
OKUYUCULARIN DİKKATİNE
EN DONDAKİ UYARIYI OKUMADAN GEÇMEYİN LÜTFEN
KISACA BİLGİLENDİRME
BU HİKAYE +18 OLARAK GİDİŞAT BELİRLEDİ!
Bugüüün 27 Nisaaan
Geçmiş bayramınız kutlu olsun benim birkaç senedir yaşım tutmuyor mâlum.
Her bulduğum boşlukta yazmaya çalışıyorum ama elden bu kadar geliyor ballarım. Okulun yanında ek olarak işe başladım. Ağzımdan girip burnumdan çıkıyor günlerim. Okuduğum bölümün ağırlığı da bir yandan sıkıştırıyor.
Bir yandan ikinci dal siber güvenlik bir yandan okuduğum bölüm ve dgs ile mühendisliğe tamamlama iş güç derken cidden kusura bakmayın.
Ek olarakta idam okulu benzeri kitap için çalışmalara başladım
O yüzden bölüm için bir tarih veremiyorum maalesef.
Sadece sizi seviyorum.
🦋
5-Bu Beşli Çok Ateşli
Böreğin başında dururken üçümüzden de ses çıkmıyordu. Abi ama ben böyle ortamlara gelemiyorum! İnatla mı yapıyorlar acaba? Şimdi kalkıp desem bu üçlü çok güçlü diye espriyi anlayıp gülerler miydi acaba?
Kaltak Süleyman olsa önce utanır sonra gülerdi.
Eşeğim!
Neyse hayırlısıyla Temir gelmeden şu böreği yiyebilseydik keşke. O gelince ağzımın tadı kalmıycaktı çünkü. O belgelerin hesabını verecek eşek. Tüm yükü tek başına sırtlandığı gibi benim dertlerimi de sırtlanıyordu köpek.
Fırının içine baktım üstü kızarmıştı ama ya altı?
Ya rezil olursam???
Asaf’a suçu atarsam üstlenir miydi?
Çalan kapı sesi ile irkilip arkamı döndüm. Kınay kapıya bir bakış atıp konuşmadan çıktı. Ya bayılıyorum konuşmadan anlaşabildiğim insanlara.
Kınay evet evet evet.
Evlenirim seninle aşkım!
Şaka
(Şüpheli)
“Kaaaankaaaağğğ.”
Sana da ağğğğ Süleyman.
“Mutfaktayım salak salak bağırmayı kes.”
Havluyu alıp böreği fırından çıkardım. Sıcakken mermere koysam patlar mıydı acaba? İşin içinde ben varsam patlardı valla. Elimde birden sıcaklık artışı hissetmeye başladığımda gördüğüm ilk dala tutundum.
“Asafff yanıyorum.”
Çok yanlış anlaşılmaya müsait. Hele ki Aynur teyze kan kokusu almış bir köpekbalığı misali odalarda cirit atarken. Kınıyorum seni Berna.
Asaf da telaşlanıp elime üflemeye başlayınca gülsem mi ağlasam mı bilemedim. Boşta ki elim le kafasına yapıştırdım bir tane.
Hiç etik bir davranış değil.
“Laan elim yanıyor mermere tahta bir şey koyun.”
Asaf gördüğü ilk plastik et kesme tahtasını alıp mermere koydu. Aceleyle elimdeki böreği bıraktım üzerine.
“Ohhh.”
Elimi soğuk suyun altına tuttuğumda içeri Esralar girmişti.
“Elini mi yaktın gerizekalı.”
Sana bir daha börek yapan Berna’yı silkelesinler Süleyman. Süleyman’a ters bir bakış atarken elime bakan Esraya gülümsedim. Hatun taş gibi süslenip gelmiş yine.
“Umarım bu süslenişin abime değil banadır aşkım.”
Esra yandan çapkın bir bakış attı.
“Gece sende kalırım diye düşünmüştüm.”
Dudaklarımı dişledim Esra’ya bakarken. Erkekler bilmez kızlar en çok kız arkadaşları ile flörtleşmeyi severdi.
Süleyman araya girdi. “Ağğğğh ortalıkta yapmayın bari. Temir lezbiyen olduğunu biliyor muydu Esra?”
Esra elimden aldığı havluyu tam on ikiden vurmak üzere Sülüman’ın kafasına fırlattı.
“Boş yapma.”
Süleyman havluyu yerden kaldırıp bizi öylece izleyen Kınay’a ve Asaf’a döndü. Onlarda arada kaynamıştı maalesef.
“Nabersiniz?”
Asaf yine çekingen haline geçiş yapıp başını hafif sağa eğerek cevap verse de Kınay öyle yapmadı.
“İyi, senden?”
“İyi valla kanka. Bazı sınavlar açıklanmış gördün mü?”
Kınay ve ben kaşlarımı havaya kaldırdım.
“Hangileri açıklanmış?” diye sordu Esra.
“Web tasarımı, veri tabanı bir de ne vardı? Heh Veri yapıları.”
“Kaç almışsın Veri yapılarından?”
“Kanka abiniz 87 aldı. Alırım bi maşallahınızı.”
Hımm Süleyman 87 aldıysa ben de az çok o civarlarda almışımdır. Çünkü o sınavımı komple Süleyman yapmıştı. Web tasarımının tamamını Kınay hayatıma kakalamıştım. Heyecanla öğrenci bilgilendirme sistemine girdim.
“Saplaaaa ben 93 aldım. 7 puanımı nerden kırdı acaba?” Bak sen şu Esra’ya bir de bilmiyorum diye bizi kazıklıyor. Yere bakan yürek yakan abimi de böyle kandırmıştı bu zaten.
Asaf’ı hatırlayınca içimi kötü bir his kapladı. Ayıptı la yaptığımız.
“Asaf.”
Onun bakışları beklemediğinden ötürü şaşkınca beni buldu. Kısık sesle konuştu.
“Efendim.”
“Senin sınavların nasıl geçti?”
Asaf biraz düşündü. Sonra yine utanarak cevap verdi.
“İyi geçtiler. Matematik hariç. Matematiğim berbattır.”
“Şaka yapıyorsun? Matematiğe bayılırım özellikle on ikinci sınıfın logaritma konusuna. İyi olduğum tek konu bu olabilir. İstersen matematik çalışacağın zamanlar yanımıza gel. Hatta dur sadece matematik söz konusu olduğunda değil istediğin zaman yanımıza gel vakit geçirir eğleniriz. Artık sende bu mahallenin bir gencisin.”
Gözlerinde gördüğüm sevinci her ne kadar saklamaya çalışsa da gördüm ve mutlu oldum. Asaf önceki hayatında zorbalanmış ve dışlanmış çocukların gösterdikleri hareketlerle hemen hemen aynı özellikleri paylaşıyordu ve bu onu daha tam anlamıyla bile tanımadığım halde şefkat gösterme isteğimi arttırıyordu.
Ben de dışlanmış bir insandım çünkü.
Her ne kadar şuan dışlanmasam da daha bebekken dışarıda ölüme terk edilmiş olmam gömdüğüm acı duygularımı gün yüzüne çıkarmaya hazırmış gibi kenarda duruyordu.
“Teşekkür ederim.”
“Teşekkür etme. Biz böyle şeyler için teşekkür etmeyiz. Arkadaşız?”
Daha da fazla utanmıştı. Gülümseyerek yavaşça başını salladı.
“Arkadaşız.”
Elimde açık unuttuğum sisteme girdim. Not bilgisine tıklayıp sayfanın yüklenmesini bekledim. Ekran açıldığında yanlış gördüğümü zannettim. Nerede benim yakın gözlüğüm?
05 mi yazıyordu yoksa bu doğum tarihim miydi tam kestirememiştim.
“Benim notuma bir baksanıza ben az yağlı kısır yüzünden zehirlenip yanlış görüyorum sanırım.”
Kınay kaşlarını çatıp elimden telefonu aldı. Yakınlaştırdıkça yakınlaştırdı. En yüksek fona geldiğine emindim arık.
Dudaklarını ağzının içine çeki tavana bakmaya başladı. Yanaklarının içini kemiriyordu bir yandan da.
“Kaç yazıyor Kınay? Ben yanlış görmüşüm değil mi? O yazan AKTS puanı? Hım?”
Kınay daha fazla kendini tutamadı ve kahkaha atmaya başladı.
“Noluyor ya?” Esra Kınay’ın elinden telefonumu aldı. Birkaç saniye ardından o da bana bakıp gülmeye başladı.
Benim salaklığıma gülüyorlardı sanırım. AKTS puanını sınav puanı zannedip altıma edecektim az kalsın. Benim not’u hoca daha girmemişti galiba.
Bende gülmeye başlayınca onlar daha da çok güldü.
“Ay ne malım AKTS’yi sınav notum zannettim.”
Ben böyle söyleyince Kınay bile yere yatıp işeyecek duruma gelircesine gülmeye başladı. Oğlum noluyor lan? Altı üstü not yerini karıştırdım. Süleyman notumu görmediği halde gülüyordu. Bu şerefsiz bir şey yapmış olmasın!
Esra zar zor soluklarının ve kıpkırmızı kesilmiş suratının ardından konuşmaya başladı.
“MAL.” Dedi. Ama böyle hani dolu dolu dersin ya. Heh. Aynen öyle bastırarak mal dedi. Bana dedi.
“AKTS değil o. Düz bildiğin 05. Sınavdan 05 almışsın. Hoca adını doğru düzgün yazanlara 08 puan veriyor.”
“Sen 05 almayı nasıl başardın.”
Yok şakadır?
Asaf bile gülüyordu artık rezilliğime. Çok sinirliydim şuan.
“Lan benim sınavı Süleyman yaptı komple. Bir yanlışlık olmalı. Değil mi Süleyman? Süleyman?”
Etrafa baktığımda Süleyman’ı göremedim.
Süleyman mutfakta yoktu.
Süleyman yoktu.
Süleyman
Seğiren sağ gözüm
Ve
Ben
Ve
Elime babamın kurban kesmek için aldığı ve samuray kılıcı gibi keskin olan bıçak
Bilmem anlatabildim mi?
Bu gece çok kan dökülecek.
Arınma gecesine hoş geldiniz…
…………………………………………
“Nooğlur abla. Tuttuğun altın olsun abla.”
Börek yemek için adeta ayağıma kapanıcak olan dilenciye baktım gözümün ucuyla. Pek de yapışkan bir şeydi canım. Kim alıyor bunları içeri.
“Süleyman sen anca yarra-
Esra’nın öksürmesi ile etraftakilerin farkına vardım. Akılda bırakmamışlardı yahu!
“Anladın sen?” dedim Süleyman’a.
Önümdeki tabağımdan izinsizce son dilim böreğimi kaptığı gibi ağzına yuvarladı. Şimdi sikmez miyim ben seni? Tam ayaklanmışken tabağıma bir çatal uzandı. Asaf yavrum civcivim benim. Tabağıma koymaya çalıştığı böreği reddettim.
“Sen ye ben doydum zaten.”
Külliyen yalan. Berna doymaz. Kinimi alıp Süloşa döndüm.
“İki bin on-iki bin on beş yılları arası şöyle kapılara dayanan dilenci ve bohçacılar vardı hatırlar mısın Süleymanım?”
Kavanoz gözlükleri ve eğrelti gülümsemesiyle ağzındaki böreği göstere göstere çiğnedi. Midem bulandı.
“Hee hatırlıyorum.”
“Şimdi Asuman yengeye ayıp olmasın ama acaba bir akrabalık var mı sizin aranız da?”
“Hee kanka nereden bildin? Salak salak konuşma Berna altı üstü bi not. Yaptın ağzıma bıraktın resmen!”
Elimde ki çay kaşığını kaynar çaya batırıp çıkardım ve Süleyman’ın açık koluna bastırdım.
Ohhh
“Ananıııı-
Kafasına bir tane ağırca çarptım.
“Anama küfür etme pezevenk.” Kafasını okşayarak yanımdan uzaklaştı. Sandalyesini Asaf’ın yanına koyup oraya oturdu.
“Allah eline düşürmesin.”
Gıcık bir gülümseme ile baktım. “Âmin canım cümlemize.”
“Didişmeyi kesin sohbet açın.” Diye araya girdi Esra. “Ortak bir konu bulalım. Bu arada sen Asaf ile tanıştınız mı Kınay? Yeni taşındı mahalleye. Sahi sen bu mahallede mi oturuyordun. Daha önce hiç fark etmemiştim.” Diye konu açtım.
Kınay Asaf’a yan bir bakış attı. Kısa bir bakıştı ama Asaf buna bile gerilmişti.
“Aslında daha tanışmadık.” Derken yandan bir sırıtış kapladı yüzünü. Elini Asaf’a uzatıp sıkmasını bekledi. Asaf Kınay’ın havada ki eline bakarken hiç harekette bulunma zahmetine girmedi. Kınay’ın gülüşü daha da genişlerken elini uzattığı yerden kendine çekip kolundaki saati ile uğraşmaya başladı.
“Ben Kınay tanıştığıma memnun oldum Asaf” Kınay’ın sesinde ki alay üçümüzün de dikkatini çekmişti. Esra çatılı kaşları ile durum analizi yaparken Süleyman girdi araya.
“Daha önce birbirinizi tanımadığınıza emin misiniz? Tanış duruyorsunuz?”
“Hayır.” Dedi Asaf bakışlarını masaya indirerek. “Ben de Asaf memnun oldum.” Kınay konuşmamıza müsaade etmeden devam edip arada ki sessiz boşluğu doldurdu.
“Yaklaşık iki senedir bu mahalledeyiz ama siz hiç fark etmediniz. Öyle olunca bende ses etmedim okula gittim geldim işte.”
Süleyman havaya doğru bir ıslık çaldı.
“Vay anasını gözümüzün dibindekini nasıl göremedik la biz?”
Cidden etrafa nasıl bu kadar kör kalabilmiştik? Neyse en azından çok büyük bir kayıp olmamış.
“Ee nerede oturuyorsun?”
Hemen karşımızda duran aynı zamanda da Asafların oturduğu binayı işaret etti. Hassiktir. Kınay bunca zaman tam karşımdaydı ve ben bunu fark etmemiş miydim?
Alay edercesine gülüp havaya kaldırdığı kaşları ile benden tepki göstermemi ister bir şekilde bakıyordu.
“İki yıldır tam karşımda oturuyorsun?” dedim inanamayarak.
“Kesinlikle.” Diye yanıtladı beni.
Asaf’ın dehşetle açılmış gözlerine takıldım bir an için. Usta bir şekilde saklayamıyordu artık kendisini. Gözlerimi Kınay’a çevirdiğimde bu sefer bana değil Asaf’a bakıyordu gülümseyerek. Birisi bizimle ağır taşak geçiyor olmalıydı.
“Neyse” dedi Esra Asaf’a dönerek. “Senin abin ne zaman geliyor kuzum? Annemler diyorlardı bir şeyler ama tam duyamadım kapıdan geçerken.”
“Abim? Eee şey abim dönücek.” Dedi telaşla. Asaf Esra’ya bakarak saçmalarken içimden bir ses Kınay’ı gözlemlemem gerektiğini fısıldadı. Asaf’a bakan suratında bir kasılma gördüğüme emindim. Kınay’ın dediğine pek inanasım gelmiyordu artık. Bu ikili önceki hayatlarında bence tanışıyorlardı ama neden bizden gizliyorlardı?
Süleyman ile göz göze geldiğimizde aynı şeyleri düşündüğümüz anladım. Hafifçe başımı aşağı eğdim o da aynısını yapınca emin oldum.
Bugün çözmem gereken daha ne kadar sır gelip kapıma dayanacaktı?
“Evet.” Dedi Esra sabırla. O da anlamıştı Asaf’ın çekingen olduğunu. Rahatlatmak istercesine gülümsedi. “Ne zaman döneceğini merak ettim sadece.”
“Aa şey yarından sonraki gün yani bir gün sonra dönecek.” Cümlesini bitirdikten sonra derince bir nefes verdi. Bu bile onu zorlamıştı.
…………………………………………………………………
“Anne Berna hala uyuyor mu?”
Kolumu diğer yastık yığınına dolarken bir bacağımın arasına da yastık sıkıştırmaktan geri durmadım. Şuan için tek dileğim kapımın önünde havlayan Temir’in bir kemik bulup buradan uzaklaşmasıydı.
“Saat sabahın altısı Temir. Ne yapacaksın kardeşini? Uyuyordur o şimdi.”
Horlamalarım arasında bilincim gidip gelirken aklıma bir kuşku düştü ve anında uykum açıldı. Şu sarıpipi beni Temir’e mi ispitledi acaba? Öyleyse şeyini koparmak artık bana farz olurdu. Tabi şuan Temir’in elinden gazi olmuş bir şekilde kurtulabilirsem.
“Ne uyuması bu saatte uyunur mu?” derken kapıya abanmıştı çam yarması. Annemin sesi çok daha uzaktan geliyordu.
“Uyandırma şunu şimdi.”
Şu mu? Kırıcısın anne!
“Uykusunu alamayınca huysuz oluyor.” Abim daha çok kapımı zorlamaya başladığı sırada annemin sesi daha çok yükseldi.
“Temir kime diyorum!”
Sağolun uykumun içine sıçtınız şimdi bende sizin bacağınıza sı-
“Berna! Uyanmadın mı hala? Kalk akşam oldu.”
Teknik olarak şuan akşam zaten, daha güneş doğmamış çanağına yandığımının çocuğu! Ses etmedim belki havlar havlar giderdi.
Ama nerdeeeee?
Kapının oradan gelen yüksek sesle yataktan fırladım. Çalıkuşu olmuş saçlarımı yüzümden çektiğimde karşılaştığım manzara beni çok şaşırtamadı maalesef. Temir elinde menteşeleleri sökülmüş kapı ile sinirli bir şekilde bana bakıyordu.
“Noluyor amına? Fuhuş baskınına mı geldin? Ben namuslu bir kızım odama böyle giremezsin!”
“Kes lan. Arif’in kolu sakatlanmış eleman eksik. Kalk para vericem.”
Elime geçen yastıkları Temir’e fırlattım, kapı ile siper aldı. Vay hayvan vay.
“Kalk hadi.”
“Yaaa git başımdan salak mısın Temir? Siktir git!”
Kapıyı yanındaki duvara yaslayıp yanıma gelmeye başladı. Anında yorganı kafama çekip pozisyon aldım. Yerde ki yastığı alıp kafama bastırdığında ‘anne’ diye çığıramamıştım bile. Yastığı fırlattı sonra. Tutunduğum yorganla beraber beni yatağıma çarptıkça çarptı vicdansız.
“Berna kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk kalk-
“YAAAAAA TEMİRR. BIRAAAAAAK. ANNEEEEE BABAAAAAAAAAAAAA”
Temir ağzıma yastık sıkıştırdı ben onu tekmelerken.
“Sussana gerizekalı. Kalk valla para vericem.”
İnanmadığımı belli eden bir ifade ile ona baktım.
“Geçende para vericem dedin yüz lira verip ghostladın. Yer mi Anadolu çocuğu?”
Temir yastığı çekip yatağımın kenarına oturdu.
“Bernacığım. İki seçeneğin var.” Dedi sırıtırken. Bok kokusunu aldınız mı? Şöyle buram buram.
“Ya kalkar benimle işe gelirsin-“ deyip durdu.
“Eee?” diye sordum.
“Ya da dün misafirliğe gelen sarıpiçe benimle ilgili attığın palavralardan ötürü seni dinlene dinlene döverim canım kardeşim. Hangi seçeneği seçmek ister-“
Aniden yataktan kalkıp Temir’i itekledim.
“Kalk Temir işe geç kalıcaz.”
.
.
.
.
.
.
.
.
Evveet kızlarım nasılsınız?
ve
Beyler?
Erkeklerin okuması beni en çok şaşırtan şey oldu şu sıralar.
Şu enişteyi bir bulamadınız gitti beee
Kimse doğru tahmin edemiyor.
Her neyse
şu bilgilendirmeye geçelim
Yavrular
BU KİTAP ARTIK MASUM MAHALLE KURGUSUNDAN ÇIKMA KARARI OLDU
İÇERİSİNDE
+18 UNSURLAR
KAN, PSİKOLOJİK RAHATSIZLIKLAR VE BOLCA GÖZYAŞI GÖRECEKSİNİZ
ARTIK KORKAK ADAMLAR BÜYÜYECEK VE TUTKULU SEVEN ADAMLARA DÖNECEK
İYİ OKUMALAR
SİZİ SEVİYORUM.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |