2. Bölüm
aygecedendahaguzel / Tüm Mümkünlerin Kıyısında / 2. Bölüm
𓆩Külü ateş ile korkutamazsın𓆪

2. Bölüm 𓆩Külü ateş ile korkutamazsın𓆪

aygecedendahaguzel
sisligeceler

Bu bölüm olaylar biraz hızlı ilerleyecek. Ama beğeneceğinizi umuyorum.

İyi okumalar🖤

_________________________________

-Yazardan-

Tetikçilikten başlayarak kendi krallığını kuran bir adam. Hırsıyla, cesaretiyle, zekasıyla hayatı bile şaşırtan adam. O adam, Turgay Barlas Duman.

Bir zamanlar patron dediği kişilerin patronu olan, kimsenin gözünün içine bakamadığı Turgay Barlas Duman. Ama en çok da lakabı ile tanınan adam. Aslan olmayı kendi seçmiş. Kendi kaderini ise kendi elleri ile yazmıştı.

O bir aslan gibi savaşmış, herşeye rağmen ormanın kralı olmuştu. Ama bazen küçük bir fare başına çok büyük dertler açabiliyordu. Bir şikayet ile bütün işi berbat olmuştu. Üstelik en iyi adamlarından dört kişi şuan içerideydi.

Bir yandan onları nezharetaneden kurtarmaya çalışırken öbür yandan bunu sessiz bir şekilde yapmaya çalışıyordu. Çünkü ne olursa olsun itibarını korumalıydı.

Yüzünden fazlasıyla belli olan derin öfkeyle odada volta atan avukatına baktı. "Marketin kameralarını incelenmiş mi?" Dedi Turgay buz gibi bir ses tonu ile. Avukatı Halil hızla başını salladı. "Evet, kızı bulduk ama önce adamların içerden çıkması gerek." Halil sanki Turgay'ı yatıştırmaya çalışır gibi konuştu.

Kıza ne olursa kimsenin onlardan şüphelenmemesi gerekiyordu.

Turgay ise bu sözleri ile daha da öfkelendi. Masaya öyle vurdu ki ses bütün ofiste yankılandı. "ONLAR HÂLÂ İÇERİDE Mİ!?" Halil'in eli ayağı birbirine girerken telaşla konuştu. "Dur sakin ol, birazdan çıkacaklar az önce aldım bende haberi." Öfkesi nefes almasına engel olduğundan kravatını gevşetti Turgay. "Kızdan bilgi ver!" Emri ile Halil hızla masaya bıraktığı dosyayı aldı ve gözlüğünü düzeltti. Ardından okumaya başladı;

"Meyra Akyüz, 25 yaşında avukatlık bölümü son sınıf öğrencisi, annesi kayıtlarda geçmiyor ancak babası Alphan Akyüz, dört sene önce akciğer kanserinden vefat etmiş, emekli polismiş sabıka kaydı yok normal birine benziyor." Bir nefeste bütün kaydı okuyup dosyayı yavaşça Turgay'a uzattı. Turgay eline aldığı dosyaya göz gezdirirken gözü kızın gülümseyen fotoğrafına takıldı. Dudağı yana doğru kıvrıldı. Histerik bir şekilde güldü. Ama bu gülüş çok korkutucuydu.

"Hayatını mahvedeceğim." Dedi kısık bir sesle ve devam etti. "Bana bulaştığın güne lanet edeceksin..." Halil ise bu güzel gülen kıza içiten içe acıdı. "Keşke, " dedi, içindeki ses; "Keşke hiç bulaşmasaydın."

Çünkü Turgay Barlas Duman'ın yapabileceklerinin bir sınırı yoktu...

🃜🃚🃖🃁🂭🂺

-Meyra Akyüz'den-

Nefes nefese gözlerimi açarken âni bir hareketle yatağımdan kalktım. Ancak bunu yapmamla gözlerim kararırken yere kapaklanmam bir oldu. Dizlerimin üzerine düştüğümde komidinden destek alarak yeniden ayağa kalktım. Yatağın üzerine oturup soluklanmaya başladım. Kalbimde büyük bir boşluk vardı sanki. Kendimi eksik hissediyordum.

Babamı uzun zamandır rüyamda görmemiştim. Ve bu şekilde bir kâbusun içinde onu görmek canımı çok yakmıştı. Hem de bu kâbusun baş karakteri olması beni daha çok yaralamıştı. Bu bir rüya bile olsa bana söylediği sözlerden ötürü canım sıkılmıştı. Ne yapmıştım ki ben? Ne yapmıştım da babam bana bu kadar öfkelenmişti?

Artık bunları düşünmek istemiyordum. Kafam cidden patlayacak gibi ağrıyodu. Elimi ağrıyan başıma atıp yavaşça ayağa kalktım. Banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Aynadan yüzüme baktım. Gözüm biraz şişmiş ve kızarmıştı. Sanırım uyurken de ağlamıştım.

Derin bir nefes verip düşüncelerimi dağıtmak ister gibi kafamı iki yana salladım. Telefonumu alıp Avukat Ruşen hanıma bugün staja gelemeyeceğime dair kısa bir mesaj attım. Çünkü kafam bu kadar allak bullak olmuşken herşeyi batırırdım. Yüzümü kurulayıp mutfağa döndüm. Telefonumu masaya bırakıp tezgahta ki poşete yöneldim. Yine hiç iştahım yoktu.

Dün bıraktığım poşetten çıkardığım meyveli yoğurdu yemeye başladım. Sonuçta ölmemem için miğdeme birşeyler girmesi gerekiyordu. Yoğurt bittiğinde paketini çöpe attım. Ardından masanın üzerinde duran telefonum çaldı.

Arayan Hasret ablaydı. Kendisi yakın arkadaşım Tuğba'nın annesiydi. Oturduğumuz binalar karşılıklı olduğu için sürekli birbirimize gider gelirdik. Gülümseyerek telefonu açtım. "Alo efendim Hasret abla" Dedim neşeli bir ses tonuyla. Karşıdan bir süre ses gelmedi. Sonra Hasret abla garip bir sesle konuştu.

"Meyra kızım ne yapıyorsun?" Sesi çok gergin geliyordu. Kaşlarımı çattım. "Oturuyordum abla sen ne yapıyorsun?" Yine ses gelmedi. "Çiçeğim su böreği yapmıştım ben sonra aklıma sen geldin" Dedi ve telaşlı bir ses tonuyla devam etti. "Gel al bir tabak, sen çok seversin." Ben su böreğinden nefret ederdim.

"Hasret abla bir sorun mu var?" Dedim endişeyle. "Yok kızım ne sorun olacak?" Kaşlarım daha da çatıldı. "Su böreğinden nefret ederim ben." Bu sefer cevap gecikmedi. "Ay! Su böreği mi demişim ben? Yok kızım ne su böreği gül böreği yaptım mis gibi. Akıl mı kaldı ev telaşından?" Dedi ve telefonda samimiyetsiz bir gülüş yankılandı.

Anlamasamda onu kırmak istemedim. "Peki, gelirim birazdan görüşürüz." Dedim tebessüm ederek. "Görüşürüz kızım." Ve telefon kapandı. Üzerimi degiştirip saçımı tepeden dağınık bir topuz yaptım. Yanıma telefonumu ve ev anahtarımı alıp evden çıktım. Giriş kapısımdan binaya girip ikinci kata doğru merdivenlerden çıkmaya başladım.

Binada garip bir sessizlik vardı. Ama kendi paranoyaklığıma bağlayıp çok takılmadım. Evin kapısına geldiğimde elimi tam kapıyı çalmak için uzatacağım sırada kapının açık olduğunu gördüm. Beynimde alarm sesleri yankılanmaya başlarken telaşla içeri girdim. "Tuğba!" Dedim içeriye doğru ancak ses gelmedi. Koridorda bulunan dört kapıya baktım sadece salon kapısı kapalıydı.

Hızla kapıyı açıp içeri girdim. Fakat içeri girdiğimde içine düşdüğüm bu durum kâbus olsun diledim. Korkuyla nefesim hızlanırken elim refleksle kalbime gitti. Hasret abla ve Tuğba koltukta oturmuş ağlıyorken, ikisinin başında duran iki adam da onların kafasına silah dayamıştı. Gözlerim gördüklerine alışamadan, tekli koltukta rahat bir ifadeyle oturan adam konuştu. "Hoşgeldin Meyra, bizde seni bekliyorduk." Bunu öyle korkutucu bir sesle söylemişti ki içimde soğuk yeller esmişti.

Adam gülerek başıyla masadaki börek dolu tabağı işaret etti. "Taze börek var ister misin? Hasret ablan senin için özel olarak hazırlamış." Ve Hasret abla daha şiddetli ağlamaya başladı. İçimde ki korku giderek artarken geriye doğru bir adım attım. "Sen, sen de kimsin?" Dedim kelimeleri toparlamaya çalışırken. Adam bana inanamaz gibi bir bakış attı.

"Alınıyorum ama Meyra insan şikayet ettiği kişiyi tanımaz mı?" Zihnim dün geceyi yeniden tekrarlarken anımsadığım şeylerle büyükçe yutkundum.

"Bilmiyorum... kim olduğunu." Dedim ona bakarken. Üzerimde ki şoku anlatamazken bir yandan ağlama sesleri beni daha da geriyordu. Adam Tuğba'lara kötü bir bakış attı. Sonra bana döndü ve ayağa kalkıp karşıma geçti. Elini uzattım yüzüne bir kez daha o korkunç gülümsemesini yerleştirdi. "Tanışalım o zaman Meyra." Dedi, ardından elini tutmayacağımı anlayınca bileğimi sıkı sıkı tutup elini elime yerleştirdi.

"Yeniden merhaba Meyra, ben Turgay Barlas Duman" Sanki şuan herşey çok normalmiş gibi tebessüm etti. Ve kulağıma eğilip fısıldayarak devam etti;

"Ama sen bana Aslan da diyebilirsin."

 

  

Bölüm : 01.12.2024 15:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...