20. Bölüm
Sevda / Hayat bu (Gerçek ailem) / 17.Bölümm

17.Bölümm

Sevda
siyahgul

🌷

3 saat sonra

...

"Bulaşıcı değildir dimi"

Egenin çikolatayı yemesinin ardından birkaç saat geçmişti ve biz bu birkaç saat'ti kavga etmekle geçirmiştik aynı zamanda alerji belirtileri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu. yüzü kızarmış ve cildinde kaşıntı vardı

ege bana ters ters bakınca omuz silktim bir kere daha hapşırdığında bu bardağı taşıran son damlaydı sinirle ayağa kalktım

"yeter artık mikroplarını ortalığa saçmaktan vazgeç"

Tuana kolumdan tutup sertçe aşağıya doğru çekince az önce kalktığım yere Tuana nın yanına tekrardan oturdum. Selçuk beyin bana attığı bakışları görünce 'ne var ' dercesine kafamı salladım sonuçta ege eliyle ağzını kapatma zahmetine bile girmiyordu

"hı sen çok temizsin"

kahverengi saçlarımı arkaya doğru savurdum

"evet canım hatırlattığın için sağol"

boğuk bir sesle garip sesler çıkardığında yastığı kafasına fırlattım

" tepemin tasını arttırma benim "

selçuk beye döndüm oğlu artık çok olmaya başlamıştı

"Selçuk bey sizin oğlunuz bana karışıyor"

ege ayağa kalkınca bende onun gibi sinirle ayağa kalktım

"Ben sana karışmadım bana dil uzatan sensin"

ben mi ona dilimi uzatmıştım alayla güldüm

"bana bak seninle uğraşamam çıkıp giderim bu evden"

"kızım tamam abartma"

Selçuk beyin sesiyle gözlerim irileşti konuşmama izin vermeden ege'ye döndü ve yanındaki peçeteyi ege'ye doğru fırlattı

"sende bi o ağzını kapat "

Egeyle aynı anda yerimize geri oturduğumuzda tüm bakışlar içeriye giren doğana döndü, doğan sinirle bana bakıp odaya girdi ama doğan'ın bana baktığı gibi selçuk beyin de kendisine baktığını görünce doğan afalladı

selçuk bey sinirle

"neredeydin sen! gece yarısı olmak üzere"

Göz devirdim ablamın evinde olduğunu biliyordum. Gözlerim cemre ye takılınca dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı kuzeyle birlikte elindeki patlamış mısırları sanki film izler gibi keyifle bizi izleyerek yiyorlardı tuanaya baktığımda ise buraya geldiğine pişman olduğu gözlerinden belli oluyordu

"baba ben 29 yaşındayım ya hani"

Kuzey patlamış mısırı yemeye devam ederken

"Eeee ne olmuş bende 21 yaşındayım ama sen aldığım nefesin bile hesabını soruyorsun"

doğanda benim az önce yaptığım gibi yastıklardan birini alıp kuzeyin kafasına fırlattı

"Ben senin abinim tabi hesap sorucam"

Selçuk bey rahat bir tavırla arkasına yaslandı

"Bende senin babanım doğan bey, o nolucak"

doğan oflayarak

"işim vardı baba"

şaşkınlıkla doğana bakıyordum işi ablamın yanına gidip onun yanında kalmaya çalışmasımıydı kafayı yemiş olmalı!

"ne işi"

diye soran kuzeyin kaşındığını anlamıştım

doğan sinirle kuzeye bakıp

"lan oğlum! içtin mi sen"

dediğinde ister istemez kıkırdamıştım, kuzeyi seviyordum

selçuk beyde aynı ciddiyetle

"kuzey haklı doğan cevap ver, ne işi"

doğan cevap vermeyince ben konuşmaya karar verdim arkama yaslanıp kollarımı göğsümde bağladım

"doğan yerine ben anlatayım selçuk bey, oğlunuz bekar bir bayanın evine gidip zorla onun yanında kalacağını söylemiş, hem evde ikisindende başka kimse yok"

doğanı anlıyordum sonuçta ablam evde tek başınaydı ve oda bu yüzden endişelenmiş ve ablamla kalacağını söylemiş ve dediğim gibi bir zorlama yoktu ablam istemeyince geri gelmişti

ama benim asıl korktuğum, sonuçta o annem ve babam sandığım kişilerin eve ne zaman geleceği belli olmuyordu eğer eve gelipte ablamla doğan'ın tek olduğunu görseler ablama yapacaklarını düşünmek dahi istemiyordum

onun dışında doğan'ın niyetinide amacını da biliyor ve doğana güveniyordum

doğan uyarılı bakışlar bana attı ama artık çok geçti laf ağızdan çıkmıştı bi kere

Odadaki herkesin şaşkın bakışları doğana dönerken zümrüt

"o bekar bayan damla mı oluyor"

Demet hanımın gözleri ben ve doğan arasında gidip gelirken gözleri doğanda durdu

"oğlum bu doğrumu"

doğan bana sinirle baktıktan sonra gözlerini demet hanıma çevirdi

"doğru ama doğru düzgün anlatmadı"

selçuk bey sinirle soluyarak

"O nasıl oluyor lan!"

Doğanın konuşmasına izin vermeden

"insanın bir tanede mi hayırlı evladı olmaz"

dediğinde kafamı yere eğdim benim ne suçum vardı benim tek yaptığım sesizce oturmaktı

"Benim ne suçum var ya hepsi bu e-"

selçuk beyde bana sinirle bakınca başka bir tarafa doğru baktım ve, Kuzeyin afallayarak selçuk beye baktığını görünce kıkırdadım

"benim ne suçum var baba, ben hayırsız evlatmıyım"

selçuk beyin sinirli gözleri kuzeye döndü aslında doğana sinirliydi ama sinirini kuzeyden çıkartmak ister gibi

"Sen zaten hayırsız evladın önde gidenisin"

dediğinde sinirle merdivenlerden çıkmaya başladı

kuzeyin yüzünün halini görünce cemre ile aynı anda kahkaha attık

Doğar ve ege bana kınayan bakışlar atarken aynı anda

"hem suçlu hem güçlü"

ben ne yaptım hâlâ anlamış değildim

...

Sabah kalkıp okul kıyafetlerimi giymiş saçımı tarıyordum tuanada hazırlanmış bir şekilde odama girdi

"ezoş günaydın"

"Günaydın"

yatağıma uzanıp konuşmaya başladı

"ben bu gün gidiyorum babamlar bu sabah eve gelmişler zaten sana geleceğimi de bilmiyorlardı hiraya geleceğimi söyledim eğer buraya geleceğimi söyleseydim izin vermezlerdi ege ve caner kavga etti ya ondan "

ona döndüm

"eeee niye o zaman caner'e buraya geleceğini söyledin "

omuz silkti

"Çünkü caner anlardı "

...

arabadan inip beraber okula doğru yürümeye başladık cemre bize doğru gelen alpereni görünce

"Buda bana yapıştı aynı sülük gibi, peşimde dolaşıyor kurtulamıyorum"

dediğinde tuana ile birlikte gülümsedim aslında alperen ve cemre'yi yakıştırıyordum bitek cemre nazlıydı

Alperen yüzündeki gülümsemeyle yanımıza gelir gelmez kolunu cemrenin omuzuna attı cemre sinirle kafasını kaldırıp gözlerini alperenin gözlerine dikti

"of alperen yine başlama"

alperen gülümseyerek

"Ne diyon güzelim"

"ne mi diyorum beni her görüşünde çocuklar gibi bana doğru koşuyorsun"

alperenin gülümsemesi genişledi ve cemrenin yeşil gözlerine dikkatle bakarak

"çünkü sensiz geçen her saat benim için zehir gibi "

cemre donakalırken tuanayla göz göze gelip ve bu ikisinin romantik anını bozmadan sesizcene gitmeyi planlıyorduk tabi eğer hira olmasaydı

"Ne yapıyorsunuz ya siz çok ayıp"

alperen ile cemrenin ortasına girerek aralarındaki bakışmayı bozmuştu

bi şeyler düşünmeye başlayınca sinirle kollarını göğsünde birleştirdi

"ben çok kötü bir arkadaşım sizin durumunuza sevineceğime sizi kıskanıyorum"

Cemre hiranın elini tutup ilerletmeye başladı

"kıskanılacak bişey yok hira"

dediğinde alperen sinirle hiraya bakmayı kesip Cemre ye afallayarak baktı onun bu hâline ben kıkırdarken tuana okula girmek için ilerledi

"Ne demek kıskanılacak bişey yok, az önce Romeo ve Juliet gibiydik "

hiranur'a dönüp

"sinsi yılan"

yılan sesleri çıkarınca hira sinirle çantasını sırtından çıkarıp alperene vurmaya başladı

hâlâ anlamış değildim daha sadece birkaç hafta önce ablamla birlikteydim devlet okulunda tek arkadaşım caner'le takılıyordum ve babam sandığım adamdan azar işliyordum ve mutsuzdum o zamanki hayatımda tek sevdiklerim ablam ve selma annelerdi hayat sıkıcıydı

şimdi ise biyolojik ailemle yaşıyorum, kolejde okuyorum arkadaş çevrem eskiye göre daha fazla, ve mutluyum yüzümde gülümseme bir an bile eksik olmuyordu. eski hayatım ve şimdiki hayattım arasında dağlar vardı, ama hayat bu, bazen yüzüne güler bazende sana sırtını çevirildi. Nereden nereye be ezel...

"şey pardon"

duyduğum sesle irkilip sesin sahibine baktım bi kızdı ilk defa görüyordum kısa sarı saçları vardı ve gözleri ela'dı

"birkaç kez seslendim ama duymadın sanırım"

gülümsedim

"evet dalmışım kusura bakma "

Oda aynı şekilde gülümsedi ve fısıldayarak

"Ah doğru kişiye rastladım"

Ne dediğini anlamadığım için bunu belli eden bakışlar attım

"şeyy benim sosyal anksiyetem varda onun için biraz çekiniyordum yani anladın sen"

dediğimde gülümsemem genişledi

"Evet evet anladım. Hem sen bana ne soracaktın"

hızla kafasını salladı

"ha evet şey soracaktım Ayaz özdemir hangi sınıfta biliyormusun"

"evet aynı sınıftayız"

güldü

"desene aynı sınıftayız ilk arkadaşım sensin"

gözlerime beklentiyle baktı

"yani öyleyim dimi"

güldüm

"öylesin ama bir sorun varki daha isimlerimizi bile öğrenmedik"

kıkırdadı

"nisa ben"

gülümsedim

"Bende ezel"

beraber sınıfa yaklaşırken bana döndü

"Sen bu okula yeni mi geldin"

kaşlarımı çattıp ona döndüm

"evet yani birkaç hafta önce geldimde sen yeni okula geliyorsun"

elimle kafamı tutum kafam karışmıştı oda bunu anlamış olacak ki

"Sana detaylı anlatayım şimdi ben abimle beraber önceden bu okula geliyordum ama bi nedenden dolayı başka bir okula kaydoldum "

derin nefes aldı

"şimdi de geri geldin"

sınıfa girince tüm bakışlar bize döndü nisada bundan rahatsız olmuş gibi farkında olmadan kolumu sıktı

ayaz gözlerini nisaya dikip

"senin burada ne işin var"

nisa kısık sesle

"burası benim de babamın okulu ayaz"

ben afallayarak nisaya döndüm ama o ayaza bakıyordu

ayaz ve nisa kardeşmiş!

 

...

🌷

 

 

Bölüm : 02.03.2025 04:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...