. Ait olamayan kimsenin, ait olamadığı yerde kalmak için bir sebebi yoktur. Arzusu vardır.” Dışardan biri baksa basit bir renge neden anlam yüklediğimizi düşünürdü. Ama o renk bendim.

 

“Arzu da beraberinde sebebi getirmez mi?” Öylece renge baktım.

 

“Bence artık o renkte ikiside kalmamış.” Sesim tuhaf çıkmıştı.

 

“Sare” Tuna yaklaşmaya başladı. Başımı yavaşça ona çevirdim. Saçlarım terden sırılsıklam olmuştu. Kaç saattir mutfakta olduğumu bilemedim.

 

“Solmuş, artık eskisi kadar canlı değil.” Gözlerini elimdeki süngerde sabitledi. Elimi yıkadım. Bezle tezgahın köpüğünü aldım. Ardından hiçbir şey demeden mutfaktan çıktım. Salona geldiğimde İmre’nin koltuğu onlar için hazırlamış olduğunu gördüm. Odaya girdim. Camın önündeki tek kişilik koştuğa oturup ayaklarımı kendime çektim. Perdenin kenarından sızan küçük ay ışığı sokağı aydınlatıyordu.

 

Kapımın açıldığını gördüm. Sanırım gelen İmre’ydi. Başımı çevirmedim. Gölge tüm bedenime yayıldı. Neredeyse ay ışığını kaplamıştı. Daha sonra gölge yere oturdu. Şaşkınlıkla başımı çevirdim. Tuna yere oturmuştu. Başını dizlerime koydu. Tepki veremiyordum.

 

“Üzüldüm.” Neden bahsettiğini anlayamadım.

 

“Hem de çok üzüldüm.” Hiçbir şey söylemedim.

 

“Bunca emek vermişken, haksız yere bunu yaşadığım için üzüldüm.” Kucağımdaki elimi saçlarına koydu.

 

“Ama en çok üzen, kendimle beraber 11 askeriminde kaderiyle oynamış olmamdı.” Sessizce onu dinledim.1

 

“Şuan söyleyemem ama bunu hakketmişti. Sözüm sana değildi. Kızgınlığım sana değildi. Sadece nazım sana geçti.” Bu konuda hassas olduğunu anlamıştım. Ne zaman bir şey onu üzse bunu göstermemek için kendisini gizliyordu. Bunu yaparken kırmayı da ihmal etmiyordu.5

 

“Mutfakta seni izledim. Bunu benim yüzümden yaptğın için kendime kızdım. Bazen bazı şeyleri görmezden gelirken dilimin keskinliğini aşamıyorum.” Elini elimin üzerine koydu. Dudağına götürerek yüzüğümün olduğu parmağımı öptü.

 

“Törpülemem gereken bir çok yanım var. Ama bugün oldukça gergin bir gündü. Üniformamı çıkardım. Silahımı, kimliğimi hepsini bıraktım. Bana ait olan her şeyi” Elimi yeniden saçlarına yerleştirdi.

 

“Bir daha giyeceğimden emin olmadan yaptım bunu, ben bugüne kadar Vatana tutundum. Sanki o dal kırılmışta ben yine o yetimhane köşesinde iki büklüm ağlayan o çocuk olmuşum gibi.” Boğazım düğümlendi.

 

“Hissettiğim o eski duygular beni mahfetti. Görmezden gelmeye çalıştım. Bu sefer de seni mahfetti.” İstemsizce saçlarında elimi gezdirdim. İlk defa bana çocukluğundan bahsediyordu.

 

“Ben çocuk olmaktan o kadar nefret ettim ki, yalnız kaldığım her an o duyguyu hissetmekten o kadar bıktım ki, hiçbir şeye tahammülüm kalmadı.” Saçlarını okşadıkça başını dizlerime sürttü

 

“Mimarlığı okumak benim hayalim değildi.” Hiç duymadığım bu itirafa anlam veremedim.

 

“Benim hayalim hiç yoktu. Kurmayı sevmezdim. İki şeye tutundum. Birincisi Vatan, ikincisi intikam, intikamı alınca üniformamı kaybedeceğimi bilmiyordum. Şimdi ben ne kazandım, aksine yine kaybettim.” Çok şey söylerken hiçbir şey söylemiyor gibiydi.

 

“Seni kırdığım zamanlarda, kendime ders olsun diye, ertesi gün eğitim alanında kendimi öyle yorardım ki, bunu yapmayı bıraktığımda ağrıdan kıvranırdım.” Elim saçında donakaldı.2

 

“Tuna” Sesim yumuşak çıkmıştı.

 

“Kırgın olduğun için bu kadar keskinsin.” Zar zor konuşmaya başladım.

YAZARIN KALEMİNDEN3

“Bir daha beni kırarsan seni affetmeyeceğim.” Hep aynı söze yenik düşüyorduk. Hep aynı kişiyi affediyorduk. Hep aynı kişiye yeniliyorduk. Belki de aşkın en büyüğü en çok yenik düşene aitti. Peki hangisi buna daha çok yenik düşüyordu?3

 

“Beni affetme.” Tuna keskim bir ses tonuyla konuştu.3

 

“Artık sen kendini affet Tuna, söyleyemediğin her neyse, artık kendini affet.” Elimi kucağıma çektim. Yeniden alıp saçlarına koydu. Gözlerini kapadı.

 

“Bir gün beni bırakacakmışsın gibi hissediyorum.” Gözlerini açarak öylece sustu.2

 

“Bırakırsam geri gelir alırım.” Anlamamıştım. Bir anlığına ellerim durdu. Yeniden elimin üstünr elini koyup hareket ettirdi.1

 

“Ne kadar zamandır uyumadığımı bilmiyorum.” Hiçbir tepki vermedim. Bir süre sonra nefes alışverişleri sakinleşmişti. Göğsü ağır ağır inip kalkıyordu.

 

“Sare” Uyuduğunu düşündüğüm süre boyunca bana seslenmesine şaşırmıştım.

 

“Efendim?” Hala göğsü inip kalkıyordu.

 

“Sare” Ne olduğuna anlam veremedim.

 

“Sakın”

 

“Dur”

 

“O olmaz.”

 

“Sarem” Uykusunda sayıklıyordu. Şaşkınlıkla kalakaldım.

 

“Buradayım”

 

“Yanındayım”

 

“Güvendesin” Sonra yeniden göğsü sakince inip kalkmaya devam etti.

 

“Seni buldum.” Bu sefer sesi uykuya dalar gibi çıkmıştı.

                                 ✨

İMRE KUZGUN3

“İmre hanım da geldiğine göre tanıştırabilirim.” Başhekim yanındaki doktoru gülümseyerek tanıtmaya başladı.

 

“İhsan Güner, göğüs hastalıkları uzmanımız, kendisi alanında oldukça başaralı bir doktordur. Bugün işe başlayacak.” Benden önce diğer doktorlar tanışıp el sıkıştı. Bende elimi uzatıp gülümsedim.2

 

“İmre Kuzgun Ortapedi ve Travmatoloji Cerrahıyım.” Doktor gülümseyerek kendisini tanıttı.

 

“Memnun oldum İhsan Güner bende.” Elimi biraz fazla tutunca ben çekmek zorunda kalmıştım.

 

“Artık hastanemizde birliktesiniz, umarım hepimiz için iyi olur. Benim şimdi bir toplantıya gitmem gerek. Siz tanışın.” Açıkçası hiç tanışma havamda değildim. Müsaade isteyip odama doğru ilerledim.

 

Gün içinde aşırı derecede yoğunluğum vardı. Nedense sürekli bir yerlerden düşmeler çoğalmıştı. Bunların arkasında bir şeyler olduğunu düşünüyordum.1

 

Kahve almak için kantine inerken koridorda İhsan beyi gördüm. Kendisi sıcakkanlı bir ifadeyle bana baktı.

 

“Sanırım pek memnun olmadınız.” Anlamsız bakışlarımı ona yönelttim.

 

“Anlamadım?” Gülümseyerek yeniden konuştu.

 

“Yani hemen gittiğiniz için söyledim.” Evet biraz düşüncesizlik etmiştim. Ama kafam oldukça doluydu.

YAZARIN KALEMİNDEN3

“Kusura bakmayın, önemli bir hastam vardı.” İhsan Güner, anlayışla gülümseyerek yeniden konuştu.

 

“Belki bir gün bunu telafi edersiniz.” İmre, İhsan Güner’in neyi ima ettiğini anlamıştı. Kendisine gülümseyerek karşılık verdi. O sırada elinde çiçeklerle merdivenlerden çıkıp koridora giriş yapan Ömer Üsteğmeni farketmemişti.4

 

“Tabi elbettr kahve sözüm olsun.” Adam başını salladığında İmre nazikçe müsade isteyerek odasına ilerledi. Geldiği gibi geri dönmüştü. Ömer Üsteğmen adamın yanından geçerken ona ters ters bakıyordu. İmre’nin odasına geldiğinde kapıyı tıkladı. Kapıyı açtıktan sonra önce çiçekleri uzattı. İmre şok içinde çiçeklere bakıyordu.2

 

“Sizde kimsiniz?” Şaşkınlıkla sordu.

 

“Pansumana gelen bir yiğit.” İmre kahkaha atarak eliyle içeriyi işaret etti.3

 

“Dün pansuma yaptım ya, bugüne gerek yok. 2 gün sonra gelirsin.” Ömer Üsteğmen gülerek içeriye girdi.

 

“Ya o bahane, ben canım doktorcuğuma elleri dert görmesin diye çiçek getirdim.” İmre gülümseyerek çiçekleri eline aldı.5

 

“Teşekkür ederim.” Ömer Üsteğmen masanın önündeki sandalyeye oturdu.

 

“Ne zahmet ettin.” İmre sadece çiçeklere bakıyordu.

 

“Mutlu olduysan hep getireyim.” İmre, şaşkınlıkla baktı.

 

“Yani mutlu oldun diye.” Ömer Üsteğmen bir anda kendisini toparlamaya çalıştı.

 

“Bunu karşılığı olsun diye yapmadım biliyorsun.” Nazikçe çiçekleri masaya koydu.

 

“Biliyorum doktorcuğum.” İmre yerine oturarak konışmaya başladı.1

 

“Ne içersin?” Ömer Üsteğmen öne doğru eğildi.

 

“İçmem.” İmre başını salladı.

 

“Pekala öyle olsun.” İmre biraz bozulmuş gibiydi ama tepki vermedi.

 

“Yani birlikte içeriz diye düşündüm. Ama burada değil.” Ömer Üsteğmen gülümseyerek baktı.

 

“Nerede, anlamadım?” Ömer Üsteğmen masaya doğru eğilerek İmre’ye yaklaştı.

 

“Yani, düzeltemediğin sorunlara bardağın dolu tarafından bak demişler, bende öyle yapıyorum.” İmre şaşkınlıkla bakakalmıştı.8

 

“Yüz ifadene bayılıyorum.” Beklemediği iltifat karşısında şaşkınlıkla baktı.5

 

“Akşam nöbetin var mı?” Yeniden konuştu.2

 

“Hayır, neden sordun?” Ömer Üsteğmen ayaklanarak masaya ellerini koydu. İmre’ye doğru eğildi.1

 

“O zaman bana haber ver. Seni gelip alırım.” İmre şaşkınlıkla baktı.

 

“Nasıl anlamadım?” Ömer Üsteğmen gülümseyerek baktı.

 

 

“Akşam yemeği için müsait misin, benim bir teşekkürüm var?” İmre gülerek saçlarını arkaya attı. Ömer Üsteğmen bunu hayranlıkla izledi.

 

“Niye böyle şifreli konuşuyorsun, olur akşam 8’de alırsın.” Ömer Üsteğmen keyifle doğruldu.

 

“Tamamdır, seni alıyorum.” Göz kırparak odadan yavaşça çıktı.2

👩🏻‍⚕️

“Gel kızım” Haze babasının yanına köyüne dönmüştü.2

 

“Benimle acil olarak görüşmek istediğin konu nedir baba?” Haze’nin babası eliyle koltuğu işaret etti.

 

“Önce selam sabah verilir Haze, hayırdır ne bu tavır, babana karşı?” Haze yorgunlukla kendisini koltuğa bıraktı.

 

“Yorgunum baba, akşam nöbetim de olacak. Fazla kalamayacağım üzgünüm.” Babasını başını sallayarak konuşmaya başladı.

 

“Bak güzel kızım, ne güzel kariyerinde iyi ilerledin. Şuanda başarılı bir hekimsin, düzenini kurdun. Ama kızım 29 yaşında yetişkin bir genç kadın oldun. İnsanlar haber yolluyor. Ben sana sormadan bir şey demedim. Çoğunu gözüm tutmadığı için kendim yolladım.” Haze gelmeden önce konunun bu olacağını biliyordu. Bu yüzden bıkkınlıkla babasına baktı.

 

“O Komutandan hoşlandığını biliyorum.” Şaşkınlıkla babasına baktı.

 

“Duydum ki o nişanlanmış” Yutkunarak babasına baktı.

 

“Artık böyle bir şey yok. Nişanlanan biriyle işim olmaz benim biliyorsun.” Babası başını salladı.

 

“Güzel kızım şimdi sana bir şey söyleyeceğim. Bir aile var. Ezelden beri birbirimizi tanıyoruz. Birlikte işye yapıyoruz. Oğlu iyi eğitimli yurtdışında okumuş, sen kızına bi sor. Tanıştıralım dediler, aileyi bilirim görgülü, ahlaklı insanlar, ben derim ki sizi bi tanıştıralım.” Haze yutkunarak babasına baktı.

 

“Baba, benim şuanda hiçbir şey düşünmediğimi biliyorsun.” Babasının kararan bakışlarından gözlerini çekti.

 

“Haze, bugüne kadar ne dediysen tamam dedim. Olmaz dedin bekledim. Yaşıtlarının boy boy çocukları var. Onu geçtim, herkes torun severken ben öyle bakakalıyorum. Yengen geçen tutmuş anneni, senin kızının bi kusuru mu var diyor. Zoruma gitti, gittim bastım evlerini, sende beni dinle en azından bi tanıştıralım. Baktın beğenmedin ya da gözün tutmadı. Seni zorlayacak değilim. Zaten bir yavrum var. En azından babanın bu isteğini bu kez çevirme.” Haze hiçbir şey diyememişti. Sessizce başını salladı. Bu anın geleceğini biliyordu. Bugüne denk kaçarak yaşadı. Ama bu kez bundan kurtulacak gibi gözükmüyordu.

                             ✨

“Olmaz!” Adam yeri göğü inletir gibi bağırdı.

 

“Bana bak çocuk, seni en son alacağım ayağımın altına!” Babasının sesiyle bir iki adım geriledi.

 

“Ben anlamıştım ya beni niye çağırdığını anlamıştım.” Babası hiddetle ayağa kalktı.

 

“Senin başımıza açtığın dertlerden saçlarım ağardı. Gittin İstanbul’a her yeri karıştırdın. Yurtdışında okuyacağım dedin, abilerine o imkanı zamanında tanımadım sana tanıdım. Gittin o ülkeyi de birbirine kattın. Ulan sen benim başıma dert misin!” Babasının karşısında hiçbir şey diyemedi

 

“Ben onu bunu anlamam, o kızda kabul ederse sizi tanıştıracağım.” Babasına sinirle bakıp konuşmaya başladı.

 

“Ben elin köylü kızıyla evlenmem!” Babası hiddetle ayağa kalktı.3

 

“Ne köylüsü be, kız doktor, cereah cerrah!” Babasına şaşırarak baktı.

 

“Doktor mu?” Babası başını salladı.

 

“Yine de kabul etmiyorum.” Babası ayağa kalkarak oğluna doğru yürüdü. Yakasına yapışarak konuştu.3

 

“Bana bak, ya bu görüşmeyi kabul edersin ya da seni mirasımdan men ederim. Abilerin para içinde yüzerken sen de anca onlara bakarsın. Evlatlıktan reddederim seni, ulan ipsiz sapsız dolaşıyorsun ortalıkta, abilerinin çocukları bile oldu. Eğer benim dediğimi bu kez yapmazsan ne annenin ne de kız kardeşinin yüzünü göstermem sana, seninle birlikte onları da mirastan men ederim.” Oğlu sessizce başını salladı. Babası ise yakalarını bırakarak geriye doğru ittirdi.

 

“Şimdi çık git, gözüm görmesin.” Başını sallayarak arkasını dönüp kapıyı kapadı.

 

“Atilla” Kapıda bekleyen adamına seslendi.

 

“Nasıl geçti Alparslan, baban ne istiyor?” Arkadaşı sakince yanında yürümeye devam etti.2

 

“Bi kız bulmuş, eğer görüşmezsen mirastan men ederim dedi.” Arkadaşı gülerek konuştu.

 

“Bunu kaçıncı söyleyişi.” Alparslan arkadaşına baktı.

 

“Bu sefer ciddi, annemle kız kardeşimi göstermemekle tehdit etti.” Atilla başını salladı.

 

“Şu doktor kızı bana bul.” Atilla başını sallayarak konuştu.

 

“Kız doktor mu? Vayyy” Alparslan ters ters arkadaşına baktı.

 

“Kafasına mı sıkacağız?” Alparslan, Atilla’ya doğru yürüdü.

 

“Atilla beni delirtme, kızın kafasına sıksak bizim sülalemize sıkarlar, bul şu kızı, benim kurtuluşum o kız, o kızı evlenmemeye ikna edersek, istemediğini söyler. Bizde İsveç’e geri döneriz.” Atilla başını sallayarak yanından ayrıldı.6

BÖLÜM SONU5

 

Bölüm : 30.04.2025 21:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIM
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

151.22k Okunma

14.45k Oy

0 Takip
165
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURUU.S 2.K 13. BÖLÜM KAN VE ZEHİR
Hikayeyi Paylaş
Loading...