13. Bölüm

13. Bölüm

simay...
simay_0809

Aden, Bulut'un dedikleri üzerine büyük bir yıkıma uğramıştı. Bulut'un, kadınlarla konuşmayan adamın birine sevdalanma düşüncesi genç kadını üzmüştü. Aden küçüklükten beri Bulut'a, Ferhat'ın Şirin sevdası gibi sevdalanmıştı. Ancak hiçbir zaman bu konu hakkında Bulut'la konuşmamıştı. Aslında o hiç kimseye sevdasını belli edememişti... Yaşadıkları hayat yüzünden bir zaafı olur korkusuyla sevdasını hep içinde tutmuştu. Çünkü Aden ilk defa korkmuştu... Çünkü Aden ilk defa sevdayı öğrenmişti... Çünkü Aden ilk defa bir zaaf kazanmıştı... Ve o kişi de onu sevmiyordu...

 

Aden, Bulut'un gözlerine olabildiğince normal bakmaya çabalarken Bulut da Aden'in kendisini anlayabilmesi için olabildiğince sevdasını gözlerine yansıtarak fark etmesi için çabalıyordu. Bulut, konuşmasını bitirince kadının gözlerinin içine bakmaya devam ediyordu. Kadın ise ilk defa gözlerini birinden kaçırmak, göz temasını kesmek istiyordu...

 

-Aden anlasın istiyorum ama anlamıyor ne yapacağım ben yardım et lütfen! Anlasın artık Aden anlasın... Beni anlasın istiyorum... Beni sevsin istemiyorum sadece bilsin istiyorum Aden... Ne yapmam gerek? Nasıl söyleyeceğim bana cevap ver lütfen!

 

-Bulut... Ben ben bilmiyorum. Ben... Ne yapacağın hakkında bir şey bilmiyorum... Benim başıma gelse ben de bir şey yapamam... Arasla konuşsan daha iyi olur gibi... O yaralı evet farkındayım ama sana yardımcı olabilecek tek kişi o emin olabilirsin. Senin derdine o çare bulabilir ben değil... Üzgünüm... İlk defa sana yardım edemediğim için üzgünüm... Ama bu konu hakkında bir geçmişim yok biliyorsun...

 

-Bana yardımcı olabilecek tek kişi sensin Aden... Ben Aras'a dersem zaten kötü durumda. Daha bir iki gün önce gittik Canan'ın mezarına. Onu daha fazla üzemem bu konuda. Sen bana yardım edersin Aden... Benim tek ilacım sensin Aden. ​​​​​​

 

-Bulut seni anlamıyorum. Ben yapamam... Sen de biliyorsun. Burayla konuşursan da olur Kayra bile olur ama o kişi ben olamam farkındasın değil mi? Ben... Ben... Ben senin derdini çözecek kişi değilim... Senin derdini bir tek o kadın çözebilir... Senin derdine ilaç bir tek sevdan olabilir Bulut...

 

-Sevdamın benden haberi yok ki. Beni fark etmiyor. Gözünün içine beni anlaması için bakıyorum ama o bana bakmıyor... O beni anlamıyor Aden... Ona senin gülüşün bana Ötüken diyemiyorum Aden...

 

-Seni tuz kadar sever umarım Bulut... O senin Ötüken'in olur umarım... Onun gülüşü sana Ötüken olur umarım... Ve senin gülüşün de onun Ötüken'i olur umarım...

 

Bulut bu sözlerden sonra son bir kez genç kadının sevdiği o güzel ela gözlerine bakıp odadan çıkmıştı. Aden genç adam kapıdan çıkar çıkmaz bir kaç saniye bekleyip daha sonra hızlıca odasının kapısını kilitleyip kenarda duran koltuklardan birine kendini atmıştı. İlk defa bu kadar kötü hissediyordu... İlk defa gerçekten üzülmüştü... Genç kadın yavaşça göz yaşlarının kendisinden gitmesine izin vermişti... Çok nadir ağlayan Aden Mavi'nin tekrardan gelmesi yüzünden bir kez daha ağlamıştı... Mavi yüzünden kaç defa ağladığını iki yıl önce bırakmıştı... Bırakmak zorunda kalmıştı...

 

Aden sessizce göz yaşlarını akıtmaya devam ederken Bulut ise sevdiği kadına sevdasını söyleyememesinin acısını yaşıyordu. O da üzgündü. Yaşadığı hayat yüzünden sevemiyordu, sevse de onun hayatını tehlikeye atmak istemiyordu.

 

&

 

Bulut odadan çıkınca hiç kimseye bir şey söylemeden madenden ayrılmıştı. Hızlıca çıkıp aracına binerek daima kafasını dinlemek için gittiği sahil kenarına doğru sürmüştü. Aracın hızına dahi bakmamıştı. Trafiğin olmaması onun daha da hızlı gitmesine neden olmuştu. Araca bindiği dakikadan itibaren sıkmakta olduğu çenesinden iki damla yaş düşmüştü. Elleri direksiyonu sıkmaktan parmak boğumları bembeyaz kesilmişti ama bu durum genç adamın umurunda değildi. Tek düşündüğü çenesinden düşen iki yaştı. Birisi gülüşü onun için Ötüken olan kadına bunu diyemediğinden diğeri ise Mavi'nin yaptıklarının tekrar gün yüzüne çıkmasından dolayıydı...

 

On beş dakikalık kısa yolu yaptığı hız sayesinde beş dakikaya indirmişti. Beş dakika boyunca elleri ile direksiyonu sıkmış ve hiç ellerini gevşetmemişti. Sahile gelir gelmez arabadan kapıyı çarparak inip daima oturduğu o banka doğru yol almıştı. Bank direkt olarak denizin derin sularına doğru dönüktü. Normal bir zamanda geldiğinde aslında manzarayı izlemek için güzel bir yerken Bulut sadece kafasını dinlemek amacıyla gelmişti. Banka oturur oturmaz düşüncelere dalmıştı...

 

Yine diyemedim 'Senin gülüşün bana Ötüken' diye... Yine diyemedim... Hepsi Mavi'nin yüzünden... Geçen sene diyecektim ama yaptığı aptallıklar yüzünden diyemedim... Ve bunu bildiği hâlde, ona güvendiğim hâlde bunu yaptı... Keşke demeseydim... Ama geçti artık... Benim sevdama zarar verdi artık... Benim canımın içine zarar verdi... Ama az kaldı Mavi... Senin canını öyle bir yakacağım ki!.. Senin canının acısını gülerek izleyeceğim!.. Bekle Mavi!.. Az kaldı hissediyorum!..

 

Bulut tüm acılarını zihninde geçirirken yanına oturan küçük çocuğu fark etmemişti. Çocuk ona sessizce bakıyordu. Sanki büyümüş de küçülmüş dedikleri bir yüz ifadesiyle genç adamı izliyordu. Bir derdi olduğunu anlamıştı. Derdine çare olamazdı belki ama çocuk aklıyla genç adama sarılsa ona iyi gelebileceğini düşünüyordu. Ve düşündüğünü de yapmaya karar vermişti. İyice adamın dibine girip bir anda sarılmıştı. Anlık gelen bir hareketle afallayan adam bir anda karşısında kendisine sarılan bir çocuğu görünce ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Çocuğu daha önce görmediğine emindi ancak kimin nesi olduğunu bilmediğinden düşmanları tarafından ayarlanmış bir çocuk olabileceğini de düşünmüştü. Ancak bir şey yapmasına kalmadan çocuk kendini geri çekerek söze girmişti bile.

 

-İyi hissettin mi abi? Ben biri bana sarılınca iyi hissediyorum. Mutlu oluyorum böyle. Üzgünsem hemencecik geçiyor. Sen de üzgündün abi. Neden üzgünsün? Yoksa sana da mı oyuncak almadılar? Üzülme abi başka zaman alırlar. Bak ben hiç üzülmedim. Sen de üzülme. Sen üzülürsen ben de üzülürüm. Sen çok iyi bir abisin biliyor musun? Ben daha önce kimi üzgün görsem ve sarılmak istesem daima beni ittiler abi. Seni çok sevdim ben. Sen de beni sevdin mi? Sevdim de lütfen! Hem bak çok güzel bir banka oturmuşsun. Bu bankta üzülmemelisin. Bak! Bak! Orda martılar var hatta! Çok güzellermiş değil mi abi? Sen niye üzgündün abi?

 

-Üzgün değilim ki. Hem... Böyle tatlı bir çocuğun yanında nasıl üzgün olabilirim? Hem adın ne senin bakayım?

 

-Benim adım Onat abi. Senin adın ne?

 

-Adın çok güzelmiş Onat. Benim adım da Bulut. Tanıştığıma memnun oldum genç adam. Şimdi söyle bakalım anne ve baban nerede?

 

-İlerideler abi. Babam kardeşime bakmaya gitmişti. Annem de şuanda oturuyor şurada. Neden sordunki abi?

 

-Önce seninle konuşalım o zaman küçük adam. Senin yapmak istediğin çok güzel bir şey ama bunu sadece tanıdığın insanlara yapmalısın tamam mı? Sen iyi bir şey yapmak istiyor olabilirsin ama karşındaki yapacağın kişi iyi biri olmayabilir. Belki de sana zarar verebilir. O yüzden bundan sonra herkese sarılmayacaksın tamam mı küçük adam? Söz ver bakalım şimdi.

 

-Sen de söz ver bana abi. Bir daha üzülmeyeceğine söz ver tamam mı? Sen söz verirsen ben de söz veririm. Hem ben seni çok sevdim seni üzgün görmek istemiyorum. Ayrıca üzülünce çirkin oluyorsun abi.

 

-Söz veriyorum. Söz veriyorum küçük adam.

 

-Ben de söz veriyorum o zaman. Sözünü tutmazsan oyuncaklarından birisi kırılırmış. Sakın sözünü tutmamazlık yapma abi tamam mı? Oyuncağın kırılmasın sonra.

 

-Tamam ama bak sen de sözünü tut senin de oyuncağın kırılmasın tamam mı?

 

-Evet!

 

-Hadi gel şimdi annenlerin yanına gidelim. Seni merak etmişlerdir.

 

Bulut elini yanındaki küçük çocuğa uzatınca çocuk hiç sorgulamadan Bulut'un elini tutmuştu. Çünkü bu dünya çocuklara masumdu... Çünkü bu dünya bazı çocuklara iyiydi... Çünkü bu dünya şanslı çocuklara toz pembeydi... Onat da o şanslı olanlardan birisiydi. O da masumdu. Ona da bu dünya iyiydi. Ve onun da dünyası toz pembeydi. Yine de Onat daima oyuncakları kırılmasın diye sözünü tutan bir çocuktu. Ve bu kez de oyuncağı kırılmasın diye sözünü tutacaktı...

 

Onay'ın eli Bulut'un avucunda mini minnacık kalmıştı. Aslında gayet güzel ve mutlu olan bu görüntüde Bulut'un yüzünde hüzünlü bir tebessüm vardı. Küçük çocuk bile onu anlamaya çalışmışken Aden'in onu anlayamaması üzmüştü. Ancak çocuğun ailesinin yanına gidince tebessümü gerçekçi olmuştu. Çünkü böyle güzel bir düşünceyi çocuğa aşılayan aile de onun gözünde gayet iyi bir değer elde etmişti.

 

Onat'ın annesi yanındaki Bulut'u görünce şaşırmıştı. Çünkü böyle bir durum beklemiyordu. Her ne kadar çocuğunu izlese de yine de bunu beklemediği yüzünden okunuyordu. Bulut, Onat'ı ailesine hızlıca teslim edip madene doğru yola çıkmıştı.O da aslında biraz kalıp ailesiyle sohbet etmek isterdi ancak madende önemli sıkıntılar olmuştu. Ve bu durum onun sinirini bozmaya tekrardan yetmişti. Yeniden Mavi'nin yaptıkları yüzünden...

 

 

Bölüm : 12.09.2025 20:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...