

Ne kadar süredir bekliyoruz bilmiyordum içeriden çıkan her doktora durumunu soruyordum doktorlarda benden bıkmış bir vaziyetteydi o sırada içeriden doktor çıktı hemen ayağa kalktım "doktor birşey söyleyin artık iyimi o!" dedim sesim titriyordu ben Alparslan ağlamamaya yıllar önce yemin eden adam bugün sevdiğim kadının yoluna ağlıyordum bizimkiler bu durum karşısında şaşırıyorlardı biliyorlardı çünkü ben ağlamazdım , ağlasam bile kimsenin ruhu duymazdı.
Derin bir nefes aldı doktor "durumu iyi midesini yıkadık gıda zehirlenmesi yaşamış normal odaya alıcaz birazdan geçmiş olsun" deyip gitti bizimkilere döndüm "durumu iyiymiş midesini yıkamışlar gıda zehirlenmesi yaşamış Silay" dedim.
Barlas çatık kaşlarla baktı "ne demek gıda zehirlenmesi yaşamış bu kız bizim yediklerimizden yemedi mi Alparslan!" dedi Barlas doğru söylüyordu onunla birlikte bizde aynı şeylerden yemiştik "Silayla aynı şeyleri bizde yediysek o zaman nasıl gıda zehirlenmesi yaşadı" dedi Miray haklıydı hemde çok haklıydı bu işte bir terslik vardı.
Onlara döndüm "bana bakın bu işte bir terslik var ve ben bunu öğreneceğim tamammı!" dedim Silayın olduğu odaya doğru yöneldik.
"Hepiniz mi gireceksiniz" dedi doktor başımızı salladık "girin ama sırayla hastayı çok bunaltmayın" dedi gitti bizimkilere döndüm "girmek istiyorsa-" diyecektim ki Barlas sözümü kesti "oğlum gir içeri bizde sonra gireriz hadi lan!" dedi Barlas sırıttım "Eyvallah kardeşim" dedim içeriye girip kapıyı kapattım.
Baktım Silay uyuyordu nede güzeldi vesselam ay ışığı gibi parlıyordu sanki kahverengi saçları yastığa dağılmış uyuyordu güzelim ah be kızım şu halde bile güzelsin ödüm kopuyor senin bu güzelliğini benden başkası farkedecek diye yanına gittim elimle yanağını okşadım saçlarına minik buseler konduruyordum bir andan fındık burnu havaya kalkmıştı çok tatlı görünüyordu.
Ah be zalimin kızı uyan artık..
Silay
Başım çok ağrıyordu gözlerimi açmaya çalıştım ama gözüme gelen ışık yüzünden tekrar yumdum yavaş yavaş açacaktım, gözlerimi araladım oda buram buram vanilya kokuyordu yanımda bir beden hissettim saçlarıma minik buseler bırakıyordu baktığımda Alparslan'ı gördüm göz göze geldik, bir dakika ağlamış mıydı o gözleri kızarmış göz altları hafif morarmıştı gözleri parıldadı beni gördüğünde beni kendine çekip sarıldı.
Başını boynuma gömdü "Ç-çok korktum!" dedi sesi titriyordu o kadar güzel kokuyordu ki mayışmıştım "iyiyim ben korkma buradayım" dedim cılız bir sesle geri çekilip yüzümü elleri arasına alıp alnını alnıma yasladı "iyisin iyisin! Buradasın!" dedi.
Gülümsedim "buradayım buradasın buradayız sadece sen ve ben" dedim alnıma sıcak dudaklarını bastırdı gözlerimi kapattım çok seviyordum bu hissi güven veriyordu.
Yatağa yanıma uzandı kollarını açıp "gel buraya tavşanım" dedi canıma minnetti hemen girdim kollarına saçlarıma alnıma minik buseler bırakıyordu.
"Çok korktum!" dedi sesi titriyordu cesaret verircesine daha çok sokuldum ona "sana birşey olacak diye çok korktum Silay!" dedi eliyle çenemi kavradı dudaklarını alnıma bastırdı.
Bir yandan saçlarımla oynuyor bir yandan seviyordu "iyiyim ben korkma artık" dedim emin olmak istermişcesine baktı gülümsedi "birdaha sakın beni böylecesine korkutma kadın!" dedi.
Kıkırdadım bana olan ilgisi hoşuma gidiyordu "ne zaman çıkıyorum" dedim kaşları çatıldı "istirahat etmen lazım daha çıkmıyorsun küçük hanım" dedi hoşnutsuzca homurdandım "evde de istirahat edebilirim çıkar beni buradan" dedim.
Tam itiraz edecekken "Alparslan lütfen burası boğuyor beni duvarlar üstüme üstüme geliyor lütfen" dedim.
Sıkıntılı bir nefes aldı "tamam inatçı keçi çıkış işlemlerini halledip gelirim sonrada çıkarız" dedi onayladım kapı çarpma sesinden anladığım kadarıyla gitmişti.
O gelene kadar duvarları ve tavanı inceliyordum derin bir nefes aldım.
Kapı sesi geldiğinde Alparslan'ın geldiğini anladım "üstünü değiştirip çıkalım" dedi kaşlarımı çattım "tamam sen çık" dedim.
Hala duruyordu "sen hastasın bende giydirebilirim istersen" diyip göz kırptı kaşlarımı öyle mi dercesine kaldırdım.
Sırıttı ve üzerime doğru geldi o üzerime geldikçe ben geriye doğru adımlıyordum sırtım duvara değdiğinde kaçacak yerim yoktu.
"Nereye kaçıyorsun küçük hanım" dedi Alparslan sırıttım onu kendime çekip kollarımı boynuna doladım bu hareketimle sırıtması genişledi daha çok yaklaştım ona tam eğilip öpecekken eğilip kollarından sıyrıldım.
bu hareketimle afalladı onu oyuna getirmiştim kaşlarını çatmış sonra görüşücez der gibi baktı.
O sırada kapı alacaklı gibi çalınıp açıldı içeriye giren kişiye baktım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 754 Okunma |
430 Oy |
0 Takip |
21 Bölümlü Kitap |