9. Bölüm

Ben bugüne kadar her şeye sustum,artık her şeyime susmayacağım.

★Bebeğinn Bebiikii★
skzlovia_8s

Hyunjin notu okuduğunda hepimiz birbirimize baktık.Zamanla yarışıyoruz."Eğer hep böyle yönergeli notlar alacaksak buralarda bir not daha olmalı bu not sadece süreyle yarıştığımızı gösteriyor." Chan,Hyunjin'i kafa sallayarak onayladı ve "Diğer notsa bize yapmamız gereken ilk görevi anlatacak." Hyunjin ve Chan yumruk tokalaştırdığında güldüm.Bu oyun için en heyecanlı olan onlardı.

'Hepimiz farklı yerlere bakalım,böylece daha kolay buluruz.Changbin de buna dahil!' hepsi son söylediğim şeye gülerken Changbin göz devirerek kolumu sertçe bıraktı "Ayay laflara bak yedim sanki kolunu!" bu seferde gidip Hyunjin'in koluna sarıldı.2

Hepimiz odanın farklı köşelerine dağıldığımızda çaktırmadan Jisung'a doğru ilerledim.Bu kadar ayrı kalmak fazlasıyla yeterliydi.Arkasından yaklaşıp kolumu omzuna doladığımda yine o büyük gözleri ve uğruna her şeyi vereceğim tebessümüyle bana baktı.

Gözleri bana bakarken büyüyordu.Ve o kadar tatlı görünüyordu ki binlerce kez öpesim geliyordu.Ayrıca gözleri sanki tüm evreni içinde barındırıyor gibiydi.Benim evrenimi,dünyamı.5

"Minho şimdi böyle yakalanırsak dalga geçerler." dedi fısıldayarak.'Napabilirim,senden ayrı kalamıyorum ben.' etrafa baktıktan sonra yine bebek gibi parmak ucunda yükseldi ve yanağıma bir öpücük bıraktı.Tam ben de aynısını yapacaktım ki bir anda kolumun altından kaçarak başka tarafa yöneldi.Aklımı durduruyor.

Seungmin "Zarf burada!" diye bağırdığında hepimiz oraya yöneldik.Oyuna odaklanamıyorum.Jeongin 'Hadi oku hyung.' dediğinde okumaya başladı.

"Bir notaya dokun,hayatını değiştiren bir melodi duyarsın.Ama doğru tuşu bulana kadar duymak istediğin notalar seni delirtecek." 'Bu kağıdın arkasında sayılar var çevirsene Seung.' kağıdı çevirdiğinde 0325 sayılarıyla karşılaştık.Felix "İyide bunları ne yapacağız hyung?" diye sorduğunda cevabı benim yerime Jisung'um vermişti."Burada bir kapı var.Ve şifreli..."1

Yanına ilerlediğimde kapının önünden çekildi ve arkama geçti.Şifreyi girdiğimde kapı iğrenç bir sesle açıldı."Siktir abi siktir,sizin bulacağınız aktivitenin ben ta." söyleyen kişiyi tahmin etmek zor değil.Jisung bana yaklaşıp elimi tuttuğunda,şu oyundan çıkmak için can attığımı tekrar fark ettim.

Odaya girdiğimizde karşımızda kocaman bir kanlı piyano duruyordu.Jeongin piyanoya yaklaştığında Chan da hemen peşinden gitti."Notun ne söylemek istediğini anladım." dedi Jeongin hiçbirimiz karışmadık,Chan hariç."Sen dikkatli olda tuşların altından her şey çıkabilir." dediğinde Jeonginde kafasını salladı.

Jeongin bir notaya bastığında tuş bir anda piyanodan ayrılarak havaya uçtu,kanlı bir şekilde.Chan,Jeongin'i arkasına alarak bir tuşa daha bastığında yine aynı şey oldu.Jisung elimi bırakarak yanlarına gitti.3

"Bence tek tek tuşlara basmak yerine belli bir melodi çalmalıyız." dedi kimin sevgilisi işte,canım.Üç tuşa bir anda bastığında ikisi fırladı diğerinin ise altından bir kağıt parçası çıktı."Kağıt parçalara ayrılmış..." dedi Jisung kısık sesle.

"Oyun baya zekice hazırlanmış." Seung'a cevap niteliğinde başımı salladım.Birkaç denemeden sonra dört parçaya ayrılmış kağıdı bulmuştuk.

Piyanonun üzerine koyarak parçaları birleştirdik.Okumaya başladım."Saatin tiktaklarıyla hareket et.Bir dakikan kaldı.Durursan,karanlık seni yutar." Jisung kağıdı tutan elimi tutarak "Aşkım bunda da arka tarafta bir yazı var." dedi.Arkasını çevirdiğimde okudum 'Oyuncular her biri farklı hızda çalışan saatlerle dolu bir odada hapsolmuşlardır.Zamanın her geçen saniyesi ,daha fazla korku yaratacak bir olayın başlamasına yol açar.Oyuncular,doğru zamanlamayı bulmalı,belirli bir saatin doğru olduğuna karar vermelidirler.Eğer yanlış saatte kapıyı açmaya çalışırlarsa,karanlık bir varlık onları yakalar ve bir oyuncuyu zamanın parçası olarak alır."4

Şimdi gerçekten Changbin'e hak veriyordum.Siktir.Jisung bebek gibi üzerimdeki ceketin ucunu kavradığında ona döndüm.Kulağıma yaklaştı."Saatler...sesli mi çalışıyordur?Hepsi aynı anda ses çıkaramaz dimi,olmaz öyle bir şey." kaşlarımı çatarak çocuklara bir dakika işareti yaptım ve hafifçe tutarak odanın başka bir tarafına götürdüm.

Titriyordu.'Neler oluyor bebeğim,iyi misin?' ellerini sıkıca tutup avucumun içinde sakladım."Minho,saatler..." 'Saatler?' başını eğdiğinde ağlamamak için kendini tuttuğunu anlamıştım.Elimi saçlarına götürüp başını göğsüme yasladım.

Çocuklara döndüğümde Jeongin hareketlerle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu.Saat seslerinden rahatsız mı oluyordu?Bana daha önce bundan hiç bahsetmedi...Belkide sesleri yoktur diye düşünsemde bu çok saçma olurdu.Telefonumu çıkardım ve önceden rezervasyon yaptırmak için mesaj attığım numaraya girdim.Umarım olurdu.Yoksa buradan çıkmak için bir dakika bile beklemem,tabi çıkabiliyorsak...Oda numarası vb bilgileri yazarak saat seslerinin kapatılmasını rica etmiştim.Mesaji atınca telefonu cebime koydum ve Jisung'a odaklandım.

"Bunu evde konuşacağız tamam mı?" bunu deyince benden ayrıldı ve gözlerini sildi.'Bir şeyim yok ya,konuşacak bir şey yok hadi girelim.' kollarını tuttum."Tamam,tamam istemezsen konuşmayız ama rol yapma bana,hem halledicem ben,olmayacak ses güzelim,güven bana." buruk bir tebessüm gönderdi.Buruk...'Bebeğim...' "Aşkım..." 'Ne olursa olsun,hiçbir şeyin,gülümsemesini senden almasına izin verme.' gözlerime baktı,uzunca."Sen buradayken buna imkan yok." atmosferi dağıtmak için gülümsedim,telefon titredi.

Dediğimi yapmışlardı.'Sorun çözüldü güzellik,hadi çözelim şu bulmacayı!' elini tutup çocukların yanına gittiğimizde kapı birden kendi kendine açılmıştı.

"Hay ben böyle işin amk,bu ne böyle?"Jeongin "Hyung yine tam formundasın bakıyorum,edepli ahlaklı falan." dediğinde hepimiz gülmüştük.Ama bu sefer Changbin haklı sayılırdı ben korkmasam da Jisung hala korkuyordu ve bu benim için yeterdi.

Odanın her yeri cidden saatlerle dolu.."Doğru saati nasıl bulacağız şimdi ayrıca süre ile yarışıyoruz kaybedecek zaman yok." Chan hyungun dedikleri hepimizi farklı düşüncelere sürükledi.Benim aklım sadece Jisungta...Yavaşca Jisung'a döndüğümde tam arkamda olduğunu gördüm,direk kolumu omzuna atıp yanıma çektim.

Bir anda hoperlörden yükselen sesle hepimizin ödü bokuna karıştı."Bulmak için saati kapatmalısın gözlerini..." ne saçmalıyor bu ya?Bu sesten sonra tavandan bir bölme açıldı ve bir kağıt düştü.

Kağıttaki yönerge burada 4 farklı bölme açılacağını,herkesin 2li gruplara ayrılması gerektiğini anlatıyordu.Neden olduğunu o an anlayacakmışız?Ne saçma şey.Gruplar ben ve Jisung'um,Changbin ve Hyunjin,Hyunjin'e cidden kolaylıklar diliyorum.Jeongin ve Chan hyung son olarakta Seungmin ve Felix olarak belirlenmişti.5

Kapılar tek tek açıldığında odayı farklı renk ışıklar doldurmuştu.Yaşadığımız ilk şok ise odaların dehşet derece küçük oluşuydu.

Kırmızı ışıklı odaya biz giriyorduk.Chan hyung odaya girmek için hepimizin içeri girdiğinden emin oldu.Ve son olarak onlarda odaya girdiğinde kapı kapandı.2

'Jisung...' gözlerini yukarı kaldırarak bana baktı. "Bebeğim..." 'hazır baş başayken kaybettiğimiz zamanı geri mi kazansak?' "hmm" diye bir ses çıkardı dudaklarından.Üzerimdeki ceketin yakalarını kavrayarak kendine doğru çektiğinde ben de onu duvarla arama aldım.4

O kadar karşı koyamıyorum ki miniğime...Yavaşça yüzüne yaklaştığımda dudaklarımızı birleştirdik.Yavaşa uzaklaştım 'felaket bir şeysin' bir kere daha öpüp çekildim 'hayallerimin bile üstündesin' öpüp çekildim 'ki sen benim hayallerimi tahmin bile edemezsin.' bu sefer sadece gözlerine baktım.'Sen benim bütün hayallerimsin.' gözleri doldu.'Ben en çok hayallerimi seviyorum,hayalimi seviyorum,seni seviyorum.' ellerini saçlarıma attı.'Her şeyden çok seviyorum.' halbuki benim sevgim kelimelere sığamazdı.Bense sığdırmaya çalışıyordum.2

"Sen Lee Minho." gözlerime baktı uzunca."Sen benim asla kurtulamadığım,kurtulamayağımı sandığım o labirentlerin yol haritasısın,çıkışım,kurtuluşumsun."Ne kadar sevebilirdi bir insan?"Sen benim için daha önce yaşamadığım bütün hislerin ilkisin,nefesimsin."Kapasitesi var mıydı,sınırlı mıydı?3

"Aşkım..." daha çok yaklaştım.'Bebeğim?' Sınırlıysa eğer her salise nasıl artabilirdi bu sevgi?"Ben bugüne kadar her şeye sustum...artık her şeyime susmayağım."

Daha fazla dayanamadan sertçe dudaklarına yapıştım.Mırıldandı "Çok aşığım sana." 'Deli gibi aşığım sana.' saç köklerimi öyle sıkı tutuyordu ki bu bana istemsizce güç veriyordu.Belki 5 dakika belki saniyeler sürdü,bilmiyorum.

Saatlerle dolu bir odada,zaman algımı yitiriyorum.4

Bir anda hoperlörden bir sesin yükselmesi ve ışıkların yanıp sönmesiyle her şey sona erdi.

_

Yıldızcığı renklendirir ve yorum yaparsanız çok sevinirim!

 

Bölüm : 14.01.2025 19:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...