26. Bölüm

26. Bölüm

Siyah Baykus
siyahbaykuss

İnsan kendisini nerede ait hissederdi? Bir şehir, bir ev veya bir kişinin kolları arasında mı? Şu yaşıma kadar ait hissettiğim bir yer tam olarak yoktu ve bu sorunun cevabını bilmiyordum.

Bursa’dan başka bir yerde uzun süre kalmamıştım, burada okumuş ve doğdum doğalı buradaydım, üç yaşımdan beri de oturduğumuz evi değiştirmemiştik ama o evde de kendimi ait hissediyor muydum bilmiyordum.

Şuan kollarının arasının olduğumda kişiye karşı da ne hissettiğimi bilmiyordum ki, aitlik hissini nereden bilebilirdim?

Öpüşmemizden sonra Kenan bir hafta sonra da olsa benimleydi. . O, kollarıyla beni çepeçevre sarmış, bende bir kolumla ona sarılır bir şekilde koltukta oturur bir şekilde uzanıyor ve sessizce tavanı seyrediyorduk.

Aslında ona hesap sormalıydım özür dilemediği veya bir adım atma tenezzülünde bulunmadığı için ancak ağladıktan sonra üzerime sinen miskinlikle hiçbir şey yapmak istemiyordum.

Aramızdaki sessizliği o bozmuştu. ‘’N’oldu Leyla, neden ağladın?” ses tonu şefkatliydi.

O an duygusal boşlukta ağladığımı nasıl söyleyebilirdim ki? Kesin beni şımarık bir çocuk olarak görürdü o yüzden sessiz kalmak daha iyi geliyordu bana.

Çepeçevre sardığı kollarıyla beni dürter gibi kendine çektiğinde bile konuşmak istememiştim ama konuşmam gerektiğini bilerek ‘’Doldum sanırım, bilmiyorum.’’ dedim.

Kenan daha ne kadar çekebilirdi beni kendisine bilmiyordum ama kollarıyla kendisine çekince üzerine uzanıyor gibi olmama rağmen ses etmemiş ve onu dinlemeye koyulmuştum.

‘’Hatırlıyor musun? Annemler bizdeyken de odamızda böyle hıçkıra hıçkıra ağlamıştın elin kesildiği için ama ben sorunun elin kesilmesi olmadığını anlamıştım. Sen dolduğunda ya da gücüne giden bir şey olduğunda’’ kolumla irtibatını kesen bir eliyle gözlerime sırasıyla dokunup ‘’…akıtıyorsun o yaşlarını. Söyle bakalım şimdi n’oldu?’’ diye sordu.

Konuşurken çocuğuna masal anlatan bir baba gibiydi. Tane tane ve yavaş konuşması uykumu getirmişti.

‘’Kavga çıkarmak istemiyorum,’’ diyerek itiraf ediyor gibi olmuştum ama elimde olan bir şey değildi o konu illa açılacaktı bari böyle açılsın.

‘’Benim yani konu.’’ dedi. Sesi bu konudan eğleniyor gibi çıkmıştı. Boşta kalan kolumla sert olmayacak bir şekilde karnına tekme atmamla onun kahkahasını duymam eş değer olmuştu.

Kahkahası bittikten sonra kollarının arasındaki bedenimde kollarımı okşarken ‘’Bu konu hakkında son defa konuşalım sonra bir daha açmayalım. İkimizde de katır inadı varmış ki bir haftadır karımdan ayrı uyuyorum.’’ dedi.

‘’Hatanı kabul edip özür dilemek zor olmamalı,’’ dedim dayanamadan.

‘’Sizin içinde geçerli o Leyla Hanım… Ağlamasan, ben bunu görmesem hala belki de hala küstük.’’

‘’Hatalı olan sensin ama o an çok kırıcı davrandın.’’

‘’Hatalı demeyelim de karısına ulaşamamış bir eş olarak tepkim çok fazlaydı.’’ diyerek hatasını kabul etmiş oldu. Yani benim nezdim de öyleydi.

‘’Kütüphaneye gitmemde de gereksiz kırıcıydın. Oysa evlenmeden önce böyle bir eş beni mutlu eder falan diyordun. Hepsi beni kandırmak için miydi yoksa?’’ duraksadım ve aklıma gelen olasılıkla konuşmama devam ettim. ‘’…Bak eğer oraya gidiyorum diye aklına saçma sapan şeyler gelmiyor değil mi? Başka birisi gibi bir şey…’’

‘’Saçmalama gerçekten karşıdan böyle bir izlenim mi verdim sana?’’ dedi kırılmış gibiydi.

‘’Asıl sen saçmalama! Öyle birisi olsan neden evleneyim seninle ama kütüphane konusu o kadar saçma bir yerde kaldı ki insana imkansızı düşündürtüyorsun.’’

‘’Evlenmeden önce ne dediysem şuan hepsi hala geçerli, ki seni de kandırmadım çünkü biz görücü usulü evlendirildik’’ dedi bir gerçeği hatırlatmak ister gibiydi ve başarılı da oldu.

‘’Doğru haklısın, ‘’ duraksadım ve Kenan’ın sarmaladığı kollarından çıktım ve yataktaki kendi alanıma giderken konuşmama devam ettim. ‘’ ama bir buluşma için onca peşimden koşan da sendin.’’ diyerek Kenan’a arkamı döndüm.

‘’Peşinden koşmadım ben senin s-sadece beni yanlış tanı istemedim.’’ dedi. Şaşırdığı ses tonundan belli oluyordu.

‘’Hı-hı kesin öyledir.’’

Kenan’ın ‘’Sen ne ima ediyorsun bakalım” demesiyle vücudumu yatakta düz çevirip ellerini huylandığım yerlerde gezdirip gıdıklaması bir olmuştu. Bir yandan gülmemi tutamıyor diğer yandan da ellerinden kurtulmaya çalışıyordum ama elleriyle kuşatmıştı beni.

‘’H-hiçbir şey i-ima e-etmiyorum. T-tamam, bırak b-beni’’ diyerek konuşmaya çalıştım ama çare olmamıştı.

Kenan gıdıklamayı bırakmış ama beni bırakmamış hala kollarının arasında tutuyordu. Üzerimdeki yarı bedenini benden uzak tutuyor, bende nefeslerimi kontrol altında tutmaya çalışıyorum.

‘’Barıştık mı?’’ dedi. Bunu sorarken o kadar tatlı bakışları vardı ki şuan aklımda onunla ettiğim kavgalar değil, bana bakan tatlı bakışları vardı.

Başımı sallayıp ‘’Barıştık ama bir daha anlamadan dinlemeden kırma kalbimi,’’ dedim.

‘’Senin kalbini kırarken benim kalbim kırılmadı mı sanıyorsun?’’ dediğinde bakışlarındaki ifade değişmiş, ifade edemediğim bir yüz halini almıştı. Ne diyeceğimi bilememiştim sözleri üzerine Kenan’da benden bir söz bekliyor gibi değildi zaten. Bedenimin üzerinden kalkıp kendi tarafına geçmişti.

Çok bekletmeden geldim, şükür.

Bölüm çok kısa oldu ama sonraki bölüm ailenin içerisine gireceğiz, kopukluk olsun istemedim ama 27'nci bölümün yazımına da başladım çok bekletmem içiniz rahat olsun.

Çiftimizde sonunda barıştı, şükür. İkisini yazarken düşünmeden ellerim tıkır tıkır yazıyor, onların sahnesini bu yüzden ayrı seviyorum. Gel Hayalim'in ilk versiyonunda oysa hiç yazamazdım :D

Yorumlarınızı ve desteklerinizi bekliyorum. Yorumlarınız bana motive oluyor. Dreame'de oylama sistemi yok ama burada var lütfen oy vermeyi unutmayın.

Bölüm : 11.02.2025 02:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...