2. Bölüm

1. Bölüm “Reddet”

Sıla
slagguk

Selaaam!

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın iyi okumalar dilerim ♡

🪻; Çiçeklerimizi bırakıp başlayabiliriz..

Gecenin yükü boynuna bir urgan misali dolandığında nefes almak ne de zor oluyor, ilk kez yaşıyordum sanırım bunu. Ya da iki bilmiyorum, boynuma ilk urganı sevdiğim adam asmıştı. Sırtıma ilk hançeri en yakın arkadaşım Aygül vurmuştu.

Omuzlarıma iki taraftan da aldatılmanın yükünü aldığımda küçüktüm, kendi kendime sürekli ders çalışırdım. Kimseye verilen bir sözüm yoktu, anne ve babam seçim hakkını tamamen bana bırakmıştı. O dönem abim gibi asker olmayı buradan çekip gitmeyi çok istemiştim.

Aslında hayallerim Kara Harpti. Annem o gün sütümü helal etmem sana dediğinde kendimi bir amaç olmadan, bir hedef koymadan sadece derslere vermiştim. Matematik yapamıyorum diye ağladığım zamanlardan en zor soruyu çözebildiğim hallere gelmiştim.

Bazen insanlar hayatın kötü yanından kaçmak için kendine hobiler oluşturur, benimde tek hobim test kitaplarım olmuştu. Çoğu zaman ders çalışırdım, geriye kalan zamanlarda ise abimin odasına girip kanlı bayrağın asılı olduğu yatağında saatlerce ağlardım.

Abim... Kızların ilk aşkı babası olur derler, benim de ilk aşkım elbette babamdı. Ama abim, o benim her şeyimdi. Aşkım, arkadaşım, abim, yeri gelince annem ve babam... Hepsiydi benim için.

Yattığım yatakta üstümdeki bayrağın üst tarafına bir buse bırakıp derince kokusunu içime çektim. Anneme görücü usulünü kabul ettiğimi söyledikten hemen sonra bu odaya kaçmıştım.

Abime sığınmıştım.

Başka kimsem yoktu, bir annem bir babam ve ben. Üç kişilik sıcacık bir yuvam vardı elimde, bir de mesleğim. Defalarca ara vermeyi düşündüğüm, o zorlu süreçleri başarıyla taçlandırdığım mesleğim...

Savcılığım.

Yattığım yerden yavaşça kalkıp gülümsedim, yeni doğan güneş yüzüme vururken derince bir nefes alıp çıplak ayaklarımı tahta zeminde sürterek kapıyı aralayıp kendi odama geçtim.

Yatağıma uzanıp gözlerimi tam karşımdaki Rizenin manzarasına çevirdiğimde kapanmaya çalışan gözlerimin isteğini onayladım. Kendimi derin uykunun kollarına bıraktım.

                            🪻

Kulaklarımı dolduran horozun sesine daha fazla katlanamayıp gözlerimi araladığımda gün ağarmış, gökyüzü kendi rengine bürünmüştü. İçerden gelen sesler kaşlarımı çatmama sebep olurken parmak uçlarımla gözlerimi kaşımaya başladım.

Oflayarak yatakta diğer tarafa döndüğümde içerden gelen sesleri dinlemeye başladım.

"Ha bir kez daha konuşalum Hasibe bellu mu olur bizum deli kiza." Annemin sesinden bir şeyler anlamaya çalışırken bir başka ses daha duydum.

"Fadime teyza bir kere evet demuş da ben yılladur bu günü bekleyrum." Duyduğum ses beynimde şimşek çakmasına sebep olurken ellerimi kulaklarıma siper ettim.

Evet demiştim. Ben Sarraf Durmuşa onay vermiştim. Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirip derince soluklandım.

Evet demiştim, kararımı değiştirmeyecektim. İstanbula gitmeden önce kararımın kesin olduğunu herkese hissettirip İstanbula geri dönecektim.

Belki aşık olurdum Durmuşa, belki gerçekten severdim onu. Belki de bir anlık gafletle çıktığım bu yolda kırılacaktım, ama onu elimden geldiği kadar kırmayacaktım.

Zorlukla yutkunup camın hemen karşısındaki yatağımdan kalkmak için yorganımı rast gele fırlattığımda yere düşen küçücük zarfla kaşlarımı çattım.

Tahta zemine düşen zarfı elime almadan hemen önce gözlerimi etrafta gezdirdiğimde tek olduğuma emindim. Zarfı elime alıp içindeki küçük not kağıdını ince parmaklarımla sıkıca kavradım.

"Hayır de, bırak ümit verme. Yıllardır yaptığın gibi yine reddet onu." Okuduğum yazıyla kaşlarım daha çok çatılırken gözlerim kapalı olan cama kaysa da hiç bir şey yoktu.

Bakışlarım camdan karşımdaki kıyafet dolabıma kaydığında rast gele yapıştırmışılmış kağıtla göz göze geldim. Hızlı adımlarla dolabın önüne geçip dolabın üstündeki kâğıdı elime alıp okumaya başladım.

"Yapma kızım, bir kez daha delip geçme kalbimi. Bir kez daha yıkma beni. Bir kez daha öldürme, arkanda bırakma. Hayır de geri gönder."

"Ne saçmalıyorsun sen." Başımı kağıttan kaldırıp saçlarımı iki yana savurdum, okuduğum şey her neyse birisi benimle oyun oynuyor olmalıydı. Başka açıklaması olamazdı.

Evime, odama kadar girebilmeye kim cesaret edebilirdi. Bakışlarım tüm odada turlarken makyaj masamın üstünde duran kağıttan yapma mor çiçeği yeni fark ediyordum.

Yatağıma gidip yastığımın altındaki silahımı sıkıca kavrayıp masamın yanına gelip hızla kağıttan yapılmış mor çiçeği silah olan elime aldım, diğer elimle kağıdı alıp okumaya başladım.

"Gözlerinin bir atmaca misali etrafta dolaşıp beni arıyor, ellerin üşümeye başladı çünkü heyecan ve stresi aynı anda yaşıyorsun, gözlerin kıstın çünkü neye odaklansan gözlerini kısarsın. Seni senden çok daha iyi tanıyorum. Seni senden daha iyi tanıyor, daha çok düşünüyorum, senin için kötü olan hiç bir şeyi onaylamana izin vermem. Beni dinle, reddet!"

Okuduklarım haraket etmeme engel olurken hızlı adımlarla odamın kapısından dışarı çıktım, gözlerim bana bakan gözleri es geçerken tehlikeli olabilecek bir sima aradım. Parmaklarımla sıkı sıkıya kavradığım silahımı biraz arkama doğru almış olsamda tek hedefim şüpheli bir haraketti.

Odada annemin arkadaşları bir de Durmuştan başka kimse yoktu. Şüpheli bir haraket ya da herhangi bir tehdit yoktu. Peki bu yazıyı kim bırakmıştı odama, birisi şaka mı yapıyordu?

"Güzel kizum bir şey mi oldi?" Annemin sesini duymam kendime gelmemi sağlarken başımı iki yana salladığımda bana bakan iki meraklı çocuk girdi göz hizama bir bana bir silahıma bakıyolarlardı.

Silahımı hızla arkama saklayıp samimi olduğunu düşündüğüm şekilde gülümsedim. Üstümde pijamalarım vardı ve ben gülümsemeye çalışıyordum.

"Yok bir ses duymuştum, gideyim hazırlanıp geleyim ben." Annem ve annemin yaşlı arkadaş gurubunun içinde oturan Durmuşa gülümseyip odama geri döndüm.

Odamın içinde deli danalar misali turlarken konsolun üstündeki laptobumu elime alıp yatağımın üstüne oturdum. Hızla şifremi girip maillerimden şimdiye kadar baktığım dosyalarımı incelemeye başladım.

Belki benim görmediğim bir dosyamdan kaynaklı bir şey olabileceğini düşünmüş olsamda böyle bi ihtimal yoktu. Tek elimle alt dudağımı oynamaya başladığımda düşen maille ekranıma odaklandım.

Bir dosya gönderilmişti, dosyanın detayları çok küçük bir not şeklinde görünürken gönderen kişinin ismine bakmaya çalışsam da gerçek bir isim gibi durmuyordu.

"Birisi beni işletmeye çalışıyor." Kendi kendime kurduğum cümleyle başımı iki yana sallayıp aklıma gelen düşünceleri geri gönderdim.

Sabah sabah yaşadığım olay anca şaka olabilirdi zaten. Laptobumu kapattım çiçeği ve kağıtları buruşturup çöp kutusuna fırlattım.

Ağır adımlarla dolabıma yönelip rast gele siyah boğazlı kazaklarımdan birini alıp üstüme geçirdim, altıma da dar siyah paçamı giyip beyaz uzun çoraplarımıda geçirip saçlarımı savurdum.

Özenmeye gerek duymuyordum.

Ağır adımlarla dışardakilerin yanına doğru adımladığımda gülümsemeye çalışsamda bazı şeyler çok zordu. Unttum desen de yılların geçmeyen acısını bir gecede unutamıyordun.

"Ha bi durun da! Kız tamam desun bekleyin hele." Annemin adeta çıldırırcasına kurduğu cümleye gülümsedim.

"Dedim ya anneciğim." Zorlukla yutkunup bana bakanları umursamadan annemin yanına oturdum "Kabul ettim, uygun zamanlarda nasıl olması gerekiyorsa o şekilde olur her şey."

"Ha benum sevduceğum doğru der." Durmuşun mutlulukla kurduğu cümleye üzülsem mi sevinsem mi bilmiyordum. Durmuş almak istediği cevabı almış olsa gerek tek gözünü kırpıp yarısı dolu olan çay bardağını bir anda bitirip herkesi selamlayarak ayrıldı önce odadan sonra ise evden.

Durmuş beni yıllardır seviyordu, gözü benden başkasını görmemiş hep benim onayımı beklemişti. Belki ona büyük bir haksızlık ediyordum, ama bazen kader bizi istemediğimiz şeylere ittiği zaman ortada bir kişi kalırdı. O kişi ise bu sefer Durmuş olmuştu.

Bir kez daha bekliyordum, kaderimin beni nereye sürükleyeceğini. Bu sefer ne gibi bir felaketle sarsılacağımı ve bu sefer nasıl bir ihanetle yüzleşeceğimi.

                             🪻

Eveeet ilk bölümümüzün sonuna geldik, umarım beğenmişsinizdir de vaktiniz boşa gitmez.

Okuduğunuz kararıyla şu an sadece olay akışı var, konuyu anlayabilmek için yazılmış sahneler var emin olun zaman geçtikçe konuyuda karakterlerimizi de çok daha detaylı tanıyacağız.

Bakalım Dağ Çiçeğini ne kadar seveceksiniz.

Haydi sorularımıza geçelim, sizlerde sorularımıza yanıt verin ki tepkilerinizi görebileyim.

Savcı Deniz Aksel hakkında düşünceleriniz?

Sarraf Durmuş hakkında düşünceleriniz?

Sizce notları gönderen kim olabilir?

Denizin bir anda görücü usulüne evet demesine sebep olan adam sizce ne kadar büyük şeyler yapmış olabilir?

Bölümde en sevdiğiniz sahne?

Bölümde ağlamak üzere olduğunuz sahne?

Bölümde en 'yok artık' demenize sebep olan sahne?

Şimdiden karakterler hakkındaki düşünceleriniz?

Sorma istediğiniz soruları alayııım?

Diğer bölüm görüşmek üzere sizleri kocamaaan öpüyorum 💖

(Minik not; Model önerileri için Instagramdan iletişime geçebilirsiniiiz)

Instagram : dağçiçeği.pfficall

Instagram : slagguk

Bölüm : 22.11.2024 21:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Sıla / DAĞ ÇİÇEĞİ / 1. Bölüm “Reddet”
Sıla
DAĞ ÇİÇEĞİ

104 Okunma

17 Oy

0 Takip
2
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...