Aden, gözyaşlarını silip hızlıca yemeği hazırladı. Yemekleri pişmeye bırakıp içeriye gitti. Hiçbir zaman ağladığını belli etmezdi. Şimdi de etmedi... Tüm ekip salonda oturmuş Kayra'nın açtığı şarkıları dinliyorlardı. Ama hepsinin kafası başka yerdeydi... Yaklaşık bir saat kadar şarkılarla vakit geçirdikten sonra Bulut'un sitem etmesi üzerine şarkıyı kapattılar. Kayra ile bu sebepten biraz kavga etmeye başlamışlarken Aden de yemeklere bakmak için mutfağa gitmişti. Pişen yemekleri sofraya götürürken,Bulut ve Kayra hâlen kavgaya devam ediyorlardı. Yemekleri Aras ve Buray fark eder etmez oturdukları yerden fırlayarak Aden'e yardıma gittiler. Bu ani gidişleri kavga eden arkadaşlarının dikkatini çekmişti. Bu sebeple de kavgalarını bitirip onlar da sofrayı kurmaya yardım ettiler. Sofrada ise birbirlerinin moralini düzeltmek amaçlı sohbet etmeye başladılar.
&
Saat gece bire doğru gelirken yavaş yavaş odalara çekilmeye başladılar. Beşi bir arada oldukları zaman rahat rahat uyuyabiliyorlardı. Yine rahat ve derin bir uyku çektiler. Uzun bir ara olmuştu birlikte kalmayalı. Bu uzun aradan sonra birlikte kalmak hepsi için iyi gelmişti. Sabaha kadar deliksiz uyumayı yine birlikte oldukları için başardılar.
&
Sabah her zamanki gibi Kayra hepsinden önce uyanmıştı. Kayra'nın yaptığı sese Aden de kalkınca Kayra ile birlikte mutfağa gittiler. Kayra, Aden'in huyunu bildiği için genç kadının yanında oturup onu izlemesine izin verdi. Kayra, kahvaltı için bir şeyler hazırlarken erkekler kokuların güzelliğiyle uyanıp kızların yanına aşağı inmeye başladılar. Aslında şuanki görüntüyü görenler mutlu bir arkadaş grubu sanarlardı onları. Derdi olmayan mükemmel işler yapan aileleri tarafından sevilen beş iyi arkadaş... Evet... Dışarının gözünden bu beş arkadaş böyle gözüküyordu. Ama acıları... Hepsinin yaşadıkları birbirinden farklı ve birbirinden acımasızdı... Meslekleri ise... Dünyaca tanınan acımasız, korkusuz, kimsenin gözünün yaşına bakmayan beş mafyaydılar. Ama bu yönleri sadece suçlularaydı. Asla ama asla masuma el kaldırmazlardı. Kimseyi ailesiyle tehdit etmemişlerdi... Aksine ailelerini daha iyi şartlarda bile yaşatmışlardı. Böyle devam ederken birden Gölge isimli onların tek düşmanı olan adam ortaya çıktı. Hayatlarını zehir eden adam... Ve Mavi... O yüzden bu arkadaş grubu dışardan görünenin tam tersiydi. Belki bazıları doğru olabilirdi. Ne kadar bazılarının yalan olduğunu bilseler de bu bile onların mutlu olmasına yetiyordu...
Kahvaltının ardından her zamanki gibi bir film seçtiler ve izlemeye başladılar. Yine gerilim türünden bir filmdi. Normalde insanları germesi gereken film beş arkadaşı rahatlatıyordu. Çünkü birliktelerdi...
Yaklaşık iki saatlik bir film serüveni ardından dağ evinden gitmek için hazırlanmaya başladılar. Sessizce hazırlandıktan sonra aynı sessizlikte arabaya binip yola koyuldular. Madene kadar geçen sessizlik madende de devam etti. Madene gelince Aden, Mavi'yi kontrol etmeye gitti. Mavi'nin başına zaten en güvendiği adamı Tarık'ı koymuştu. O yüzden sorun olmadığının farkındaydı. Mavi'nin yattığı odasına gelince kızın derin nefesler alarak sayıkladığını gördü. Yine kâbus görüyor... Mavi'yi ne bu kadar korkuttu ki?.. Aynı kâbus mu acaba?.. Ne gördüğünü sorsam cevap verir mi bana?.. Aden'i düşüncelerinden ayıran şey Mavi'nin dünkü gibi sıçrayarak uyanması oldu.
Yapmadı değil mi?.. Yapmadı... Söz verdi bana... Hayır!.. Gitmem gerek!.. Ama nasıl?.. Öldürür... Off!.. Neden kabul ettim ki?.. Neden evet dedim baştan?.. Ben bir malım... Mal Mavi malsın sen!..
Mavi derin nefesler alarak sakinleşmeye çalışırken Aden de ona bir bardak su uzatmıştı. Genç kadın şaşkınlıkla bir suya bir Aden'e bakarken Aden zorla bardağı Mavi'nin eline tıkıştırdı. Mavi suyu yavaş yavaş içti ve Aden'in konuşmasını bekledi.
-Mavi sana şimdilik bir şey sormayacağım. O yüzden bir şey soracağımı sanıp bekleme!
-Yaraların bir haftaya iyileşirmiş. Bir hafta sonra senin de beklediğin o büyük konuşma olacak! Şimdi seni kontrol etme amaçlı gelmiştim iyi olduğuna göre gidebilirim.
-Hı?
-Benden nefret ediyorsun? Madem öyle neden benim iyi olup olmamama bakıyorsun?.. Neden bana yardımcı oluyorsun?..
Aden hiçbir şey demeden kapıya doğru ilerledi. Gen kadın, Aden'in neden bu şekilde davrandığını merak ediyordu fakat Aden'den cevap alamayacağını da biliyordu. Gözleriyle onun hareketlerini izlerken Aden kapının oraya vardı.
Aden tam kapının kulpunu indirecekken son kez arkasını dönüp Mavi'ye -aklı ne kadar hayır desede kalbinin dediğini uygulayarak- bir iyilik daha yapmaya karar verdi.
-Eğer her uyuduğunda kâbus görüyorsan bir uyku uzmanı ile görüşsen iyi olur. En azından kâbuslarının azalmasına yardım eder.
Mavi 'hayır' anlamında kafasını salladıktan sonra Aden omuz silkerek odadan dışarı çıktı. Tarık'a, hemşireyi çağırmasını ve pansumanın kesin yapılması gerektiğini tembih ettikten sonra kendi odasına gitti.
Mavi ise Aden gittiğinden beri ağlıyordu. Kâbuslarım hiç bitmeyecekki... Bilmiyor... Bilmiyorlar... Hem de hiçbiri... Neden en yakın arkadaşım anlamadı?.. Neden Kayra?.. Ben demeden her şeyimi anlayan kız neden anlamadı şimdi?.. Peki Buray?.. O benim her zaman yanımdaydı... Neden şimdi de yanımda değil?.. Neden Buray?.. Ya Bulut?.. Abim dediğim adam neden anlamadı?.. Abiler kardeşlerinin derdi olduğunu anlamaz mı?.. Aras?.. Herkesin bir derdi olduğunda anlayan Aras niye anlamadı beni?.. Aden sen neden anlamadın?.. Sen hepimizi çok iyi tanırsın... Benim neden bir derdim olduğunu anlamadın?.. Benim neden sürekli acı çektiğimi anlamadın Aden?.. Neden hiçbiriniz bana sormuyorsunuz?.. İsteyerek mi yaptım sanıyorsunuz yoksa?.. Hayır!.. Asla!.. Ben masumların canına kıymam ki... Ben o değilim ki... Onun gibi değilim ben... Delireceğim!.. Nefret ediyorum senden!.. Nefret... Ediyorum...
Mavi, düşünceler içinde boğuşurken içeriye hemşire girdi ve pansuman yapmaya başladı. Mavi'nin canı ne kadar yansa da bir şey demedi çünkü onun canı daha farklı bir biçimde yanıyordu... Pansumanın ardından hemşire, genç kadının kremleri sürmesine yardım ettikten sonra odadan çıktı ve Mavi'yi tekrardan düşünceleri arasında tek başına bıraktı...
Aden neden bunu yapıyorsun?.. Vicdan azabı çekmiyorum mu sanıyorsun?.. Ben kendimden nefret ederken senin yaptığınla iyice ölmek istiyorum... Yapma... Kötü davran bana... Hesap sor... Bağır, çağır ama sakın vicdan azabı çektirmeye çalışma!.. Yoksa intihar ederim... Onun vakti var lütfen Aden... Bunu bana yapma... Lütfen!..
Genç kadın bir kez daha tek başına ağladı o gün... Bir kez daha sevdikleri olmadan... Ve bir kez daha aynı adam yüzünden... İlk başta sessizce ağlayan genç kadın şuanda hıçkırarak, seslice, herkesin duymasını isteyerek ağladı... Ama onu yine kimse duymadı... Yine kimse ona 'neyin var' demedi... 'Neden ağlıyorsun' demedi... Kimse ona sarılmadı bir kez daha... Her zamanki gibi tek başınaydı...
Aslında genç kadının acı dolu çığlıkları tüm madeni inletiyordu... Bu yüzden beş arkadaş hızlıca kadının yanına geldiler... Geldiklerinde genç kadını yerde baygın yatarken bulmuşlardı... Genç kadın bu yüzden yine tek ağladı sanıyordu... Yine kimsenin onu sevmediğini düşünüyordu... Tek sıkıntı genç kadının bayılıp, arkadaşlarının onun için burada olduklarını görememesiydi...
Buray, genç kadının baygın bedenini kucağına alıp yatağa yatırdı. O bunları yaparken Kayra doktoru çağırmıştı bile. Doktor gelir gelmez kadını muayene etmeye başladı. Bir kaç endişeli dakikadan sonra doktor yanlarına geldi ve durumu açıklamaya başladı:
-Okyanus Hanım, bir sinir krizi geçirmiş. En sonunda da vücudu güçsüz düştüğü için de bayılmış. Herhangi bir sorun yok. Sakinleştirici verdim ve şimdilik rahat bir uyku çekebilir. Ama sinir krizleri devam ederse bir psikoloğa götürmenizi tavsiye ederim. Geçmiş olsun.
Doktor dedikten sonra Bulut hâriç herkes rahatlamıştı. Bulut ise Mavi'yi hayatından komple silmişti. Bu yüzden ona bir şey olur diye endişelenmemişti. Hepsi Mavi'nin tek kalmasının daha iyi olacağını düşündüğü için odadan çıktılar. Bulut ise çoktan kendi odasında tekrardan işine dönmüştü. Oraya giderken aslında Mavi'ye işkence çektiriyorlardır belki diye düşünüp gitmişti. Ama hayalleri yıkılmıştı gördüğü manzara ile...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |