117. Bölüm

U.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİ

Esma Gül
sidelyacicegi

MERHABALAR BEBEKLERİM ÖNCELİKLE SINIRI DOLDURMAYA ÖZEN GÖSTERDİĞİNİZ İÇİN ÇOK TEŞEKKÜR EDERİM. NASILSINIZ AŞKOLARIM UMARIM İYİSİNİZDİR.13

SINIR, 250 OKUNMA, 100 OY VE 230 YORUMDUR. YENİ BÖLÜM DOLUNCA GELECEK

SEZON FİNALİ BÖLÜM SAYISINI UZATTIM. ŞİMDİ ATACAĞIM BÖLÜMDEN SONRA SON 2 BÖLÜM KALMIŞ OLACAK.

MUHTEMELEN HAFTASINI İKİ BÖLÜMÜ DE YAYINLAYACAĞIM. EKSTRA BİR DEĞİŞİKLİK OLURSA SÖYLERİM. HENÜZ BELLİ DEĞİL AMA YAZACAĞIM BÖLÜM TEK BİR BÖLÜME SIĞMAZ DİYE DÜŞÜNÜYORUM. O YÜZDEN SON 2 BÖLÜM KALDI DİYEBİLİRİZ.

ŞİMDİLİK BU DÜŞÜNCEDEYİM EĞER BÖLÜM YETİŞMEZSE DURUM DEĞİŞİKLİĞİNİ SİZE DUYURU OLARAK SÖYLERİM.

KEYİFLİ OKUMALAR DİYECEĞİM AMA KEYFİNİZ BİRAZ KAÇABİLİR. 4

SİZİ SEVİYORUM BEBEKLER 🫀🫶🏻♥️💕3

Nişanımız çok güzel geçiyordu. Özellikle Karasu hiç Tuna’yı yalnız bırakmamıştı. Onların gerçekten aile olduğunu görmek beni mutlu etmişti. Tuna ilerleyen saatlerde babasıyla karşılıklı zeybek oynamıştı. Daha sonra yeniden çiftetelli oynamaya başlamıştık. Ömer yine formundaydı. Davetliler şok içindeydi. Ve alışık olmadıkları şarkıları dinlerken yüzlerini buruşturuyorlardı. Ama ben çok mutluydum. Çünkü onların aksine ben düğünlerde sakin müzik sevmezdim. Onlarda memnun olsun diye bir süre ara vermiştik. Davetlilerin çoğu annem ve babamın çevresinden olduğu için genellikle Tuna’nın yüzüne bile bakma zahmetine girmeden bana sarılıp geçip gidiyorlardı. Buna Tuna’nın bozulmuş olabileceğini düşünmekten hiçbir şeye odaklanamıyordum.7

 

“Bune ya gıygıdı gıygıdı” Ömer söylenirken gülerek ona baktım.

 

“Üstünüzü değişmişsiniz, çok iyi görünüyorsunuz.” Ömer saçlarına dokunup göz kırptı.1

 

“Eee bizde de var cevher” Tuna gülerek Ömer’e cevap verdi.

 

“Cevherini sevdiğim” Ömer kahkaha atarak Tuna’nın omzuna vurmuştu.

YAZARIN KALEMİNDEN2

“Oha ya dikkat etsene!” Yanında ciyaklayan kıza Ahmet Başçavuş şaşkınlıkla baktı.3

 

“Ne bağırıyorsun ya, gören de baya baya çarptım zanneder.” Kız sinirle Ahmet Başçavuşa yaklaştı.

 

“Siz erkeklerin genetiğinde var bu odunluk, insan özür diler!” Ahmet Başçavuş anlamsız bakışlarını kıza çevirdi.4

 

“Tamam özür dilerim hanımefendi” Uğraşmamak için kestirip atmıştı. İçeriye yönelecekken kızın sözleriyle durmak zorunda kalmıştı.

 

“Benim gibi bir kız sizin özrünüze kalmadı.” Ahmet Başçavuş kahkaha atarak yeniden konuştu.3

 

“Sanırsın İngiltere prensesi” Kız sinirle yeniden konuştu.1

 

“Sen ne anlarsın benim gibi kızlardan, sana bakmadıkları için böyle kendini avutman çok normal” Saçlarını savurarak Ahmet Başçavuşa göz devirdi.10

 

“Ağzını yaya yaya konuşan kızlar ilgimi çekmiyor zaten, ben bağırıp çağıran kızlardan ziyade, daha hanımefendi kendi bilen kızları tercih ediyorum. Yani seni gibi kızları senin gibi oğlanlar sever. Bana bakmadıkları içinde memnun oldum şimdi.” Ahmet Başçavuş ensesindeki ağrıyı görmezden gelmeye çalıştıkça kızın yanında bağırıp çığırmasına sinirlenmişti.5

 

“Aaaa şuna bak, içeriye girdiniz sefiller gibi, ortamın havasını bozdunuz.” Ahmet Başçavuş yeniden gülerek konuştu.2

 

“Bakın hanımefendi ben askerim, sefil değilim. Sen şurada şu cümleyi kur diye ben canımı ortaya koyuyorum. Ortamın havası bozuksa o da sizin saçma sapan düşüncelerinizdendir. Bu yaşa gelmişsiniz, bu yaştan sonra da size bir şeyler öğreten kişi ben olmayayım. Gerçi hoş, görgüyü bu yaşınıza kadar öğrenmeniz gerekiyordu.” Kız şaşkınlıkla Ahmet Başçavuşa baktı.8

 

“Kusura bakmayın bu sefil halimle size çarpıp, kendimi sizinle muhatap olmak zorunda bıraktığım için kendimden özür diliyorum.” Ahmet Başçavuş daha fazla uğraşmamak için içeriye yönelmişti. Zaten acısı kendisine yetiyordu. Birde saçma sapan tavırlarla uğraşmak zorunda kalması onun sabrını yeterince zorlamıştı.1

 

“Bu nedir ya? Ben buraya klasik müzik eşliğinde dedikodu yapmaya mı geldim?” Ahmet Başçavuş, Sare’nin yanına gelerek konuşmuştu.3

 

“Sen bir şeye mi sinirlendin?” Başını sallayarak Sare’ye baktı.

 

“Ne oldu?” Sare kaşlarını çatmıştı.1

 

“Ya kızın biri yanımda ciyakladı. Başım çatlıyor zaten” Sare hüzünle baktı.

 

“Kıyamam, özür dilerim.” Ahmet Başçavuş şaşkınlıkla baktı.

 

“Kızın biri dedim. Sare demedim. Sen niye özür diliyorsun?” Ahmet Başçavuş gülümseyerek konuşmuştu.

 

“Neyse, ben gideyim Biran abim için halay açtırayım. O dellenmiştir şimdi, halay krizi tuttu.” Sare gülerek Ahmet Başçavuşa bakmıştı.2

 

“Ahmet!” Yüksek sesle bağırınca bir anda durup arkasına baktı.

 

“Biz Tuna’yla dans etmedik.” Ahmet Başçavuş şaşkınlıkla ağzını açıp ellerini yanaklarına koydu.2

 

“İnanamıyorum fav çiftim nasıl dans etmez.” Sare gülerek omzuna vurdu.6

 

“Hallediyorum.” Ahmet Başçavuş orkestranın yanına ilerlemişti.1

SARE LİA SARUHAN

Orkestra gelin ve damatı dansa davet ediyoruz dediğinde, Tuna ailesinin yanından hızla bana doğru gelmişti.

 

“Duydum ki bir prensesi dansa kaldırmam gerekiyormuş” Elimi ellerine koyduğumda beni nazikçe kendisine çekti. Kollarımı boynuna götürmüştüm. Elleri belime temas etmiyordu. Bu nasıl bir saygıydı? Sana bu saygıyı kim nasıl öğretti? Sen bu edebe nasıl ulaştın? Öve öve bitiremiyordum.2

 

“Seni tek bırakmak istemedim.” Tuna’ya gülümseyerek baktım.

 

“Bunu bilerek yapmadığını biliyorum.” Tuna başını salladı. Ama mahçup ifadesi hala yüzünde duruyordu.

 

“Kartal pusuya düşmüştü. Acil görev emri gelince gitmek zorunda kaldım. Bugün saat 5 sularında döndük. Helikopterle geldik. Sağolsun babam her şeyi ayarlamış, aslında İstanbul’a 19:30 gibi indik. Trafikte çok oyalandık. En son baktım yol açılacak gibi değil, arabadan inip koştum. Yani daha doğrusu koştuk.” Gülümseyerek onu dinliyordum.

 

“Ama buraya geldiğimde beni bu şekilde kendi çevrene karşı savunman beni gururlandırdı.” Onu sabaha kadar dinleyebilirdim. Sesini özlemiştim.

 

“Onlar seni bilmiyor. Ama ben seni biliyorum. Kimsenin ne düşündüğü umrumda değil. Ben sadece seninle olmak istiyorum Tuna” Alnımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapadım.2

 

“Daha iyi bir nişanı hakediyordun. Bunu sana sunamadığım için üzgünüm.” Başımı kaldırıp yüzüne baktım.2

 

“Şuanda mutluyum, çünkü Yüzbaşı beyimle dans ediyorum. Ve bizi seven insanlar bizi hiç yalnız hissettirmedi. Bundan daha iyi bir nişan olamaz. En önemlisi yine bana geldin. Ne demiştin, Tuna ne olursa olsun yine Saresine gider.” Tuna gülümseyerek bana baktı.2

 

“Ne olursa olsun yine sana gelirim.” Gülerek konuşmaya başladım.2

 

“Reankarnasyonun içinde olsan bile” Tuna gülümseyerek bana baktı.

 

“Evet” Onunla dans etmek çok hoşuma gitmişti. Bir müddet daha dans ettikten sonra Ahmet, Biran abi için halay çaldırmıştı. Baba tarafım sanki uzaylılar dünyaya inmiş ve şuanda halay çekiyorlarmış gibi davranıyorlardı.3

👩🏻‍🏫

1 HAFTA SONRA

“Kızım seninki de nasıl bir manifestse nişanlım diye bi şey uydurdun, adamla harbiden nişanlandın.” İmre’yle gülerek hastaneye giriyorduk. Nişandan sonraki gün Şırnak’a geri dönmüştük. Ve üzerinden 1 hafta geçmişti. Randevum için hastaneye gelmiştim.2

 

“Ben barkodu alayım” İmre başını salladı.

 

“Sonra odama gel hemen gitme.” Başımı sallayarak yanından ayrıldım.

 

“Nişanlım beyle mi konuşuyorum acaba?” Telefonumu çıkartıp Tuna’yı aramıştım. Tuna 2. çalışında telefonu açmıştı.

 

“Sesine kurban olayım, ne güzel de geliyor.” Uykulu ses tonuna aşık olduğumu söylemiş miydim?

 

“Uyuyor muydun? Rahatsız ettim kusura bakma.” Barkodu alıp üzerindeki yazıyı okuyordum.

 

“Sen beni her zaman rahatsız et.” Gülümseyerek konuştum.

 

“Müsaitsen bugün yemek yiyelim mi?” Telefondan hışırtı sesleri gelmişti. Daha sonra konuşmaya başladı.

 

“Telefonu düşürdüm. Seninle konuşmak bünyede bu etkiyi bırakıyor işte, ben sana her zaman müsaitim yavrum.” Şuanda hastanenin ortasında zıplayarak mutluluğumu herkese yaymak istiyordum. Ama içimdeki çocuğu susturdum.

 

“Sen neredesin? Arkadan sesler geliyor?” Bir anda ciddileşmişti.

 

“Hastanedeyim, randevuya geldim.” Telefondan yine hışırtı sesleri geldi.

 

“Ne oldu? Niye haber vermiyorsun? Kötü bir şey yok değil mi? Geliyorum.” Dolabın kapaklarının açılıp kapanma sesini duydum. Aceleyle konuştum.

 

“Tuna, sakin olur musun? İmre’yle geldim. Kulak burun boğaza aldım randevuyu sakin, bir şey yok.” Tuna’nın derin bir nefes bıraktığını duydum.

 

“Geliyorum.” Kısa ve özdü daha sonra telefon kapanmıştı. Telefonu kapatmasına kızmadım çünkü kapatmasaydı gelmemesi için ikna etmeye çalışacağımı çok iyi biliyordu.2

YAZARIN KALEMİNDEN2

“Ömer Karlıdağ” İmre’nin asistanı Ömer Üsteğmenin adını seslenince Ömer Üsteğmen içeriye adımladı.

 

“Selamun aleyküm hocam” İmre kahkaha atarak Ömer Üsteğmene baktı.

 

“Aleyküm selam hastam, sen çıkabilirsin Sevgi.” Asistanını odadan çıkarmıştı.

 

“Geçenlerde, yani baya oldu, bizimkileri evlendireceğiz neredeyse de, ben randevu alıp iptal etmiştim. Mangal yapıyorduk hani, neyse işte sırtım ve omzumdaki ağrıdan bir türlü kurtulamadım.” İmre dikkatle Ömer Üsteğmeni dinledi.

 

“Pekala sedyeye oturup üstünü çıkartabilir misin?” İmre ayağa kalkıp eldivenlerini eline geçirmeye başladı. Ömer Üsteğmen ise üstündeki siyah tişörtü çıkartıp sedyenin üstüne koymuştu. İmre önüne döndüğünde, karşısındaki manzara epey dikkatini çekmişti. Ömer Üsteğmen kaslı vücudunu gözler önüne semişti.3

 

“Ooo, askerler fit kalmak için epey spor yapıyor galiba?” İmre gülerek söylemişti. Ömer Üsteğmen ise utanıyordu.

 

“Yani spor yapmak değil de, Tuna sağ olsun eğitim alanından çıkarmıyor. Adamın kafası atınca eğitim alanına gidiyoruz. Hadi senin kafan bozuk bizimle derdin ne?” İmre kendi kendine söylenen Ömer Üsteğmene kahkaha attı.4

 

“Ne güzel işte fit kalıyorsun fena mı?” Ömer Üsteğmen çekingen bir tavırla güldü. İmre önce sırtına daha sonda omzuna dokununca irkilerek dikleşti.

 

“Doğrudur.” Bir şey diyememişti.

 

“Burası ağrıyor mu?” İmre sol kürek kemiğine baskı uygulayarak sordu. Ömer Üsteğmen cevap vermemişti. Yutkunarak sessiz kaldı.

 

“Ömer?” İmre başını Ömer Üsteğmene eğerek ona baktı.

 

“Evet evet orası, yani ağrıyan yer.” Yüzüne bakamamıştı.

 

“Burada bir ağrı var mı?” Bu sefer ense kısmından başlayarak beline doğru indi.2

 

“Yok sadece sol tarafta bir ağrı var.” İmre başını sallayarak bu seferde sol omzuna dokundu.

 

“Bu kısımda mı ağrı var?” Ömer Üsteğmen sadece başını salladı.

 

“Tamamdır, tutulma ya da soğuk alma gibi duruyor. Ama bir bakalım, film isteyeceğim çektirip gel. Muhtemelen sıra olacak. Randevu verirler.” İmre masasına dönüp kağıda bir şeyler karaladı.

 

“Enseme doğru sızının gelmesi bundan kaynaklı olabilir mi? Şuraya doğru?” Ömer Üsteğmenin gösterdiği yere bakmak için İmre yeniden ona yaklaşıp parmaklarını ensesine getirdi. Tam o sırada kapı aniden açıldığında ikiside şok içinde gelen kişiye baktı.

 

“Aaaa çok pardon, yanlış bir zamanda geldim sanırım, siz devam edin.” Sare yaşadığı şaşkınlıkla kapıyı hızla kapatmıştı.3

 

“Hayır ne sandı da aceleyle kaçtı dışarıya” Ömer Üsteğmen söylenerek tişörtünü giymişti. İmre ise gülüyordu.2

SARE LİA SARUHAN

“Efendim Yavrum?” Tuna’yı aramıştım. Hemen ona anlatmam gerekiyordu.

 

“Neden mesajlarıma bakmadın?” Sanırım hala araba sürüyordu.

 

“Araba kullanırken telefona bakmıyorum Yavrum, ne olur ne olmaz.” Başımı sallayarak aceleyle konuştum.

 

“Gözlerim neler gördü tahmin bile edemezsin. Neredesin?” Merakla onu bekliyordum.

 

“Hastanenin girişindeyim geliyorum.” Heyecanla konuştum.

 

“İmre’nin odasının önünde bekliyorum.” Telefonu kapattığımızda İmre’nin odasının olduğu tarafa baktım. Hala içeriden çıkmamışlardı.

 

“Ne oldu? Bu telaş ne?” Tuna merakla sorunca başımı ona çevirdim.

 

“İmre ve Ömer’i tuhaf bir şekilde bastım.” Şok için bana baktı.4

 

“Ne gibi tuhaf?” Sorgulayıcı bakışını bana yoluyordu.

 

“Yani muhtemelen İmre, Ömer’i tedavi ediyordu.” Gülerek konuştum.

 

“Sare güzelim niye çarpıtıyorsun olayları, her neyse sen niye buraya geldin? Neyin var?” Suratımı astım.

 

“İki dakika dedikodu etsen ölür müsün?” Gülerek bana baktı.9

 

“Onu sonraya saklıyorum. Önce neyin olduğunu bilmem lazım.” Başımı sallayarak konuştum.

 

“Kularım ağrıyordu. Bende randevu aldım.” Başını sallayarak konuştu.2

 

“Peki benim güzelliğim sana şunu sorayım, bana niye haber verilmiyor?” Yutkunarak ona baktım. Tam bir şey söyleyecekken koridordan geçen Haze’ye gözlerim takılmıştı. Tuna gözlerimin odaklandığı yeri takip ederek oraya baktı. Ardından göğsüne vurup konuştum.

 

“Sen nereye bakıyorsun?” Şaşkınlıkla bana baktı.

 

“Nasıl nereye bakıyorum, nereye bakıyorsun diye baktım.” Somurtarak konuştum.

 

“Ben bakıyorum diye sende bakmak zorunda mısın?” Somurtarak yanından geçtim. Şaşkınlıkla arkamdan geldi.4

 

“Sare” Cevap vermedim.

 

“Hasbinallah ya” Yine cevap vermedim.

 

“Hayır arkamda bir tehdit var sanıp baktım. Elim belimdeydi farkındaysan, askerlik iç güdüleri.” Doğru söylüyordu. Bakışlarımı takip ederken elini aynı anda beline götürmüştü.

 

“Ben anlamam banane” İnat ediyordum.2

 

“Önce kahvaltı yapsak daha sonra tribi atsan, açken trip çekemiyorum.” Hızla arkamı dönünce göğsüne çarptım.

 

“Kıskanınca çok tatlı oluyorsun.” Gülümsememek için dudaklarımı bastırdım.

 

“Affetmedim.” Tuna bıkkınlıkla baktı.

 

“Ya vallahi biri var sanıp baktım. Elim silahımdaydı zaten, nereye baktığına bakmak için baktım ya” Omuz silktim.

 

“Sen şimdi inat mı edeceksin?” Başımı salladım.

 

“İyi benden günah gitti.” Ne demek istediğini anlamadığım için sorgulayıcı bakışlarımı ona yönlendirdim. Eğilip beni omzuna atmasını beklemiyordum. Bir de gülüyordu. Hastanedeki hastalar şok içinde bize bakarken ne tepki vereceğimi bilemedim.

 

“Tuna ne yapıyorsun?” Gülerek konuştu.

 

“Ben sabırsızım kızım, kahvaltıya gitmek için seni ikna edemeyeceğim. Gidince tribini atarsın.” Şoktan konuşamamıştım.

 

“Sen iyice alışın beni omzuna atıp kaçırmaya” Sırtına hafif hafif vuruyordum. Hastalar şok içinde izliyordu. Daha önce böyle bir şeye tanık olmadıklarına emindim.

AHAD

Son zamanlarda Büyük Birlik tepemdeydi. Yeniden planladığım bomba patlamamıştı. Üstelik planladığım adliye saldırısı Türkler tarafından yine engellenmişti. Onlara zarar verememek beni delirtiyordu. Başım ağrı içindeydi. Biraz daha başarısız olursam Büyük Birlik benim yerime birini bulurdu. Belki de çoktan gözden çıkarılmıştım.6

 

“Ahad, Şerif, seni görmeye gelmiş.” Kaşlarımı çatarak şöminenin yanındaki tekli koltuğuma oturdum.

 

“Ne işi varmış burada?” Sesim soğuk ve sert çıkmıştı.

 

“Anlatacakları önemliymiş” Başımı sallayarak yeniden konuştum.

 

“Gelsin.” Adamın dışarıya çıkıp gittiğinde, Şerif’in buraya gelmesinin bir amacı olduğunu düşünüyordum. Zira benim yerime geçmek için her şeyi yapardı.

 

“Sevgili Ahad, seni görmek ne güzel.” Yerimden kalkmaya zahmet etmeden sert bakışlarımı ona yollamıştım.5

 

“Ne işin var benim malikanemde?” Sesimin soğukluğu ortamı gergmişti.

 

“Bilirsin seni sevmem, hatta ölmen için dua bile ediyorum.” Gülerek ona baktım.2

 

“O halde senin dualar kabul olmuyor Şerif” Gülerek konuşmaya başladı.2

 

“Belki bu sefer olur, sonunda senin ne kadar beceriksiz olduğunu kanıtlayacak bir bilgi var elimde, aslında bunu sana değil de Büyük Birliğe söylemem gerekiyordu. Ama sana son bir şans vermek istedim.” Gülerek karşılık verdim. Benim zekamı fazla küçümsüyordu.

 

“Ben sana buradan çıkman için bir şans vermeyeceğim ama” Yüzündeki sırıtığın solacağını düşündüm ama bu olmadı. İçime bir kuşku süzüldü.

 

“Buna mecbur kalacaksın.” Giderek sinirlenmeye başlıyordum.

 

“Ne saçmalıyorsun?” Sesim sert çıkmıştı.

 

“Yanındaki adamlarına ne kadar güveniyorsun Ahad, mesela senin için ölümü göze alırlar mı? Örnek vereyim Mohat alır mıydı?” Sorduğu saçma soruya sırıtarak yanıt verdim.

 

“Mohat benim için hem ölmeyi hem de öldürmeyi göze alır.” Kahkaha atınca işkillenerek öne doğru eğildim.

 

“Sinirlerimi bozma çek git Şerif” Şerif yeniden konuştu.

 

“Mohat’a gerçekten bu kadar çok mu güveniyorsun?” Sorduğu soru kendi benliğimdeki bir şeyleri uyandırmıştı.

 

“Sana birazdan söyleyeceklerimi anlatmadan önce seni neden Büyük Birliğe söylemediğimi açıklayacağım, eğer yaptığın işlerin gelirinin yarısını bana vermezsen, işleri benimle birlikte yapmazsan, bunları Büyük Birlik de öğrenir.” Kahkaha atarak karşılık verdim. Bu adamın beni yenebileceğini düşünmesi çok gülünçtü.

 

“Saçma sapan konuşma defol git.” Sırıtarak yeniden konuştu.

 

“Pekala, Mohat’a ne kadar güvendiğini sormuştum. Seninde zayıflığın bu olsa gerek, ona haddinden fazla güvenmişsin, ama Mit’in içine sızdırdığı ajan olduğunu farkedememişsin.” Yüz kaslarım kasılmaya vücudum gerilmeye başlamıştı.6

 

“Ne saçmalıyorsun, oyun oynama seni yaşatmam.” Dişlerimi sıkıyordum.

 

“Al bak bakalım, Mohat aslında kimmiş.” Önüme fırlattığı kağıtları sinirle aldım. Sinirden elim ayağım titriyordu. Kağıtlarda Mohat’a benzeyen ama aslında hiç benzerliği yokmuş gibi duran adamın fotoğrafı vardı. Ve kağıtta bilgileri yazıyordu. Algılarım kapandığı için kağıtta yazanları bir kez daha okudum. Bu sefer idrak edebilmek adına sesli okudum.

 

“Aren Saruhan, Türkiye’nin ünlü iş insanlarından biridir. Türkiye ve Yurtdışında bir çok projenin mimarıdır. Ailesi Haktan Saruhan, Nadide Saruhan ve Sare Lia Saruhan’dır.19

 

Elbetteki bu şirketler tamamiyle gerçek kimliğini gizlemek için bir paravandır. Aren Saruhan 18 yaşında kazandığı İstanbul Üniversitesi spor bilimleri fakültesini bitirdikten sonra girdiği MİT sınavından başarıyla geçerek İstihbarat uzmanı olmaya hak kazanmıştı. Ardından kimliğini daha iyi gizleyebilmek için yine aynı üniversitede mimarlık fakültesini bitirmiş ve dedesinin ona bıraktığı şirketin başına geçmişti. MİT projelerini hayata geçirirken aynı zamanda gündelik hayatında ise sıradan bir iş insanı olarak kimliğini gizliyordu.”13

 

Kağıdı ellerimle buruşturmuştum. Ellerim bir ismin üzerinde fazlasıyla oyalanmıştı. Sare Lia Saruhan, bu kızın yerini bulmalarına imkan bile yoktu. Yanımdaki adamın kardeşini kaçırtmıştım. Ona yapacağım şeylerin planını ona anlatmıştım.8

 

“Bana ihanet etmiş.” Dişlerimi sıkıyordum.2

 

“Sana ihanet etmemiş, zaten başından beri Türkiye’ye çalışan bir Mit personeliymiş.” Kağıdı buruşturarak karşımdaki masayı tekmeledim. Ayağa kalkmıştım. Kandırılmaktan nefret ediyordum.7

 

“Bunun doğru olduğuna neden inanayım?” Sinirle soludum.2

 

“Kamplardan birinde telefonla konuşurken bizimkilerden biri duymuş, bana söyleyince işin önünü arkasını araştırdım. Sonuç bu” Sinirle önümde ne varsa devirip yere fırlatıyordum.3

YAZARIN KALEMİNDEN2

Ahad ve Şerif’in konuşmalarına tanık olan Yila hızla odasına giderek Aren’in kendisine verdiği telefonu almıştı. Gerginlikten numarayı tuşlarken elleri titriyordu.

 

“Efendim Rebecca?” Yila temkinli bir şekilde konuşmaya başladı.5

 

“Aren, neredeysen sakın buraya gelme, kimliğin açığa çıktı. Ahad, seni bulduğu yerde öldürecek.” Bir süre telefon sessiz kaldı. Ardından Aren hızla konuştu.4

 

“Allah kahretsin, oradan hemen çıkman lazım Yila, ben açığa çıktıysam seninde açığa çıkman yakındır. Seni sana yerini tarif ettiğim Şira köyünde bekliyor olacağım.” Yila hızla cevapladı.6

 

“O zaman çıkış protokölünü uygulayacağız.” Bir süre sonra telefon kapanmıştı. Yila çantasına yerleştirdiği patlayıcılarla birlikte sırt çantasını sırtına asarak kimseye görünmemeye çalışarak ilerlemeye başladı. Kapıya yaklaşmıştı ki bir anda önünü kesen adamla durmak zorunda kaldı.1

 

“Nereye gidiyorsunuz Rebecca hanım?” Adam yumuşak bakışlarla bakarak elleriyle konuşmaya başladı.

 

“Ben biraz dışarıda serin havada resim yapacağım.” İşaret diliyle konuşuyorlardı.

 

“Pekala, buyurun.” Rebecca gülümseyerek dışarıya çıkmıştı. Temkinli olmaya çalışarak ilerlemeye başladı. İlk durağı Ahad’ın mühimmatları sakladığı yerdi. Oraya doğru ilerleyerek, Mohat’ın daha önce açtığı tahta oyuğa yöneldi. Onu yerinden çıkartarak içeriye girdi. Çantasından çıkardığı patlayıcıyı yerleştirerek saati kurdu.

 

İkinci durağı ise çoğu teroristin dönüşümlü olarak uyudukları yerdi. Muhtemelen içeride bir sürü terorist kalıyordu. Tahtadan yapılma evin arka kısmına yöneldi ve açılmış oyuğun tahtasını sessiz bir şekilde çıkartarak patlayacıyı içeriye yerleştirdi. Mühimmat deposunun ve teroristlerin uyuduğu alan yan yanaydı. Görünmediği için oldukça memnundu. Ardından hızla ormana doğru ilerledi. Adamlara görünmeden ağaçların arkasına gizlenerek adımlarını yavaş ve sessiz bir şekilde atmıştı. Biraz uzaklaştıktan sonra kıyafetlerini çekiştirerek yere fırlattı. Ayakkabısının bir tekini çıkarttı. Ardından avcunun içine attığı kesikten çıkan kanı toprağa ağaca ve kıyafetlerine sürdü. Ahad’ın ona aldığı kolyeyi yere fırlatmıştı. Çantasını yeniden koluna takıp ormanın içerisinde koşmaya başladı. Teroristlerin nöbet değişim saatini çok iyi bildiği için tam da o zaman denk getirmişti.

 

“Aren, ben her şeyi ayarladım. Yanına geliyorum.” Yila koşarken elindeki telefonu tuşlamıştı.

 

“Seni bekliyorum. Dikkatli ol Yila” Ardından telefon kapanmıştı.

                            🪖

“221070045 ben Aren” Aren telefonu kulağına götürüp aceleyle bekledi.

 

“Kebapçı Sadri Ustanın yeri buyurun.” Aren hızla konuşmaya başladı.

 

“Kimliğim açığa çıktı. Yila’nın hayatı tehlikede, çıkış protokolünü uygulamaya başladık. Birazdan büyük bir gürültü kopacak acilen buradan çıkmamız lazım.” Aren telefonun ardındaki sesi gerginlikle bekledi.

 

“Aren, Yila nerede, şuanda neredesiniz?” Aren yutkunarak konuşmaya başladı.

 

“Irak’tayız, Şira köyüne doğru gidiyorum. Yila oraya gelecek. Birazdan teroristler peşimize düşecek. Buradan çıkmamız gerekiyor Başkanım.” Gerginlikle konuşmuştu.

 

“Sana atacağımız konuma gelin, oradan sizi alacağız.” Aren hızla onaylayarak konuştu.

 

“Tamamdır Başkanım.” Arabayı hızla Şira köyüne doğru yönlendirdi. Şira köyüyle Ahad’ın evinin bulunduğu yer arasında fazla bir mesafe yoktu.

                             🧨

Yila koştukça dakikalar azalıyordu. Nefes nefese kalmıştı. Patlama gerçekleşmeden epey koşmayı diliyordu.2

 

“Allahım Vatanıma daha fazla hizmet etmemi nasip et.” Koştukça içinden ettiği dualar sanki havada vuku buluyordu. Tıkanan nefesi umrunda bile olmadan koşmaya devam ediyordu.

 

Büyük bir gürültü iki ayrı noktada patladığında, Yila korkuyla bir anlığına durmuştu. Ardından koşmaya devam etti.

 

Ahad ve Şerif panikle dışarıda olan bitene bakmak için dışarıya çıkmıştı. Gördükleri manzara onları büyük bir dumura uğrattı. Tahta evde kalan teroristlerin bedenleri parçalara ayrılarak yerlere sıçramıştı. Bir sürü ölü Ahad’ın bahçesini süslüyordu. Mühimmat deposu çatırdamaya devam ediyordu.

 

“Geri çekilin!” Ahad koşmaya başladığında mühimmat deposundan bir patlama daha yükselmişti.

 

“Rebecca, korkmuştur.” Hızla içeriye doğru koşarak Rebecca’nın odasına girdi. Odası derli topluydu ve Rebecca orada yoktu.

 

“Rebecca nerede?” Panikle etrafına bakındı.

 

“Karım nerede!” Teroristlerin yakasından tutarak onlara doğru bağırmıştı.

 

“Rebecca hanım açık havada resim çizmek için dışarıya çıkmıştı.” Ahad’ın gözleri irileşti. Büyük bir dehşetle dışarıya kendisini atmıştı.

 

“Rebecca!” Ölü bedenlerin arasında karısını arıyordu.

 

“Rebecca neredesin güzelim!” Beklediği o güzel yüz ölü bedenlerin arasında değildi. Zaten çoğu tanınmayacak haldeydi.

 

“Siz nasıl onu tek başına bırakırsınız!“ Teroristin yakasına yapıştı.

 

“Karımın tek başına dışarıya çıkmasına nasıl izin verirsiniz!” Ses telleri kısılacak derecede zorlanıyordu.

 

Aramayı bırakmamıştı her yerde karısını aramaya devam ediyordu. Korkuyla ormanlık alana doğru ilerledi.

 

“Rebecca ne olur buralarda ol, Rebecca!” Ormanlık alanda hissettiği dehşetle ilerlerken Rebecca’nın kıyafetlerinin olduğu alanı farketmişti.

 

“Hayır, hayır, bunu yapmış olamaz. Ona verdiğim değeri bildiği halde benden almış olamaz!” Kıyafetlerinde, yerde ve ağaçta gördüğü kana dehşetle baktı. Ona verdiği kolyeyi ellerine aldı.2

 

“Ahmaklar, sizin yüzünüzden karım bir caninin elinde, ona zarar vermiş, onun kim olduğunu öğrendiğimi anlamış, bana karşı Rebecca’yı kullanacak. Onun kıyafetlerinde kan var. Ona eğer zarar gelirse hepinizi diri diri yakarım!” Kendi adamlarına karısının kıyafetlerini sallayarak konuşuyordu. Öfkeyle hepsini dövmeye başladı. Şerif bu öfke karşısında şok içinde ona baktı.

 

“Seni mahvedeceğim Mohat, senin tüm sevdiklerini mahfedeceğim. Bana zarar vermenin, sevdiğim kadını benden almanın bedelini sana ödeteceğim. Seni mahfedeceğim Aren!” Sinirden deliye dönmüş gibiydi. Ayağı yerdeki ölülerin parçalarına takıldığında sendeleyerek bir dizi yere değdi.7

 

“Ona verdiğin her korkuya karşılık seninde sevdiğinin canını yakacağım!” Kontrol edilemez öfkeye karşın hiç kimse ona müdahele etmemişti.1

                          🧨

Ahad sakinleşmek bilmiyordu. Kimse de onunla konuşmaya cesaret edememişti.

 

“Her yerde arayın çıkmış olamazlar!” Sesi sakinliğini koruyordu. Ama öfkesi hala canlıydı.

 

“Bana karımı bulun!” Dişlerinin arasından konuşmuştu.2

 

“Eğer karımı benden alırsan, ahtım olsun senin sevdiğin kim varsa senden alırım Aren” Ellerini saçlarına götürüp çekiştirdi. Şerif sessizliğini koruyordu.

YİLA

Koşmaktan ayaklarımda derman kalmamıştı. Köyün girişine gelmiştim. Aren’i bulmak için sağıma soluma bakındım. Hiçbir yerde yoktu. Telefonumu çıkardım. Telefon çekmiyordu. Ne yapacağımı düşündüm. Ama yorgunluktan algılarım düşünmeme engel oluyordu.

 

“Yila” Bir evin arkasında bana seslenen tanıdık sese ilerledim.

 

“Buraya gel çabuk” Hızlı adımlarla Aren’e doğru ilerledim.

 

“Ahad, adamlarını peşimize salmış, Başkana söyledim. Bizi buradan çıkaracak ama belirlenen noktaya varmak için ilerlememiz lazım” Nefesimi kontrol etmeye çalışarak konuştum.

 

“Bunu al, zorlu geçecek.” Elindeki silahı alarak belime yerleştirdim.

 

“Çantada da bir patlayıcı daha var. Onu lazım olduğunda kullanalım.” Aren başını salladığında ikiside dikkat çekmemeye çalışarak ilerlemeye devam etti.3

                           🌑

Karanlık çöktüğünde Aren ve Yila köyden çıkmış, buluşma noktasına ilerliyorlardı. Şuana denk bir şey yaşamamışlardı.

 

“Yoruldum Aren, biraz dinlenebilir miyiz?” Aren kuşkuyla Yila’ya baktı. İkiside ter içinde kalmıştı.

 

“Biraz daha kaldı. Buluşma noktasına varalım, zaten istediğimiz kadar dinleneceğiz.” Yila güçlükle yutkundu başını salladı. Yila, Aren’in elini tutarak ayağa kalkacağı sırada silah sesi ikisinide teyakkuza geçirmişti. Ahad’ın adamları yerlerini bulmuştu.

 

“Rabecca’yı bırak Aren, yolun sonu!” Yila, Aren’e baktı.

 

“Henüz açığa çıkmamışsın, seni kaçırdığımı düşünüyorlar.” Başımı sallayarak onayladım. Aren doğrulup silahını ateşlediğinde teroristlerden biri kurşunu göğsüne yemişti.

 

“15 terorist var. Diğerleri yardıma gelene kadar indirmeliyiz.” İkiside silahlarını doğrultup teroristlerin ikisini vurmuştu.

 

“12 kaldı.” O sırada Yila bir tanesini daha vurdu.

 

“Yanılıyorsun 11” Aren sırıtarak Yila’ya baktı. Ardından kendilerine yaklaşmaya çalışam teroristin göğsünden vurdu.

 

“8 kaldı.” Aren peş peşe indirdiği teroristlerden sonra sırıtarak yine Yila’ya baktı.

 

“Yine yanıldın 5” Yila 3 teroristi daha indirmişti.

 

“Yila eğil!” Yila’nın başını sol eliyle eğerek sol taraftan gelen iki teroristi indirmişti.

 

“Teşekkür ederim.” Aren aceleyle sağ tarafına yöneldi.

 

“Rica” Son iki teroristi de indirip derin bir nefes aldı.

 

“Hadi hızlı olalım.” Ayaklanarak koşmaya başladılar. Yila koşmaktan parçalanmış ayaklarındaki sızıyla kalan son gücünü de kullanmaya çalışıyordu. Sendelediğinde dengesini kaybederek öne doğru eğildi.

 

“Az kaldı dayan” Yila nefes nefes kalmıştı.

 

“Çok koştum Aren, başım dönüyor. Beni burada bırak. Sen devam etmek zorundasın.” Aren hızla Yila’nın elini tutup yerden kaldırdı.

 

“Şimdi açığa çıkmamış olsan bile bu uzun sürmez. Ahad her şeyi anladığında seni yaşatmaz. Seni burada bırakamam.” Yila’nın elinden tutarak koşmaya devam etti. Yila dengesini her kaybettiğinde ona destek oluyordu. Buluşma noktasına geldiklerinde arkalarından gelen silah sesiyle eğilmek zorunda kalmışlardı. Helikopter bekliyordu.

 

“Sen helikoptere bin hemen” Yila tereddütle Aren’e baktı.

 

“Yila hemen dedim!” Yila koşarak helikoptere ilerlediğinde Aren kurşunları teroristlerin üzerine sıkarak dikkati üzerine çekti. Yila helikoptere binmişti. Ardından yavaş ve temkinli adımlarla Aren helikoptere yaklaşmaya başladı.

 

Helikoptere kendini attığında helikopter havalanmaya başladı. Aren yere yığılarak derin bir nefes aldı. Yerde hala bir umut helikoptere ateş açan teroristler havaya bakıyorlardı.

 

“Teşekkür ederim Aren” Yila nefes nefese kalmıştı.

 

“Benim görevimin içinde seni korumakta olduğunu bir anlığına unuttun Yila” Yila nefes nefese yeniden konuştu.

 

“Ahad, şimdi daha güçlü saldıracak.” Aren doğrularak Yila’ya baktı.

 

“Seni oradan güvenle çıkartmış olmam şuanlık en iyi durum, diğer durumları vakti gelince konuşacağız.” Yila başını sallayarak başını helikoptere yasladı. Aren’de nefesini düzene sokmaya çalışıyordu.

                            🧨

“Benimle uğraşarak hayatının en büyük hatasını yaptın Aren” Teroristlerin helikoptere bindiklerini söylemeleriyle Rebecca’yı alamayan her teroristin birbir vücutlarını deşmiş, iç organlarını dışarıya çıkarmıştı.2

 

“Şu Öğretmen kız, hala köyde görev yapıyor mu?” Kulakları sağır eden bir sakinliklr konuşmuştu.6

 

“Evet, geçenlerde bir duyum aldım. Azer söyledi. Şu kız, Tuna Komutanla nişanlanmış.” Ahad, sırıtarak adamına baktı. Ardından kahkaha atmıştı.

 

“Yani, o kız ölürse benim en nefret ettiğim iki adamın da canı yanacak öyle mi?” Terorist başını salladı.2

 

“O halde Aren’e küçük bir süpriz hazırlayalım. Karımı kaçırmanın bedelini küçük kardeşiyle ödesin. Üzgünüm Tuna, yeniden sevdiğin birini elinden alacağım. Ama bu çok zevkli olacak.” Kararmış gözlerini geceye dikkti. Havaya bakarak sırıttı.2

 

“Hazırlanın bu gece köye gireceğim.” Ahad arkasını dönmüş gidecekken adamlarından biri konuştu.

 

“Ahad, köy asker dolu.” Ahad tehlikeli bir görünümle adamına baktı.

 

“O kız bu gece benim ellerimde olacak.” Kararlı duruşu adamlarını ürkütmüştü.9

BÖLÜM SONU4

Bölüm : 25.02.2025 20:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Esma Gül / UZAKTAKİ SES / U.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİ
Esma Gül
UZAKTAKİ SES

150.41k Okunma

14.38k Oy

0 Takip
164
Bölümlü Kitap
TANITIMBİR HAYAL UĞRUNAÇOCUK İSTİSMARIU.S DUYURUSUÇLULUKU.S 4. BÖLÜM DİKİŞU.S 5. BÖLÜM YAŞATMAK İÇİN ÖLDÜRMEKU.S 6. BÖLÜM ATEŞU.S 7. BÖLÜM SİLAHU.S 8. BÖLÜM İKNAU.S 9. BÖLÜM İNATÇIU.S 10. BÖLÜM HAİNU.S 11. BÖLÜM BEKLENMEYEN KİŞİLİKU.S 12. BÖLÜM TANINMAZ HALU.S 13. BÖLÜM TÜRKİYE GELMEYECEKU.S 14. BÖLÜM AY YILDIZU.S 15. BÖLÜM ŞEHİT EMRİU.S 16. BÖLÜM ZEHİRU.S 17. BÖLÜM KABUSLARU.S 18. BÖLÜM BIRAKMAMU.S 19. BÖLÜM MESAFEU.S 20. BÖLÜM KIRGINU.S 21. BÖLÜM AKREP VE ASLANU.S 22. BÖLÜM LOJMAN BASKINIU.S 23. GÖĞSÜMÜ SIKIŞTIRAN KADINU.S 24. BÖLÜM KALBİYLE SAVAŞMAKU.S 25. BÖLÜM SANA KAYBEDİYORUMU.S 26. BÖLÜM RUH İKİZİU.S 27. BÖLÜM KURŞUNU.S 28. BÖLÜM NİŞANLISIYIMU.S 29. BÖLÜM BANA GEÇ KALDINU.S 30. BÖLÜM HOŞUMA GİDİYORSUNU.S 31. BÖLÜM SALDIRIU.S 32. BÖLÜM ÖPÜCÜKU.S DUYURUU.S 33. BÖLÜM PERDEU.S 34. BÖLÜM DUDAKLAR VE PARFÜMU.S DUYURUU.S 35. BÖLÜM OYUNU.S 36. BÖLÜM KÜÇÜK DÜŞÜRMEKU.S 37. BÖLÜM ŞEHİTU.S 38. BÖLÜM KANLA SÜSLENMİŞ AY YILDIZU.S DUYURUU.S 39. BÖLÜM AŞIK ATIŞMASIU.S 40. BÖLÜM SEVDİĞİM KADINU.S 41. BÖLÜM SARE’DEN TUNA’YAU.S 42. BÖLÜM DEKOLTEU.S DUYURU VE ALINTIU.S 43. BÖLÜM SENİ YAŞAMAK İSTİYORUMU.S 44. BÖLÜM FRAGMANIU.S 44. BÖLÜM YALANINI ÖPEYİM SENİNU.S 45. BÖLÜM FRAGMANIU.S 45. BÖLÜM KISMEN SEVGİLİMU.S 46. BÖLÜM TELLİ TURNAU.S 47. BÖLÜM FRAGMANIU.S 47. BÖLÜM ÇOCUKLUKU.S 48. BÖLÜM FRAGMANIU.S 48. BÖLÜM TAKİPU.S 49. BÖLÜM FRAGMANIU.S 49. BÖLÜM VİDEO KAYDIU.S 50. BÖLÜM SENİ KENDİME SAKLIYORUMU.S 51. BÖLÜM FRAGMANIU.S 51. BÖLÜM ALYAU.S DUYURUU.S 52. BÖLÜM FRAGMANIU.S 52. BÖLÜM KOALAU.S ÖNEMLİ ACİL DUYURU ‼️‼️‼️U.S 54. BÖLÜM FRAGMANIU.S 55. BÖLÜM FRAGMANIU.S 53. BÖLÜM MANGALU.S 54. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 54. BÖLÜM TEST SONUÇLARIU.S 55. BÖLÜM MADURU.S 56. BÖLÜM KARIM DİYECEĞİM TEK KADINU.S 57. BÖLÜM FRAGMANIU.S 58. BÖLÜM FRAGMANIU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 57. BÖLÜM ASKERİNE VEDA ETU.S DUYURU ACİL‼️U.S 58. BÖLÜM KISMEN BARIŞTIKU.S 59. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S 59. BÖLÜM KISKANÇLIKU.S ACİL DUYURUU.S 60. BÖLÜM KİŞİLİK ÇATIŞMASIU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ACİL DUYURU🥺‼️U.S 61. BÖLÜM FRAGMANIU.S 61. BÖLÜM MİSAFİRU.S 62. BÖLÜM FRAGMANIU.S 62. BÖLÜM İSTANBULU.S ACİL DUYURUU.S 63. BÖLÜM GEÇMİŞU.S SEZON FİNALİ DUYURUSUU.S 64. BÖLÜM YÜZÜKU.S 65. BÖLÜM FRAGMANIU.S 65. BÖLÜM EVLENME TEKLİFİU.S DUYURU🥲U.S 66. BÖLÜM KUTLAMAU.S 67. BÖLÜM FRAGMANIU.S 67. BÖLÜM KLİK SESİU.S 68. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 68. BÖLÜM KADINU.S 69. BÖLÜM FRAGMANIU.S 69. BÖLÜM İSTEME GÜNÜU.S 70. BÖLÜM FRAGMANIU.S 70. BÖLÜM KAHVEU.S 71. BÖLÜM FRAGMANIU.S 71. BÖLÜM MAPUSU.S 72. BÖLÜM FRAGMANIU.S 73. BÖLÜMÜN FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S 72. BÖLÜM ZORLU BİR NİŞANU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 73. BÖLÜM MİT PERSONELİU.S 74. BÖLÜM FRAGMANIU.S 74. BÖLÜM İNKAR VE BEDELU.S SEZON FİNALİ FRAGMANIU.S 75. BÖLÜM SEZON FİNALİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP YAYIN TARİHİU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP DUYURUSUU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM 3.FRAGMANU.S 2. KİTAP 1. BÖLÜM ÇİÇEĞİMU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2. KİTAP 2. BÖLÜM DÜZ ÇİZGİU.S 2. KİTAP 3.BÖLÜM NEFESSİZ BİR ÖPÜCÜKU.S 2. KİTAP YENİ KAPAĞIMIZU.S 2.KİTAP 4.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2. KİTAP 4. BÖLÜM AYNAU.S ACİL DUYURUU.S 2.K. 5.BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 5. BÖLÜM OPERASYONU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S ÖNEMLİ DUYURUU.S 2.k 6. BÖLÜM FRAGMANIU.S 2.K 6. BÖLÜM 2. FRAGMANU.S 2.K 6. BÖLÜM GARİP GÖRÜNÜMLÜ KADINU.S 2.K 7. BÖLÜM FRAGMANIU.S ACİL DUYURUU.S DUYURU VE FRAGMANU.S 2.K 7. BÖLÜM YÜZLEŞMEU.S 2.K 8. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S 2.K 8. BÖLÜM PATLAYAN MEZARU.S BÖLÜM GÜN DEĞİŞİKLİĞİU.S DUYURU ACİLU.S HATIRLATMAU.S ACİL DURUMU.S 2.K 9.BÖLÜM YARALIU.S 2.K 10. BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURU.S 2.K 10. BÖLÜM BIRAKIRSAM GELİR ALIRIMU.S DUYURUU.S SINIR İÇİN SON 5 OYU.S 2.K 11. BÖLÜM ÇOK BÜYÜLEYİCİ BİR KADINSINU.S 2.K 12.BÖLÜM FRAGMANIU.S DUYURUU.S DUYURU ACİLU.S 2.K 12. BÖLÜM TUTKUU.S DUYUR ÖNEMLİU.S DUYURU
Hikayeyi Paylaş
Loading...