3. Bölüm

3 .Bölüm (Gerçek)

Şimal yıldız
simalyildiz

Atlas’tan

Arabayı hızlı kulanarak sonunda çiftliğe geldiğimde arabadan inip çiftlikten içeri sinirle girdim. Onlara sağ getirin dediğim adam karşımda kanlar içinde yatıyordu, rezaletti bu, hemen Demir’e döndüm.

"Size bu adamın halinin hesabını sonra soracağım. Alper’e haber ver demiştim, birini yollamadı mı?"etrafa baktığımda kendi adamlarım dışında kimse yoktu. Alper birini yollamamışmıydı. Ondan ne zaman bir şey istesem eksiksiz yapardı. Şimdi yapmamasına şaşırdım, hoş bugünlerde adamlarımda bir şeyler vardı sanki onlara dediklerimi eksik yapmaya başlamışlardı.

"Kimseyi ayarlayamamış olayı duyan yaklaşmıyormuş, Aksak’lar dan korkuyorlarmış." işte buna daha çok sinirlendim, bugün her şey çok ters gidiyordu, ne demek kimse gelmiyormuş. Aksaklardan korkuyorlar da benden korkmuyorlarmıydı.

"Ne demek kimse yanaşmıyormuş, bu adam önemli şeyler biliyor konuşması lazım. Yalan söylesin ayarlasın birisini hemen, bu adam ya yaşayacak ya yaşayacak başka ihtimal yok. Ne yapıp edip birini ayarlasın." dedim başka yolu yoktu, bu adamın yaşaması gerekiyordu.

"Tamam, arıyorum. Atlas sende sakin ol bu şekilde olursa hiçbir şey yapamazsın."dedi

“Demir, bana sakinlikten bahsetme. Bilgi almamız gereken bir adam var ve o da yaralı, ölebilir bile bu tüm planları bozar. Bu adamın ceseti benim işime yaramaz.”

Demir Alperle konuştuktan sonra bana dönüp,

"Alper hastanedekilerle konuşmuş doktarlar bildikleri için kabul etmemişler. Bir kişi varmış, yeni gelmiş hastaneye doktor arkadaşıymış. Yalan söylemiş o da kabul etmiş." bu doktorlar canlarına susamışlardı belli, benim adıma konuşan birini reddetmişlerdi.

"Ne demiş?" dedim sonuçta doktor buraya geldiğinde, bir şey anlamaması gerekiyordu.

"Adamı öldürmeye çalışanlar olduğunu hastaneye giderse öldürebileceklerini söylemiş."

Bu doktoru merak etmiştim, riskli olduğunu bile bile kabul etmişti.

"Tamam, sizde bir şey fark ettirmeyin, herkese anlat doktor bir şey anlamasın. Bari bunu tam yapsınlar. " sonuçta bu yalanı devam ettirmemiz lazımdı, doktorun öğrenmemesi gerekiyor, bir de onunla uğraşmak istemiyordum.

"Tamamdır, abi emredersin." dedi

Aradan 5 dakika geçtikten sonra bahçeden araba sesi gelmişti. Doktorun geldiğini anlamıştım, kafamı oraya çevirip gelicek kişiyi bekledim. Kapıdan gelen kişiyle şaşırmıştım, onu burada görmeyi hiç beklemiyordum. Alper’in bahsettiği doktor o muydu? Yok artık…

 

Şimal’den

Atlas, yani yeğenimin dayısı buradaydı. Karşımda duruyordu üzerinde yine şık bir takım vardı. Şaşırmıştım onu gördüğüme, ikimizde aynı anda" Senin burada ne işin var? " dedik, belli ki oda şaşırmıştı,.

Alperde gelmişti çiftiliğe, Şimali kontrol altına almak için, Şimal’in inatçı ve dik başlı olduğunu biliyodu, eğer gerçeği bilse kendi elleriyle teslim ederdi polise onuda bilyordu. Ona bu yüzden yalan söylemişti.

Alper, Atlas’a bakıp beni gösterdi.

"Tanıştırayım Şimal Yıldız, doktor." beni tanıtmıştı ona, bana Atlası gösterip" Şimal bu da hastanın abisi Atlas Akdemir." dedi demek hastanın abisi. Atlas’ın bir kardeşi yoktu. Bildiğim üzere ama çaktırmayacaktım, bakalım burada neler dönüyor.

İkimizde aynı anda "Öyle mi?" dedik, ikimizde bir birimizi sorgulayıcı bakıyorduk..

“Demek bir kardeşin var bunu bilmiyordum Atlas bey”

Yakalanmış gibiydi, başta ne diyeceğini şaşırıp boğazını temizliyormuş gibi öksürdü sonra artık bir şey söylemesi gerektiğini düşüp konuştu.

“Evet, yurt dışındaydı sen tanımazsın.”

“Yaa peki öyleyse ben kardeşinize bakayım o zaman.”

Odağımı ondan alıp, hastaya odaklanmam gerekiyordu. Alper’e dönüp "Hastanın durumu ağır demiştin, benim hemen hastaya bakmam lazım."dedim kan kaybı olabilirdi ya da başka bir şey…

"Bak o zaman." Allah’ım, onu sorgulamam pek hoşuna gitmedi tabi, bakalım gerçek Atlas Akdemir kimdi? şuan karşımda olan bu adam yürüyen odundu, sinirlerimi bozuyordu, şuan onunla laf dalaşına giremezdim. Hastaya odaklanmam gerekiyordu. "Odayı boşaltın sadece benimle bir kişi kalsın, oda yardım için."

Tabi Atlas hemen atladı "Nedenmiş o?" ne demek nedendi ya, bu adam hiçbir şeyden anlamıyormuydu ya ,hastayla uğraşırken bir de buna laf mı anlatacaktım.

"Bakın beyfendi ortamın siteril olması için kalabalık olmaması lazım ayrıca beni daha fazla oyalarsanız kardeşinizi kaybedeceksiniz?" hem doktor çağırmaşlardı, ama doktorun işini yapmasını önlüyordu.

"Tamam" dedi içerdeki kişilere dönüp" boşaltın odayı." dedi.

Herkes çıkmıştı, sadece Atlas kalmıştı. Niye herkesi yollamıştı, bir kişi kalsın demiştim.

"Bana yardım edebilecek biri kalsın demiştim.” dedim ama yine beni dinlememişti,

"Evet, dedin bende öyle yaptım." ee hani nerde o kişi, düşündüğüm şey olamazdı değil mi? "Eee hani nerde o kişi?" dedim.

Atlas kendini gösterip"İşte burdayım ben sana yardım edeceğim?" dedi.

Şaşırmıştım o mu yardım edecekti."Sen mi?"

"Evet ben, bir sorun mu var? Hem daha önce size de bakmıştım doktor hanım unuttunuz mu? "

Sorun mu tabiki, bu laftan anlamayan ve imalar yapan adam, yardım ederken beni çok zorlayacktı, sinirimi de sabrımı da sınayacktı, uzatmamak için "Yok." dedim.

ATLAS’TAN KISA BİR DÜŞÜNCE

Şimal amaliyatı yaparken arada sırada Atlas’ dan yardım istiyordu. Atlas bir yandan yardım ediyor bir yandan da Şimali izliyordu. Ondan etiklenmişti, kendi kabul etmesede Şimale tutuklu kalmıştı. Onu kendine çeken şeyi bulamıyordu…

Şimal’den

Amaliyat 2 saat sürmüştü ama bitmişti.

Eşyalarımı toplayıp gitmek için yeltendim ama Atlas önüme geçip beni engelledi. Neden yapıyordu bunu anlamıyordum, sürekli bir engel çıkartıyordu."Ne yaptığını sanıyorsun?" dedim,

"Uyanana kadar buradasın uyandıktan sonra gidersin." bu adam kesinlikle benim sınavımdı. Her seferinde sakin kalmak için direniyordum.

"Birincisi bana emir veremezsin, ikincisi ne zaman gideceğime ben karar veririm ve üçüncüsü hasta 5 saatten önce uyanmaz üstüm başım kan oldu eve gidip kıyafetlerimi değiştireceğim." haklıydım hastanın uyanmasına daha vardı. Üstümü değiştirmem gerekiyodu.

"Tamam, söyleriz adamlara gider getirirler." dedi.

Sabır çektim, sınırları zorluyordu, adamları gidip eve giremezlerdi. Eşyalarım bana özeldi evime, yabancılar giremezdi, o yüzden reddettim,

"Gerek yok evime girmelerini istemem. Ben gider hallederim." dedim o da zorlada olsa "Tamam." demişti.

Bende yola çıkıp evime gittim. Önce bir duş aldım, kendime geldim bu gün yorulmuştum duş iyi gelmişti, duştan sonra üstümü değiştirdim. Askılı siyah bir crop altına onun takımı olan siyah bir şort giydim. Serin olur diye yanıma siyah hırkamı da aldım. Hava şimdi sıcaktı ama sonra soğuma ihtimali vardı.

Evden çıkıp havayı içime çektim hava güzeldi. Hayatım git gide yoluna giriyordu, işimle ilgilenip kendimi meşgul etmek az daha iyi gelmişti. Tabi babamı hiç unutamayacaktım o hep içimde yaşayacaktı ama insan zamanla bu acıyla yaşamaya alışıyordu ...

Arabama atlayıp çifliğe gittim. Bahçeye yaklaştığımda kapı açıldı ve arabayı bahçeye sürdüm. Etrafıma bakındım, o sırada Atlas bahçede oturuyordu. Yanıma doğru geliyordu, arabadan indim. Bende ona doğru gittim, bana doğru burnundan soluya soluya geliyordu. Sinirliydi ne için olduğunu bilemedim, önce beni süzer bir şekilde baktıktan sonra etrafa sinirle baktı. Neydi bu halleri anlamamıştım ve korumlara doğru bakıp baş işareti yaptı. Neydi bu hallerinin sebebi, korumalara dönüp baktığımda bize bakan gözler bir anda arkalarını dönmüşlerdi, neydi bu şimdi, bu adamı anlamıyordum…

Atlas’tan

Gelenin Şimal olduğunu anladım. Ona doğru giderken, o arabadan indi. Giyindiklerini görünce sinirim arttı. Başka giyecek bir şeyleri yok muydu? Altına kısacık bir şey giymiş hayır hiç mi düşünmedi, onca adam var burada bu kadar kısa giyinmekte ne. Bir de korumaların onu süzdüğünü görünce iyice sinirlendim, baş haraketi yaparak arkalarını dönmelerini emrettim. Bu gün zaten beceriksizlik yapmışken, birde benim yanımda ki kadını süzmeleri iyice onlara sinirlenmeme sebep olmuştu.

Şimal’den

Atlas hızlıca yanımda bitip hiçbir şey demeden kolumdan tutup içeri soktu. Buna sinirlenmiştim, niye böyle yapıyordu. Böyle hareketleri sevmezdim, ne sanıyordu bu adam kendini? bana böyle davranamaz.

"Sen ne yaptığını sanıyosun?” diyip kolumu çektim.

"1 saattir yoksun zaten ya hastaya bir şey olsa." dedi gerçekten sorun bu muydu, onunla konuşmak bile istemediğim için geçiştirdim,

"Neyse seninle uğraşmayacağım, hasta uyansın kontrolleri yapıp gideceğim. Ayrıca, kolumu gösterip, bir daha sakın buna teşebbüs dahi etme."dedim.

O da bir şey demeden, dışarı çıktı.

4 saat sonra

Hasta hala uyanmamıştı. Bekliyordum, uynamasını o sırada Atlas gelmişti. Ben hastanın uyanmamasıyla tedirgin olmuştum. Normalde uyanması gerekiyordu. O da benim gibi tedirgin gözüküyordu. Bana dönüp,

"Hani uyanacaktı 5saat geçti uyanmadı." dedi haklıydı, uyanması gerekiyordu.

"Bilmiyorum uyanması lazımdı." dedim

Bir anda üstüme doğru yürümeye başlamıştı. Bende geri geri gitmiştim, sırtım duvarı bulana kadar… Onunla duvar arasında sıkışmış kalmıştım, beni kollarımdan tutup sarsmıştı.

"Ne demek bilmiyorum uyandır onu eğer ölürse… " diyip durmuştu, devamını biliyordum ama ondan korkmuyordum. Benim derdim kendim değildi hala hastayı düşünüyordum. Olay çıkmasın diye susuyordum ama bu adam, haddini aşıyordu. "Söyle söyle eğer o ölürse." dedim,

Belindeki silahı çıkartıp başıma dayadı, bundan mı korkacaktım. Bu adam beni ne sanıyordu. Beni silah çekip korkutacak mıydı?

"O zaman sende ölürsün." dedi

"Sık o zaman." dedim şaşırmıştı, korkmamı belki de yalvarmamı bekliyordu.

"Ne" diye bilmişti sadece bu haline gülmek istedim.

"Dedim ki sık o zaman, madem silahı çekip başıma dayadın, o zaman sıkmadan yerine koyma." bu dediğimle iyice onu şok etmiştim. Birbirbirimize bakarken bu bakışmayı bozan makineden çıkan seslerdi. Bu hastanın bağlı olduğu makineydi,

nabzı düştü düştü ve en son kalbi durmuştu.

...

 

 

Hastanın kalbi durdu, hemen kalp masajına başladım. Uzun uğraşlardan sonra hastanın nabzı geri gelmedi. Ümidimi yitirip Atlas’a dönüp başımı olumsuz anlam da salladım. Atlas, silahını başıma dayadı. Bu adam artık çok oluyordu korkmuyordum ama sinir olmaya başlamıştım.

"Durma sık hadi senden korkmuyorum."dedim.

Cesaretime her seferinde şaşırıyordu, yüzündeki ifadeden anlaşılıyordu.

Yazardan

Atlas kızın cesaretine şaşırmıştı, silahtan korkmamasına ayrı şok olmuştu. Nasıl oluyorda başına silah dayamış birine bu kadar korkusuzca sık diyebiliyodu.

O sıra makinelerden tekrar ses gelmeye başladı hastanın nabzı geri geldi. Şimal hemen hastanın yanına gitti onunla ilgilenip muayene etti. Atlas hem pişman hem sinirli kafası karışık bir şekilde dışarı çıktı. Dışarı çıktığında daha çok sinirlendi iki korumanın yanına gidip konuşan korumayı dövmeye başladı.

Ne mi oldu?

Atlas dışarı çıktığında iki Korumayı gördü. Bir diğerine doktorun güzelliğinden giyiminden vb... bahsediyordu.

_

Şimal sesleri duyup dışarı çıktı, gördüğü manzara karşısında çok şaşırdı. Atlas yerde bir korumanın üstüne çıkmış adamı vahşice yumrukluyordu adamın yüzü kanlar içinde kalmıştı. Şimal ne yapacağını şaşırmış bir şekilde onlara bakıyordu kimsenin durdurmadığı görünce daha fazla beklemedi. Koşup ayırmaya çalıştı ama koca cüsseli adamı durduramamıştı.

"Napıyorsun sen dursana adamı öldüreceksin dur?"

Atlas onu duymuyordu. O kadar sinirlenmişti ki kimseyi duyacak gibi değildi.

"Kime diyorum dursana."

Atlas sonunda durmuş ayağa kalkıp, kendine şaşırmıştı. Nasıl bu kadar gözünün karardığını düşünüyordu, ona nefretle bakan kıza baktı.

"Ben-"

"Sen, sen tam bir vahşisin vahşi."

Diyip eve girdi. Atlas iyice sinirlenmişti Demir’i yanına çağırmıştı.

"Noluyor Atlas neden dövdün adamı?"

Atlas yaptığı şeyleri açıklamayı sevmez, açıklamak istesede açıklayamazdı. Kıskandım da dövdüm diyemezdi.

"O iki adamı hemen kovuyorsun ikisininde yüzünü bir daha görmek istemiyorum hemen kov."

Demir "tamam." diyip gitti.

1saat sonra

Ortalık biraz daha sakinlemişti. Şimal hastanın başında bekliyor, ani bir durum olur diye tetikteydi.

Saat 3 dü Şimal’in telefonu çaldı.

O sırada Atlas yan odadaydı. Telefon çalma sesiyle kapıya doğru geldi kapı açık olduğu için dinlemeye başladı.

"Alo Çağla bir şey mi oldu?"

"Abin benim telefon numaramı bulmuş aradı. Seni görmeye evine gitmiş ama sen yokmuşsun o da beni bulup aramış seni sordu neredesin kızım sen bu saate evde neden değilsin?”

"Abim mi? Kahretsin o seni nereden buldu ya hem niye gelmiş evime ya ne hakla.”

“Orasını bilmiyorum, Şimal ama seninle konuşmak istediği kesin.”

“Peki canım hem sen ne dedin. Çaktırmadım de yanında olduğumu deseydin keşke."

"Çaktırmadım merak etme yanımda dedim ama şuan konuşmak için müsait değil uyuyor da sonra konuşsanız daha iyi olur dedim, o da tamam dedi.” işte bu yüzden çok seviyordum bu kızı ne zaman bir eksiğimi görse tamamlar zor durumdaysam yardım ederdi.

“Çok teşşekürler canım iyiki varsın seni çok seviyorum.”

"Bende canım hem kendimi hem seni çok seviyorum.”

Neyse ki nerede olduğumu sormamıştı. O sormadan kapasam iyiydi yoksa bir sürü soru sorardı.

“Canım hadi iyi günler sana benim kaçmam gerek bay bay.” tam kapatacaktım ki Çağla hemen atladı.

“Dur dur kaçak nereye kaçıyorsun. Anlat bakalım niye evde değilsin, sen nerdesin?" yememişti ve sorularımız başlıyordu ama ben çok yorulmuştum.

"Anlatacağım merak etme ama şimdi değil, buluşunca anlatıcam olur mu?”

Kabul etmişti neyse ki ısrar etmemişti.

"Tamam ama anlatacaksın kaçamazsın elimden."

"Tamam hadi artık uyu sabah iş var iyi geceler."

"İyi geceler."

Kızlar vedalaşıp telefonu kapattılar. O sırada onları dinleyen Atlas konuşmanın bittiğini anladığında kapıdan uzaklaştı, içten içe Şimal’in arkadaşına ne anlatacağını düşündü. O sırada kapı çaldı Atlas hemen kapıya gidip açtı, karşısında Alper vardı.

"Konuşmamız lazım." demişti direk,

" Tamam bahçede konuşalım." dedi ve birlikte bahçeye çıktılar.

Alper arkadaşının gittiğini sanıp konuşmaya başladı.

"Şimalin hiçbir şeyden haberi yok. Kıza yalan söyledim hiçbir şey demediniz değil mi? Açık verilmedi değil mi?” endişeli bir şekilde konuşmaya başladı.

Atlas "Dedim." dediğinde şok olmuştu.

"Ne demek dedim ne dedin kıza?” Atlas sırıtmaya başladı.

"Hastanın aslında düşmanım olduğunu, onu benim adamlarımın vurduğunu konuşması için yaşaması gerektiği dedim. Hatta hastaya bir şey olursa onu da öldüreceğimi dedim."

"Nee"

"Saçmalama tabiki söylemedim , yani bir kısmını."

“Nasıl bir kısmını? Atlas sen kızı tehdit mi ettin?”

“Öyle gerekti, evet ciddiyetin farkında olmalıydı.”

“Bravo gerçekten kız işini yapıp gidecekti, kızla uğraşma böyle daha çok şüphe çekersin. Şimal öyle hafife alınacak biri değil dikkatli ol.”

“Tamam o iş bende dikkat etmediğim an yok zaten.”

"Tamam ben gidiyorum artık ama unutma dikkat et." dedi tam gitmek için ikiside ayaklanmış yürümeye başlamışlardı ki giderken onları bir ses durdurdu.

“Sen de duydun mu sesi?”

“Evet, mutfak kısmından geldi gibi.” doğru tahmindi, mutfak kapısının ordan ses geliyordu. Mutfak kapısı bahçeye bakan evin yan kısmında bulunur.

Atlas Alper’e dönüp "Sen git önemli bir şey değildir, ben hallederim."

Deyip, arkadaşını yolladı. Mutfak kapısına hızlı adımlarla gitti. Etrafına dikkatlice baktı, görünürde kimse yoktu ama bakınmaya devam etti ve aradığı şeyi buldu. Mutfak kapısının hemen önünde bir bileklik buldu.

“Ş” harfli bir bileklikti.

Atlas bilekliğin kime ait olduğunu anlamıştı ama ne işi vardı ki orada diye düşündü?

"Yoksa yoksa bizi mi dinledi?"

 

Atlas içeri girmişti ama içeride hastadan başka kimse yoktu, gözleri Şimal’ i aradı. Seslendi ama kimseyi bulamadı, giriş kapısana doğru gitti. Hızlıca ve dışarı çıktı,

Şimal dışarı çıkıp evine gitmek istedi ama korumalar izin vermediler. Atlas Beyin onaylaması lazım olduğunu söylediler. Şimal buna çok sinirlenmişti ama eğer terslerine giderse, buradan gitmesi daha da zorlaşıp uzuyacaktı, bunu anlamıştı bu yüzden sakin bir dille konuşuyordu ama korumalar inatla reddediyorlardı.

O sırada Atlas onları gördü, Şimal’ in çıkmak istediğini ama korumaların buna izin vermediğini görünce içinden "iyi oldu bu." dedi ve yanlarına gitti.

"Ne oluyor burada?"

Koruma:"Atlas Bey, doktor hanım çıkmak istiyor bende ona sizin onayınızı almadan çıkamayacağını söylüyordum."

"İşim bitti, hasta ancak sabaha uyanır. Burada beklememin bir anlamı yok."

"Size uyanana kadar gitmemeniz gerktiğini söylemiştim." Şimal gitmesine engel olan bu adama iyice sinirlenmişti, elinden geldiği kadar sakin olmaya çalışıyordu ama karşısında bu adam oldukça sakin kalması zordu.

"Hasta sabaha anca uyanır ve benim artık eve gitmem dinlenmem lazım hem abim de beni merak etmiş evin orda bekliyormuş artık gitmem lazım."

Aslında abisi çoktan evinin oradan ayrılmış ve beklemiyordu, Çağla’ da kaldığını ve sabahta ordan hastaneye gideceğini biliyordu ama bir an önce buradan uzaklaşmak istediği için yalan söyledi.

"Peki sizinle içeride konuşalım." demişti adam kızın yalanını adamlarının önünde ifşalayıp onu yalancı durumuna düşürmeyecekti.

"Ne gerek var." kız bir an önce gitmek istiyor adamda ona zorluk çıkarıyordu.

"İçeri girip konuşalım ya da biraz daha burada oyalanıp, abini beklet, sen bilirsin."

Deyip eve doğru yürüyüp evin içine girdi. Şimal girmek istemiyodu, içinden "Ya farketilerse, ya benim onları dinlediğimi anladılarsa." diye düşünüp kaygıya düşüyordu. Bunu oraya gitmeden öğrenemeyeceğinde biliyordu ve mecburen peşinden gitti. Kapıyı açtığında etrafta kimse yoktu, bu yüzden adamın odası olduğunu düşündüğü odanın kapısını çaldı. Ses gelmeyince kapıyı açtı karanlıktı, tam geri gidecekken bir el onu içeri çekti. Duvara yaslayıp kapıyı kapattı, Şimal neye uğradığını şaşırmıştı.

"Yalan söyledin."

"Ne yalanı ne saçmalıyosun?" şok olmuştu, bunları duymayı beklemiyordu.

"Abim bekliyor dedin, yalan söyledin duydum seni, arkadaşınla konuşmanı dinledim."

"Ne saçmalıyosun ben gideceğim."

Gitmek için hamle yaptı ama adamın kolunu kavramasıyla bu hamlesi başarısız oldu.

"Ben izin vermeden hiçbir yere gidemezsin. Doktor beni hafife alıyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor bunu bil." demişti.

"Sen kim oluyosunda, beni burada zorla tutuyosun."

"Ben Atlas Akdemir ne yapabileceğimide bizi gizlice dinlerken öğrendin ve emin ol daha bunlar hiçbir şey."

"Ne dinlemesi, ben kimseyi dinlemedim. Ne yapacaklarında umrumda değil."

"Öyle mi?"

"Öyle ve ben artık gitmek istiyorum, kolumu bırak."

Atlas ona bulduğu bilekliği gösterip "O zaman bu ne bizi dinlerken düşürmüşün."

"Yok öyle bir şey onu nerede bulduğunu dahi bilmiyorum." şaşırmıştı kız, onları dinlediğini anlamıştı adam ama ne yapıp edip inkar etmesi gerekti.

"Bahçede mutfak kapısının orda."

"Hava almak için çıkmıştım, o zaman düşmüş olmalı."

Adam tabikide inanmamıştı. Onları dinlediğini biliyordu yoksa yalan söyleyip aceleyle çıkmaya çalışmazdı diye düşünüyordu ama inanmış gibi yaptı.

"Tamam öyle olsun şimdi hasta uyanına kadar burdasın."

Diyip bahçeye çıktı. Sinirliydi gözlerinin içine baka baka yalan söyleyen kıza, gerçeği bilmese inanırdı. O kadar gerçekçi yalan söylemişti.

Şimal adamın ona inanmadığını anlamıştı. Oradan hemen çıkması gerekiyordu, kaçmaya karar verdi.

Atlas bahçede dolaşıyordu. Yanına Demir geldi,

"Şimal Yıldız’ı isteğinle araştırdık. Bir süre orduda doktor olarak çalışmış, 1yıl önce ayrılmış ordan. Elimizde olan bilgiler bu daha fazlası için araştırıyoruz. Eminim bu kızda daha farklı şeyler çıkacak. Dikkatli ol Atlas, bu kızı zaafın haline dönüştürme. Seni tanıyorum bunu kendine yapma yoksa tüm düşmanlarının hedefi belli olur. Hangi durumda güçsüz düştüğünü anlarlar. Bu kadar yükselmişken kendini bitirme.”

“O kim ki? Zaafım haline gelsin. Demir, o basit bir doktor. Bunu unutma hiçbir güç onu zaafım yapamaz. Sözlerine dikkat et derim.”

“Sen öyle diyorsan öyledir. Ben baştan uyarımı yapayım. Umarım dediğin gibi basit bir doktordur. Başına dert açmasını istemem.”

“Benim için basit bir doktor.”

Atlas bile bilmiyordu, çoktan Şimal’i zaafı haline getirdiğini. Atlas eve doğru koşarken,

Demir “Atlas, o kızı zaafın haline getirme.” Diye bağırdı.

Şimal’den

Daha fazla burada kalamazdım. Madem gitmeme izin vermiyorlardı ben de burada oturup beklemeyeceğim, kaçmaya karar vermiştim. Karşımdaki pencereye baktım, ormanlık tarafa bakıyordu. Hemen oraya gittim pencereyi açtım, ilk katta olduğum için atlamam da bir sıkıntı olmazdı. Öncelikle etrafa bakındım, kimsecikler yoktu o yüzden hemen yavaş bir şekilde pencereden dışarıya atladım. Etrafa bir kez daha bakındım, sonra ormanın içine doğru yavaş adımlarla ilerledim. Orduda öğrendiğim taktikler sayesinde yürüyüşüme dikkat ediyordum. Hızlı yürürsem ses çıkıcağını bildiğim için yavaş yavaş yürüyordum ama nereye gideceğimi bilmediğimden ormanda kaybolmuş durumdaydım. Yine de o adamın evinde kalmaktan iyidir diye ilerlemeye devam ettim, eninde sonunda bu yol bir yere çıkacaktı.

Atlas’tan

Şimal’in orduda doktorluk yaptığını duyunca çok şaşırmıştım. Ondan böyle bir şey beklemiyordum. Hoş ben bu kızı ne kadar tanıyordum ki her an başka bir şey çıkıyordu hakkında. Aklıma hemen kızın bizi konuşurken duymuş olduğu geldi. Kızın deli cesaretinide düşününce bizi şikayet edeceğini polislere her şeyi anlatacağını anlamıştım. Koşar adım eve yöneldim, Demir arkamdan bir şeyler seslensede ne dediğini duymamıştım.

Kapıyı açıp içeri girdim, evi aradım ama kahretsin hasta hariç kimse yoktu. Etrafı incelediğimde açık pencereyi görünce kaçtığını anladım. Hemen dışarı çıktım, adamlarıma seslendim hepsi hemen yanıma geldiler. Onlara ormanın içini aramalarnı söyledim, onlarda hemen etrafa dağıldılar kızı aramaya başladılar. Bende kızın ilk gideceğini düşündüğüm, en yakın karakola doğru arabamla yol aldım.

 

Yazardan

Şimal sonunda ormandan çıkmış ve yolu bulmuştu, yolu takip edip taksi bulmaya çalışıcaktı ya da yoldan geçen birinden yardım isteyecekti.

Atlas bir yandan araba sürüyor bir yandanda kızı düşünüp gözleri etrafta onu arıyordu. Gözleri yolun kenarında yürüyen kızı buldu, aralarında mesafe vardı. Bu yüzden kız onun geldiğini anlamamıştı arabayla yavaş yavaş yanına gitti.

Şimal"Sonunda bir araba geldi." diyip yanına bakınca şok oldu çünkü kaçtığı kişiyi görmüştü. Hemen kendini orman tarafına atıp, koşmaya başladı. Adamda arabadan inip peşinden koştu, kız uzun zamandır yürüdüğü için yorgundu bu durum koşmasını da yavaşlatıyordu. Adam hızlıca yetişip, kızı belinden yakaladı. Şimal onu saran kollardan uzaklaşmaya çalıştı ama yapamadı, Atlas kızı arabaya doğru sürüklemeye başladı ama kızın direnmeleri sabrını zorluyordu. Birden durdu, kıza doğru dönüp ani bir hareketle kızı sırtına aldı. Kız buna şaşırsada sinirle bağırıp sırtını yumrukluyordu.

“Bıraksana be ne yapıyosun sen, söylesene ne yaptığını sanıyosun."

Arabaya gelmişlerdi. Atlas kapıyı açıp, kızı yan koltuğa oturttu ve üzerine kapıyı kapattı, kaçamasın diye de kitledi sonra kendi koltuğuna oturdu.

“Sana diyorum ne yapıyosun sen ya."

"Sen neden kaçıyordun."

Kız bu soruyla afallamış, aklına ilk geleni söylemişti.

"Ne kaçması ya evime gediyordum."

"Hmm kaçmıyordun, evine gidiyordun. O zaman daha az önce şu ormana doğru benden neden kaçtın."deyip kaşlarıyla ormanı gösterdi.

Kız ne diyeceğini bilemeyip safa yattı.

"Ben... bi an yanıma araba gelince afalladım korkup kaçtım."

"Demek beni görmedin, ben olduğumu anlamadın o zaman, neden beni görünce çırpındın bana direndin?" dedi. İçindende madem yalan söylüyosun, madem hala oyun oynuyorsun. Bende inanmış gibi yaparım. Ne de olsa evde bunun hesabını sorucam.

"bi anda arkamdan gelip, tutğun için iyice korktum, sen beni sürüklemeye çalışıncada ,korkup çırpındım"

"tamam öyle olsun ama şimdi evine gidemessin, kardeşim daha uyanmadı"

Kız, bu yalanına adamın inandığını düşündü çünkü daha fazla üstüne gitmemişti. Ayrıca hala gözüne baka baka kendi vurdurduğu düşmanına kardeşim diye söylemesi sinirini bozmuştu.

Adam arabayı çalıştırıp, çifliğe sürdü. Eve vardıklarında ikiside arabadan indi. Atlas, evin kapısını açıp içeri girdi kızında içeri girmesiyle kapıyı kapattı. Hızla bileğini tuttu, Şimal ne olduğunu anlamadan Atlas onu sürükleyip kendi odasına götürdü. İçeri girip kapıyı kitledi üstüne doğru yürüdü. Kız geri geri gidiyordu, sırtı duvara deyinceye denk, kız korkuyordu. İçinden acaba anladı mı diye geçiriyorduki duyduğu ses bunu onaylıyordu.

"Beni kandırabileceğini mi sandın?”

 

 

 

 

 

BÖLÜM SONU SORULARINIZ VAR MI? BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ? SİZCE GELECEK BÖLÜM NELER OLABİLİR? ALTAS’TAN BÖYLE BİR ŞEY BEKLİYOR MUYDUNUZ? PEKİ ŞİMALİN YAPTIKLARINA NE DEMELİ? OY VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN TELEKKÜRLER.

Bölüm : 25.11.2024 23:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Hikayeyi Paylaş
Loading...