9. Bölüm

9. Bölüm

simay...
simay_0809

 

 

Bulut aslında bu kadar acımasız bir insan değildi. Tam tersine içlerinden en merhametli insandı. Fakat bir yıl içinde herkes gibi o da değişmişti. İnsan yaşadığı bir olayla ne kadar yıkılabilirki?.. İşte Bulut EĞİLMEZ, Aras ÜNLÜTÜRK, Buray PARLAK, Aden ÖLMEZ ve Kayra SEZGİN bir insanın yıkılıp değişebileceği kadar değişen insanların kanıtıydı... Onlar bir hafta içinde yıkıkabilecekleri kadar yıkılmış, geçen bir yıl içinde ise toparlanıp değişmişlerdi. Tek değişmeyen tarafları birbirlerine olan güvenleriydi... Aslında bu olanlardan sonra belki de birbirlerine güvenmeleri hataydı... Ama onlar birbirlerine güvenmeye devam ettiler ve hayatları boyunca aldıkları en doğru kararı uygulamış oldular...

 

30 Ocak 2025 saat 09:00

Odadan çıktıklarından yaklaşık üç saat sonra Mavi uyanmaya başlamıştı. Nerdeyim ben?.. Burası da neresi?30 Ocak 2025 saat 09:00.. En son... Ahh!.. Hatırladım tamam. Ama ben bayılmıştım?.. Yatağa nasıl geldim?.. Çocuklar yapmış olamaz onlar benden nefret ediyorlar bana iyilik yapmış olamazlar... E o zaman kim, niye?..

 

Korumalardan biri mi acaba?.. Ama onlar odaya neden girsin ki?.. Off! Allah'ım delireceğim!.. Gerçekten delireceğim!.. Beni düşüncelere dalmaktan kurtarın artık!.. En son krizlerimden birini geçirmiştim yine... Ama bu kez... Hayır!.. Hayır!.. Hayır!.. Haykırdım... Bu kez sesimi duysunlar istedim... Olamaz!.. Aptal Mavi! Neden bağırırsın ki?.. Korumalar gelmiş olmalı sesime. Evet evet... Başka açıklaması olamaz zaten... Keşke başka açıklaması olsaydı... En azından onlar yine yanımda olurdu... Acı ama gerçekler Mavi... ONLAR SENDEN NEFRET EDİYORLAR!.. Hemde hepsi... Haklılar... Bende kendimden nefret ediyorum... Eğer başta aptal bir işe kalkışmasaydım ya da aptal duygulara kolayca yenilmeseydim her şey farklı olabilirdi... Aptalın tekiyim ben... O kadar aptalımki... Yanımdaki adamı görmeyecek kadar... Aptal... Aptal...

 

 

-APTAL!

 

 

Mavi'nin bağırması üzerine içeriye Tarık girmişti. Mavi, Tarık'ın girmesi üzerine sesli konuştuğunu fark etti. Ama çok geçti... Çünkü, Tarık herhangi bir şeyden şüphelenirse o işin peşini bırakmazdı. Ve yine öyle oldu...

 

 

-Bir sorun mu var Alpuğan?

 

 

Mavi, Tarık'ın soyadıyla seslenmesi üzerine yutkundu. Tarık sadece yabancılara ve düşmanlara böyle seslenirdi... Ve Mavi, Tarık için hem yabancı hem de düşmandı... Bu Mavi'nin içini parçalasa da cevap vermek zorunda olduğundan dolayı her zamanki gibi içine atmayı tercih etti...

 

 

-Hayır, yok.

 

 

-Neden bağırdın, Alpuğan?

 

 

-Kendi kendime düşünüyordum... O esnada bağırmışım... İsteksizce...

 

 

-Ne düşünüyordun?

 

 

-Hiç, öylesine...

 

 

-Bana kaçamak cevap verme Alpuğan! Sorduğuma cevap ver! Ne düşünüyordun?

 

 

-Aptal bir insanı... AYRICA SANA HESAP VERMEK ZORUNDA DEĞİLİM BENİ YANLIZ BIRAK! ÇIK ODADAN!

 

 

-Bana bağırma hakkını nerden alıyorsun? Ve bana emir verme hakkını?.. İlginç... Kendini hâlâ Okyanus sanıyorsun... Üzgünüm Alpuğan... Sen. Sadece. Bir. Yabancısın. Herkes. İçin.

 

 

Vurgulayarak söylediği kelimeler Mavi'nin canını acıtmıştı... Hem de fazlasıyla... Yeniden... Biliyordu onlardan olmadığını ama bunu yüzüne vurması... Bir kez daha öldürdü onu... Ama ağlamadı... Kendini tutması gereken yerde tutmayı öğrenmişti... Onun sayesinde...

 

 

-Bu burda bitmedi Alpuğan! Seninle sonra konuşacağız! Şimdilik gitmem gerek! Ama unutma ben istediğim bilgiyi almadan hiç kimseyi bırakmam!.. Ve senden istediğim bilgiyi de alacağım haberin olsun!..

 

 

Tarık bu sözlerinin ardından odadan bir hışım çıkmıştı. Mavi, Tarık gider gitmez tekrardan göz yaşlarını akıtmaya başlamıştı. Aynı esnada da bir yandan kendini hırpalamaya devam ediyordu. Ta ki aklına gelen planla durdu. Yapmak zorunda olduğu ile...

 

 

Mavi, Tarık'ın odaya tek gelmesinden ve acele işi çıkmasından aslında diğerlerinin gittiklerini anlamıştı. O yüzden de hemen kalkıp hazırlanması gerekti. Hızlıca üstünü başını düzeltip odadan nasıl çıkacağını düşünmeye başladı. Aden'in, odanın kapısının önüne en az iki tane koruma koyduğundan emindi. Bu sebeple hızlı bir şekilde planını yapmaya başladı.

 

 

İlk önce odanın içindeki tuvalete elindeki bardak ve sürahiyle girdi. Daha sonra bardağı içeriye doğru fırlatarak kırılmasını ve sesinin duyulmasını sağladı. Korumaların o sese içeriye gireceğinden adı gibi emindi. Ve tahmin ettiği gibi de olmuştu. İçeriye giren koruma Mavi'yi göremeyince etrafa bakmaya başladı o esnada Mavi odadaki vazoyu korumanın kafasında kırarak onun bayılmasını sağlamıştı. Dışardaki diğer koruma seslerin üzerine içeri girecekken Mavi ondan önce davranıp bayılttığı korumanın silahını alarak öbür korumayı alnından vurmuştu. Her şey çok kısa bir zaman diliminde gerçekleştiği için madendeki kimse o odadan gelen sesleri duymamıştı.

 

Mavi hâlâ ezbere bildiği madenden kimseye görünmeden çıkmıştı. Hızlıca madenden üç sokak arkadaki arabasının yanına giderek arabanın tekerleğine sakladığı anahtarı alıp arabaya binmişti. Biner binmez de emniyet kemerini takarken kenarda duran telefonu eline alarak kayıtlı olan tek numarayı aradı. İlk çalışta açılan telefonla kimsenin fark edemeyeceği -sadece genç kadını çok yakından tanıyanların fark edebileceği -bi şekilde gözü titremişti genç kadının. Fakat gözünde başka bir çare yoktu ona göre. Sessizce gelecek emri beklemeye başladı.

- Sonunda nerede kaldın?

- Kolay olmadığını sen de biliyorsun.

- Kolay ya da değil Mavi... Ya da dur Okyanus diyelim değil mi? Ne de olsa tekrardan oradasın. Belki de beni satarak onların tarafına bile geçmişsindir... Evet, olabilir ancak sende bunu yapabilecek bir cesaret yok. Çünkü seni ben yönetiyorum. Ve. Benim. Yönettiğim. İnsanlar. Bana. Karşı. Güç. Kullanamaz. Bana. İhanet. Edemez. Değil mi Mavi?

Senden kurtulsam bir daha görürsün Mavi'yi. Nefret ediyorum senden şerefsiz adam.

Nefret ediyordu genç kadın gerçekten de ama bilmediği bir şey vardı... Her şeyin vakti olduğu için de beklemesi gerekti. Zamanında araştırsaydı beklemesine bile gerek yoktu...

- Etmedim ihanet. Madendeki adamın varsa sorabilirsin. Şuan dışarıdayım. Beni iki koruma tutuyordu. Tarık da başımdaydı ama gitti Adenlerin peşine yoksa o sese gelirdi. Belki de biliyorlar ama bilerek bıraktılar ne yapacağımı görmek için?

- Boş konuşma! Teoriler üretmek sana kalmadı Mavi! Sen işine odaklan ben işime bakarım yoksa! Bilmem anlatabildim mi?

Adamın adeta tıslamasının üzerine hafifçe sıçradı genç kadın. Gözlerindeki belli olan endişesi ile birlikte arabayı çalıştırdı. İçinden bir kere daha o adamın ölmesini diledi.

- Anladım, tamam gidiyorum konumu atar mısın?

Artık kadının sesi de titremeye başlamıştı. Kendini tutmayı bu adam sayesinde öğrenmişti fakat asla bu adama karşı tutmayı öğrenememişti... Karşı taraf son cümleden sonra telefonu kadının yüzüne kapatarak ona gelen konumu atmıştı. Konumu açan genç kadın kendine hakim olarak aracı çalıştırdı. Yaklaşık yarım saat kırk beş dakikalık kısa ama bir o kadar da uzun olan bir yol onu bekliyordu...

&

Tam tamına yarım saat sonra genç kadın ağaçların arasında, yanına gidene kadar fark edilmeyecek büyükçe bir depoya geldi. Aracını hem uzağa hem de bulunamayacak bir yere sakladığı için on dakikası yürümekle geçmişti. İçeriye girmeden önce etrafını kolaçan etti. Görünürde kimsenin olmayışı onun işine gelmişti. Yavaş ama temkinli adımlarla deponun kapısına yaklaşınca kulağına içeriden kurşun sesleri gelmeye başlamıştı. Bu seslere o kadar âşinaydı ki sorgusuz sualsiz düşünmeden çat kapı girmişti. Depoda iki taraf arasında ufak çaplı bir çatışma vardı. İçeride neredeyse beş düzine insan vardı. Hangi tarafın önde olduğunu bilmiyordu genç kadın. Çünkü iki tarafın adamlarını da tam olarak bilmiyordu. Ona rağmen kapısında duran korumadan çaldığı silahla olabildiğince bildiği insanları vurmaya başladı...

Bu depo aslında Tarık'ın işinin olduğunu söylediği depoydu. Düşman tarafıyla çıkan anlaşmazlık sonucu karşı taraf Adenlerin deposunu ve içindeki malları çalmaya çalışmıştı. Bunun sonucunda çıkan ufak çaplı çatışmanın sonucu depoyu kimin alacağını belirleyecekti. Eğer Adenler depoyu korursa depo onlarda kalacaktı eğer koruyamazsa... Büyük bir düşüş yaşanacak ve tekrar esir düşmeleri sağlanacaktı. Ancak durumda gariplik vardı. Elbette bu garipliği Aden girer girmez fark etmişti. Ancak kasten mi yoksa başka bir planın olup olmadığını bilmediğinden depodan çıkana kadar bu meseleyi diğerlerine açmama kararı almıştı. Ta ki o sırada Mavi görülene kadar...

Mavi depoya girdiğinde kendisine daha önceden bildirilen kişileri vurmaya başlamıştı. O esnada Bulut'un arkasında beliren adam tam onu ensesinden vuracakken Mavi kimsenin bir şey yapmasına izin vermeyerek eski keskin nişancılığından bir şey kaybetmediği için Bulut'un arkasındaki adamı tam kulağının olduğu yerden vurmuştu. Daha adam ne olduğunu anlamamışken hemen dibinden gelen sese hızlıca dönen Bulut'tan gelen hamleyle çoktan öbür tarafı boylamıştı. Bulut adamın öldüğüne emin olduktan sonra başını kaldırır kaldırmaz gördüğü kişi tarafından dumura uğramıştı. Çünkü Mavi'nin kendisini kurtardığına inanmak istemiyordu. Ama gerçek o yöndeydi... Yine de hâlâ Mavi'den nefret etmeye devam edecekti...

Bölüm : 22.06.2025 20:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...